Tarhana geleneği 443 yıldır yaşatılıyor
Abone olKonya’nın Beyşehir ilçesinde, yöre halkı 443 yıldır süregeldiği belirtilen tarhana geleneğini günümüzde de yaşatıyor. <br/>Beyşehir’de ramaz...
Konya’nın Beyşehir ilçesinde, yöre halkı 443 yıldır süregeldiği
belirtilen tarhana geleneğini günümüzde de yaşatıyor.
Beyşehir’de ramazan ayı nedeniyle ara verilen tarhana yapımı kış
mevsimi gelmeden aileleri yoğun bir telaşa sürükledi. İlçede
ailelerin kış aylarında vazgeçilmez çerez yiyeceği olan tarhanalar
yapıldıktan sonra güneş altında kurutulmaya bırakılıyor. Tarhana
telaşının yaşandığı ilçe merkezinde, köy ve kasabalarda birçok evin
önünde, okul bahçelerinde, teraslarda veya yol üzerlerinde kamıştan
yapım çitlere rastlanıyor. Çitlerin üzerinde güneşte kurutulmaya
bırakılan tarhanaların başında aile fertleri sırasıyla kuş ve kedi
gibi hayvanlardan korumak amacıyla nöbet tutuyor. Tarihi Eşrefoğlu
Camisi’nin karşısında bulunan evinde Beyşehir’de 443 yıldır süren
tarhana geleneğini yaşatanlardan birisi olan Fatma Karazeybek de,
birçok aile gibi bu oldukça uğraş gerektiren zahmetli iş için
günler öncesinden başlayan hazırlıkla birlikte aile fertlerinin
yardımıyla sofraların vazgeçilmezi için kolları sıvıyor.
Karazeybek, atalardan kalan tarhana geleneğini birçok Beyşehirli
gibi uzun yıllardan beridir devam ettirdiklerini belirterek, “Bu,
tarhanamız çocukluğumuzdan beri, lezzetini bildiğimiz, çok da
doyurucu olan bir yiyecek. Onun için her yıl yaz aylarında bu
tarhanayı yapıyoruz” dedi.
Tarhana yapımının oldukça zahmetli bir iş olduğunu ve yapımı için
sıcak ve güneşli havaları beklediklerini dile getiren Karazeybek,
“Önceleri meteorolojiye bakıyorduk haberlerde. Şimdi internete
bakarak yapıyoruz. İnternet, daha sonraki günlerin hava durumunu da
verdiği için bize kolaylık sağlıyor. Bu işte en önemli konu,
yağışlı hava olmaması. Yağmur olursa, o kadar zahmetten sonra
yaptığın tüm iş boşa gidiyor. Onun için önlem olarak hava durumuna
mutlaka bakarız” dedi. Kazanlarda kaynatıp pişirdikten sonra
tarhana yapımı için özel makinelerinden istifade ettiklerini de
belirten Karazeybek, yuvarlatılarak şekli verilen tarhanaların
kamış çitlerinin üzerinde güneşte kurutulmaya bırakıldığını,
başlarında ise aile fertleri olarak sürekli nöbet tuttuklarını
söyledi. Güneş altında kurutulan tarhanalara en çok serçelerin
zarar verdiğini ve en çok bundan muzdarip olduklarını anlatan
Karazeybek, önlem için tarhanaların başından gün boyu
ayrılamadıklarını ve el işlerini dahi tarhana başında yaptıklarını
aktardı. Tarhana yapımı için en ideal ayın Temmuz ayı olduğunu
ancak son yıllarda ramazan ayının araya girmesi nedeniyle ilçe
genelinde tarhana telaşının Ağustos aylarına kaydığını anlatan
Karazeybek, Haziran ayında da tarhana yapılabildiğini söyledi. Kış
aylarında çerez sofralarının en köşesinde yer alan tarhanayı soba
üzerinde veya fırında kızartarak tükettiklerini de belirten
Karazeybek, tarhana yapımının Osmanlılar döneminden gelen bir
gelenek olduğunu, savaş yıllarında askerlerin güç kuvvet kazanması
amacıyla sürekli tükettikleri bir besin maddesi olduğunu anımsattı.
Karazeybek, “Üniversitede görevli bir doktor olan yakınım da
sürekli tarhana yememizi tavsiye ediyor, kemik erimesinin önüne
geçilmesi konusunda ideal bir besin olduğunu anlatıyor. O yüzden
herkese yemesini bizler de tavsiye ediyoruz” dedi. Karazeybek,
güneşte kurutulduktan sonra toplanan tarhanaların topraktan yapılan
küpler içerisinde saklandığını ve burada iki yıl süreyle muhafaza
edilebileceğini de belirterek, “Biz de küplerde saklıyoruz. Kış
aylarında ise hem kendimiz yiyoruz, hem de evimize gelen
misafirlerimize ikram ediyoruz” diye konuştu.
TARHANA GELENEĞİ NEREDEN GELİYOR?
Beyşehir’de ve ilçe dışında faaliyet gösteren sivil toplum
örgütlerinin de yıllardır tanıtımı için çalışma yürüttüğü tarhana
geleneğinin Osmanlılar döneminden kaldığı rivayet ediliyor.
Günümüze kadar gelen bu konudaki aktarılan bilgilere göre, 1570
yılında Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim Han’ın Mısır seferi
öncesinde, güvendiği kahraman askerlerden birisi olan Beyşehir’in
Sancak Beyi Karlıoğlu Sinan Bey’e uzun süre dayanacak bir yiyecek
yapılması konusunda araştırma görevi verdiği, bunun üzerine
Beyşehir’in İçerişehir Mahallesi’nde kurulan kazanlarda doyurucu ve
besin değeri yüksek olan yoğurttan ayran yapılarak bulgurlarla
kazanda kaynatılmak suretiyle günümüzdeki tarhananın yapımına o
dönemde başlandığı anlatılıyor. Tarhananın keşfi ile sefer
döneminde bir ay süreyle bozulmayan ürünün daha sonra da
ıslatılarak tekrar yenmek suretiyle uzun süre dayanıklılığını
koruduğunun anlaşıldığı belirtiliyor. Uzun süre dayanabilen bir
besin maddesini tüketen askerlerin o dönemde savaş meydanlarındaki
kahramanlıklarının ardından tarhana geleneğinin daha uzun yıllar
yaşatıldığı söyleniyor. Beyşehir tarhanası, gurbete gidenler için
de yıllardır azık olarak katılıyor. Günümüzde ise gurbettekiler,
ilçede yaşayan yakınlarının gönderdiği tarhanaları kış aylarında
sofralarına konuk ederek yörede vazgeçilmeyen bu ürünü tatma imkanı
buluyor.
(İHA)