Şu internet acayip bir şey
Abone olİnternete geçince gazete gözünden düştü. Sanaldaki sihirli kelimeleri keşfeden kimdi? Sanalın büyüsüne kapılanlar;
İnternet Medyası Derneği'nin Ulaştırma
Bakanlığı ile birlikte ortak düzenlediği
"İnternet Günleri" medyayı da biraraya getirdi.
Zaman, Sabah, Hürriyet, Radikal ve İnternethaber'in beyin takımı,
Üniversite gençliğine sektörün önemini anlattı.
GAZETEDE OLMAYAN HERŞEY İNTERNETTE
Fatih Çekirge,
yazılı basından gelip internetin cazibesine kapılanlar
arasında. Onu büyüleyen okurun anında verdiği reaksiyon.
Yani internetin, interaktif yönü. Çekirge, internet gazetesini
şöyle niteliyor;
"İnanılmaz bir olanaklar yelpazesi var internette. Gazete ve
televizyonun yapamadığı herşeyi yapıyor gazete interneti... Bana
göre gazete internetinin karşısında gazetenin hiçbir şansı
yok. Televizyon ve gazete arasında en
avantajlısı internet."
İNTERNETTEKİ SİHİRLİ KELİMELER
Serdar Kuzuloğlu sektörün
en eskilerinden. Bir çok yeniliğin öncülüğünü o yaptı. Sanalın
sihirli dünyasını en iyi keşfeden isimlerin başında yer alan
Kuzuloğlu, internetteki sihirli kelimeleri şöyle
sıralıyor; Google, Youtube ve
seks...
Bu üç kelimenin yer aldığı başlıkların inanılmaz bir okunma
sayısına ulaştığına dikkat çeken Kuzuloğlu, köşe yazısının
başlığını gün içinde değiştirerek bu denemeyi yapmış.
Kuzuloğlu'nun gözünden internet
medyası; "Türkiye'deki internet medyasını işsiz
kalan gazeteciler yarattı. Bu noktadan bakınca "iyiki
işsiz kalmışlar" diyor insan. İnternette en çok
ziyaret edilen yerler eğlence siteleri. Dolayısıyla
en çok para kazandıran da bu siteler. Youtube bunun en somut örneği
oldu. Yepyeni bir eğlence tarzı, haber alma tarzı oluştu.
Google artık reklamı da kontrol
ediyor
"Bugün google internet reklamlarının
4’te üçünü kontrol etme noktasına geldi. Sadece
internet değil, gazete ve radyo reklamlarını da o topluyor. İşe
başvuran bir kişi hakkında dahi Google'dan bilgi alınıyor. Google
inanılmaz bir arşiv haline geliyor. Radikal'e gelen
okurların yüzde 40'ı Google üzerinden geliyor. Google'da
olmayan birinin internet kullanıcısına ulaşma şansı yok
artık."
Vatandaş gazeteciliği
dönemi
"Herkeste artık fotoğraf ve video çeken
cep telefonları var. Bu çekilen fotoğraf ve görüntüleri çok kolay
yayınlayacağımız mecralar var. Şimdi bunları pazarlayan profesyonel
ajanslar ortaya çıktı. Görüntüye göre para veriyorlar. Vatandaş
gazeteciliği dönemi başlıyor. "
İNTERNETE GİREN İLK TÜRK GAZETESİ
Ekrem Dumanlı, internetin
olanaklarını ilk keşfeden gazetenin başında olmanın keyfi ile
konuştu. Dikkat çekici ve üzerinde önemle durulması gereken bir
soruyu attı ortaya; İnternet bilgi
kaynağı mıdır? Yoksa internet bir bilgi çöplüğü
müdür?
İnternette bir tek harf hatasının bile iki devleti karşı karşıya
getirebileceğine dikkat çeken Dumanlı, "Evet internet çok
önemli bir bilgi kaynağı ama bazı tedbirler alınmadığı taktirde bir
bilgi çöplüğüne dönmesi de o kadar kolay" tespitinde
bulundu.
Dumanlı sanal dünyanın resmini şöyle çizdi; "İnternet bilgilendirme
ile eğlence amaçlı. Zaman içinde markalaşma
olacak. Bazı siteler ve bazı kaynaklar itibar
kazanacak. Bu biraz yapılacak habercilik ve sorumluluk
duygusuna bağlı."
İnternet gazeteleri bitirir
mi?
"Televizyon çıktığında radyolar
tehlike altındaydı… Oysa radyo çıktığında da tiyatrolar tehlike
altında hissetmiş kendini. Televizyon başka bir mecra gazete ayrı
bir mecra… İnternetin de bu yönde gideceğini, bazı ara formüllerin
ortaya çıkacağını düşünüyorum."
YAZILIDAN GÖNLÜ CAYDI
Bülent Denli, yazılı basında
yıllarca ter döken bir gazeteci. Elektronik medyaya (interneti
böyle tanımlıyor) geçtiğinde ilk anda zorlanmış. Bunun nedenini de
şu sözlerle aktarıyor; "Yıllarca gazete kağıdı yalayan bir
gazetecinin, kağıt olmadan gazetecilik yapması bir süre beni
şaşırttı".
Ancak kısa süre sonra İnternet gazeteciliğinin cazibesine
kapılmış. Şimdi yazılı medya denince "İnterneti tadınca dönüp yazılı basına gitmeyi canım istemiyor
doğrusu" yanıtını veriyor.
Bülent Denli de internet haberciliğini günahıyla-sevabıyla şöyle
aktarıyor;
"İnternet gazeteciliği için henüz vizyon yok.
Sadece gazetecilik yetmiyor, aynı zamanda teknoloji ve lisan bilen
kişi olması gerekiyor. Hızlı düşünen ve çabuk analiz eden kişiler
olmalı."
İnternetten korkmaya
başladım
"İçine girdikçe internetten korkmaya başladım. Çünkü internette
bilgi yok olmuyor. Ve sürekli önünüze çıkıyor. İnternet çok
tehlikeli bir silah. Doğru kullanılmazsa. Bunun için
insan faktörünün çok kaliteli olması gerekiyor; Hem eğitim hem
vicdan açısından.
İnternet Ferrari
gibi
"İnternet acayip bir şey… Kaliteli
insan kaliteli internet diyorum. İnternet bir Ferrari gibi… Eğer bunu
kullanmasını bilmiyorsanız büyük bir kazaya neden olabilirsiniz…
Kötü ellerde olursa büyük zarar verir. Bunu önlemek için kaliteli
insanların bu meslekte olması gerekiyor."
GELECEK ARTIK İNTERNETTE
İnternethaber'in yazarı Nazım
Alpman'ın aslında bir teknoloji kuşkusu olduğu
ortaya çıktı. Milliyet'te çalışırken, bilgisayara en son geçen 6
kişiden biri Nazım Alpman...
Ancak bilgisayarla tanışınca da vazgeçilmezler arasına koymuş
İnterneti. Hem yazılı basının hem de internet
medyasının tadını iyi bilen Nazım Alpman, şunları
anlatıyor;
"İnternet bizim gibi gazeteciler için sonsuz olanaklar sağlıyor.
İnternet gazetecilerin ufkunu genişletti. Gazetenin köşe
yazarı sıcak bir gündemle ilgili yazısını okuruna ancak iki gün
sonra ulaştırabiliyor. Oysa İnternet yazarı anında okuruyla
düşüncesini paylaşabiliyor. Bu
nedenle diyorum ki gelecek internette."
FİŞİ ÇEKİLEN BUZDOLABI
Hukukçu Adem Sözüer,
İnternet Medyası Derneği'ne büyük katkıları olan değerli bir isim.
Ulaştırma Bakanlığı'na sunulan İnternet Medyası yasa taslağında
onun alın teri vardı. Gelin görün ki tasarı şimdilik rafa kalktı.
Bu açıdan haklı olarak biraz kızgın Sözüer...
İnternet medyası için yasal düzenlemenin büyük önem
taşıdığını vurguluyor. Bunu da şu sözlerle ortaya
koyuyor;
"Hukuk düzeni size hak tanımazsa siz eşya konumundasınızdır.
İnternet gazeteciliği henüz taş toprak, masa konumunda.
Çünkü hukuk düzeni henüz internet gazeteciliğini
tanımıyor. "Sen beni tanımıyorsam ben de seni
tanımıyorum diyebilirsiniz. İlk özel televizyonlar da böyle
başladı."
YASA NEDEN ÇIKMIYOR?
Çünkü diyor Adem Sözüer, "Kamu
otoriteleri özgürlükçü bir yapıya sahip değiller.
İnternet gazetecisi olmak demek , basın kanununa tabi olmak demek;
yükümlülük demek. Bu kanun çıkarsa haklar kadar
yükümlülükler de var. 'Herkes çok
haklısınız çok doğru' dedi ama kabul edilmedi. Oysa
Sayın Beşir Atalay'ın yapması gereken tek şey başını sallamaktı.
Her alana bir düzenleme getirilmeli bunun tartışması bile olmaz.
Buzdolabı bozulduğunda ilk olarak ne yapılır; Fişi çekilir.
Şimdi internete de böyle bakıyorlar. Hata yapan olursa
gidip fişini çekiyorlar. "