Sizce Dişli doğruyu mu söylüyor?
Abone olPartisindeki idari görevlerden istifa eden Şaban Dişli, ilk kez imzaladığı protokol hakkında konuştu. Okuyun kararı siz verin!
Şaban Dişli önceki gün partisinin MYK toplantısı
ardından partideki idari görevlerinden istifa etti, ancak sular
durulmadı. Şaban Dişli ile ilgili çok şey yazıldı.
Dişli, düzenlediği basın toplantısında yeterince kendisini
savunmadığı gibi belge de dağıtmayınca olayın üstü kapalı
kaldı. Dişli, suskun kalmayı tercih etti.
İstifa sonrası ilk kez hakkındaki iddialara cevap veren AK
Parti Milletvekili Şaban Dişli, suçsuz olduğunu iddia etti. İşte
Dişli'nin hakkındaki iddialar ve bu iddialara verdiği cavaplar.
Sizce Dişli, doğruları söylüyor mu? İşte yanıtları;
Arsa olayı: Silivri’deki arsayı TESCO’ya satan
Mehmet Karasu benim eski ortağım ve yakın arkadaşımdı. Karasu ile
2002 yılında ortaklığı bitirdim. Bu tarihten sonra da eski ortağım
Karasu’ya ihtiyaç duyduğu zamanlarda imkânlarım çerçevesinde para
verdim ve aldım. Silivri’de Mehmet Karasu’ya ait iki parsel arsa
zaten vardı. Hemen bitişiğindeki bu arsayı da almak istiyordu.
Çünkü TESCO üçünü birden istiyordu. Ancak Mehmet Karasu’nun bu
arsayı alacak parası yoktu. Denizbank’tan kredi almak istiyordu.
Mehmet Karasu, TESCO’nun temsilcisi ve ben, birlikte Denizbank
Genel Müdürü Hakan Ateş’e gittik. ‘Bu arsayı satın almak için 2.5
milyon dolar krediye ihtiyaç var’ denildi. Mehmet Karasu’ya ait
arsalar teminat için yeterli olmayınca tamamen iyi niyetle Hakan
Ateş’e “Benim birikimlerimi de size teminat gösterirsem olur mu”
deyince, Hakan Ateş o zaman “Daha iyi olur” dedi ve teklifi kabul
etti.
Birikimleriniz ne kadardı, ve nerede idi?:
Hollanda’da özel bir bankada genel müdürlük yapmıştım. Hollanda’da
evim vardı. Evimi 2005 yılında 260 bin euroya satmış ve ilave de 25
bin dolarımı Denizbank Kartal Şubesi’ne mevduat yaptırmıştım. Daha
sonra diğer bazı birikimlerim de bu mevduata ilave edildi. Bu
mevduat ve diğer bazı birikimlerimi elden vererek dilediği gibi bu
işini çözmesi için eski ortağım ve arkadaşım Mehmet Karasu’nun
kullanımına tahsis ettim.
Protokolde neden imzanız var?: Daha sonra Mehmet
Karasu, emlakçı Aziz Sezgin ve arsa sahibi basına yansıyan o
protokolü getirip, sözde paramın güvencesi diye bana da
imzalattılar. Emin olun ki, arkadaşıma yaptığım bir iyilik olduğu
için okumadan o imzayı attım. O protokol genel çerçevede
hazırlanmış, emlakçı, arsa sahibinin de olayını kapsadığı gibi,
benim paramın da geriye dönüşünü sağlayacak garantiyi aynı metinde
yazmışlardı ve tamamen iyi niyetle ben de o protokolü imzaladım.
Kesinlikle benim bu arsa ile ilgili belediyeyi de, başka herhangi
bir kurumu kapsayan bir taahhüdüm yoktu.
Bunca yıllık yurtdışı tecrüben var. Okumadan protokol
imzalanır mı?: Uzun yıllar yurtdışında kaldım. Yurtdışında
herşey güvene dayalı olur. Türkiye’nin şartlarını çok iyi
bilmiyordum. Güvendim imzaladım.
Arsanın durumu neydi, hangi gelişmeler oldu da TESCO’nun
istediği imar durumu alındı?: Arsa alındığında 1.5 emsal
imar durumu CHP’li belediye tarafından çıkmış ve Bayındırlık
Bakanlığı’nca da onaylanmıştı. Ancak 2004 yılında mücavir alanları
da büyükşehir belediye hudutlarına dahil eden 5216 sayılı kanun
çıkınca, mevcut 25 binlik plana uygun 5 binliklerin Büyükşehir
Belediyesi’nden geçmesi gerekiyordu.
Mehmet Karasu’nun diğer arsasının 2.5 trilyonluk istimlak alacağı
vardı Büyükşehir Belediyesi’nden. Ayrıca arsanın 200 metrekarelik
bölümünde Silivri Devlet Hastahanesi’nin işgali vardı. Bir de
İGDAŞ’ın idari binası Karasu’nun arsalarının üzerinde idi. İl
Sağlık Müdürlüğü ve İl Özel İdaresi de Büyükşehir Belediyesi’ne o
yerler için zaten baskı uyguluyordu. Bunlara ilaveten yeşil alan
vardı. Büyükşehir Belediyesi İGDAŞ, Devlet Hastanesi’nin işgal
alanı ve yeşil alanda kalan kısımlar ile 2.5 trilyonluk istimlak
bedelinden bilabedel vazgeçilmesi koşulu ile mevcut 1.5 emsal imar
durumunu da 1.25 emsale düşürerek onaylıyor.
Bu aşamada siz hiç Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş
yahut İmar Komisyonu Başkanı veya üyelerinden birini arayıp aracı
oldunuz mu?: Kesinlikle hayır. Bunlardan birisi veya bir
başkasından bu konuda bir talebim olduğunu söyleyen çıksın,
istedikleri her şeyi yapmaya hazırım. Asla hiç kimseye bu konuda
aracı olmadım. Kaldı ki imar komisyonunda AKP, CHP ve ANAP
üyelerinin oybirliği, Büyükşehir Meclisi’nde de sadece bir kişinin
karşı oyu ile, ittifakla kabul edilmiş. CHP ve ANAP’lı üyelere de
mi ben söyledim, Bunun mantığı nerede?
Olay basına yansıyınca neler hissettiniz?: Olayın
boyutunun böyle olacağını tahmin bile etmedim. O protokolü okumadan
imzaladığım için ne yazıldığını da bilmiyordum. Ancak kendimden
emindim.
Başbakan size bu olayı sordu mu?: Basın
toplantısından önce hem parti yönetimine hem de Başbakan Erdoğan’a
gidip konu ile ilgili bilgi sundum. Başbakan Erdoğan’a aynen “Sayın
Başbakanım devlet sizin elinizde, belediye sizde. Tüm
kaynaklarınıza sorun, benim bu konuda bir dahlim varsa istediğiniz
her şeyi yapmaya hazırım” dedim.
Başbakan Erdoğan ne dedi?: Sayın Başbakan bana
“Madem kendine güveniyorsun, söyleyeceğim hiçbir şey yok” dedi.
Basın toplantısında kamuoyunu rahatlatan bir açıklama
yapmadınız. Belgeleri neden dağıtmadınız?: Parti
yönetimindeki arkadaşlara bu belgeleri dağıtalım dedim. Parti
yönetimi karşı çıktı. Ancak şimdi dağıtmamakla yanlış yaptığımı
anlıyorum.
Siz gazeteci olsaydınız, yaptığınız o açıklama ile tatmin
olur muydunuz?: Ben olayın bu boyutta olduğunu
bilmiyordum. Daha sonra gördüm ki, olaylar başka yerlere taşınıyor.
Keşke o toplantıda elimdeki tüm bilgi ve belgeleri basınla
paylaşmış olsaydım.
Yaşadığınız bu üç haftalık süreçte partiniz size yeterince
sahip çıktı mı?: Partim ilk günden bu yana bana inandığı
için sahip çıktı. Partim bana inanmamış olsaydı ilk günde ipimi
çekerdi. Hiç gözyaşıma bakmazdı.
Peki bu olay partinizi yıprattı mı?: Yıpratmadı
desem yalan söylerim. Ancak, haksız bir yıpratma politikası
güdüldü. Günah keçisi oldum. CHP’li belediyelerde neler oluyor
neler, onlar hiç gündeme gelmiyor. Sanki belediyelerde bundan başka
bir olay yok. Resmen basın beni günah keçisi ilan etti.
Aydın Ayaydın-Vatan