Tapınaktaki fahişeler!
Abone olEskiçağ ve mitolojideki kadının yeri! Mitlerle örülü dünyamızda pekala ilk fahişeler nasıldı ? İşte yanıtları...
Sümer'in Aşk ve Savaş Tanrıçası İnanna için kocası Çoban Tanrısı
Dumuzi de ''O fahişedir, benim eşim fahişedir'' diyor. İnanna,
fahişelerin de koruyucusu. Kutsal fahişelik, sokaklarda değil
mabetlerde yapılana deniliyor. Mabetlerde, özellikle İnanna'nın
mabetlerinde rahibelerin özel bir görevi de genel kadınlık, bir tür
fahişelikti.
Tapınak fahişesini Sümer mitolojisinin en önemli eserlerinden
birisi olan Gılgameş Destanı'nda görüyoruz. Gılgameş'e arkadaş
yapılmak istenen Enkidu bir orman adamıydı. Ormanda hayvanlarla
yiyip içiyor, onlarla yaşıyordu. Onu insan gibi yapmak için
mabetten bir fahişe gönderilir. Bu kadın ona insan gibi yemeyi,
içmeyi, konuşmayı öğrettiği gibi cinsel ilişkiyi de öğretir. Bu da
fahişe olarak adlandırılan bu rahibelerin, acemilere cinsel
ilişkide bir tür öğretmenlik görevi yaptıkları izlenimi veriyor.
Daha sonra bu gelenek, Babillilere ve Asurlara geçmiş.
Herodot kitabında, Babil'de her kadının evlenmeden önce mabette bir
erkekle yatmasının zorunlu olduğunu, bu yüzden evlenmek isteyen
kadınların mabedin etrafında oturarak erkek beklediklerini, güzel
kadınların hemen bulduğunu, çirkin kadınların ise uzun süre
bulamadıklarını yazıyor. Muazzez İlmiye Çığ ise ''Sümer'de böyle
bir gelenek olamaz...'' diyor. Çünkü onlarda kadınların
evlenmesinde bekâret aranıyor. Sümer kanunlarına göre evlenen kadın
bakire değilse, kocasından boşanırken bakire olarak evlenen kadının
alacağı tazminatın yarısını alabiliyor. Mabet fahişeliği bir
meslek. Onlar kendilerini tanrı namına bu işe gönüllü olarak adayan
kadınlar. Bunlar aynı zamanda bereket kültünün de temsilcileri.
Sümer dininin bir simgesi olan 100 kadar kurumu kapsayan ''me'' ler
arasında fahişelik de bir kurum olarak görünüyor.
ÖRTÜNME GELENEĞİ
Rahibelerin diğerlerinden ayrılmaları için başlarını örtmeleri
gerekir. MÖ 1600 yıllarında bir Asur kralının yaptığı kanunun 40.
maddesiyle o tarihten sonra bütün evli ve dul kadınların başlarını
örtmeleri şart koşulmuş. Kızlar ve sokak fahişeleri ise
örtünemeyeceklerdi. Böylece evli ve dul kadınlar da mabet
fahişeleri gibi yasal seks yaptıklarından kutsallaştırılmışlar.
Sokak fahişeleri örtünürse ağır cezalar görüyorlar. Kuşkusuz mabet
fahişeliği yanında sokak fahişeliği iyi görülmüyor. Bu mabet
fahişeliği geleneği, Babilliler ve Asurlular yoluyla Kenanlılara,
oradan da İsrail'e geçmiş.
''...Son yaptığım araştırmalar sonucu Sümer'in Aşk ve Bereket
Tanrıçası İnanna ve onun bereket kültüne ve mabet fahişeliğine ait
izler buldum Tevrat'ta. Bereket kültünün İsa'nın doğumuna kadar,
hatta ondan sonra da başka bir karakter halinde devam ettiğini
görüyoruz'' diyen Çığ, Tevrat boyunca bu geleneğin kaldırılma
çabaları olduğunu ifade ediyor.
ESKİ İRAN'DA...
Diğer taraftan, Tevrat araştırıcıları da iki kısma ayrılmış. Bir
kısmı İsrail'de mabet fahişeliğinin olduğunu, bir kısmı da tanrı
namına cinsel ilişki yapılmasının akıl alamayacağını söylüyor.
Bütün söylentilere karşı, İnanna'nın bereket kültünün ve mabedinin
İştar ve Astarte adlarıyla İsa 'nın doğumuna kadar sürdüğünü
görüyoruz...
Bu arada, cinsellik sadece Babil'de değil, yakın kültürlerde de bir
ibadet ve kutsanma yolu olmuş. Örneğin, Eski İran'da Zerdüşt
reformu yapılmadan önce Anaitis (tanrıçalardan birisinin adı)
tarikatındaki ayin şöyle anlatılıyor: Kendisini ibadete adamış bir
fahişe, tanrıça rolünü üstlenir. Lüks bir tahtın üzerine herkesin
göreceği şekilde oturur. Köleler arasından seçilen eş getirilir.
Kendinden geçerek çığlıklar atan seyirciler ortasında birleşme
gerçekleşir. Beş gün boyunca tüm evlilikler askıya alınır. Bir
kadın ya da erkek istediğiyle birlikte olur. Gece yapılan bu
ayinde, her kadın o anda kutsal Anaitis'i temsil eder. Beş günün
sonunda erkek eş yakılır, bu da erkeğin kadının hizmetinde
olduğunun acımasızca işaretidir.
Eski Hindistan'da Tanrıça Şakti, genç bir bakirenin bedeninde
temsil edilir. Ayinde çırılçıplak kalan genç bakire, yine herkesin
gözü önünde kutsal birleşmeyi yaşar. Tektanrılı büyük dinlerde ise
cinsel ilişki dini nikâha sahip kişiler arasında üreme amaçlı
olduğu zaman kabul edilir. Diğer cinsel eylemler ''eski zaman
ibadetlerini'' hatırlattığı için hoş karşılanmaz.
Kaynak: Cumhuriyet