"Tanrının Dünyadaki Şubeleri!"

Müslümanlar olarak politik mühendisliklerin yapıldığı bir coğrafyada yaşıyoruz.

Mustafa Sabri Beşer msbeser@internethaber.com

Onlara: «Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!» denildiği zaman: «Biz ancak düzelticileriz» derler.

İyi bilin ki, onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar.

(Bakara-11/12)

İnsan, izini kâinatın üzerine kazıyabilmek için dini, siyasi, teknolojik ve sosyal alanlarda kendini kaybetmiş bir şekilde olanca hırsıyla sistemler ve araçlar üretti.

Bu çaba uğrunda tek boyutlu düşünmeye başlayan insan gittikçe dünyevileşerek Rabbinin üstün iradesini kendince hiçe sayarak kendisini “hüküm koyucu” olarak tayin etti.

Tanrının rolünü sahiplenme niyetindeki insan yaratılışın doğallığını bozdu ve bu bizi önü alınamaz küresel krizlerin içine sürükledi.

Tanrılıktan kendine güç devşiren insan tüm yetkiyi eline aldığını ilan etti ve kendince “her şeyin ölçüsü” oldu.

Daha sonraları, kavmiyetçilik, milliyetçilik ve ulus devlet gibi mitler üreterek insanı insanın kurdu haline getirdi.

Global krizin sonucunda bağımlı, silik, kimliksiz, pasif bireyler ortaya çıktığında egemen güçlerin önünde hiçbir engel kalmamış oldu.

Kibirle yoğrulmuş düzen karşısında bireyin şahsiyetli ve kendi kimliğiyle var olmasının pek mümkünâtı kalmamıştı.

Bu formata bürünmüş beyinler; Tanrılık rolüne talip olmuş bu odaklar, cemaat, insan hakları, modernizm, himmet ve hizmet adına silahlarını üzerimize doğrultmakta bir an olsun tereddüt etmez hale geldi.

Bunun sonucunda kendi dinamikleriyle harekete geçmesinin önü her seferinde engellenen toplum imansız ve bilinçsiz bireylerden oluştu.

Biz, şimdi gözlerimizi uzaklara bakmaktan alıkoyup, insana, kültüre, kendine yabancılaşan insanın çevresini saran bu tecrit çemberini kırarak bireye kendiliğini, şahsiyetini, kimliğini geri kazandırmanın yolunu aramalıyız.

Zira insanı insanlıktan çıkartan şey fıtratına aykırı davranmasıdır!

Fıtratı bozulandan her türlü vahşet beklenebilir!

Hakikate bizi ulaştıracak yol mevcut olan yol değil; bize kimliğimizi, insaniyetimizi, şahsiyetimizi vadeden yoldur.

Bizler, Müslümanlar olarak politik mühendisliklerin yapıldığı bir coğrafyada yaşıyoruz.

Üzerimizde çizilen planlar, krokiler bizi tarihin nesnesi haline getiriyor.

Bu planları bozmanın, tarihin öznesi haline gelmenin zamanı gelmedi mi?

İçler acısı halimiz yüzünden geceleri gözümüze uyku girmemesi gerekir.

Rahatsız olmazsak, halimize ağlayamazsak tefekkür de edemeyiz, kendi konforlarımızda bize sunulan dünyevi imkânlarla hayatımızı ikame edip bu dünyadan geçip gideriz.

Zaten bizden istenen de bu değil mi?

Egemenlerin çizdiği alanlarda zevki sefa sürmek; kardeşlerimiz ölüyor, insanlık kan ağlıyor umurumuzda mı?

Dünyaya ve Ortadoğu’ya baktığınızda durumun daha beter olduğunu görebilirsiniz.

Ne diyordu şair “İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır.”

İşte ahvalimiz budur!

twitter.com/msbeser
facebook.com/msbeser