Soma faciası Şili'deki olayla karıştırılmamalı
Abone olMaden Mühendisleri Derneği Başkanı Üstünkol, Soma'daki maden faciasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Maden Mühendisleri Derneği Başkanı Üstünkol, "Kazayı
Şili'de bakır madenindeki göçükle karşılaştırmak, gerçekçi değil.
Çünkü bakır madeninde karbonmonoksit gibi gazlar yok ama burada
zehirleyici gazların hepsi var" dedi.
Maden Mühendisleri Derneği Başkanı ve eski TTK Genel Müdür
Yardımcısı Şerafettin Üstünkol, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
Soma'daki maden faciasının Türkiye'de bugüne kadar olan maden
kazaları arasında en çok can kaybına neden olan, literatüre geçecek
bir kaza olduğunu söyledi.
Zonguldak'ta 1992 yılında meydana gelen ve 263 kişinin ölümü ile
sonuçlanan kazanın olduğu dönem kendisinin TTK Karadon Müessesi
müdürü olduğunu yaklaşık 1,5 ay sonra da TTK'da Genel Müdür
Yardımcılığı görevine geçtiğini anlatan Üstünkol, Soma ile
Zonguldak'taki iki kazanın da aşağı yukarı aynı karakteristik
özellikler taşıdığını her iki kazada da ölümlerin büyük oranda
karbonmonoksit zehirlenmelerinden meydana geldiğini söyledi.
Karbonmonoksitin ocaklarda kömürün yetersiz oksijen bulamaması, az
oksijenli ortamlarda tutuşmasıyla çıkan çok zehirli bir gaz
olduğunu anlatan Üstünkol, bu gazın havada 10 binde bir olduğunda
tehlike başladığını ve konsantrasyonunun artması durumunda insanı
bir kaç dakikada öldürebileceğini ifade etti. Bu tip durumlarda
zamanın çok önemli olduğunu vurgulayan Üstünkol, uzun süreli
kalındığında işçilerin kullandığı karbonmonoksit maskelerinin bir
faydası olmadığına işaret etti.
Zonguldak'taki kazanın bir grizu patlamasıyla başladığını, grizu
patlamasının kömür tozu patlamasıyla büyüdüğünü ve bütün ocağı
sardığını anlatan Üstünkol, şunları kaydetti:
"Soma'daki maden kazasında ise bir trafo patlamasından söz
ediliyor. 'Trafo patlamasından bu tip büyük bir kaza olmaz' diye
düşünüyorum ben. Çünkü trafolar yer altında betondan cep dediğimiz
galeri duvarlarına oyulan yerlerde inşa edilir ve etraflarında
yanıcı, patlayıcı, parlayıcı bir madde bulundurulmaz. Trafo niye
patlar o da ayrı konudur. Trafoya ya aşırı yük bindirdiler, çok
ısındı patladı, ya orada bakımı esnasında yanlış kablo bağlanması
veya herhangi bir işlem sonucunda da olabilir. Trafo bir
tetikleyici olabilir, trafo o tahribatı yapamaz oradan çıkan
kıvılcımlarla kömür tozu tutuşmuş olabilir. Oradaki kablolar,
kömürü ya da kömür tozunu tutuşturmuş olabilir."
Bu tip olaylarda anında müdahalenin çok önemli olduğunu vurgulayan
Üstünkol, kurtarma çalışmalarında AFAD ve diğer ekiplerinin yer
altında değil üstünde tecrübeli olduğunu, bu tip durumlarda, yer
altında uzman kişilerin olaya intikalinin önemli olduğunu ancak
bunun da bazen zaman aldığını söyledi.
ŞİLİ'DEKİ OLAYLA KARIŞTIRILMAMALI
Maden ocağındaki zehirli gazdan saklanılamayacağını, gazın içeride
her yere yayılabileceğine dikkati çeken Üstünkol, şöyle devam etti:
''Bazıları şöyle karıştırabiliyor. Şili'de bakır madeninde bir
göçük oldu biliyorsunuz, 69 gün sonra bunlar kurtarıldı böyle bir
ümit pompalama çalışmaları var ama bu gerçekçi değil. Çünkü bakır
madeninde karbonmonoksit ya da grizu gibi gazlar yok, oradaki bir
hava boşluğunda insanlar günlerce yaşayabilirler. Ama burada
zehirleyici gazlar, boğucu gazlar, patlayıcı gazların hepsi bol
miktarda var. 'Kıyıda köşede saklandı da kurtulabilir' diye bir
durum maalesef yok."
YANGIN MÜDAHALE EDİLEMEZ DURUMA GELİRSE 2 ALTERNATİF
VAR
Ocaklarda çıkan yangınların belli bir süre sonra müdahale edilemez
noktaya geldiğini belirten Üstünkol, Zonguldak'ta yaşanan maden
kazasında kurtarma faaliyetlerinin 2 gün yapıldığını ancak bir süre
sonra ocağa girilemez bir duruma geldiğini söyledi.
Zonguldak'ta ocaktaki yangını söndürmek ve hava girişini engellemek
için önce ocağın tüm giriş çıkışlarını kapattıklarını anlatan
Üstünkol, ancak bunun çok uzun bir süre olduğunu, bazı göçükler
nedeniyle ocağa hava girişinin engellenmesinin zorlaştığını ifade
etti.
O dönemde ocağın 20 gün kapatılmasının ardından karar değiştirerek,
ocağa su basmaya karar verdiklerini belirten Üstünkol, ocağa 2 ay
süreyle sürekli su basıldığını ve 6 milyon metreküp seviyesine
kadar su doldurulduğunu, yangının söndürüldüğüne kanaat
getirilince de suyun boşaltıldığını kaydetti. Üstünkol, ''Su
boşaltılınca daha önce alamadığımız cesetlere ulaştık, bu tabi çok
uzun sürdü, bazı göçükler de vardı. Hatta en son iki ceset
1997 yılında alınabildi'' şeklinde konuştu.
Bir maden ocağında yangına müdahale etmenin, yangın söndürme
teçhizatlarıyla sanıldığı kadar kolay olmadığına dikkati çeken
Üstünkol, Soma'da da iki alternatifin gözüktüğünü ya tamamen giriş
çıkışların kapatılarak ve ocağın havasız bırakılarak yangının
kendiliğinden söndürülmesinin sağlanacağını ya da yangının ocağa su
doldurularak söndürülebileceğini bildirdi.