Seri katillerin itirafları tüyler ürpertti
Abone olTürkiye'yi dehşete düşüren ve çeşitli illerde bir hafta için 7 kişiyi öldüren seri katillerin itirafları tüyler ürpertti.
Türkiye'yi dehşete düşüren ve çeşitli illerde bir hafta için 7
kişiyi öldüren seri katiller Yiğit Bekçe ve Mehmet Karahasan
hakkında, Gölbaşı'nda gerçekleştirdikleri olaylarla ilgili olarak
'iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis' istemiyle açılan davanın
görülmesine başlandı.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne görülen davanın bugünkü
duruşmasına sanıklar Bekçe ve Karahasan, Ankara Barosu tarafından
atanan Bekçe'nin avukatı Nahit Gürhan Aydın, cinayete kurban giden
Necati Yücel'in iki ağabeyi, Ali Aycık'ın anne ve babası ile
avukatları katıldı.
Duruşmada sanıklar arasına iki jandarma oturtturulurken ölenlerin
yakınları sanıklara saldırı teşebbüsünde bulundu. Jandarmanın
müdahalede ettiği sanık yakınlarını Mahkeme Başkanı Şaban Kırcı
yatıştırdı. Mahkeme Başkanı, "Kanun gereği sabırlı ve saygılı
olalım. Acılarınızı biliyorum. Burada kanun nizamına uygun
yargılama yapılıyor" dedi.
Duruşmada, ölenlerin yakınlarının müdahil olma talebi kabul
edilirken Aycık'ın anne ve babasının ağlaması dikkat çekti.
Sanıkların kimlik tespitinin ardından savunmalarına geçildi. Sanık
Yiğit Bekçe, iddianamedeki suçlamaları kabul ettiğini ancak
cinayetlerin işlendiği benzin istasyonuna gasp amaçlı gittiklerini
savundu.
Gölbaşı'nda yaşanan olaylarda cinayeti kendisinin işlemediğini
diğer sanık Karahasan'ın işlediğini savunan Bekçe savunmasında
şunları söyledi: " Mehmet, Yalova'dan arkadaşım. Adana'dan gasp
ettiğimiz araçla Ankara'ya geldik. Mehmet ile iddianamede adı geçen
benzinciye soygun amaçlı geldik. Mehmet de ben de yüksek dozda
çeşitli türde uyuşturucu kullanıyorduk. Olay sırasında da yüksek
dozda uyuşturucu almıştık.
Mehmet diğer sanık Mehmet Okumuş'tan temin ettiğimiz tüfeği
arabadan alıp benzinliğe gitti. Ben araçta iken 3-4 el silah sesi
duydum. Silah sesi üzerine bende üzerimde bulunan kuru sıkı
tabancayla ofisin önüne geldim. Kapının önünde yaralı biri ile
karşılaştım. Yaralı kişi bize 'Beni vurmayın, ne istiyorsanız alın'
dedi. Mehmet bu kişinin kafasına doğru bir el daha ateş etti. Ben
yaralı olan kişiye çok yakın olduğum için sol gözümde bir acı
hissettim. Vuruldum zannettim. Ancak yüzümü kontrol ettiğimde
vurulmadığımı anladım. Vurulan kişiden çıkan kan parçaları üzerime
sıçradı. Vurulan kişi daha sonra yere düştü. Mehmet vurduğu kişiye
2 el daha ateş etti.
Ben yerde kovanları toplarken 'Kaç el ateş ettin?' diye sordum.
Mehmet bana cevaben 'Hepsini attım' dedi. Kovanları toplarken
ofisin içinde başka bir kişinin de yer yattığını gördüm. Ancak
neresinden vurulduğunu göremedim. Ben kovanları toplarken Mehmet,
öldürdüğü kişilerin üzerindeki değerli eşyaları ve paraları
alıyordu. Mehmet alabildiğini aldı, bende kovanları toplamıştım.
Daha sonra hızla araca döndük ve olay yerinden uzaklaştık. Benim
üzerim kandı. Mehmet bir dinlenme tesisinde durdu. Bu esnada
Jandarmanın arabası vardı. Tesisin lavabosuna gidip elimizi
yüzümüzü yıkadık. Aracımıza döndüğümüzde jandarma görevlileri ile
karşılaştık.
Jandarma görevlileri Mehmet'e ehliyet ve ruhsatını sordu. Bunun
üzerine Mehmet ehliyetini verdi. Jandarma görevlilerinden biri bana
ait kuru sıkı tabancayı görünce gerçek olup olmadığına baktı. Tam o
esnada Mehmet arabayı geri vitese takarak bilmediğimiz bir yere
doğru gitmeye başladı. Süratli gittiği ve hava yağışlı olduğu için
ormana yakın bir yerde kaza yaptık. Ben ormanın içinde bir ağacın
altında otururken Mehmet, aracı yaktığını söyledi. Hava aydınlanmak
üzereyken elimdeki el feneriyle otostop amaçlı bir arabaya işaret
ettim. Durdurduğum aracın jandarma aracı olduğunu bilmiyordum."
Sanık Bekçe, benzin istasyonundan olay günü ile ilgili kamera
kayıtlarının istenmesini talep etti. Bekçe'nin savunmasına tepki
gösteren öldürülen Necati Yücel'in kardeşi Kasım Yücel, Bekçe'nin
yalan söylediğini ifade etti. Kasım Yücel , Bekçe'nin
yakalandığında üzerinde kardeşinin kazağı olduğunu belirtti. Bunun
üzerine sanık Bekçe kazağın kendisinin olduğunu savundu.
Duruşmada olay günü benzinliğin arka tarafında bulunan ve yatağın
altına saklanarak kurtulan Recep Aypek tanık olarak dinlendi.
Savcılıkta verdiği ifadesini tekrar eden Aypek, Yücel ve Aycık'ı
sanıkların öldürdüğünü söyledi.
Duruşmada Ankara Barosu tarafından atanan avukat gelmediği için
Karahasan'ın savunması alınamadı. Mahkeme Başkanı Kırcı,
Karahasan'ın gelecek celse savunmasının alınmasına, varsa olay günü
görüntülerinin Jandarma ve emniyet müdürlüğünden istenmesine karar
verildiğini belirterek duruşmayı erteledi.
Öte yandan, duruşma sonrası öldürülen Ender Aycık'ın anne ve babası
basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Ayşe Aycık, "Başka anaların yüreği yanmasın" diyerek ağlarken, baba
Ali Aycık sanıkların yakalanmadan onca yolda kat etmelerinden
yetkilileri sorumlu tuttu. Baba, olaya atfen oğlu için yazdığı
şiiri okudu.
İddianamede, Bekçe ve Karahasan hakkında kasten adam öldürme suçunu
düzenleyen TCK'nın 82/1-h gereği ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezası, 'gece vakti birden fazla kişiyle silahlı yağma'
suçunu düzenleyen TCK'nın 149/1 maddesi uyarınca ikişer kez 10'ar
yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. İddinamede
ayrıca sanıkların ruhsatsız silah bulundurmak ve uyuşturucu madde
kullanmak suçlarından da ayrı ayrı cezalandırılmaları
isteniyor.