Tanrı parçacığı için ünlü fizikçiler ne dedi?
Abone olBazıları 'daha çok iş var' diyor, bazılarına göre de 'herşeyin yapı taşı bulundu'. İşte dünyaca ünlü bilimadamlarının yorumları.
CERN’deki fizikçilerin “Sonunda bulduk” dediği, maddeye
kütlesini kazandırdığı düşünülen ‘Tanrı Parçacığı’ ya da ‘Higgs
Bozonu’, bilim dünyasında birçok soruya cevap verirken, birçok
soruyu da beraberinde getirdi. Bazı fizikçiler “Daha çok iş var”
derken, bazıları “Olağanüstü bir şey yok”, bazıları da, “Nerede bu
bozonların ikizi” diyor.
İsviçre-Fransa sınırındaki Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi
CERN’de yapılan deneyler sonucu, “Tanrı Parçacığı” denen ve
maddelere kütlesini verdiği düşünülen “Higgs Bozonu”nu bulduklarını
ilan eden bilim insanları için asıl iş yeni başladı.
Guardian gazetesinin uzman görüşlerine dayandırdığı haberine göre,
bulgunun analizi aylar hatta yıllarca sürecek. Fizikçiler şimdi,
“Higgs Bozonu”nun parçacık türlerinin basit bir örneği mi yoksa çok
daha farklı birşey mi olup olmadığını araştıracak. Texas’taki
Austin Üniversitesi fizik profesörü ve 1979 Nobel ödülü sahibi
Steven Weinberg, gelinen durumu, “Deneysel olarak yapılacak çok iş
var” sözleriyle özetledi.
BELKİ YILLAR SÜRECEK
CERN’deki fizikçileri bekleyen en zor iş de şu:
Yeni parçacık acaba fizikte mevcut Standart Model’de (şimdiye kadar
bilinen atomaltı parçacıkların nasıl etkileşimde bulunarak maddeyi
oluşturduğunu açıklayan teori) açıklanan atomaltı parçacıkların
basit bir türü mü yoksa gerçekten çok daha karmaşık bir başkası
mı?
Olasılıklardan biri, yeni bulunan parçacığın, daha büyük bir Higgs
parçacık ailesinin bir parçası olması. Bunu anlamak için, Büyük
Hadron Çarpıştırıcısı’nda (LHC) söz konusu parçacığın nasıl
oluştuğu, nasıl diğer parçacıklara bozunduğu, ona benzer
parçacıkların oluşup oluşmadığı gözlemlenecek. Weinberg,
“Bu belki yıllar alacak. Standart Model’in tüm
öngörülerinin doğrulanması gerekecek. Higgs Bozonu keşfinden
mutluyum ama Standart Model’in ötesine geçmek için bu henüz bir
ipucu vermiyor” dedi.
OLAĞANÜSTÜ BİR ŞEY YOK
Liverpool Üniversitesi fizikçisi Tara Shears da, durumu,
“Yeni parçacığı görmek aslında uzun bir yolculuğun
başlangıcı. Bu, bir demiryolunu tanımadığınız birini almak için
döndürmeye benzer. İstasyona varırsını ve platformda birileri
vardır. Onları yaklaşana kadar tanıyamazsınız”
sözleriyle açıkladı.
2004 Nobel Fizik Ödülü sahibi MIT profesörü Frank Wilczek ise, daha
da karamsar bir şekilde, “Bu yapılanlar, Standart Model’in
minimal versiyonuna uyuyor. Olağanüstü bir şey yok” diye
konuştu. Higgs parçacıkları ailesinin, “süpersimetri” denen bir
teoriyle birçok versiyonu olması gerekiyor. Bu durumda, her
parçacığın doğada bir ikizinin olması gerek. CERN’deki deneylerde
ise bu ikizlere rastlanmadı. Süpersimetrinin şimdiye kadar
açıklanamayan karanlık maddeye de ışık tutabileceği
belirtiliyor.
HERŞEYİN YAPI TAŞI
İlk kez Edinburgh Üniversitesi profesörü Peter Higgs ve beş diğer
fizikçinin 1964’te ortaya attığı Higgs bozonu, kısaca, gözümüzün
gördüğü evrenin boşluğunu dolduran bir enerji sahası olarak
tanımlanıyor. Higgs bozonunun bulunmasıyla, maddeye, yani evrendeki
herşeyin yapı taşı olan atomaltı parçacıklara kütlesini kazandıran
bir enerji sahası olduğu kanıtlanacak. Higgs sahasının, evrenin
oluştuğu “Büyük Patlama” sonrası saniyenin trilyonda biri sürede
değiştiği sanılıyor.