Siyaseti sevmeyen siyasetçi!

Abone ol

O siyasetin tam göbeğinde ama siyaseti sevmiyor. Gelecekle ilgili beklentisi yok. Peki bu Müezzinoğlu niye siyaset yapıyor?

İnternet Haber'in bu haftaki röportaj konuğu, AK Parti'nin İstanbul'daki patronu Mehmet Müezzinoğlu idi. İnternet Haber'in, sıcak toplantı odasında yazarlarımızın karşısına geçen Müezzinoğlu, AK Parti'nin kimyası, Erdoğan'ın bilinçaltında yatan gizli niyetleri ve Atatürk'ün Türkiye'de nasıl kullanıldığı konularında çarpıcı açıklamalar yaptı. Müezzinoğlu'nun CHP hakkındaki sözleri de çok konuşulacak. 3 bölüm halinde yayınlanacak bu röportajın ilk bölümünde bakın neler konuşuldu:

- Hadi Özışık-
Ben en sondan başlıyayım. "3 Kasım seçimlerinden sonra siyaseti bırakacaktım" dediniz. Ama İl Başkanlığı geldi ve devam ettiniz. Aslında geçen haftaki yazımda yazacaktım. Yerinizi gençlere bırakma gibi bir talebiniz olmuş. Bunu da Başbakan Erdoğan geri çevirmiş. İstanbul'da bizim Müezzinoğlu ve kadrosuna ihtiyacımız var demiş. Neden böyle bir noktaya gelindi?

-İçerideki bir özel sohbetti. 28 Mart seçimlerinden sonra İl Başkanlığı'nı bırakmak gibi bir talebim olmadı. Haberde bizim teşkilattan kaynaklandığını zannetmiyorum. Ben İstanbul İl Kongresi öncesinde Genel Başkanıma kongrede aday olmayı düşünmediğimi müsade ederseniz genç bir arkadaşa yerimi bırakayım, artık parti seçimleri atlattı, sıkıntılar da ortadan kalktı dedim. Kongrede uygun bir arkadaşın talip olması yönünde imkan tanıma arzusunda olduğumu ve resmi siyaseti bırakma arzusunda olduğumu ifade ettim. Altını çizeyim aktif değil resmi siyaset. O da "şu anda bunun zamanı değil" dedi, cümle bu kadar. O günden sonra böyle bir konu asla gündeme gelmedi. Kongrede aday oldum ve yeni bir kongre dönemine kadar seçim olsa dahi bunu asla telafuz etmem. Zaman zaman sıkıntı da olabilir, onu konuşacağımız yeni dönem kongre dönemidir.

-Baki Karakol- Sayın Genel Başkanınızın bu ortamda hayır yola devam diyeceğini siz biliyor muydunuz?

-Büyük oranda biliyordum.

-Baki Karakol- Biliyor idiyseniz niye böyle bir öneri ile gittiniz?

-İkna edebileceğimi zannediyordum.

-Baki Karakol- O zaman iyi beyin okuma olmuyor gibi geliyor bana...

-Mutlaka tabi benim esas siyasete bakışım ile ilgili bir noktayı izah etmem gerekiyor. Siyaseti severek yapmıyorum. Bir görev ve sorumluluk düştüğü için Bu ülkeye ve bu millete karşı kendimi sorumlu hissettiğim için bu sorumluluğu da en uygun AK Parti çatısı altında yapabileceğime inandığım için, huzursuz olmamak, bu ülkenin doğru siyasetçilerle yönetilmesine inandığım için severek te olmasa bir görev ve sorumluluk duygusu içinde yapma gayretindeyim. Bunu her zaman da söylüyorum zaten. Bugün hala öyle. Ben hekimim, işimin başına döndürseler en çok ona sevinirdim.

-Hadi Özışık- Arkanızı dönüp gitmek, tabiri caiz ise "kaçak" damgası yememek için mi?

-Kendi vicdanımın onu dememesi lazım. Çünki İstanbul'da birileri kaçak derse birileri de iyi yaptın diyebilir. Önemli olan insanın kendi vijdanının ne dediğidir. Ben Batı Trakya doğumluyum. 14 yaşına kadar orda büyüdüm. Gümülcine de... Türkiye'ye ben kaçak geldim. 18 yıl Yunanistan'a vize verilmedi giremedim. Ama bu ülke bana çok şeyler verdi. Ben bu ülkede hekim oldum, iş sahibi oldum. Saygın bir meslek sahibi oldum. Bu ülkeye ve ülke insanına kendimi borçlu hissediyorum. Bu anlamda bana sorumluluk düştüğünü hissettiğim her ortamda ben kendi özelimden fedaraklık yapma gibi bir zorunluluk hissediyorum. Ama şartlar uygun olur rahat hissedersem ve karşı tarafın da rahat hissettiği ortamda bırakmak en tabi arzum. Siyasetçi olmak istemiyorum. Resmi nitelik taşıyan siyasetten bahsediyorum. Ama aktif siyaset yaparım..

-Baki Karakol- Türkiye'deki resmi siyasetten ne anlıyoruz?

-Yani il başkanlığı gibi bir sıfat taşıyarak siyaset yapma arzum olmadı. Ülkenin geleceği, gençliğin geleceğini konuşmak siyasetse ben her zaman bunun içinde oldum. olmaya da devam edeceğim..

-Hadi Özışık- Sizin o zaman siyasette gelecekle ilgili bir beklentiniz yok.

-Hayır yok.

-Hadi Özışık- O zaman siz AK Parti'nin hamallığını yapıyorsunuz?

-Hayır, siyasi partinin mutfağı olduğuna inanırım. İyi bir yemek hazırlayan bir mutfak bölümünün olmasına inanıyorum. Bu anlamda da AK Parti'de bu sorumluluğu üstlenirim ve bundan da zevk duyarım.

-Süleyman Özışık- Kafanızda yazdığınız bir tarih var mı efendim, Tayyip Bey'in olmaz demesi halinde bile bırakacağınız bir tarih?

-Hayır ülke şartları vicdanen huzurlu olacağın ortamlar, siyaset öyle ki, bıraktığın yere karşı da sorumluluğun var. Orayı dolduracak. Yarın o mevkiyi daha iyi yerlere taşıyacak, ortamı hissetmene bağlı. O nedenle kafamda düşündüğüm 3 Kasım'dı. Nitekim il yönetimimiz vardı il başkanımız vardı. Ben inceledim. 3 Kasım'da seçimler biter 4 Kasım sabahı da seçim sonuçlarını iyi kötü tahmin ediyorduk. Artık biz de eski işimize döneriz diye düşüncemiz vardı ama olmadı.

-Baki Karakol- Atatürk'ün bir hemşerisi olarak sormak isterim.. Atatürk'e partinizin bakış açısı sizin açınızdan olumlu mu? Bu girmek istediğiniz AKP mutfağında Atatürk bakışı nasıl? Anladığım kadarı ile Atatürk'ü AKP'de anlayan en iyi kişi sizsiniz. Hem hemşeri hem de anlatmaya çalıştığınız siyaset yorumundan çıkarıyorum?

-Türkiye'de ne yazık ki Atatürk'ü iyi anlama iyi yorumlama derdi yok ama iyi kullanma derdi var ve sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Atatürk'ün bu ülke insanına ve gençliğine vermek istediği, verebilme derdini yaşayanların çok fazla olduğu kanaatinde değilim. Zaten bu nedenle dir ki Atatürk'ü zaman zaman birileri kendi malı imiş gibi, birileri de karşı imiş gibi pozisyonlara düşürüyor. Muasır medeniyetlere ulaştırma boyutu ile insanları, devrimci ve değişimci ruhu, statükocu olmayışı ve gelişime ve değişime çok duyarlı oluşu Atatürk'ün bence temel felsefesi. Ama ülke değerlerinden kopmadan milletin bağımsızlığı ile ilgili en çaresiz günlerinde liderlik yapmış ve bağımsız bir ülkeye kuran bir liderin bir defa bu ülke değerlerinden uzak olmasını kimse düşünemez. Kesinlikle yüzde yüz barışık biri. Ama bu ülkeden milletin değerleri ile çağdaş muassır medeniyet seviyesine ulaşmak için her türlü değişime gelişime devrimleri de yapabilmiş bir kişiliktir. Bu özü kavramadan birileri karşı birileri taraftar, bu milletin tamamı Atatürk'ün sahibidir. Herkes Atatürkçü'dür.

-Baki Karakol-
Siz bu amaçla mı AKP'nin mutfağına giriyorsunuz?

-Evet..

-Baki Karakol- Teşekkür ederim.

Süleyman Özışık- Atatürk'ün bir rant aracı olarak kullanıldığını söylüyorsunuz kestirme yoldan.. Kim peki Atatürk’ü rant aracı olarak kullananlar? Madem konuştuk, gelin isimleri de verelim?
-Birileri kullanıyor. Bugüne kadar Atatürk’ü aleyhte kullananlar da, kendini düşman göstererek rant sağlayanlar oldu bu ülkede. Bu çerçeveye uyan herkes içine girer . Bunun içinde Atatürk'ü savunuyormuş gibi gösterenler de var. Artı düşmanmış gibi gösterenler de var. Niye.. Çünkü ona düşman görünerek rant sağlayanlar var.

-Süleyman Özışık- Kim efendim bunlar isim verelim?

Herkes bunları biliyor. Bakın etrafınıza, göreceksiniz?

-Süleyman Özışık- Son dönemlerde ekranlarda gördüğümüz kişiler diyebilir miyiz? YÖK üyeleri, "İmam Hatip Lisesi'nden mezun Başbakan'ı içime sindiremiyorum" diyen Barolar Birliği Başkanı ve onlarla aynı paralelde açıklamalar yapan kurumlar diyebilir miyiz?

-Bunlar işte.. Bana göre bunlar Atatürk’ü kullanıyor ve sırtından rant sağlıyor.

YARIN: YÖK İLE İLGİLİ AK PARTİ NERELERDE HATALAR YAPTI. AK PARTİ'NİN KUSURLARI NERELERDE.
Günün Önemli Haberleri