GQ Türkiye’nin Yılın Kadını seçtiği Serenay Sarıkaya’nın röportajından kısa başlıklar... “Lale Devri’ndeyken de bilinen bir insandım ama Med Cezir’le birlikte, sanki birden bütün kapılar açıldı, kapının ardındaki şeyler de birden önüme yığıldı gibi; acayip bir şey oldu. Bana çok güzel şeyler getirdi, hem işin kendisi olarak, hem marka işbirlikleri olarak; kariyerim açısından çok kıymetli. Topu göğsümde yumuşatıp hazmetmeye çalışıyorum ki kalıcı bir başarı olabilsin benim için.” “Annemle babam ayrıldıktan sonra annemle çok fazla ev değiştirdik, çok taşındık ama geriye baktığımda hiç öyle travmatik, kötü şeyler hatırlamıyorum. Annem de, babam da beni çok seven ve sevgisini gösteren insanlar, mümkün mertebe bana zaman ayırmaya çalışırlardı. Annem belli bir zamandan sonra evin hem annesi hem babası olarak bütün görevlerini fazlasıyla yerine getirdi. Çok okuyan, kendini geliştiren, benim de geliştirmem için her şeyi yapan bir insan. Hayatımda hep spor vardı. Voleybolla uzun süre uğraştım, bir dönem basketbol oldu sonra. Annem benim kısa kalacağımdan korktu, kendisi 1.85 m boyunda olunca... Ben ailenin en kısasıyım. Tenisle uğraştım bir dönem, uzun bir süre de Latin danslarıyla... Benim çok sevdiğim alanlardan biridir Latin dansı. Oyunculuktan sonra en haz aldığım şey.”