Avrasya Tüneli adıyla bilinen projeye isim seçmek için
düzenlenen anket hakkında medyaya farklı bir bilgi yansıdı.
Bu habere göre Ulaştırma Bakanlığı’nın düzenlediği ankette
“Atatürk” ve “Sultan Abdülhamit” isimleri birbiri ile
çekişiyormuş!
Tabii mesele hemen sosyal medyaya taşındı.
Atatürk mü olsun Sultan Abdülhamit mi derken kavga-kıyamet aldı
başını gitti.
Güzel bir proje yapılmış onun ismi ne olsun diye tartışmak
yerine, insanlar meseleyi öyle bir noktaya taşıdılar ki tünelin
ismi dışında her şey konuşuldu.
Ve tartışmalar bilimsel ve insanların ufkunu genişletmekten çok
uzak bir halde.
Futbol takımı taraftarlığı gibi toplumu
kutuplaştırmaktan başka hiçbir işe yaramayan
bağrışmalar.
Ülkemizin içinde bulunduğu zor duruma ve kaos ortamına
katkı sunmak bu kadar cazip olmamalı.
Ülkesini seven hatta Sultan Abdülhamit’i veya Mustafa Kemal’i
seven insan böyle davranmaz.
Biraz dikkatli olur..!
Kendimizin haklı olduğundan yüzde yüz emin olsak bile
bazen ülkemizin menfaati için susmasını bilmeliyiz.
En ufak bir fikir ayrılığında bunu toplumsal bir kaosa
çevirmemeliyiz.
Şunu da eklemekte fayda var, bir siyasi lideri yahut bir insanı
mutlak manada sevmek veya mutlak manada nefret etmek, fikirsel
olarak, bir görüş olarak geçerli olmayacağı gibi dinimizin tevhit
anlayışı ile de bağdaşmaz.
Yani böyle konuları neresinden tutsak elimizde kalır…
Körü körüne taraftarlık yapanların, tarih, coğrafya ve
savundukları şahsiyetlerin hayatları hakkında ne kadar bilgi sahibi
olup da bu karara vardıkları ise ayrı bir tartışma konusu
tabii.
Sonuçta, bir tarafı tutup onun ideolojik olarak getirdiği her
şeyi sırtına geçirip konforlu bir şekilde, düşünme zahmetinde
bulunmadan ideolojik grubun (mahallen) neye ak diyorsa ak neye kara
diyorsa kara diyerek yaşamak insanımızda yaygın hastalık.
Birebir değil ama “Atatürk’ten Anılar” kitabında geçen bir
anekdotu size aktarmak istiyorum:
Atatürk zamanında Sultan Abdülhamit’i çokça eleştirirmiş.
Devlet yönetimini ve yaptığı işleri pek beğenmezmiş
Sultan’ın.
Kendisi Devlet adamı olduktan bir zaman sonra bir dalkavuk
Atatürk’e gelip şirin görünmek için Sultan Abdülhamit’e sövüp
saymaya başlamış, “bu Abdülhamit ülkeyi mahvetti” minvalinde
konuşmaların paşanın hoşuna gideceğini düşünerek işkembeden
atıyormuş…
Mustafa Kemal ise, orada dur demiş!
“Eskiden ben de senin gibi düşünüyordum ancak edindiğim
devlet yönetimi tecrübesi sayesinde şunu anladım ki, Sultan
Abdülhamit büyük bir insan ve devlet adamıydı.
Devlet yönetimi hayli zor bir iş imiş bunu anladım! Sultan
Abdülhamit bunu o kadar iyi başarıyormuş ki; o zor devirlerde
halledebilecek en az zayiatla meseleleri halletmiş ve tüm
zorluklara rağmen devleti de pek güzel yönetmiş. Bunu ben geçte
olsa anladım.”
Tabii bunun üzerine dalkavuk almış voltasını.
Efendiler, ben de diyorum ki siyasetlerini, aldıkları kararları
eleştirsek bile devlet büyüklerimizi düşman bellemenin mantıkla
izahı yoktur.
Dünyanın hiçbir yerinde öncü veya kurucu liderler bizde
ki kadar örselenmez!
Bu kısır tartışmalar başkalarına değil sadece bize zarar
verir.
Bu şekilde bir anlayışla devam edersek ne seven sevgisinde
haklıdır ne karşısında duran haklı eleştirilere sahip olabilir.
Böyle giderse, kulaktan dolma bilgilerle birbirimizi boğazlamaya
devam ederiz.