Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Sosyal medya, kişilerin klavyenin arkasına saklanarak; desteksiz konuşmasının, küfür etmesinin, argo konuşmasının, kişileri aşağılamasının/suçlamasının, kabahati başkalarına yüklemesinin, doğru olmayan -sansasyonal- konuları yazmasının, tuzağa düş(ürül)mesinin, rezil olmasının, karşı tarafa/meslektaşlarına biriktirdiği öfkeleri/nefreti kusmasının, meslektaşlarını suçlayarak attırma gayretinin v.b. meşru zemini haline dönüştü. Tek kelimeyle YAZIK!...
Gençliğe kötü örnek olunuyor, farkında mısınız?!...
Çinlilerin binlerce yıllık kültürlerinden elde ettikleri hikmeti yansıtan bir sözleri var: “Sevinçli anında kimseye vaatte bulunma, öfkeli anında kimseye cevap verme.” Sosyal medya için çok uygun…
Daha önce yazdığımız gibi,MV’lerimiz, köşe yazarlarımız dahi bu zemini kötü kullanmaya devam ediyorlar…İbn Haldun demiş ki; “İnsanın tabiatı; önce kaba, sonra sert, sonra yumuşak, daha sonra narin, en sonunda yoz olur”
İşte, bir bestekarımızdan anlamlı bir şiir;
“Şirazesi kaymış dünya!..
Nasıl bir devrandır bu!
Biri atar, biri tutar
Şirazesi kaymış dünya
Biri çatar, biri yatar
Dost ve düşman belli değil
Biri yazar, biri bozar
Herkes kendi çıkarında
Biri zarar, biri azar
Vefa kalmış eskilerde
Biri yaşar, biri şaşar
Hatır, gönül şimdi nerde?
Biri aşar, biri taşar
Ayıpları örtmez kimse
Biri söker, biri çeker
Kin ve nefret tohumunu
Biri eker, biri biçer
Dünya fani, yalan imiş
Kimi erer, kimi söner
Sadık yar da toprak imiş
Devr-i daim sürer gider (Fatoş Koçarslan / Nisan 2014)
Gelelim bugünkü örneklerimize;
T.Tanyol-N.Genç..
Edebiyatçılar arasında şair diye bilinen T.Tanyol (1953), bir köşe yazarının görüşüne öyle bir cevap vermiş ki, edebiyata,güzel Türkçe kullanımına önem veren bir akademisyen-sanatçı olarak yadırgadım. Bir kişinin görüşünü/yazısını beğenmeyebilirsiniz!... Köşe yazarı N.Genç, bir yazısında; “CIA’nın sanat ve edebiyata nasıl müdahale ettiğini anlatmış ve Türkiye’deki CIA dostu yazarlara değinmiş.” T.Tanyol’da cevap vermiş;"CIA’nın işi yok da sanat ve kültüre mi para harcayacak. Bir salak bir laf atıyor. Bu cibilliyetsize mi inanacağız…"
Türkçe kelimeniz mi yetersiz kaldı? Yazık; özellikle şiir kitapları bulunan bir şairin dili, kesinlikle böyle olmamalı!…
E.Tekmen-S.Yılman-İ.Çelik...
Yargıtay Hakimi E.Tekmen, Diyanet İşleri Başkanlığı’na Ali Erbaş’ın getirilmesiyle ilgili haberi Twitter hesabından paylaşarak “Yurtta sulh, cihanda sulh!!!” notunu düştü. Tekmen’in bu paylaşımına Sabah gazetesi köşe yazarı Sevilay Yılman “Nasıl yani” yorumunda bulundu. Yargıtay üyesi İsa Çelik ise "Düşündürücü" yazdı. Tekmen daha sonra paylaşımını, Yılman da yorumunu sildi. Tekmen açıklama yaptı;“Yapılan atamanın toplum huzuru ve barışı için atılmış iyi bir adım olduğu düşüncesiyle paylaşım yaptım. Tweetteki bir konunun yanlış değerlendirileceğini görerek paylaşımı sildim. Özel bir kasıt veya düşüncem yoktur. Paylaştığım tweet M. Kemal Atatürk'ün bir veciz sözüdür. Olay yaratacak bir yönü yoktur.”
E.Tekmen’in açıklaması da ilginç!..Argo tabiri ile “yersen” durumu…
D.Bahçeli-İngiltere…
D.Bahçeli yine –tweetle- sert yazmış; "ABD ve İngiltere öncelikle kendi işine bakmalı, haksız, hukuksuz ve hadsiz politik tasavvur ve tavırlarından acilen ve derhal geri dönmelidir. İngiltere'nin atadığı valilerce Kanada, Avusturalya, Yeni Zelanda'nın yönetiliyor" demiş ve bu ülkelerin yeter derse neler olacağını düşünen var mı' diye sormuş…
İngiltere Büyükelçisi'de cevap vermiş; “Sayın Başkanım İngiltere ve ABD, Türkiye gibi referanduma karşı çıktı. Türkiye gibi Irak'ın toprak bütünlüğüne inanıyoruz. Ayrıca, o ülkeler tam bağımsız. Ankara'da Büyükelçileri var. Onlara sorunuz. Karşılaştırma yanıltıcıdır." D.Bahçeli, gereksiz tartışmalara giriyor ve yanlış yapmaya devam ediyor…Siyasi bir lider olarak, konuları iyi araştırmalı!...
S.Yalçın-M.Akşener…
MHP Genel Başkan Yardımcısı S.Yalçın, sürekli suçlamalar ve argo kelimeler ve rakiplerini aşağılayıcı söylemler yapıyor. Daha önce de vermiştik. Şimdi de, ayrılanlar için “siyasi atık” demiş. “Geçmiş dönemde bazı huzursuzluklar olduğu doğrudur. Ama o isimlerin bir kısmının partiyle ilişkileri kesildi. Yani siyasi atık durumundalar. Partiden itildiler atıldılar ne derseniz deyin. Onların partiyle ilgisi kalmadığı için bunlara muhalefet demek de çok doğru değil.” M.Akşener’in cevabı; “onu terbiyeye davet ediyorum” olmuş..Hak etmemiş mi!...
SONUÇ:
Vay, arkadaş; koca koca insanlar, önemli bir makamda ve görevdeler...Acelece sosyal medyaya giriyorlar. Kesinleşmemiş ya da yalan bir haberi sayfalarına koyuyorlar…Sanki sosyal medya sizi bekliyor, ne yazacak diye!… Yazdıklarını, bir süre sonra siliyorlar…Yazıyorsanız arkasında durun...Yazmadan önce iyi düşünün...Sizler 17 yaşında ergenler değilsiniz ki!...Sosyal medya, büyük insanların oyuncağı gibi.. Tam bir komedi…Ama, toplum onları hak etmiyor!...
Naci Ahıskalı’nın, Mehmet Öksüzer yorumuyla ‘Bu gidişin gidiş değil’ şiiri;
KAÇAK REZİDANSLAR MI VAR?!..
Yakınlarınızdan duyuyorsunuzdur. Dünya kadar para verip; havuzlu, spor salonlu, açık/kapalı otoparklı, alışveriş merkezli v.b. rezidanslardan ev alıyor(lar)sunuz...Ama, dertler bitmiyor, mutluluk yok... Alt yapı, iskan sorunları baş ağırtıyor. Yakında, İstanbul’da ödül almış bir büyük proje ile ilgili (1000 konutluk, bir çok proje de yürütülüyor) bize gelenleri size aktaracağız.
Haber şöyle: “Akşam gazetesinden Ercan Öztürk'ün haberine göre, Şişli’de, Keten İnşaat'ın sahiplerinin gözaltına alınmasının ardından gözler iskân alınamayan kaçak inşaatlara çevrildi. Şişli'deki kaçak inşaatlardan biri Zincirlikuyu Mezarlığa akasındaki 40 katlı İstanbloom isimli proje. Kaçak katları olduğu için iskân alınamayan projede sürpriz bir ismin (kaçak Z.Öz) iki dairesinin olduğu ortaya çıktı.” Doğal olarak birinci haber olan Z.Öz kısmı adli konu, biz “iskan” konusunda ne haber çıkacak diye bekledik…Tek bir ses yok…Vay arkadaş; İstanbul’un göbeğinde, 40 katlı bina yap, milyon dolarlarla sat, kaçak yerler yap ve iskan alamama...” Kim izin verdi/gözlerini kapattı/onayladı?… KİM?..KİM?..KİM?…Yazılı/görsel basın neden bunun üzerinde durmaz?…Acaba, kaç rezidansın böyle sorunları var?!.. Var da, -kuvvetli oldukları için- basında yer alamıyor mu?
Mecidiyeköy’de yükselen Torun Tower; 50 katlı, milyon dolarlarla açılacağı günü bekliyor. Bu büyük binalar, arka caddelerin/sokakların rüzgarını kesti, artık oralarda rüzgar esmiyor, sıcak ve nem var…Yağmur yağınca Torun inşaatın yol kenarlarında ve merdiven inişlerinde kum dolu torbaları görünce, içimizden sorumluları tebrik etmek geldi. (Alt resim)Kuru/güneşli havaya göre yapılan; caddeler tretuvarlar, kaldırımlar, ah..ah…Sonra, yağmur çok yağmışmış!...Böyle bir Türkiye yok ve olmamalı!…