Son seçim anketi sonuçları 2 partiye şok!
Abone olErken seçime sayılı günler kala KONDA ve ANDY-AR'ın müdürleri, 1 Kasım seçimleriyle ilgili çarpıcı değerlendirmeler yaptı. İşte son seçim anket sonuçlarına göre AK Parti, MHP, CHP ve HDP'nin oy oranı...
Seçime 12 gün kala iki büyük araştırma
şirketi KONDA ve ANDY-AR'ın müdürleri Bekir Ağrıdır ile Faruk Acar
seçmene yönelik son durum değerlendirmelerini
yaptı.
Yaptıkları araştırmalara göre 1 Kasım seçiminden çıkacak sonuç,
7 Haziran seçiminden çok da farklı olmayacak.
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, "Toplumda biriken
gerilime karşın oy dağılımında 7 Haziran sonuçlarına göre Ankara
katliamı öncesi itibarıyla, henüz çok büyük, radikal bir değişim
gözlenmiyor. 1 Kasım'da kabaca 7 Haziran ile aynı fotoğrafı
görebiliriz demek mümkün." derken, ANDY-AR Genel Müdürü
Faruk Acar ise "İki ana parti AK Parti ve CHP'de yükseliş
gözlenirken, MHP ve HDP'de kısmen azalma tespit ettiğimizi
belirtelim." diyerek durumun pek de farklı olmadığını
söyledi.
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, 7 Haziran'dan farklı olarak,
ancak seçime katılım düşerse sonucun değişeceğini belirtti. ANDY-AR
Genel Müdürü Faruk Acar'a göre ise Başbakan Davutoğlu'na ilgi
yüksellişte.
İşte Cumhuriyet'ten Selin Ongun'a konuşan iki
araştırmacının 1 Kasım seçimleriyle ilgili
değerlendirmeleri...
SEÇİME KATILIM DÜŞERSE HESAP DEĞİŞİR
- Kamuoyundan gelen ortak ses: "Seçim değil, yas havası
var..." Böylesi bir ortamda, 1 Kasım'da hangi partinin seçmeni
partisine daha sadık kalacak?
Toplumda biriken endişeli, umutsuz duygu hali sadece yas kaynaklı
değil. Rakamlarla ifade edersek, toplumun beşte dördü tüm
yaşananları siyasi kriz olarak değerlendiriyor. Toplumun dörtte üçü
kısa vadede ekonomik kriz bekliyor. Ülkenin sadece yüzde 15'i rahat
geçindiğini, yüzde 85'i ise rahat geçinemediğini söylüyor.
Kutuplaşma ve kimliklere sıkışmanın yanı sıra bu sebeplerden
kaynaklanan yüksek bir gerilim de mevcut. Şu benzetme mevcut durumu
anlatmaya uygun. Dışarıdan bakıldığında bina aynı bina; kapılar,
pencereler, her şey yerli yerinde ama içerisi gaz dolu. Çakmağı
çaktığınız anda patlama olabilir. Durum bu, aynı düdüklü tencerede
biriken basınç gibi. Ancak 7 Haziran'dan önce de söyledik; siyaset,
kimliklere ve kutuplaşmaya sıkıştığı için seçmen davranışlarında
radikal değişiklikler yaşanmıyor. Bu bile kendi başına gerçeküstü
bir durum.
- 1 Kasım için partilerin oy dağılımına dair
öngörüleriniz; ufukta ne var?
Kutuplaşma nedeniyle zaten 38 milyon seçmenin tercihi belli.
Toplumda biriken gerilime karşın oy dağılımında 7 Haziran
sonuçlarına göre Ankara katliamı öncesi itibarıyla, henüz çok
büyük, radikal bir değişim gözlenmiyor. 1 Kasım'da kabaca 7 Haziran
ile aynı fotoğrafı görebiliriz demek mümkün. Ancak 7 Haziran'dan
farklı olarak 1 Kasım seçimindeki tabloyu toplumun güvenlik arayışı
belirleyecek.
Ekonomik veya siyasi krizden kaçınmak ya da iç çatışma, terör veya
savaştan kaçınmak gibi bir dizi toplumun beka duygusunu harekete
geçiren sorun var. Hanenin dirliği düzenliğine dair algı, esas
itibarıyla hükümet politikalarıyla ilişkilendirilen ve seçmenin
iktidara karşı notunu belirleyen diğer alan. Bu noktadan bakılınca
iktidarın 7 Haziran oylarına anlamlı bir ekleme yapamadığı,
toplumun genelinin de huzursuz ve endişeli olduğu görülüyor. Ayrıca
kutuplaşmanın içinden bakan seçmenlerde bile huzursuzluk, endişe ve
güvenlik arayışı ağırlıklı olduğu için ve 7 Haziran'dan bu yana da
siyaset çözümsüzlüğün içine sıkıştığından seçime katılım genel
olarak düşük kalabilir. Kutuplaşmanın arttığı, siyasetin çözüm
üretmekte tıkandığı yıllarda seçime katılımın yüzde 80'in altına
düştüğünü biliyoruz. Bu noktada 1 Kasım seçimlerine katılım oranı 7
Haziran'a kıyasla düşük olabilir. Burada 1 Kasım akşamı hepimizin
dikkat kesileceği iki mesele var.
1) 7 Haziran'daki geçerli 46 milyon oy, bu kez kaç
olacak?
2) AK Parti çekirdek oy sayısı 18 milyonun ne kadar
altında ya da üstünde olacak?
1 KASIM'IN KADERİ KATILIM
"7 Haziran'dan bu tarafa ne oldu" sorusunu
yönelttiğimiz çalışmalar, bize her partinin seçmeninin yüzde
75'inin partisinden ve liderinden memnun olduğunu söylüyor. Çünkü
yine kutuplaşmayla hareket ediyor seçmen. Ancak 1 Kasım sabahı
seçmen, kendi gündelik hayatındaki güvenlik arayışı ve krizlerden
kurtulma duygusundan hareketle seçimi protesto ederse ya da
tercihini değiştirirse tablo değişebilir.
Genellikle partilerin oy oranları üzerinden bakıldığı ve yüzdelerde
de anlamlı bir değişiklik henüz olmadığına göre, 1 Kasım akşamı
siyasi tablo oy yüzdelerinden daha çok milletvekili sayılarından
biçimlenecek. Anlamlı büyüklükte yüzdelerde değişim olmasa da
özellikle 15 ilin son sıra milletvekilliklerinde yüzde 1'in
altında, 12 ilin son sıra milletvekilliklerinde yüzde 1-2
aralığında oy değişimi ile milletvekilliği yer değiştirebilir
görünüyor. Propaganda gücü, bürokrasinin ve tüm devlet aygıtının
müdahalesi, örgüt kapasitesi gücü gibi nedenlerle iktidar anlamlı
büyüklükte oy artışı sağlayamasa da bu türden milletvekilliği
kaymaları nedeniyle 7-11 milletvekilliği artırabilir de. Ama bunun
için öncelikle AK Parti'nin 18 milyon seçmeninin sandığa gitmesi
lazım.
- 22 Temmuz sonrası başlayan çatışma süreci, sokağa
çıkma yasakları, şehit haberleri seçmen davranışlarını nasıl
etkiledi?
Tüm bunlar seçmenin güvenlik arayışını körüklüyor. Zaten 1 Kasım'ın
sonucunu tayin edecek meselelerden biri de şu: Seçmen güvenlik
arayışına nasıl bir cevap verecek? Seçmen, "istikrar olursa
bu krizler biter" mi diyecek, "koalisyon olursa toplumdaki bu
kutuplaşma geriler" duygusundan mı bakacak? Bu sorulara
verilen yanıtlarda, şu anda her partinin seçmeni kendi bakış
pozisyonunu koruyor. Muhalefet partilerinin seçmenlerinin dörtte
üçüne göre tüm olanların sebebi AK Parti'nin zorlamaları ve
hataları. AK Parti seçmeninin dörtte üçüne göre de yaşananların
sebebi muhalefetin koalisyona yanaşmaması, Kürtlerin ve PKK'nin
çatışmaya yönelmesi.
- Ankara katliamı seçmenlerin tercihlerini
etkiledi mi?
Ankara katliamı ve etrafındaki gündem eşliğinde gördük ki,
Konya'daki milli maç esnasında yaşananlardan katliam yerindeki
karanfilleri tekmeleyen profile, medyadaki kalemşorların karşılıklı
yazılarına, Türkiye acıyı bile ortak yaşayamadı, katliamın
nedenlerini soğukkanlı konuşamadı. Bu yaşananlar oy dağılımlarında
anlamlı bir artış ve düşüş yarattı mı; henüz elimizde buna dair bir
çalışma yok. Fakat bu katliam oy kayışlarına neden olabilir mi,
sorusu için şunu söyleyebiliriz. Bu kez, dört parti arasındaki oy
kayışlarında 7 Haziran'dan farklı bir durum mümkün. 7
Haziran'da AK Parti'den MHP'ye ve HDP'ye ya da CHP'den MHP'ye ve
HDP'ye oy geçişleri olabildi. 7 Haziran ile 1 Kasım'ın
farkı ise, oy kayışlarının dört parti arasında değil iki blok
içinde olacağı. AK Parti ile MHP bir tarafta, CHP ile HDP diğer
tarafta olmak üzere bir üst siyasi konsolidasyon var. Korkulardan
beslenen ve doğal olmayan bu üst konsolidasyon nedeniyle oy
geçişleri AK Parti ile MHP, CHP ile HDP arasında yaşanacak.
Şimdilik ölçebildiğimiz kadarıyla bu geçişlerin de toplam geçerli
oy içinde bir ile iki milyon arasında olacağını söyleyebiliriz.
DEVLET BAHÇELİ DÜŞÜŞTE
- 7 Haziran sonrasında liderlerin performansları;
kimler düşüşte, kimler çıkışta?
Yine kutuplaşmanın bir sonucu diyelim ve ekleyelim. Her partinin
taraftarlarının yüzde 75'i halen kendi liderinin doğru yolda
olduğunu söylüyor. HDP tabanında Selahattin Demirtaş'ın
popülerliğinin arttığı, MHP tabanında Devlet Bahçeli'ye yönelik
ilginin bir miktar düştüğü gözleniyor. Bahçeli'ye yönelik bu ilgi
düşüşü, partilerine ve liderlerine karşı eleştirel bakmalarına
neden oluyorsa da oylarını MHP'ye vermeyecekleri anlamına da
gelmiyor.
ANDY-AR GENEL MÜDÜRÜ FARUK ACAR'A GÖRE DAVUTOĞLU'NA İLGİ
YÜKSELİŞTE
Kamuoyundan gelen ortak ses: "Seçim değil, yas havası
var..." Böylesi bir ortamda, 1 Kasım'da hangi partinin
seçmeni partisine daha sadık kalacak?
7 Haziran seçim sonuçlarının resmi olarak açıklanmasının ardından
seçimi anlamak üzerine yaptığımız ilk araştırmada katılımcılara
"7 Haziran seçim sonuçlarının böyle sonuçlanacağını
öncesinde biliyor olsaydınız oy tercihinizde değişiklik olur
muydu" sorusunu yönelttik. Bu soruyu yaptığımız saha
araştırmalarında halen sorduğumuzu da belirtelim.
7 Haziran'ın ertesindeki saha araştırmalarında yüzde 92 "yine
aynı partiye oy veririm" diyordu. Fakat sonrasında terörün
tırmanışa geçmesiyle birlikte kararlılık azalmaya başladı. Bu oran
eylül ayında yüzde 8'den yüzde 16'lara kadar yükseldi. Bu
değişiklikte öncelikli neden terördür, diyebiliriz. Ancak bu
değişiklikte sadece terörün getirdiği olumsuz gidişat değil genel
belirsizlik de rol oynadı. Bu durum bazı seçmenleri oy verdiği
partinin tutumuna ilişkin olarak pişmanlık noktasına itti.
Fakat iki ana parti AK Parti ve CHP'de yükseliş gözlenirken, MHP ve
HDP'de kısmen azalma tespit ettiğimizi belirtelim
- 1 Kasım için partilerin oy dağılımına dair
öngörüleriniz; ufukta ne var?
Bu seçim araştırma şirketleri için oldukça zor bir seçim. Dip
dalgalanmalarının tespiti oldukça güç. Bu sebeple çok değişik
sorular yönelterek seçmenin kesin kararlılığını tespit etmeye
çalışıyoruz. Fakat ANDY-AR olarak, ilk kez bu seçimde iddialı bir
yaklaşımda bulunmamaya gayret gösterdik. Bunu son 5 seçimde 2 kez
tek bilen, 3 kez en yakın bilen bir şirketin başındaki kişi olarak
söylüyorum. Ancak ekim ayının başında 3-6 Ekim tarihleri aralığında
yaptığımız araştırma sonuçları bize şu şekilde bir fotoğrafın
olduğunu gösterdi. AK Parti yüzde 42.6, CHP yüzde 27.1, MHP yüzde
15.2, HDP 12.1.
- 22 Temmuz sonrası başlayan çatışma süreci, sokağa
çıkma yasakları, şehit haberleri seçmen davranışlarını nasıl
etkiledi?
MHP'nin ve Sayın Bahçeli'nin ilk olarak 7 Haziran gecesi ve
sonrasındaki süreçte de sürdürdüğü tutum, "uzlaşmaz" algısı, MHP'yi
olumsuz yönde etkilemiş ve bu kızgınlıkla seçmende AK Parti'ye
geçişler başlamıştı. Ancak şehit haberlerinin gelmesiyle, aslında
önce Dağlıca ve sonrasında Iğdır'da yaşananlarla birlikte vatandaş,
hadisenin teknik olarak tüm detaylarıyla nasıl gerçekleştiğini ilk
kez öğrendi. Askeri konvoyun önündeki asfaltın patlatılması, o
esnada hemen dönüşe geçen askerlerimiz, ardından arkadaki asfaltın
da patlamasıyla konvoy iki ateşin ortasında kaldı. Sonrasında ise
PKK, vur-kaç yapmayarak askerleri orada şehit etti. Bu olayı
sürekli olarak televizyonlardaki terör uzmanlarından dinleyen ve
gazetelerde okuyan seçmende bir algı oluştu. Gündemdeki bu olayın
akıllara getirdiği sorular, AK Parti'ye "yıllardır çözüm
dediğiniz çözülme, PKK mevzileniyor" eleştirisinde bulunan
MHP'nin politikasının haklı çıktığına dair bir yaklaşımla, MHP'nin
tekrar yukarı doğru toparlanmasına neden oldu. Fakat MHP'nin
kaybettiği oranda bir toparlanma içinde olduğunu da gözlemlemedik.
HDP'nin bu olaylar karşısında sesinin cılız çıkması nedeniyle
batıda HDP'ye oy veren seçmenlerin bir bölümünde kırılma olduğunu
tespit ettik. Bu süreçte AK Parti'de herhangi bir değişim olmazken,
CHP'nin duruşu itibarı ile taraf olmayarak 7 Haziran'da HDP'ye
yönelen potansiyel oylarında olumlu bir katkı sağladığını
söyleyebiliriz.
DAVUTOĞLU İLK KEZ YÜKSELDİ
- Ankara katliamı seçmenlerin tercihlerini etkiledi
mi?
Patlama sonrasında elimizde yapılmış bir araştırma yok. Veri
olmadan konuya ilişkin öngörüde bulunmayı doğru bulmam. Ancak 7
Haziran öncesinde gerçekleşen benzer bir olayla, Diyarbakır
patlamasıyla, kıyaslayabiliriz. Diyarbakır patlamasıyla birlikte
toplumun farklı kesimlerinde ilk algılanan şöyleydi: "Bu olay,
HDP'nin baraj altında bırakılmak istenmesidir. Devletin veya AK
Parti'nin bu olay içerisinde bir bağı vardır." Kamuoyundaki algı bu
yöndeydi. Bu da beraberinde, özellikle batıdaki Selahattin
Demirtaş'ı veya HDP'nin Türkiyelileşme politikalarını beğenen ancak
PKK ayrıştırmasını yapamayan yani HDP ile ilgili kafasında soru
işareti olan seçmenlerde mağdur algısı yaratarak,
araştırmalarımızda tespit ettiğimiz üzere 1.5'lik bir artışa sebep
olmuştu. Fakat Ankara'daki patlamanın algılanış biçimi daha farklı.
Bu 1 Kasım'ı aşan, parti veya devletin dışında bir olay.
Ankara'daki patlama daha ziyade Ortadoğu'daki gelişmeler, son
günlerde Suriye ve Rusya'nın gündemde oluş konuları ile ilinti
kurularak algılanıyor. Şayet bu okuma doğru ise seçmen
tercihlerinde önemli oranda bir değişim yaratmayacaktır.
- 7 Haziran sonrasında liderlerin performansları;
kimler düşüşte, kimler çıkışta?
Ahmet Davutoğlu'nun genel başkan ve başbakanlığa başladığı günden
bugüne yaptığımız bütün araştırmalarda partinin doğal lideri
Erdoğan çıkıyordu. Ancak ekim ayında yaptığımız araştırmada
Cumhurbaşkanı Erdoğan düşüş yaşadı ve Davutoğlu ilk kez sıralamada
yerini aldı. Erdoğan'ın yüzde 25 ile birinciliği üstlendiği listede
Davutoğlu ikinciliği yüzde 17.8 ile aldı. Aynı araştırmaya göre,
Kemal Kılıçdaroğlu çok az bir farkla yüzde 17.7 ile üçüncülüğünü
korudu. Yaklaşık 1.5 puan düşüş yaşayan Demirtaş'ın beğeni oranı
yüzde 10.0, Devlet Bahçeli'nin beğeni oranı ise yüzde 5.7.