İman insan niteliğiyle ilgili bir mevzu, kimi yetersiz insanlar
inancı, İslam’ı maddiyete bağlıyorlar ama öyle değildir.
İman insanın ruhunu öyle besliyor ki, yaşamayanlara izahı zor
bir manevi gıdadır. Üstelik inancı, İslam’ı yaşayan yaşadıkça hep
artar, Yüce Allah’a yaklaştıkça yaklaşır, varlığı insana huzur
verir, yaşadığı semtte bir ünsiyet peyda olur, başkasının
payından da bir eksilme olmaz.
Artık her geçen gün arayışa girdi insanlık. Devletlerin
selamlaşması fırsat olabilir bence ne dersiniz?
Shangay Beşlisi'nden;Tacikler, Kazaklar, Kırgızlar zaten İslam
ile barışık sayılır, Türkiye de takviye verdi mi? Neden Çin ve
Rusya kendini sorguya çekmesin?
Malum Rusya’nın %20’si zaten Müslüman’dır, Çin de disiplinli
olmaktan hoşlanan bir kavim, dolayısıyla İslam’ı kabul etmeye
müsaittir.
Bu kadar disiplini olan Çin halkı ne diye öte dünyaya sefil
sefil gitsin değil mi?
Bence zaman selamlaşma zamanı, dolayısıyla;
İslam’ın insanlığa kazandığı değerler itibariyle bu zikredilen
devletlerin okullarında okutulması, tanıtılması, öğretilmesi
lazımdır.
Ortadoğu’da olup bitenlerin sorumluları bir derece bu devletler
değil mi?
Geçende TRT KÜRDİ’ye bir röportaj verdim, muhabir bana AB mi,
Shangay Beşlisi mi? İslam İşbirliği mi? ne dersiniz sorusuna ben
“her üçü de” diye cevapladım. Aynen bir üçgenin ağırlık merkezi
gibi.
Dünya küçüldü bir mega köy haline geldi, dolayısıyla bütün dünya
ülkelerinin işbirliği içinde olması gerekir diyorum.
AB derletleri aralarındaki sınırları sanal hale getirerek barış
ve birlikteliğin önemini bize öğretirken, Şhengay Beşlisi dünyanın
AB’den ibaret olmadığını bize gösteriyor. İİT ülkeleri ise şimdiye
kadar nasıl olmuşta siyasi ve ekonomik birlikteliğe gitmemişler
akıl bunu izah etmekte yetersiz kalıyor.
Bu işin içinde kendini düveli muazzama olarak tanıtan başta ABD,
İngiltere ve İsrail bu işlerin baş aktörleri. İİT’nin birleşmesini
istemeyen zındıka komitesinin komisyon üyeleri burada.
Bu sinsi devletler İslam ülkelerinde göz açık kimselerle
işbirliğine giderek ülkenin kendi arzularına göre yönetilmesini
istiyorlar maalesef.
Eğer öne çıkan kimselerden umutları kesilirse bu sefer o
ülkedeki küçük küçük dezavantajlı ya da maceracı kimseleri
ayarlayarak ülkenin kendi isteklerine göre yönetilmesi için arada
bir ülkede sorun çıkarırlar.
Peki bu küçücük dünyada bu kadar sorun çıkarmaya gerek var mı?
Günümüzün imkanlarından yararlanarak uzaya doğru bir az
uzaklaştığımız zaman dünyamızın küçücük bir toz bulutundan ibaret,
değersiz bir cisimcik olduğunu görüyoruz değil mi?
Değmez arkadaş değmez.
O zaman kendimizi heva ve hevesimize teslim etmemek için gelin
yüce Mevla’nın talimatlarına kulak verelim ve Peygamberlerin
yolunda yürüyelim ne dersiniz?
Batının şımarık conilerine seslenmek bekli abes olabilir, ama
Asya’nın bey efendilerine seslenmek kolay bence, hele hele Çin,
Japon gibi prensip sahibi devletlerin vatandaşlarına seslenmek çok
çok daha kolay bence.
Benim kanaatim budur.