Şivan Perver'in Karadeniz isteği
Abone olDiyarbakır'daki Newroz kutlamalarıyla hız alan çözüm sürecinin yankıları televizyon kanallarında da karşılık buldu
İNTERNETHABER
-21 Mart'ta Diyarbakır'da sahne alan
Karadenizli sanatçı Niyazi Koyuncu'nun ardından dün CNN Türk'te
Şivan Perwer Kürtçe türküler söyledi ve süreci
değerlendirdi.
Karadeniz'de konser vermek istediğini söyleyen Perwer bomba açıklamalar yaptı. Hükümetin cesaretle adım attığını belirten Perver, Türkiye'ye döneceğini de söyledi. Herhangi bir partinin altında yer almadığını belirten Perver, "O zaman şehitlere ihanet ederim" dedi.
Dün akşam Habertürk Kardeş Türküleri ağırlarken CNN Türk'ün konuğu Şivan Perwer oldu.
CNN Türk'te Şirin Payzın'ın konuğu olan sanatçı Şivan Perwer, Kürtçe türküler eşliğinde sürece dair düşüncelerini ve Kürt halkının yaşadıklarını anlattı.
"KARADENİZDE ŞARKI SÖYLEMEK
İSTİYORUM"
BDP'nin Karadeniz gezisindeki olaylara değinen Perver şunları
söyledi:
"Onlar bizim kardeşlerimiz. Bizi Kürt olarak biraz dış görmüşler
ama biz öyle görmüyoruz. İdeolojilerin, siyasetlerin etkisinde
kalmışlar. Aslında Kürtler onların en iyi dostudur. En güzel
kardeşleridir. Onun için ben giderim yani. İsterse beni
yuhalasınlar, isterse protesto etsinler ama ben derim ki; Sizin
için şarkı söylemeye geldim. Sizi seviyorum. Size karşı bir şeyim
yok ki. Bence onlarda beni sever. Zannetmem öyle saldırsınlar.
İnsan ruhu barışa, güzelliğe aşılanınca bambaşka bir şey olur.
Değişir yani bence Türkiye'deki insanlarda değişir yavaş yavaş.
Kabullenir yani. Bu olan bir şeydir. Bu bir güzelliktir. Kürtçe
benim yarattığım bir şey değil. Var olan bir şeydir. Milyonlarca
insanın konuştuğu bir dildir. Yaratılmış bir kültürdür. Olagelmiş
yoğunlaşıp ortaya çıkmış bir kültürdür. Onun için buna sahip çıkmak
sevmek bence çok güzeldir. Türkiye bu sevgi ile güzel Türkiye
olur."
İNSANLARI KORKUTA KORKUTA
İŞKENCE EDE EDE YOLA GETİRMEK
Şivan Perver ilkokul'da yaşadığı bir olaydan örnek vererek, 'Toplumun düzenden korkarak değil, onun içinde düzenler şekillendirerek varolacağını' söyledi. Perver şöyle konuştu:
"Modern bir okula gitmiştim. Devletin kurduğu okula modern derler biliyorsunuz. Türkiye bir ulusal devletti yani. Bizde de her 10 köyden birinde okul vardı. Çocuklar ya akrabalarına gelirdi ya da okula gelirdi. Sabah gelir akşam dönerlerdir. Bizde turna ya da karuk diye bir köyümüz vardı. Hepimiz ona giderdi. Teyzem vardı orada. İlk sene teyzemlerde kaldım. İkinci sene ailem geldi oraya. Hoca biz Türkçe bilmediğimiz için "Kürtçe konuşanı döverim, onun için sen bana söyle kim Kürtçe konuşuyorsa" belkide öğretmen bizi anlamak istiyordu ya da dersleri öğrenmemizi istediği için yapardı; ama bazı öğretmenlerde tabi art niyetliydi. Öğretmen gelmiş Türkçe’yi öğretiyor zavallı ne yapacak? Çocukların Türkçe öğrenmesi lazım ki beni anlayabilsin. Okuyabilsinler. Burada da bir doğruluk vardır. Öte yanda da devletin kanunca koyduğu bir şeyler vardı. Sabah erken "Ne mutlu Türküm diyene, Türküm, doğruyum çalışkanım" bilmem ne falan. Herkese okutulurdu. "Bana çık çocuklara sen söyle" dedi. Bir tokat attı bana. Hava soğuk, dövüyor beni. "Niye dövüyorsun beni?" "Hani konuşuyorsun lan. Hadi söyle", "Söylemem" dedim. "Söyleyeceksin!" "Söylemem" dedim. 2 saat beni çocukların önünde dövdü. Ellerim böyle şişti. Ondan sonra kaçtım gittim eve ağlaya ağlaya. Zavallılara öğretmenler işkence yapıyorlardı, gerçekten yani. Seveceği yerde işkence vardı. "Ne oldu sana?" ağlaya ağlaya ellerimi gösterdim. Nasıl şişmiş. Geldi öğretmenin yanına "Niye çocuğu dövüyorsun?" taşlar üzerine atıldı. "Deli misin öğretmen?" babamda dövdü kendisini. Öğretmen gitti şey karakoluna, babam bir hafta boyunca işkence altında kaldı. Sakıldıya sakıldıya geri geldi. Niye öğretmene karşı gelmiş. Hükümet her şeydi yani.Bir toplumun korunması için bir düzenin olması gerekir. Doğru; ama toplum ondan korkarak değil. Onun içinde düzenler şekillendirilmiştir. Oligarşi, monarşi, diktatorya, demokrasi bilmem ne falan filan... Acaba Türkiye nasıl bir ülkeydi işte. Böyle insanları korkuta korkuta işkence ede ede yola getirmek."
ŞEHİTLERE İHANET
EDERİM
Türkiye'ye döneceğini belirten Perver, "Ben sanatımın bayrağı altında gitmek istiyorum. Herhangi bir partinin bir siyasetin bayrağı altında gitmek istemiyorum. Saddam rejimi tarafından bir sürü insan idam edildi kasetlerim ceplerinde bulunduğu için. Böyle bir durumda ben bu sanatı kimin eline vereyim? Asla yapamam. Ben o insanlara o şehitlere ihanet ederim. Bunun için kimse beni tarafına çekmesin lütfen. Ben insanlık adına geleceğim onlara hizmete geleceğim. Barış, dostluk, güzellik için geleceğim" dedi.
"HÜKÜMETİN CESARETİNİ KÖRELTMEMEK
LAZIM"
"Ben özgürlükten yanayım. Ben dostluktan kardeşlikten yanayım. Ben
herkesin özgürce yaşama hakkı olduğundan yanayım. Yani kim olursa
olsun insan güzeldir. Sen Türksün ben Kürdüm. Bizim içinde değerli
o değeri ile güzelliği ile değerli. Kürt'te olabilirsiniz Türk'te
olabilirsiniz. İnsan olarak insan değerini bilmek gerekir. Bu güzel
bir şey. Bu Türkiye'de olduğu zaman bence Türkiye o zaman Türkiye
olur. O zaman çok daha mükemmel gelişir bence. Hiç kimse bu konuda
okyanus ve dere meselesine getirmesin. Hükümet bu konuda böyle
cesaretli bir adım atmışsa bence köreltmeye gerek yok yani. Tabi
Türkiye'nin geçmişinde çok değişik unsurlar vardır ki bunu
tökezletmek için siyasi egoizm vardır. Ekonomik menfaat vardır. Dış
devletlerin karışma olayı vardır. Türkiye'nin her zaman bağımlı
olmasını isteyecekler muhakkak. Onun ekonomik sosyal gelişmesini
çok mükemmel gelişimine uğramasını demokrasiye kavuşmasını
istemeyecekler muhakkak. Bu vardır yani. Ortadoğu'da olduğu gibi.
Orta doğu dünyanın cenneti. Dünya petrolünün %67,9'u Ortadoğu'da
çıkıyor. %9'u Kerkük'te çıkıyor. Kocaman bir devlet var başında.
Ama ne oluyor kimse ağlıyor mu buna? Herkes birbirini vuruyor
öldürüyor, kavga şu bu falan filan.Yoksa Ortadoğu dünyanın cenneti
olur. Barış sağlansa... Onun için ben diyorum Türkiye dereden geçer
okyanusa girer yani. Okyanustan dereye değil de, dereden okyanusa .
Okyanusa geçmesi lazım."