Sezerden şantaj suçlaması
Abone olDSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Başbakan Erdoğan'ın baskı ve yıldırmayı yöntem olarak seçtiğini savundu.
DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
baskı ve yıldırmayı yöntem olarak belirlediğini ileri sürerek,
''Başbakan, basının kendisine dokunan iddialarını içine
sindirememekle kalmıyor, şimdi de tehdit ve şantajla basını baskı
altına almaya çalışıyor'' dedi
Sezer, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında
gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Son günlerde yaşanan tartışmaların ''gerçek bir ibret belgesi
olarak tarihte yerini alacağını'' ifade eden Sezer, ortaya çıkan
durumun Başbakan Erdoğan'ın demokrasiyi nasıl algıladığını ortaya
koyduğunu savundu. Erdoğan'ın demokrasi ve basın özgürlüğüne
tahammül edemediğini iddia eden Sezer, şöyle konuştu:
''Deniz Feneri Derneği'ne ilişkin iddiaların Türkiye boyutu olduğu
çok açık. Sayın Başbakan'ın ortaya koyduğu tavır bir suçlunun
telaşı. Baskıyı, yıldırmayı yöntem olarak belirlemiş olan Başbakan
basının kendisine dokunan iddialarını içine sindirememekle kalmıyor
şimdi de tehdit ve şantajla basını baskı altına almaya
çalışıyor.''
Başbakan Erdoğan'ın basını ''yazarsanız bende başka şeyleri
açıklarım'' anlayışıyla tehdit ettiğini ileri süren Sezer, tehdidin
de yasalara aykırılığını bildiği bir konuyu bugüne kadar
açıklamamasının da suç olduğunu ifade etti. Sezer, ''Başbakan'ın
ruh haline bakıldığında Türkiye'yi artık yönetemeyeceğini
görüyoruz. Toplumun büyük bir kesimi böyle düşünüyor'' dedi.
Geçmişte de halkın dini duygularını kullanarak haksız kazanç elde
edenler olduğunu hatırlatan Sezer, hükümetin bu sorunları çözmeden
şimdi aynı nitelikteki yeni bir sorunun üstünü örtmeye çalıştığını
savundu.
Sezer, ''Deniz Feneri olayı ortaya koydu ki Türkiye'nin AKP ile
yönetildiği dönem yolsuzluğun, baskının ve sansürün de en yaygın
olduğu dönem oldu. AKP ve Sayın Başbakan yaşananların kendileri
için sonun başlangıcı olduğunu gördükleri için ciddi bir travma
yaşıyorlar'' diye konuştu.
Anayasa Mahkemesinin kapatma davası sonucunda ''AK Parti'nin
laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu kararına vardığını'' ifade
eden Sezer, ''Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu tespit
edildi, şimdi de baskının, sansürün, yolsuzluğun ve çirkinlikleri
kayırmanın da odağı olduğu görüldü'' dedi.
TOMANBAY DSP'YE KATILDI
Sezer, açıklamalarının ardından DSP'ye katılan eski CHP
milletvekillerinden Mehmet Tomanbay'a parti rozetini taktı.
Tomanbay'a, ''yuvanıza hoş geldiniz'' diyen Sezer, DSP'nin gerçek
demokratik solcuların ve halkın yuvası olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin siyasal, ekonomik sosyal ve kültürel alanda birçok
sorunla karşı karşıya kaldığını, 2002 yılından bu yana en
istikrarsız dönemini yaşadığını söyleyen Sezer, ''Bütün bu kavga
dövüşün içinde sorunlara çözüm önerileri üreten tek parti DSP'dir''
dedi.
Türkiye'nin her yerinden DSP'ye katılımlar olduğunu da bildiren
Sezer, bunun partisinin mücadele gücüne güç kattığını söyledi.
Mehmet Tomanbay da parti değiştirmenin kendisi için zor bir karar
olduğunu, ancak Türkiye'nin sorunlarına çözüm üretebileceğine
inandığı DSP'de yer almayı seçtiğini kaydetti.
Geçmişte CHP'den milletvekili olduğunu hatırlatan Tomanbay,
''Türkiye'de yaşanan sıkıntıların sorumlularından biri de çözüm
üretemeyen Deniz Baykal ve partisidir'' dedi. CHP'nin halktan
koptuğunu ileri süren Tomanbay, ülke için gerekli yeni açılımı
ortaya koyduğuna inandığı DSP'ye geçmekten büyük mutluluk duyduğunu
anlattı.
Bu arada Sezer, bir gazetecinin Şişli Belediye Başkanı Mustafa
Sarıgül'ün de DSP'ye katılacağına ilişkin haberleri hatırlatması
üzerine '' Çokça katılım oluyor, olacak. Tomanbay önemli bir
dönemeç. Şimdi isimleri konuşmayalım ama Türkiye siyasetine katkı
veren, vermekte olan çok kişiyle görüşmeler içindeyiz'' dedi.
Sezer, ''Sarıgül'le görüştünüz mü?'' sorusuna karşılık olarak da
''Zaman zaman görüşüyoruz. Günü geldiğinde konuşuruz'' karşılığını
verdi.