Simit sat, onurlu yaşa gazeteci!
Abone olTürkiye yazarından meslektaşlarına tavsiye: Simit sat, onurlu yaşa gazeteci! Gazetenin yazarı, bugünkü köşesine işten atılan meslektaşlarını taşıdı.
Türkiye gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, 'Simit sat,
onurlu yaşa gazeteci!' başlıklı yazısından bugün Milliyet
ve Vatan gazetelerinden atılan gazetecilere ve gazetelerin
patronlarını köşesine taşıdı. Oğur'un köşe yazısı şu şekilde:
"Simit sat, onurlu yaşa gazeteci!
BİZ DOĞRULARI YAZACAĞIZ DİYE BU ADAMLAR
ZENGİNLİKTEN VAZGEÇER Mİ?
“Burası bir ev değil, olsa olsa beş yıldızlı bir otelin balo
salonu olabilirdi. Bütün duvarlar, dünyanın en ünü ressamlarının
yaptığı tablolarla donatılmıştı. Baktığım her yerde bir başka
‘zenginlik belgesi’ne rastlıyordum. Papyonlu, şık giyimli garsonlar
bizi ortadaki büyük yuvarlak masaya oturttu.
“Yalıdan ayrılırken ‘Bu kadar zengin bir patronumuz varken artık
sırtımız asla yere gelmez’ dedim Can Ataklı’ya. Sonra devam ettim:
“Kimsenin gelmez ama seninle benim sırtımız mutlaka yere gelir
oğlum! Biz doğruları yazacağız diye bu adamlar, bu zenginlikten
vazgeçer mi?”
KADER AĞLARINI ÇAKTIRMADAN
ÖRMEKTEYDİ
Fonda imrenme sesleri duyulan pasaj Mustafa Mutlu’nun dokuz günde
yazdığı hemen anlaşılan kitabı Dön Kardeşim’den. Bahsedilen ev
Demirörenlerin yalısı. Davet de yeni patronun gazetesindeki
yazarlara verdiği merhaba daveti olmalı. Belki de adı teşekkür
davetidir.
Ne de olsa Milliyet ve Vatan’ın beş aylık çifte patron krizi
sırasında pek çok yazar açıktan “yalılı patron”dan yana tavır
koymuştu. Sessiz kalabilirlerdi, patron kavgasına
karışmayabilirlerdi, en azından bunu yazmayabilirlerdi (ki böyle
yapanlar oldu.) Ama açıkça taraf oldular. Kader ise ağlarını
çaktırmadan örmekteydi.
ESAS MESELE PARAYDI
Karacan-Demirören kavgasında esas mesele paraydı. Demirörenlerin
yalıları, büyük holdingleri vardı, eski patron Karacanların ise
soyadları ve bağımsız kâr eden gazetecilik vaatlerinden başka
hiçbir şeyleri.
Bu vaadi Karacan’ların isyankâr yazarlarına ve ortaklarına
yazdıkları mektuplardan biliyoruz.
“Dışarıdan kaynak aktararak medya kuruluşlarını ayakta tutmak
mümkün değildir. Yakın tarihe baktığımızda nice aileler
servetlerini ve itibarlarını bu hayalle kaybettiler. Bizim amacımız
belli. 3 nesildir ailemiz bağımsız yayıncılık yapıyor. Sizden buna
saygı duymanızı beklerken, siz olayı tamamen parasal boyuta
indirgiyorsunuz. “
“Yazarların çoğu gazetenin dış kaynağa ihtiyacı olduğu konusunda
hemfikir... Kimse bu gazeteyi nasıl kâr ettiririz diye düşünmüyor!
Birçok kâr eden gazete örneği varken sadece patronun diğer
işlerinden kazandığı paraya güvenmeleri son derece vahimdir.”
Peki gazeteciler, yazarlar kimi tercih ettiler?"
Köşe yazısının tamamını okumak için