Söylenmemiş Şarkılar
Abone olBen aşk yazarı değilim! Ama aşkı iyi yazarım
Canan Tan'ın yeni öykülerinden oluşan yeni kitabı Söylenmemiş
Şarkılar' daha bir ay dolmadan beşinci baskısını yaptı. Okur
kitlesi giderek artan Tan için 'aşk yazarı' deniyor ama o, şu sözle
son noktayı koyuyor: Ben aşk yazarı değilim! Ama aşkı iyi
yazarım!.
* Ben Ankaralı'yım, tek çocuğum... Diyarbakır'a gittim ve iki
kaynanalı bir eve gelin girdim. Ben bir insanın diğerinin baskısı
altında ezilmesine dayanacak biri değilim. Eşim dahi olsa, beni
ezmeye kalksa, orada bitirirdim.
* Eşimle Eczacılık Fakültesi'nde tanıştık. Ben fakülteye girdim, o
üçüncü sınıfta. Daha 18 yaşımı doldurmamıştım fakülteye girdiğimde.
O ortamda tanışmamış olsaydık ve gelip de "Ben Diyarbakırlıyım,
eczacıyım, evlenelim, seni Diyarbakır'a götüreceğim" deseydi,
mümkün değildi...
* Eşim hep, "Sen bana çok aşık olmadın, ben sana çok aşıktım" der.
Ben o kadar büyük bir tutku görüyordum ki karşımdakinden, onunla
evlenmezsem sonra karşılaşacağım kişiler sanki bana o sevgiyi
göstermeyecekti... Ben 21 yaşımı evli kutladım.
* Eşim beni 2 yıl kaydıyla götürdü Diyarbakır'a, oldu 12 yıl. Artık
'gidelim'i telaffuz etmeye başladım. Kızımın kolej tercihlerinde
İzmir'i yazdık, kazandı, geldik.
* İki eczane açtık, bir eşime bir bana. Onunki kapandı, benimki
açık kaldı. Şimdi eşim çalıştırıyor, resmi işler için oraya buraya
gitmek bile bana işkence geliyor, yani eczacılıkla hiç işim
kalmadı.
İLK VE TEK KADIN MİZAH YAZARI
* Mizah konusunda öykülerim çoktu, birini Nasrettin Hoca
festivaline yolladım derece aldı. Aziz Nesin yarışmasına katıldım,
basılmaya değer görüldü, editörün söylediği şuydu: "Türkiye'deki
ilk ve tek kadın mizah yazarısınız..." Sonra Rıfat Ilgaz öykü
yarışmasında birinci oldum.
* Sonra çocuk edebiyatına girdik, çok ödülüm var, örneğin
'Sokaklardan Bir Ali' İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden roman ödülü
aldı.
* İlk klasik öykü kitabım 'Çikolata Kaplı Hüzünler'... Eş zamanlı
gönderdim en büyük yayınevlerine, küçük düşünmüyorum çünkü. Altın
Kitaplar'dan telefon geldi, 'Yollayın, baskıya girelim' diye.
Arkadan 'Piraye' geldi, zaten 15 yıl falan bende beklemişti o
kitap, hücrelerim doluydu onunla. Bir ay oldu olmadı yeni baskıya
girdi. Yayınevinden telefon geldi, "İzmir'in ayak seslerini
İstanbul'da duyurdunuz" dediler.
* Sonra 'Eroinle Dans'ı yazdık. O çok uğraştığım bir kitaptı, iki
yıl incelemesi sürdü. Okuyanlar onu da çok sevdiler. 'Yüreğim Seni
Çok Sevdi' ise aldı götürdü, çok sevildi. O kitaba iki bin tane
ileti geldi. 'Piraye' son yılların en çok okunan kitabı oldu, dört
yaşında kitap, 21. baskıda. 'Yüreğim Seni Çok Sevdi' daha bir
yaşında bile değil, 15. baskıda. 'Söylenmemiş Şarkılar' bir ay
olmadı, 5. baskıda...
LÜTFEN BAKIN, KAÇI AŞK HİKAYESİ!
* Benim okur profilim o kadar değişken ki... 10-12 yaşından
başlıyor, 80'e kadar gidiyor. Edebiyat fakültesindeki öğretim
üyeleri de okuyor, Anadolu'nun ücra köşesindeki sıradan bir ev
kadını da okuyor ve aynı keyfi alıyorlar.
* Geçenlerde birisi "Okudunuz mu Kerime Nadir'i?" diye sordu
Annemin elinde gördüğüm kitaplardı onlar. Ben modern Kerime Nadir
değilim. Özellikle Türkiye'nin Barbara Cartland'ı olmak niyetinde
hiç değilim. Benim son kitabım için birkaç yerde tanıtım yazısı
çıktı; "Aşk... Kadın... yazıyor" diye... Lütfen bir bakın, kaçı aşk
öyküsü... Kadınerkek öyküsü değil, insan öyküsü hepsi...
* Aslında bir yanlış algılama var, 'Piraye' de bir aşk romanı
değil. Dikkat ederseniz 'Piraye' büyük bir aşk yaşayarak
Diyarbakır'a gitmedi. Orada vurgulanmak istenen, aşk değil
kesinlikle. Benim aşk romanı diyebileceğim tek kitap 'Yüreğim Seni
Çok Sevdi'. 'Eroinle Dans'ın aşkla hiç ilgisi yok. Yani ben nasıl
Barbara Cartland oluyorum, onu anlamıyorum... Öykülere baksanız,
hepsi bambaşka öyküler, dostluk var, töre var, her şey var...
* 'Yüreğim Seni Çok Sevdi'nin 2007'de çıkıp, yılın en çok satan
kitabı olması, aşkı bu kadar iyi anlatması, sanırım benim aşk
yazarı olarak anılmama neden oldu. Belki henüz popüler bir yazar
değil Canan Tan ama okur kitlesi her geçen gün artıyor ve hatırı
sayılır fanatikleri de mevcut... 'Çikolata Kaplı Hüzünler',
'Piraye', Eroinle Dans'tan sonra geçen yıl çıkardığı 'Yüreğim Seni
Çok Sevdi' ile çok satanlar listesinde bugüne kadar kalan bir yazar
kendisi ne de olsa... Ama yine de "İddialıyım demeyi sevmiyorum"
diyecek kadar mütevazı... Öte yandan kiminin kendisini modern
Kerime Nadir, kiminin yerli Barbara Cartland olarak nitelemesine
katiyetle karşı çıkıp, "Ben ne aşk ne de kadın yazarı değilim. Ben
aşk yazmıyorum, insan öyküleri yazıyorum" diyerek şu sözü
söyleyecek kadar da kendine güvenli: "Ama aşkı iyi yazarım!"
İzmir'de yaşayan Canan Tan'la bir araya geldiğimizde, "Her insanın
bir hikayesi vardır" demesi üzerine kendi hikayesini anlatmasını
istedim. Ve kitaplarında da rastladığımız pek çok yaşanmışlık gün
yüzüne çıktı. İşte okumayı sevenler için bir insan ve bir yazar
hikayesi... Canan Tan anlatıyor...