Suikastte Alman parmağı
Abone olHablemitoğlu cinayeti "faili meçhul cinayetler" rafında tutuluyordu.Ama sır perdesi aralanıyor işte detaylar;
Suikastten 3 gün önce 9 kişilik GSG 9 timi gizlice İstanbul"a
geldi Hablemitoğlu'nun faili meçhul cinayete kurban gitmesinden 2
gün sonra ayrıldı
Doç Dr Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002 günü Çankaya Portakal
Çiçeği Sokağı"ndaki evinin önünde öldürüldü
Ruger marka silahtan çıkan iki boş kovan dışında delil bulunamadığı
için Hablemitoğlu cinayeti dosyası "faili meçhul cinayetler"
rafında tutuluyor
Adı ise o uzun "faili meçhul cinayetler" listesinde
sayılıyor...
Başbakan Erdoğan"ın “Bu ülke Hablemitoğlu cinayetini yaşamış, sonra
da her şeyi örtbas etmiş bir ülkedir” dediği noktada, uzun yıllar
Almanya"da yaşamış olan ve adını "Nazi Acvısı" olarak duyuran yazar
Talip Doğan Karlıbel yakında piyasaya çıkacak kitabında önemli bir
iddiayı ortaya atıyor: Necip Hablemlitoğlu"nu Alman GSG 9 timleri
öldürdü.
ALMANLAR"IN BAŞ DÜŞMANI
Araştırmacı yazar Talip Doğan Karlıbel"e göre Bergama ve Alman
Vakıfları üzerine araştırmalar dolayısıyla Doç. Dr. Necip
Hablemioğlu Almanlar"ın öfkesinin odağında bulunuyordu. Karlıbel
şöyle dedi:
“Dünyanın herhangi bir yerinde çıkarılan bir gram altın, bu
cevherden büyük gelir elde eden Almanya"yı rahatsız eder.
Almanlar"ın, Bergama"da altın çıkarılmamasına yönelik sergilediği
"çevreci" oyun bu çalışmalarının en önemli bölümünü oluşturuyor.
Hablemitoğlu, Türkiye"deki gizli Alman faaliyetleri üzerine ciddi
araştırmalar yapan önemli bir bilim insanıydı. Hablemitoğlu"nun
yaptığı bir diğer çalışma da Alman gizli servisi BND üzerineydi.
Türkiye"de sürdürdükleri faaliyetlerin boyutu ve verdikleri
zararları üzerineydi. Necip Hoca, BND"nin Alman vakıfları üzerinden
PKK ve birçok yıkıcı ve bölücü örgüt ve derneklere finansal kaynak
sağladığını dile getiriyordu.”
Karlıbel, Alman gizli servisi BND"nin 2002"de yayınlanan Türkiye
raporunda Hablemitoğlu"nun "Türkiye"de baş Alman düşmanı" olarak
nitelendirildiğini ve en kısa zamanda bu tutumundan vazgeçirilmesi
gerektiği ifade edildiğini savunuyor. Tarık Doğan Karlıbel “Suikast
günü bölgede ilginç gelişmeler meydana gelmiştir. GSM
operatörlerinin baz istasyonlarında oluşan frekans bozukluğu, bu
ilginçliklerin başında gelmektedir. Bu tip frekans bozucu
cihazları, Almanya"da faaliyet gösteren, "Wandel und Goldermann"
adlı firma üretmektedir” dedi.
5 YILDA 5 KEZ GELDİLER
Cinayetten 3 gün önce
BND"nin talimatıyla GSG 9 timinden 9 kişilik bir timin İstanbul"a
geldiğini ve suikastten 2 gün sonra Türkiye"den ayrıldıklarını
bildiren Karlıbel, tartışılacak sözlerini şöyle tamamladı:
“Ne ilginçtir ki, bu timlerin uğradıkları her yerde birileri
suikasta kurban gitmektedir. Tim, İstanbul"daki Alman
Başkonsolosluğu"nun Tarabya"daki misafirhanesinde kalmıştır. GSG 9
timleri son 5 yıl içerisinde Türkiye"ye 5 kez gelip gitmiştir.”
Cevherin önündeki engel
Necip Hablemitoğlu,
Devlet Güvenlik Mahkemesi"nin suç duyurusuna kaynak olan kitabında
Almanya"nın altın üretimine karşı çıkma sebebini şöyle
anlatıyor:
“1998 yılı itibariyle dünyada üretilen altın miktarının 2 bin 600
ton olduğu ve rezervlerin hiç eksilmeyeceği varsayılsa, Almanya"nın
sahip olduğu altın stoku miktarına ulaşabilmek için tüm dünya
ülkelerinin -hiç tüketmeksizin- yaklaşık 40 yıl altın üretimi
yapması gerekecektir. Kaldı ki, dünya altın rezervinin 43 bin
tondan ibaret olması, Almanya"nın bu alanda rakipsizliğini ortaya
koymaktadır. Alman altın stokunun kaynağı ortadayken, bu ülke,
büyük bir onursuzlukla ve vurdumduymazlıkla, altın ticareti
üzerinden böylece çok büyük kazançlar sağlamaktadır. Hamman"ın
dediği gibi, altın üretimi demek, arz-talep dengelerinin altüst
olması ve fiyatların düşmesi demektir. Fiyatların düşmesi,
Almanya"nın zararına, yükselmesi ise yararınadır. Şu halde
Almanya"nın çıkarı, altın üretimini dünyanın her yerinde
engellemektir. Ancak Almanya"nın, gücünün yetmeyeceği, ABD, Kanada,
Avustralya, Güney Afrika gibi büyük altın üreticisi ülkelere ya da
küçük ölçekli altın üreticisi İtalya, Fransa, İspanya, hatta
Yunanistan gibi AB üyesi ve İsveç, Finlandiya gibi Avrupa
ülkelerini engellemesi, kesinlikle sözkonusu değildir. İşte, ulusal
çıkarlarının hesabında, ekonomik ve siyasal dengeleri gözeten
Almanya, altın üretiminin artmaması yolunda, "diş geçirebileceği"
dört ülkeyi gözüne kestirmiştir: Türkiye, Peru, Gana ve
Hindistan.”
Mogadişu baskını
Münih Olimpiyatları"nda İsrailli sporculara yönelik kurtarma
operasyonunda yaşanan fiyaskonun ardından kurulan antiterör timi,
1977"de Mogadişu"ya yapılan baskınla kendini kanıtladı. RAF
üyelerini cezaevinden kurtarmak amacıyla Lufthansa uçağının
kaçırılması üzerine GSG 9 komandoları Mogadişu Havaalanı"na baskın
düzenledi. Lufthansa uçağı birkaç saniye içinde kurtarıldı,
korsanlar öldürüldü.
Kasadaki altının kaynağı ne?
Dünyada altına hükmeden iki ülke var. ABD ve Almanya... Amerika 200
bin ton, Almanya 90 bin ton rezerve sahip. Altın üretiminde ABD,
Kanada, Avustralya, Güney Afrika ön sırada yer alıyor. Liste
birincisi ABD üretiyor, fakat Almanya üretmiyor. “İyi de, nereden
geliyor bu altın?” sorusunu, suikast kurbanı Dr. Necip
Hablemitoğlu, “Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası” adlı kitabının
62 ve 63"üncü sayfasında şöyle anlatıyor:
“Bugün Almanya"nın 90 bin ton altın stoku bulunuyor. Almanya"nın
İmparatorluk dönemine ait altın stokları, l. Dünya Savaşı sonunda
"harp tamiratı borcu" kapsamında itilaf devletleri tarafından
paylaşılmıştır, bir başka ifadeyle sıfırlanmıştır. Bu nedenle,
bugünkü stokun kaynağını Hitler döneminde aramak gerekir. Nazi
Almanyası, ll. Dünya Şavaşı döneminde işgal ettiği tüm ülkelerin
altın stoklarına el koyarken, milyonlarca savaş esiri işçinin yanı
sıra, öldürülmek üzere fırınlara ve toplama kamplarına yollanan
milyonlarca Yahudi"nin sahip olduğu tüm ziynet eşyalarını- altın
dişleri dahilgasp etmiştir. Kısaca, Almanya"nın övündüğü bu altın
stokunda kan, gözyaşı, acı ölüm, bir başka ifadeyle milyonlarca
insanın ahı vardır.”
Haber :Şenol GEZER
Kaynak:Bugün