Süleyman Soylu'dan Kemal Kılıçdaroğlu'nun SADAT ve uyuşturucu iddialarına cevaplar! Baronu yakaladık
Abone olİçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan son dakika açıklamaları... Soylu uyuşturucu konusu ve SADAT konusundaki Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarına yanıt verdi. Bir uyuşturucu baronunun yakalandığını duyuran Soylu "Epeydir peşindeydik, şu anda gözaltında" dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu uyuşturucu operasyonunda bir
baronun yakalandığını duyurdu. Kemal Kılıçdaroğlu'nun SADAT ve
uyuşturucu baronları konusundaki iddialarına yanıt verdi.
Kılıçdaroğlu'nun 'Uyuşturucu baronlarına bir şey yapmıyorsunuz' iddiaları üzerine Soylu "Tamamen temelsiz, sadece suçlamaya yönelik, bilgiden yoksun bir anlayış ve hatta uyuşturucu ile mücadele yapan birimlerimizi töhmet altında bırakan, Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadelesini etkisizleştirmeye çalışan bir anlayış ortaya koymaktadır." dedi
SADAT iddalarına cevap
Bakan Soylu, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun SADAT'ın İstanbul
Beylikdüzü'ndeki merkezine gitmesine ilişkin şunları söyledi:
“Ana muhalefet partisi genel başkanının tanımı ‘dedikodu
kumkuması’dır. Başka bir tanımı yok. Ana muhalefet partisi
anayasada kendisini bulan bir mekanizmanın adıdır. Yasalarla
belirtilmiş bir mekanizma dedikodu yaparsa, bir belgeyi ortaya
koymazsa aslında anayasal görevini de yerine getirmemiş olur. Bu
bir siyasi parti, dedikodu merkezi değil.
Hangi konuyla alakalı olursa olsun SADAT’ın önüne gidene kadar, Et Balık Kurumu’nun önüne gidene kadar, hafif bir cesaretin varsa, bizim söylediğimiz büyükelçilik ile ilgili bir değerlendirme ortaya koyda görelim.
Bu konunun üstünü örtemezsin, bu konu Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin ve
6’lı masanın üzerinde demokrasinin kılıcıdır. Bu Türkiye’ye bir
ihanettir. Sen Türkiye’nin geleceğini Avrupalı bir büyükelçiye
pazarlayamazsın. Sen Cumhurbaşkanı adayı alacaksın diye kendi
belediye başkanlarına çelmek atabilirsin; ama senin bu gücün bize
yetmez. Avrupa’nın Türkiye’deki o ülkenin büyükelçisini arkana
alsan da bunu sağlayamazsın. Biz bundan çekinmeyeniz, korkmayız,
ürkmeyiz. Ben bir söz söyledim atlanıldı. Bu Cumhuriyet Halk
Partisi Atatürk’ün partisi değil, İnönü’nün partisidir, bugünkü
Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Atatürk ile hiçbir ilgisi yoktur.
Neden İnönü’nün partisidir? Çünkü İnönü, Atatürk karşıtıdır. Biraz
tarih okuyanlar neler yaptığını, onu nasıl silmeye çalıştığını ve
bunu Cumhuriyet Halk Partisi eli ile yaptığını bilir. Bugün
uyguladığı politikada İnönü politikasıdır. İnönü politikası
dedikodu politikasıdır, iftira politikasıdır. Batı ile işbirliği
yaparak iktidarı ele geçirme politikasıdır, İnönü de aynısını
yapmıştır. 1960 darbesi olmuş, batı olduğu gibi yeni yönetimi kabul
etmiştir çünkü işbirliği içinde gerçekleşen bir politikadır. Bunun
hiçbir gizlisi, saklısı yoktur. Gittiği yerlerin hepsi talimat ile
gidilen yerlerdir, organizasyon ile gidilen yerlerdir. Dikkat
ederseniz FETÖ’den pişiyor, Türkiye’de birtakım sosyal medya
üzerinden kaynatılıyor, dedikodu kumkuması da gidiyor finali
gerçekleştiriyor. Türkiye Cumhuriyeti devletine iftira atıyor,
bunlar doğru işler değildir. Biz coğrafyamızda Amerika ile Rusya
ile İran ile birçok ülke ile Suriye’den Irak’a, Libya’ya kadar
karşı karşıya geldiğimiz yerler var mı, peki onların istihbaratı
var mı? Bu kadar ülke ile menfaat çatışmasına bazen giriyoruz,
bazen politik farklılıklara giriyoruz. Peki bunların istihbaratları
bu değerlendirmeler üzerinden sonuç üretmiyorlar da bu
istihbaratlar bizi karşı karşıya kaldığımız alanda bu tip iftiralar
ile karşı karşıya bırakmıyorlar ki. Onların da cevapları olur, bu
düşe düşe Türkiye’de ki bir aracıya mı düştü. Bu çok ayıp bir
şeydir, bu utanılacak bir şeydir. Kılıçdaroğlu’nun en önemli
meselenin birinde en yakın arkadaşına ‘Sana böyle bir şey
söylenirse kesinlikle inkar et’ dediğini de biliyorum. Bir yalan
makinesi ile karşı karşıyayız. En yakın arkadaşına ismi belli,
cismi belli. Daha hararetli günler gelecek. Bu ülke Batı'nın
oyuncağı değil. Biz niçin buradayız, niçin bu mücadele yapılıyor,
bir büyükelçinin Türkiye’yi istediği gibi dizayn etmesi için mi,
Avrupa’nın istediği gibi dizayn etmesi için mi? İyi o zaman teslim
olalım istedikleri gibi olsun. Bu yüzden ısrarla bu İnönü’nün
partisidir diye söylüyorum.”
Bakan Soylu'nun konuşması esnasında bir uyuşturucu baronu daha yakalandı
Uyuşturucu baronlarına ilişkin konuşma yaptığı esnada bir
baronun daha yakalandığını bildiren Soylu, “İçeride gözaltında şu
an. Epeydir peşindeydik. Urfi Çetinkaya’nın kardeşi (Aydın
Çetinkaya) şu anda gözaltında. Mesela bu da proje operasyondu” diye
konuştu.
Uyuşturucu kullanan kişinin toplumdan dışlanmaması gerektiğini vurgulayan Soylu, “Onun rehabilitesi dahil olacak. Mantığımız bu. Kaymakamlara, valilere, emniyete verdiğimiz bütün bilgilendirmede biz bunu hastalık olarak tanımladık. Bu bir hastalık. Kanser gibi bir hastalık. Ömür boyu tedavisi olması gereken bir hastalık. Uyuşturucu ile mücadele bizim temel derdimiz uyuşturucu kullananı yok etmek değil, uyuşturucu kullananı uyuşturucu kullanımından caydırmaya çalışabilmek. Aileleri korumak” dedi.
Metamfetamin tehlikesine dikkat çekti
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Uyuşturucu ile Mücadele Toplantısı
çerçevesinde Ankara’da bulunan medya temsilcileri ile kahvaltıda
bir araya geldi. Bakan Soylu, burada yaptığı konuşmada sokakta adı
met, ateş, buz, Metin amca, kristal gibi isimlerle satılan
metamfetamin konusuna geniş yer ayırdı. Bakan Soylu, kullanımı
solunumla ilişkili olup akciğer ödemi ve ‘met ağzı’ olarak bilinen,
diş eti bozuklukları ve kemiklerde erimeye yol açan metamfetamine
ilişkin, “Bizim şu an en büyük tehlikelerimizden bir tanesi
metamfetamin tehlikesidir. Biz metamfetamin tehlikesini 2017 ve
2018’de gördük. Bir dönem bonzai ve diğer kimyasal uyuşturucular
çok ciddi bir yayılım gösterdi. 2017 yılından itibaren çok ciddi
bir saha baskısı ortaya koyduk. Bonzainin oluşturduğu problemlerin
tamamını hem yakalamalarla hem engellemelerimizle hem de
vatandaşlarımızla ortaya koyduğu iyi diyalogla en az seviyeye
indirdik. Türkiye’de ve İran’da metamfetamin yakalanmaları, İran’da
7,5 ton 2020’de, 2021 yılında ise 25 ton yakalanmış. Çok yıkıcı ve
yüksek bir artış ivmesine sahip. Gerçek anlamda bir zehir ile karşı
karşıyayız. Metamfetamin konusunda kimisi buz diyor, kimisi kristal
diyor. Başka türlü tanımlamalar ortaya koyuluyor ama bunun nasıl
bir zehirli madde olduğunu anlatmak istiyorum. Bizim ülkemizde
metamfetamin yakalaması İran rakamlarına göre az ama Avrupa’ya göre
az değil. 500 milyon nüfuslu Avrupa’da 2020 yılında 2,2 ton, bizde
ise tam iki katı olan 4,1 ton oldu. Geçen sene de 5,5 ton
yakalandı. Sorun şu ki artış hızı fazla. 2015 yılında 54 ilde
metamfetamin yakalanması görülmüştür. Türkiye’de 2010 yılından beri
var. Metamfetamin, 2021 yılında Türkiye’nin bütün illerine yayıldı.
Yani bu maddenin yaygınlığının tüm Türkiye’de olduğunun temel
göstergelerinden bir tanesidir” dedi.
Afganistan’da eroini kim artırdı? Amerika artırdı. Bu kadar açık ve net. Afganistan’da eroini Amerika artırdı.
Soylu, metamfetaminin nasıl bir etkisi ve sonucu olduğunu şöyle
anlattı:
“Tek başına metamfetamin kullanımlarından kaynaklanan ölümlerde met
görülme oranı 2016 yılında yüzde 1,4. Yani 2016 yılındaki doğrudan
aşırı doz sebebiyle uyuşturucudan kaynaklı ölümlerde metamfetaminin
doğrudan etkilediği ölüm oranı yüzde aşırı dozdan 1,4. 2021 yılında
bu yüzde 35,6’ya çıktı. Bu önemli bir tehdidi işaret etmektedir.
Çoklu madde kullanımından kaynaklanan ölümlerinde ise yaklaşık
burada 2016 yılında 20,76, 2017’de yüzde 12,54 ama 2020 yılında
yüzde 34,81. En son metamfetamin yüzde 54,23 2021’de. Yani çoklu
ölümlerde yüzde 20’den yüzde 54’e çıkmış. Hem dünyada hem de bizde
yükselen bir tehdit söz konusudur. Özetle böyle bir fotoğrafın
içerisindeyiz. Burada bağımlılık yapma ihtimalinin çok yüksek
olduğu, sokakta met, ateş, buz, Metin amca, kristal gibi isimlerle
biliniyor. Akciğer ödemi, diş eti bozuklukları ve kemiklerde
erimeye yol açıyor. İri göz bebekleri, hızlı nefes alma ve kalp
atışı, yüksek vücut ısısı, ciltte yaralar, abartılı davranışlar,
hiperaktiflik, kilo kaybı, paranoya, halüsinasyonlar, yoğun uykusuz
ve gerçeklikten kopukluk. Aslında uyuşturucunun insana verdiği
zararların toplu bir şekilde yayımla şeklinde sahip.”
“Metamfetamini yenersek Türkiye uyuşturucuya bağlı
ölümler konusunda dünyadaki en az ölümü yaşayan ülke
olacak”
Metamfetamin ile mücadelede 15 Temmuz’dan sonra aldıkları
tedbirlerle ciddi bir düşüşün gözlemlendiğini dile getiren Soylu,
“Eğer metamfetaminin oranı yüzde 1,5-2’lerde kalmış olsaydı biz şu
anda dünyada uyuşturucu konusunda, metamfetamin ile mücadelemizi
güçlü bir şekilde yaparsak ve metamfetamini yenersek Türkiye
uyuşturucuya bağlı ölümler konusunda dünyadaki en az ölümü yaşayan
ülke olacak. Buradaki dert metamfetamini mağlup etmektir” diye
konuştu.
Ülkelerde hangi çeşit uyuşturucuların üretildiği bilgisini de veren
Soylu, şunları söyledi:
“Afganistan özellikle eroin üretim merkezi, İran hem eroinin geçiş ama daha ziyade metamfetaminin üretim merkezi. Çin’de de sentetik kannabinoid üretiliyor. Hollanda ekstazinin, Belçika ekstazi ve amfetaminin, Almanya ve doğu Avrupa ülkeleri ara kimyasal ve bonzainin, Arnavutluk skankın, Bulgaristan yine skankın, Yunanistan skankın, Güney Amerika kokainin, Polonya amfetaminin ve metamfetaminin, Çekya ise metamfetaminin üretim merkezi. Birçok sentetik uyuşturucular da laboratuvarlarda Avrupa ve Çin’de üretiliyor. Yine özellikle Avrupa cazibesi açısından söyleyeyim; son zamanlarda kafeler gibi Avrupa’da ‘narkoshop’lar oluşmaya başladı. Birtakım bitkisel üretim satan yerlerde özellikle uyuşturucu bağımlılığı yapan ve yüksek oranda bağımlı haline getiren maddelerle birlikte de satılmaya başlandı. Dünya, arz konusunda çok ciddi bir tehdit ile karşı karşıya. Bütün ülkeler ve bizim ülkemiz de karşıya karşıya bu durumla.”
“Birileri tarafından, Türkiye’nin sanki bir kokain
cennetine dönüştüğü şeklinde bir algı oluşturuldu”
Avrupa Birliği perakende kokain pazar değerinin en az 10 milyar 500
milyon avro olduğunun tahmin edildiğini kaydeden Soylu, “Bu miktar
yasadışı uyuşturucu pazarının yaklaşık üçte biridir. Türkiye’de,
Ticaret Bakanlığının verileri de dahil edildiğinde yani gümrük
verileri de dahil edildiğinde tüm kokain yakalamalarında olduğu
gibi Türkiye’de de kendi ölçeğinde dünya kadar olmasa da bir artış
var. 2016’da 845 kilodan 2021’de 2 bin 841 kiloya ulaşmıştır. Bir
türlü ortada olmayan bir kokain senaryosu üzerinden birileri
tarafından, Türkiye’nin sanki bir kokain cennetine dönüştüğü
şeklinde bir algı oluşturuldu” diye konuştu.
“Etrafımızdaki coğrafya yeni bir uyuşturucu tehdidi ile
karşı karşıyadır”
Bakan Soylu, uyuşturucu ile mücadeleden önce uyuşturucu kullanan
gençlerin meydanlarda ‘zombi’ gibi yürüdüklerini belirterek, “Ceset
halinde yığılmış bir şekilde belirli bir zaman diliminden sonra
ölüyorlardı. Şu anda ne okul çevrelerinde ne meydanlarda ne de
başka bir noktada böyle bir görüntü ile karşı karşıya değiliz. Bu
Türkiye’nin ortaya koyduğu başarının bir sonucudur. Avrupa
uyuşturucu pazarları metamfetamin raporuna göre Avrupa’da ele
geçirilen metamfetamin miktarı 2010 ile 2020 arasında yüzde 477
oranında artmıştır. Yani etrafımızdaki coğrafya yeni bir tehdit ile
karşı karşıyadır” dedi.
2019 yılı verilerine göre hazırlanan Dünya Uyuşturucu Raporu’na göre dünyada yakalanan eroinin yüzde 21’inin Türkiye’de ele geçirildiğini aktaran Soylu, “Avrupa’da yakalananın yüzde 62’si ise Türkiye tarafından ele geçirilmiştir. Uyuşturucu ile mücadelede 2016 yılından 2020 yılına kadar tekrar eden operasyon sayımız 81 binden 215 bine, gözaltı sayımız ise 114 bin 194 bine çıktı” dedi.
“Afganistan’da eroini Amerika artırdı”
Eroinin dünya genelinde neden arttığı konusunu ele alan Soylu,
şunları söyledi:
“Cevap çok basit. Afganistan’dan dolayı arttı. Afganistan’da eroini
kim artırdı? Amerika artırdı. Bu kadar açık ve net. Afganistan’da
eroini Amerika artırdı. Biz Afganistan’ın yeni rejimini (Taliban)
de takip ediyoruz. İlk geldiği iki üç ay içerisinde bir
değerlendirme yaptık. Ancak son olarak Taliban’ın yaptığı
değerlendirmede afyon tarlalarının ekimleri konusunda ciddi bir
mücadele ortaya koyacağını değerlendirdik.”
“Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadelesini
etkisizleştirmeye çalışan bir anlayış ortaya
koymaktadır”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun
“Uyuşturucu satıcılarını topluyorsunuz ancak bunların baronlarına
bir şey yapmıyorsunuz” sözlerine ilişkin de Bakan Soylu, “Tamamen
temelsiz, sadece suçlamaya yönelik, bilgiden yoksun bir anlayış ve
hatta uyuşturucu ile mücadele yapan birimlerimizi töhmet altında
bırakan, Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadelesini etkisizleştirmeye
çalışan bir anlayış ortaya koymaktadır. Bu bilgi ile olsa elbette
değerlendirilebilir. Ama bu bilgi ile değil. 2016 ile 2020 arasında
945 suç organizasyon çetesi çökertildi. 9 bin 633 sadece bu suç
organizasyonu çetelerine yönelik şüpheli yakalandı. Bu nasıl oldu?
2016 yılında 15 Temmuz’dan sonra FETÖ ile ilgili Türkiye tedbir
almaya başlayınca Cumhurbaşkanımıza arz ettim. Bu FETÖ’nün yerini
muhakkak bir şey doldurmaya çalışacaktır. Bizim bunu
engelleyebilmek için TCK’daki ilgili maddeleri değiştirmemiz
gerekir” dedi.
“Vurduk, geçtik, yıktık”
Metruk binaların bulunduğu sokağı perişan ettiğine dikkati çeken
Soylu, “Ankara’da bir muhtarımız, ‘Bizim mahallemizde metruk
binalar var. Uyuşturucu yuvası oldu.’ Çankaya’nın Çiğdem Mahallesi.
Çok uzun zamandır beri duran binalardı bunlar. Vurduk, geçtik,
yıktık. Birçoğunu vurup yıkıyoruz. Burada bu kararlılığı ortaya
koymazsak, biz bunlarla mücadele edebilme kabiliyetinden geri
kalırız. Kanun var, yetki var ve sonuç ortaya koyabilecek de bir
süreç söz konusu” dedi.
“Bir okulun önünde uyuşturucu satılıyor’ denildiğinde
kalbimden vurulmuşa dönüyorum”
Okul gençliğini korumaya ilişkin attıkları adımlardan bir tanesinin
de ‘Güvenli Okul, Güvenli Gelecek’ projesi olduğunu söyleyen Soylu,
“Tespit edilen öncelikli okullara 5 bin 329 polis ve 20 bin özel
güvenlik görevlisinden oluşan okul kolluk görevlisi görevlendirmek
suretiyle hem okul içinde hem de okul çevrelerinde uyuşturucu
satıcılarının sızmasını, gençlerimize yanaşmalarının önüne geçmeye
çalışıyoruz. ‘Bir okulun önünde uyuşturucu satılıyor’ denildiğinde
kalbimden vurulmuşa dönüyorum. Böyle bir şey olamaz. Biz bunu kabul
etmeyiz. Uzun zamandır bu sözü duymuyoruz ve bir daha da duymak
istemiyoruz. Eğer böyle bir şey yapılıyorsa bu bizim için büyük bir
başarısızlık hikayesidir. Geldiğimiz nokta itibarıyla söylüyorum.
Eğer böyle bir şey yapılıyorsa vali veya kaymakam orada nöbet
tutmalıdır. Böyle bir şey yapılıyorsa ilçe emniyet müdürü-ilçe
jandarma komutanı orada nöbet tutmalıdır” ifadelerini kullandı.
Bakan Soylu, geliştirdikleri yapay zeka programına ilişkin,
“Narkotik başkanlığımız bünyesinde, bu bizim yeni çocuğumuz, bu bir
yapay zeka programı, iddialıyız. Bu sistemin kullanılmaya
başlamasından günümüze kadar toplam 3 bin 594 yakalama gerçekleşti.
Analiz Sistemleri Narkotik Ağı (ASENA) yapay zeka programı. ASENA,
arzla mücadele için hazırlanmış yerli ve milli ilk suç analizi
platformu. Sistemin nasıl çalıştığı, hangi senaryoları kullandığı,
bu sistemi kullanarak gerçekleşen yakalamalar. Burada milyonlarca
veri birbiri ile çalıştırılıyor. Tam bir yapay zeka programı. Bir
adam hiç gitmemişse ve Hakkari’ye, Şırnak’a gidiyorsa, kalmadığı
bir yerde otelde kalıyorsa başka binlerce veriler ile
karşılaştırarak, kullanmadığı güzergahlar kullanıyorsa o dikkatle
takibe alınıyor. Hatırlarsanız. 52 kilo patlayıcı yakalamıştık. Ben
o zaman çok tedirgin olmuştum. Normalde böyle bir paylayıcıyı biz
böyle bir program ile yakalamamalıydık. O patlayıcıyı bununla
yakaladık. ASENA programı bize alarm üretti, dedi ki ‘burada bir
kaçakçılık meselesi’, biz uyuşturucu için gittik 52 kilo patlayıcı
çıktı. Bu bizim yeni çocuğumuz. Bana göre kamu düzenliği açısında
ASENA programı bir devrimdir. Çünkü, 10 olaydan 42ünü tespit
ediyor, içi dolu çıkıyor. Yeter ki tespit etsin” dedi.
“Metamfetaminle ilgili tüm valilerimize, Emniyet
Müdürlüğümüze ve Jandarma Komutanlığımıza genelge
gönderdik”
Bakan Soylu, “Metamfetaminle ilgili tüm valilerimize, Emniyet
Müdürlüğümüze ve Jandarma Komutanlığımıza genelge gönderdik gizli
mantığı ile. Bütün detayları anlatan, mücadelenin nasıl olacağını
ortaya koyan kapsamlı bir genelgeyi metamfetaminle ilgili tüm
valilerimize, Emniyet Müdürlüğümüze ve Jandarma Komutanlığımıza,
mücadeleci birimlerimizin tamamına gönderdik. Tüm topluma çağrım
şudur. Lütfen bu meseleyi takip edelim, özellikle metamfetamin
konusunda herkesin bir bilgisi olsun. Bu mücadelenin karşısındaki
en büyük tehlike ‘benim çocuğum yapmaz’ demektir. Bu meselede tüm
gençleri, Avrupalı gençleri bile kendi evladımız olarak görüyoruz.
Burada ciddi bir gayret ortaya koyuyoruz, lütfen devletimize
güvenelim. Lütfen bu uzmanlığa güvenelim, bu konudaki tüm yayınlara
ilgi gösterelim. Sosyal medyada eğlenceli video izlemeye
ayırdığımız zamandan 2-3 videoluk zamanı bu konuda hazırladığımız
bilgilendirici videolarımıza, yayınlarımıza ayırın. Size pek çok
yöntem ile yaklaşırlar; ‘bir kereden bir şey olmaz’ derler, ‘zihin
açar’ derler, bazen bir filmde buna ait romantik sahneler
görürsünüz. Lütfen aldanmayın, hayat bir film değil. Uyuşturucu
konusunda bir kereden çok şey olur, hem de çok şey olur. Zihninizi
açmaz kapatır, derdinizi gidermez dert ekler, rahatlatmaz acı
verir” diye konuştu.
“Geliştirilen bir politikada size bir katkı yok yani
Avrupa’nın böyle bir katkısı söz konusu değil”
Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan
Soylu, diğer devletlerin Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadelesine
pozitif katkısı olup olmadığına ilişkin, “Dünyanın bütün ülkeleri
ile, Güney Amerika ülkelerinde zorlanıyoruz; çünkü oraların
yöntemleri farklı. Cevap almakta zorlanıyoruz. Avrupa ülkelerinde
operasyonel açıdan bir sorun yaşanmadığını söyleyebiliriz.
Özellikle Avrupa’nın da bize bilgi vermedikleri yer suç gelirleri.
Ortak operasyonlar konusunda bir sorun söz konusu değil.
Geliştirilen bir politikada, size bir katkı yok yani Avrupa’nın
böyle bir katkısı söz konusu değil. Buna ait bir politika
geliştirme konusunda, özellikle suç gelirleri konusunda
katkılarının olmadığını ifade edebilirim. Suriye konusunda, rejim
bölgelerinde tespitler var. Buralarda birtakım fabrikalarda ciddi
üretimler yapıldığı konusunda ve bunların da gelir oluşturma
konusunda rejim ile bir irtibatı olduğunu gördük. Suriye’de
üretilen kimyasal sentetik uyuşturucular ile ilgili önemli bir
merkez olarak devam etmektedir” ifadesini kullandı.
“Bataklık operasyonunun ilk ihbarı şahsıma, cep
telefonuma gelmiştir”
Bakan Soylu, uyuşturucu ile mücadelede Türkiye’nin 5 yıl sonra
nerede olacağına ilişkin, “Türkiye her şekilde kapasitesini
genişlettiği gibi uyuşturucu ile mücadelede de kapasitesini
genişletmiştir ve mücadelede çok iyi bir noktaya gelmiştir, yeterli
mi değil. 5 yıl sonra sınırlarımız çok daha profesyonelleşmiş
olacak. Bu konuda şu anda elde ettiğimiz kabiliyetler, gerek insan
kabiliyeti gerekmese de bu konu ile mücadele, hukuk birimleri
açısından daha iyi duruma gelecek. Rehabilitasyon sürecimiz daha
iyi bir noktaya gelmiş olacak. Başarı elde ettiğiniz kadar,
uyuşturucunun sizin ülkenize yönlenmesini engellersiniz. Başarı
elde edemezseniz, ülkenizi pazar halinde tutarsanız bu cazibeyi
arttırır. Cazibeyi, yakalamalarınız artarsa düşürürsünüz. Suç ve
suç ile geçim saplayan tipler buna bir vesile ile devam ederler.
Göçmen kaçakçıları kim, sınırımızın içinde de dışında da uyuşturucu
kaçakçıları. Bu mücadeleyi çok faktörlü olarak devam ettirmek
zorundasınız. Sürekli toplumu uyaracaksınız, sürekli mücadeleci
birimlerimiz alarm halinde olacak, bu konuyu kendi birincil
gündeminiz olarak önde tutacaksınız. Önümüzdeki 5 yılda dünyada
uyuşturucu mücadelesi açısından girilmez bölge olacağız, hedefimiz
budur. Türkiye’yi yasak bölge haline getireceğiz. Bataklık
operasyonunun ilk ihbarı şahsıma, cep telefonuma gelmiştir. Bundan
da hiç endişe duymuyorum. Çok da mutlu olduğumu söylemek isterim.
Milyonlarca olayın önünü aldığı kanaatindeyiz. Eğer siz bu konuda
suç gelirlerini oluşturacak süreçlerin önünü kesmezseniz, bu iştahı
devam ettirirsiniz. Bataklık operasyonlarını, terör operasyonları
kadar önemli olduğunu nitelendiriyoruz. Burada bir darbe vurmak
lazımdı, Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadele tarihinde büyük bir
öğreti oldu. Bundan önce suç gelirleri operasyonu yapılmamıştı,
bunun farkı suç gelirleri operasyonu yapılması” dedi.
“Tarihimizde ilk kez İran’ın karakollarına bu taraftan
elektrik verdik”
Soylu, İran heyetinin Ankara’da olduğunu anımsatarak, “İran ile en
çok ilişki kuran bakanlığız. İran ile sınırız. Sınır valilerim,
kaymakamlarım sürekli İran ile görüşür; sebep ortak bir iş
yapıyoruz. Terör ile mücadelede birbirimize sürekli bilgilerimizi
güncellemek zorundayız. Uyuşturucu ile mücadele göçmen kaçağı ile
mücadele birçok konuda aynı sağanağın altındayız. Dönem dönem
görüşüyoruz, her seviyede görüşüyoruz. Oradan herhangi gelen birisi
benimle görüşebilir. Bunu ilk kez duyacaksınız, tarihimizde ilk kez
İran’ın karakollarına bu taraftan elektrik verdik. Paramız ile bir
protokol imzaladık ve devam ediyoruz. 2,5 yıldır karakollarında
kullanıyorlar” diye konuştu.
Bakan Soylu, uyuşturucuya verilen cezaların yeterli olup olmadığı yönündeki soruya, “’Polis yakalıyor, hakim bırakıyor’, ben buna katılmıyorum. Sıkıntılı bir iş olursa biz zaten müracaatımızı yapıyoruz, yargıda karlılık buluyor. Yargı ile aramızda güçlü bir iş birliği var, biz sonuç alıyoruz. Şu anda da uyuşturucu konusunda Adalet Bakanlığı ile 8-9 aydır bir ilave mevzuat çalışması yapıyoruz” cevabını verdi.
“6’lı masa ‘Canan masası’ oldu”
Bakan Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun devlet
kurumlarına gitmesine ilişkin sorulan soru üzerine, “Gara’da bir
hadise ile karşılaştık. Orada şehitlerimiz oldu. Biz ne yaptık
CHP’den, İYİ Parti’den randevu talep ettik. Bize randevu verdiler
gittik, meseleyi bildiğimiz çerçevede genel başkanlara izah ettik,
bu bir yöntem ve doğru bir yöntemdir. Biz bunu onların da duyacağı
şekilde kamuoyuna nakledebilirdik. Ama sorumluluğumuz gereği bunu
Meclis’in 2 partisine aktarılmasını doğru olacağını düşündük,
gittik. Bizi kabul etmeselerdi, biz gidip CHP’nin Genel Merkezi’nin
önünde orada basın toplantısı yapmamız ne kadar yakışık alırdı,
yakışık almazdı, siyasette böyle bir yöntem yok. Ana muhalefet
partisinin genel başkanı, devletin birtakım kurumlarının önüne
gidip orada da insanları tehdit edecek şekilde bunu yapabilme
kabiliyetine sahip olmamalıdır. Bunun adına sivil itaatsizliği
harekete geçirmek denir. Toplumu tahrik etmek, kamu düzenini
ortadan kaldırmak denir. Herkes kendine yakışanı yapıyor. Dün de
Canan Kaftancıoğlu mahkeme kararını tanımayacağını söylüyor. Benim
hoşuma gidiyor. Allah’a hamdolsun CHP’nin gerçek yüzü bir Canan
Kaftancıoğlu yüzü olarak ortaya çıktı Biz bunu yüzlerce defa
anlatsak, devlete katil diyen, bütün kutsallarımıza hakaret eden.
Ne güzel oldu. Bir insan kendi kendine bunu yapar mı, ne güzel.
Dinimize hakaret eden, bu ülkenin devlet başkanına hakaret eden,
bütün kutsallarımızı ayaklarının altına alan, devlete ‘katil’ diyen
bir anlayışa hukuk kendi içerisinde bir karar verdi diye, hepsini
aynı noktaya topladı, hepsini aynı fikrin etrafına getirdi. Masa
6’lı masa değil, masa ‘Canan masası’ oldu. Atatürk Havalimanı
arkadaşlar, İstanbul’da ulaşımı bir gün son 5 yılda yapılanları
kaldıralım, İstanbul bir gün kullanmasın, İstanbul bu noktada tır
trafiğinden girilmez çıkılmaz hale gelir. İstanbul Havalimanı
dünyanın en büyük havalimanı, en modern havalimanı, unutuyorsunuz
ya. İstanbul’da hiçbir şey yapıldığı yok. Atatürk Havalimanı hem
millet bahçesi olacak, hem de birtakım uçuşlara müsaade edecek.
İstanbul trafiği keşmekeş olur, sabah işine gidemez, akşam evine
gelemez. ‘İstemezük’ zihniyeti var. Bu zihniyetin sebebi İnönü’dür”
dedi.
“PKK, PYD, DHKP-C ve DEAŞ arasında eşanlılıklar gördüğüm çok
oluyor”
Bakan Soylu, canlı bomba yakalamalarına ilişkin, “6-7 ay önce
Çorum’da önemli belgeler yakaladık, Onu yakaladığımız başka
belgeler ile birleştirerek birbirine okutturduk. Çok önemli
operasyonlar hazırladılar. 3-4 aydır, bizzat 112in üzerinde canlı
bomba eylemi yapacak, yapmaya karar vermiş terörist olarak
nitelendireceğimiz eylemleri gerçekleştirecek kişileri yakaladık.
Şöyle bir durum var. PKK, PYD, DHKP-C ve DEAŞ arasında eşanlılıklar
gördüğüm çok oluyor. Sanki aynı işleri yanı yöntemler, aynı zaman
dilimi içinde yapmak üzere birbirleri ile ilgili kararlaştırılmış
bir adımı gerçekleştiriyorlar. Terör örgütlerinin bir karar
vericisi var DEŞA’a diyor ki sen bunu yap, diğerine diyor ki sen
bunu yap. Aynı zamanda eş zamanda bunu sağlayabilecek bir adımı
gerçekleştirmek için hareket halline geçebiliyorlar. DEAŞ konusunda
çok önemli çalışmaları sürdürmeye devam ediyoruz” dedi.
Bakan Soylu, toplantının ardından hassas burunlu dedektör köpekler
ile fotoğraf çekildi.