Sanıyorum bugüne kadar sadece birkaç kişiyi doğrudan
muhatap alan yazılar yazdım. Bir kez daha altını çizerek söylüyorum
ben polemiklerden anlamam, birilerini muhatap almayı ve ona
saldırmayı sevmem. Sahiden bu işi becerebildiğimi de düşünmüyorum.
Polemik benim işim değildir zira böyle bir kabiliyetim de yok.
Şimdiye kadar sadece sosyolojik bir kesimi derinden incittiğine
inandığım kimi yazıları konu edinen birkaç yazı yazdım. Bunları
yazdığım için de memnun değilim.
Bir önceki yazımda sol ideolojinin “insanlığa yaptığı
katkıyı” eleştiren ve sorgulayan bir yazı yazdım. Son derece
dikkatli yazdığımı düşündüğüm yazıda özde sol ideolojinin dayandığı
çelişkiye ve toplumsal sistem arayışında insanlığa sunduğu
katkıya/katkısızlığa dair endişelerimi dile getirmeye çalıştım.
Hem bizim ülkemizde hem de dünyada siyasi bir sistem
arayışının var olduğunu ve bu çabaya-arayışa denk geleceği
düşünülen “solun” tatmin edici cevaplar vereceğine inanmadığımı
beyan etmeye çalıştım.
Dahası Stalin’den, Troçki’den, Saloth Sar (Pol Pot)’dan hiç bahsetmedim.
İki bin yıllık bir medeniyeti devrim aşkına yerle bir
eden Yoldaş Mao Zedung’u zikretmedim.
1970’lerde Afrika’da darbe yapan solcuların bir
gecede nasıl onbinlerce insanı devrim hayaliyle katlettiklerini de
anmadım.
Fakat bu sorgulamalarıma bu ülkenin sosyolojisini
bozguna uğratan ve birlikte yaşama şemsiyesini yeni bir “ulus
oluşturma” gerekçesi ile çökerten cuntacı Kemalizmi kendisine
ideoloji olarak seçen “halk karşıtı” partinin genel başkan
yardımcısı eski İslamcı Psikiyatri Profesörü Sayın Mehmet
Bekaroğlu’ndan itiraz geldi. Benim akademik kariyerimi de tahfif
edici bir üslupla sosyal medya üzerinden bana cevap vermiş:
“İnternethaber’de en çok bu yazı okunmuş. Bu yazıyı
yazanın sosyoloji hocası olduğunu öğrendim. Sol buymuş… YAZIK”
Ben sosyoloji tarihini az buçuk bilirim, düşünce
tarihini okumuşluğum vardır. Marx’ı tanırım, Althusser’e aşinalığım
var. Neo-Marxistlerle de karşılaştım. Diyelim ki ben okuduğumu da
anlamış birisi değilim. Fakat bir ömür boyu karşılaştığım
derebeyliğin dayandığı düşünceleri kazıdığımda karşıma çıkan
faşizmin sol ile olan ontolojik akrabalığını ne yapamam gerekir
acaba?
Ben sn Bekaroğlu’nu 1995 veya 1996 yılında Konya’da
katıldığı bir sempozyumda tanıdım. Öğrenci evimde özel misafir
etmiştim. Sabaha kadar “ümmet” meselelerini konuşmuştuk. İyi bir
hekim olduğunu da biliyorum. Ülkeye katma değer sunacak bir birikim
sahibi olduğuna da hüsnü zan etmek istiyorum.
Beyefendinin anılan yazıya solcular adına itiraz
etmesini o günlerde konuştuğumuz konulardan duyduğu nedamete
yoruyorum. Daha önce de Nuray Mert, “AKP Güneydoğu’ya yol yapıyor
ki oraya rahatlıkla askeri operasyon yapabilsin” demişti ve ben de
sn. Mert’in bu yorumunun haksız bir okuma ve analiz olduğunu
söyleyince yine kendisi itiraz etmişti.
Liberaller ve solcular adına her yazdığıma itiraz
etmesi beni çok sıkı takip ettiği için midir yoksa sürekli
bulunduğu yeri sağlamlaştırmak için mi bilemiyorum belki de yeni
arkadaşlarına kendi rüştünü ispat için bir tepki vermesi
gerektiğini düşünüyor.
Cidden bir konuyu merak ediyorum, acaba haksızlığa
tahammül edememe erdeminin verdiği coşku ile mi itiraz etmektedir
yoksa tipik bir ulusalcı gibi davranıp bize ayar mı vermeye
çalışıyor? Ne de olsa bulunduğu partinin tabii refleksi milleti hep
“metazori” ile adam etmektir.
Benim anlayamadığım sayın Bekaroğlu acaba solu mu
savunuyor yoksa CHP’yi mi?
Ayrıca şunun da altını çizmek istiyorum, her ne kadar
organik bir ilişkileri olsa da benim bildiğim “sol” ile Marxizm bir
ve aynı şey değildir, özdeş değildir.
Hırsa kapılanlar soluğu karşı kaldırımda
alıyorlar.
Üstadım! Siz benim hangi söylediğime itiraz
ediyorsunuz? Marxizmle ilgili düşüncelerime mi, CHP ile ilgili
hafızalarımda derin izler bırakan cuntacılığı haz etmeyen tavrıma
mı, solculukla ilgili yazdıklarıma mı yoksa durduğum yere mi?
Size yakışan “ne demek istiyorsun kardeş!” demekti.
Hükmü yapıştırmak değildi.
İki konuyu dikkatlerinize özellikle arz ederek
bitireyim, benim yazımı okuyun ve sn Bekaroğlu’nun tepkisine bakın
haklı olup olmadığıma bizzat kendiniz karar verin. İkincisi de şu
sayın Bekaroğlu CHP genel başkan yardımcısıdır. Allah başka dert
keder vermesin…