Yüz yıllardır haccın maddi manevi katkısının artısından
yararlanan Suudi devleti İslam dünyasına dönük, dünya fakirlerinin
lehine, adalet adına örnek alınacak bir tutumu olmadığı gibi
İslam’ın erkeklere kullanmayı haram kıldığı altınlı bir hayat
yaşıyorlar, cariye fetvasıyla kadın sayısını şehvi duygularına göre
ayarlıyorlar.
Biz de Müslüman olduğumuz için onlara gelen eleştirilere cevap
vermekle zaman öldürüyoruz, hangi hakkımı helal edeyim! Suudi
kraliyeti değil miydi ki Sisi yönetimine 12 milyar dolar katkı
veren. Hatta kralın kızı babasına mektup göndererek,
“kızınız olmaktan utanıyorum baba” demedi mi?
Hayat böyle bir şey iyi bir şey yaparsanız her geçen gün
olgunlaşırsınız, yanlış üstüne yanlış yaparsanız gün gelir insanlık
aleminin yüz karası olursunuz.
Yüce Allah size petrol vermiş ki dünya meşgalesi için maişet
derdine düşmeden Beytüllah’a nöbetçilik görevini yapabilesiniz.
Dünyanın fakir ve mazlum insanlarına kucak açıp umut olasınız, siz
ise nefsin oyununa gelip lüks hayatta ilerleyerek Allah’ın
sevmediği kimseler grubuna düştünüz, tövbe etmeye de hiç niyetiniz
yok galiba, öyle ki İslam için kötü bir örnek oluşturan sizin
gibilerinin yüzünden DAİŞ, “Beytüllahı yıkacağım”
deyince kimi insan kitlelerinin duygularına tercüman oluyor,
taraftar toplayabiliyor.
Malum dünyanın huzurunu kaçıran terör örgütleri ne kadar haksız
iseler Suudi yönetimi gibi dengesiz yönetim sistemleri bir
fazlasıyla suçludurlar, Türkiye’deki PKK’nin dahi oluşumuna katkı
veren JİTEM adındaki zalim yapı aynı şekilde haksız değil miydi? Bu
gün PKK taraftar bulmuyor/ bulamıyorsa İktidar partisinin bu
zalimane siteme “dur” demesinden
kaynaklanıyor.
2014 yılı Şubat ayında İslam İşbirliği Teşkilatının Bağdat
toplantısında “Beytüllah beytül emir değildir”
diyerek bu yanlış yönetim yaklaşımının sakıncalarını dile
getirmiştim. Eğer Suudi delegasyonu bu sitemimi Suudi kralına
ulaştırmamışsa kusur onundur.
Siz iyi işlerle uğraşmazsanız yanlış şeylerle uğraşmak durumunda
kalırsınız ister birey olun, ister küçük bir birimin başında bir
yönetici, ister devletin başında bir lider… hiç fark
etmez.
İyi ile kötü arasında duramazsınız, çünkü hayat hareketlilik
ister, hareket eden ya iyi yada kötü bir iş yapar değil mi? Gerçi
helal alan diye bir manevra alanı da var ama hayat bundan ibaret
değildir.
Kimi İslam ülkelerinin başında Haccac ve Yezit gibi insanlar var
ve bu devletlerde yaşayan insanlar mutsuz ve huzursuz
yaşıyorlar.
En önemlisi de bu tür yerlerde üretim yok, tüketim de
alabildiğince ve insanlar birbirini kıskanarak ev ve araba
değiştiriyorlar, telefon değiştirmekle oyalanıyorlar…
Halbuki düşünce özgürlüğü olsaydı, İslam düşüncesine uygun bir
tarzda İslam ülkeleri yönetilseydi halımız böyle mi olacaktı?
Donald Tromp adında kapitalist bir kimse, gaddar ABD’nin başkanı
olarak ülkenize geliyor, siz kılıç dansıyla hoş geldin merasimini
yapıyorsunuz, nerdeyse “Teleel bedru aleyna…”
diyecektiniz, teessüf ederim.
Türkiye cumhuriyeti başbakanı gibi dik durup “Bey efendi
özelde orta doğunun, genelde İslam dünyasının üzerinden elinizi
çekin” diyemez miydiniz?
Yetmiyormuş gibi bir de Katar’a kafayı taktınız hem de Sisi
destekli bir kararla, size tavsiyem bir an evvel bu yanlış karardan
vazgeçin, ABD’nin memnun olduğu karardan hayır gelmez. Katar da
böyle haksızlıklara boyun eğmez. Ayrıca Katar yalnız değildir,
bilesiniz.
Bilmenizi isterim ki, bu kararınız da sadece kalitenizi gösteren
tarihi bir nottan öte gitmez/gidemez, çünkü Müslümanların duasından
mahrumsunuz.
Buraları ABD’ye bırakacak halimiz yok, ABD’nin de minik yavrusu
İsrail’in de yuları çekilmek üzeredir. Biliyorsunuz Yüce Allah
dilerse bir zalimi başka bir zalimle tedip eder.
Söylenecek çok şey var, şimdilik bu kadarıyla yetinelim.
Demedi demeyin!