Seyrüsefer hamlesi savaş çıkartır
Abone olDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı yaptırımlar iki ülkeyi savaşın eşiğine getirebilir...
Uzmanlar özellikle, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de
seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi
almasına yönelik kararın çatışma yaratabileceği uyarısında
bulundu.
BM'nin Mavi Marmara raporu İsrail'i sevindirdi, Türkiye'yi kızdırdı. Hükümetin 5 maddelik yaptırım kararı yankı buldu. Akdeniz'de seyir halindeki gemilere Türk savaş gemilerinin refakat edecek olması iki ülkeyi sıcak bir çatışmanın içine sürükleyebilir. Vatan gazetesi kopma noktasına gelen Türk-İsrail krizine ilişkin uzmanların görüşlerine yer verdi
| Doğu Akdeniz'de en uzun kıyısı olan sahildar devlet olarak Türkiye seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacak. |
İSRAİL DOSTUNU KAYBETTİ
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı
Caşın: “Mavi Marmara raporu ve Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu’nun açıklamaları iki tarafın da birbirini kaybettiğini
gösteriyor. İsrail kuruluşundan bu yana devam eden Türk dostluğunu
ve ülkedeki silah pazarını kaybetti. Rapor son derece taraflı
yazılmış. Hiçbir devlet uluslararası sularda bir gemiye müdahale
hakkına sahip değildir ve insanlarımızın bu gemide öldürülmesi
dolayısıyla İsrail Uluslararası Adalet Divanı’nda mutlaka
mahkumiyet alacaktır. İsrail, Doğu Akdeniz çanağında Güney Kıbrıs
Rum Kesimi’ne destek verebilir ve Türkiye ise eğer uluslararası
hukuk ile bir sonuca varamazsa Dışişleri Bakanı’nın da söylediği
gibi Doğu Akdeniz’de sert bir tutum takınacaktır.”
UZLAŞMA YOLU TIKANDI
| Seyrüsefer serbestisi ne demek? |
| Diplomaside önemli bir anlam ifade eden Seyrüsefer
hakkında herşey... Ayrıntılar için TIKLAYI |
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Hüseyin Bağcı: “Bu rapor Türkiye’yi uluslararası
anlamda zaafa uğrattı. Hukuki zaferi İsrail, ahlaki zaferi Türkiye
kazandı. Mevcut İsrail hükümetiyle artık uzlaşma yolu imkansız bir
hale geldi. İsrail 1980 ve 1990’lı yıllarda PKK’ya ilişkin en
önemli istihbaratı veren ve Öcalan’ın yakalanmasında da aktif rol
üstlenmiş bir ülkeydi. Tabii Türkiye o yıllardan çok daha güçlü bir
ülke. Buna rağmen başta sözde Ermeni soykırımı olmak üzere İsrail
Türkiye’yi uluslararası alanda ciddi manada sıkıştıracaktır. Her
şeye rağmen İsrail çıkarları gereği Türkiye’yi kaybetmeyi göze
alamaz. Ancak Türkiye de örneğin BM Güvenlik Kurulu’nda ABD’ye
rağmen İsrail aleyhinde bir karar çıkartamayacaktır.”
İSRAİL İLİŞKİLERİ KOPARMAZ
İsrail Kanal 2 televizyonunun Dış Haberler Müdürü İsrailli
Gazeteci Arad Nir: “BM raporu İsrail’i memnun etti. İsrail
hükümeti ve İsrail halkı buna ayrıca şaşırdı çünkü BM raporları
genellikle İsrail’in politikalarını onaylamaz. Türk Dışişleri
Bakanı’nın açıklamaları çok sertti ve İsrail hükümeti de bu
açıklamaya göre pozisyon alacaktır. Kaldı ki Mavi Marmara olayından
bu yana Türkiye’nin İsrail’de bir Büyükelçisi yok. Yani İsrail bu
duruma hazırlıklıydı. Her şeye rağmen İsrail Türkiye’yle
ilişkilerinin bu denli bozulmasından rahatsız ve karşılıklı
ilişkilerin gelişmesinden yana tavır takınacaktır.”
ÇATIŞMA ÇILGINLIK OLUR
Emekli Tümamiral İlhan Aran: “Bir ülkenin deniz
kuvvetlerine meydan okumak için o ülkenin deniz ve hava
kuvvetlerine eş değerde bir güce sahip olmanız gerekir. Aynı
zamanda meydan okuma ya da abluka delmek için arkanızda sizi
destekleyen devletlerin olması gerekir. İsrail’in Gazze ablukası
için ifade ettiği bir deniz mili alanı da yok. Dolayısıyla
ablukasının sınırı ifade edilmediği için kolay müdahale hakkını
kendinde görebiliyor. İsrail’in deniz kuvvetleri son derece ileri
teknolojiye ve güdümlü mermilere sahip her sınıftan çok sayıda
hücumbota dayanır. Türkiye’nin de güdümlü mermilere sahip ve açık
denizde müdahale etmeye müsait firkateynleri var. Ancak 100-120 mil
öteden hedef vurabilen İsrail mermileri diğer gemileri sahiline
yaklaştırmadan vurabilir. Sonuç olarak Doğu Akdeniz’deki yaptırım
söylemi olası bir İsrail-Türkiye çatışmasına yol açabilir ve bu iki
taraf için de çılgınlık olur. Burada bir sorun da deniz
kuvvetlerimizi sevk ve idare edecek komutanların çoğunun
hapishanelerde olması.”
TÜRKİYE DONANMA GÖNDEREBİLİR
Emekli Koramiral Atilla Kıyat: “Gazze’ye açık bir
abluka var. İsrail’in uyguladığı abluka uluslararası suları da
içeriyor. Bu uluslararası sular serbest olması gerekmektedir. Ancak
bu sularda da bir ambargo söz konusu. Tahmin ediyorum ki BM
raporunun sızması nedeniyle hükümet bir adım attı. Sayın Ahmet
Davutoğlu aslında alınan bu kararlarla şunu söylemek istiyor,
Dışişleri Bakanı söylediği için de ‘Türkiye bunu söylüyor’
diyebiliriz. Türkiye, İsrail’e ve dünyaya ‘Bu ablukayı tanımıyorum.
Tanımadığıma göre uluslararası suları da kapsayan coğrafi bölgeyi
de tanımıyorum’ mesajı veriyor. Türkiye ayrıca, ‘Doğu Akdeniz’de
seyrüsefer serbestliği de sağlarım’ diyor. Bu serbestliği nasıl
sağlarım, donanmayla sağlarım diyoruz. Yani ticaret gemilerini
korurum diyor. Uluslararası sularda ticaret gemilerine müdahale
ettirmem, buna izin vermem deniliyor. Bakan Ahmet Davutoğlu’nun
mesajlarının, söyleminin “ciddi” olduğunu düşünüyorum. Eğer alınan
kararlar bu şekilde uygulamaya geçerse, yani Gazze’ye Türk bayraklı
gemi giderse, yollanırsa o geminin emniyetini Türkiye donanması
sağlar. Türkiye de ‘Güvenliğini sağlarım güvenli de götürürüm’
diyor. Güvenli götürülmesinde de tabii ki İsrail ve Türk deniz
kuvvetleri karşı karşıya gelebilir. Deniz kuvvetlerini karşılıklı
çatışmaya götürebilir.”
17 FİRKATEYN, 14 DENİZALTI VAR
İsrail’e karşı “seyrüsefer serbestliği” kararı alınmasının ardından
gözler Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na çevrildi. Gazze’ye gitmesi
muhtemel yardım gemilerinin güvenliği için bundan böyle Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı’nın destek vermesi ayrıca Hava
Kuvvetleri’nin de hava desteği sağlayacağı belirtiliyor. Deniz
Kuvvetleri’nin envanterinde 4 değişik sınıfta 17 fırkateyn, 6
korvet, 3 değişik sınıfta 14 denizaltı, 27 hücumbot, 6 karakol
gemisinin yanısıra lojistik destek için 6 akaryakıt ve 4 de su
tankeri bulunuyor.