Narsistik kişilik bozukluğu bulunan kişiler, başkasının
düşüncelerine ve isteklerine ilgisiz kalan kişilerdir.
Kendini beğenmiş, başkalarının yaşattıklarına ve yaşadıklarına
duyarsız kalan, sürekli olarak kendini ön plana çıkarmak isteyen
kişiler narsistik olarak adlandırılır.
Bu kişiler kendilerini başkalarının yerine koymaz, başkalarını
anlamazlar.
Güç ve sevgide doyumsuz, kendilerini eşi bulunmaz biri
olarak görme özellikleri vardır.
Kimseyle empati kuramazlar.
Yani bir farklı tabir ile kimsenin iyiliğini istemez ve kendi
çıkarları doğrultusunda kendini merkezde gören kişi.
Yani ne nasihat edebilir ne de nasihat dinleyebilir!
Şimdi ki yazdıklarım “daldan dala atlıyor bu yazar” algısı
oluşturmasın.
Zira tarafsız olabilmek için hakkaniyetli olmaya
çalışıyorum.
Nasihati sevmeyen ve nasihatten kaçan bir toplum haline
geldik.
Çünkü nasihat aslında hatalarımızın devam etmemesi için
uyarılardır.
Hataları kabullenemeyen toplum olarak nasihatten ve hayretten
uzak bir yaşantı içerisindeyiz.
Nasihat; değer verilen insanların iyiliği için düşünceli
olabilmek ve tecrübelerden yararlanılarak yol
göstermektir.
Bazen bilge bir ağızdan bazen okuduğumuz kitap satırları
arasında görevini ifa eder.
Hangi konumda olursan ol nasihat her zaman ve mekânda gerekli
olan bir ihtiyaç.
Nasihat aslında bir hatırlatmadır.
Hayret edebilmenin formülleri arasındadır.
Kur’an bu önemli mevzuu güzel bir ayet ile bizlere
sunmuştur;
“Onlara hatırlat; çünkü zikir ve hatırlatma mü’minler
için mutlaka yararlıdır.” (Zâriyât Sûresi, 51/55)
Başta Narsist kişiliği ve hemen ardından nasihati ve toplum ile
birey üzerindeki etkilerini yazmaya çalıştım.
Kılıçdaroğlu İzmir’de köşe yazarları ile buluştuğu yemekte Sayın
Cumhurbaşkanı Erdoğan için Narsist kişilik diyerek: Türkiye'nin
adım adım bir dikta yönetimine gittiğini söyledi.
Yukarıdaki anlamlar üzerinden devam etmeye çalışırsak Sayın
Erdoğan’ı;
nasihat dinlemez,
kimseye faydası dokunmaz,
kimsenin iyiliğini düşünmez,
kendini beğenen,
merkezde kendinden başkasını görmeyen birisi olarak
nitelendiriyor Kılıçdaroğlu.
Bilge değilim lakin Kılıçdaroğlu’na nasihat edebilecek
kadar istidadım ve donanımım var diye düşünüyorum.
Nasihat dinleyen ve dinlediklerini, okuduklarını şiarları haline
getiren birisine Narsist denmesi de ayrıca hayret edici bir
durum.
Sayın Erdoğan nasihat dinleyebilen birisi olduğunun ispatını
yapmak zorunda da değil.
Lakin halk ile iç içe yaşayıp her bir anından haberdar
olunan, büyüklerinin ellerinden öpüp diz çöküp saygıda kusur
etmeyen birisine Narsist demek hayret verici bir
durum.
Hani dedik ya Narsist kişiliğin kimseye faydası olmaz diye;
aslında Kılıçdaroğlu dönüp kendisini muhasebeye çekebilse
ve azıcık hayret etse nasihate de gerek yok.
Zira Sayın Erdoğan’ın sayesinde bütün Türkiye’ye ve dahi
Kılıçdaroğlu’nun partisinin sevenleri, takipçilerinin yararına ve
faydasına yapılanları üst üste koysa ve karşısına geçip oturup
hayret edebilse nasihat dinlemesine elbette gerek yok.
Kılıçdaroğlu’nun hayret melekeleri çalışmadığından dolayı
nasihatten anlamayabilir düşüncesi ile gelelim son 13 yılda
yapılanlara…
Ya da sadece yapılanların son örneğine bir bakalım, hayret adına
kâfi; Tanap Projesi!
“Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi, TANAP projesinin
amacı, Azerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz 2 Gaz Sahası ve
Hazar Denizi’nin güneyindeki diğer sahalarda üretilen doğal gazın
öncelikle Türkiye’ye, ardından Avrupa’ya taşınmasıdır. TANAP, Güney
Kafkasya Boru Hattı (SCP) ve Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) ile
birleşerek Güney Doğal Gaz Koridorunu oluşturmaktadır.”
Projenin büyüklüğünü anlamak için yukarıdaki açıklamayı defaten
okunması gerektiği kanaatindeyim!
Narsist denilen “Uzun Adam” için oldukça manidar işlerden
birisidir bu proje!
Doğu’nun bütün coğrafyasını ve de devletlerini işin
içine katarak hazırlanmış bir proje!
Acaba neden?!
Hayret edebilene nasihat işlermiş!
Bu memlekette kulakları çınlatılacak ne de çok adam
var!