Şemdinli Davası bozuluyor
Abone olYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Şemdinli Davası'nın bozulmasını istedi
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde
meydana gelen olaylarla ilgili yargılanan sanık astsubaylar Ali
Kaya ve Özcan İldeniz'e, ''Adam öldürmek, çete kurmak ve adam
öldürmeye teşebbüs etmek'' suçlarından 39 yıl 5 ay 10 gün hapis
cezasına çarptırılmasına ilişkin kararını bozma gerekçesinde, özel
yetkili ağır ceza mahkemesi yerine yargılamanın, Hakkari Ağır Ceza
mahkemesinde yapılması gerektiğine işaret etti.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Hakkari'nin Şemdinli
ilçesinde meydana gelen olaylarla ilgili yargılanan sanık
astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz'e, ''Adam öldürmek, çete
kurmak ve adam öldürmeye teşebbüs etmek'' suçlarından verdiği 39
yıl 5 ay 10 gün hapis cezasının temyiz istemine ilişkin
tebliğnamesini tamamladı. Başsavcılık, sanıklar hakkında verilen
cezanın usul eksikliği, eksik soruşturma ve esastan bozulmasını
istedi.
Dosya, temyiz incelemesini yapacak olan Yargıtay 1. Ceza Dairesine
gönderildi. Tebliğnamede, dosya içeriği, TCK'nın 302 (devletin
birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak) ve 316. (suç için anlaşma)
maddelerindeki suçların yasal unsurlarının kesinlikle mevcut
olmaması, aynı Kanunun 220. maddesinden hüküm kurulması, Ceza
Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 5/1, 6, 250/1 ve 252/1-g maddeleri
hükümleri dikkate alınarak davanın yetkili ve görevli Hakkari Ağır
Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere görevsizlik kararı verilmesi
gerektiğine işaret edildi.
Tebliğnamede, bu yapılması gerekirken, bazı ceza muhakemesi hukuku
kitaplarından kaynak gösterilerek, hatalı anlama ve yorum sonucu
olarak, kanunun genel ve özel yetkili ağır ceza mahkemeleri
arasında iş bölümü öngördüğünden bahisle davanın görülerek
sonuçlandırılması gerektiği kaydedildi.
Sanıkların, ''yüklenen suçları işlemedikleri, komplo ile karşı
karşıya kaldıkları, gündüz herkesin gözü önünde bombalama yapmanın
akıl dışı olduğuna ilişkin'' savunmalarını kararlılıkla
sürdürdükleri belirtilen tebliğnamede, şöyle denildi:
''Müdahillerin iddialarında ısrarlı olmaları, tanıkların anlatımlan
arasında var olan açık çelişkiler, gerek tanıklar gerekse
müdahillerin anlatımlarında açıklanması gereken hususların mevcut
olması, gerçeğe uygunluk ve inandırıcılık öğelerinin
değerlendirilmesi ve denetlenmesi, dolayısıyla olayda kesinlikle
var olan derin ve yoğun kuşkunun giderilmesini teminen ceza
muhalcemesinin temel ilkelerinden olan vasıtasızlık ilkesi
gereğinin tam anlamıyla uygulanarak, tanıkların tamamının duruşmada
veya olay yerinde yapılacak keşifte bizzat mahkeme tarafmdan
dinlenmesi, yukarıda açıklanan tahkik ve tespit işlemlerinin
yapılması, anlatımların olaya ve mahalline ve oluş ile akla uygun
olup olmadığının gözlenmesi ve anlatımlar arasındaki çelişkilerin
giderilmesine çalışılması, belirtilen resmi yazılar karşısında çok
uzun süre denetimsiz kaldığı anlaşılan otomobildeki bombaların
değiştirilme olasılığı olup olmadığı ve yeni ortaya çıkacak
durumların tahkik ve tespit edilmesi, Faik Duyan ile savunma
tanıkları Orhan Gezer, Sabri Adanır ve Hasan Salar'ın dinlenmeleri,
yargılamasının devam etmekte olması halinde sanık Veysel Ateş'in
davasının birleştirilmesi ve sonuçlarına göre, delilerin bir bütün
halinde değerlendirilerek sübut konusunda bir karar verilmesi
gerekirken, deliller tam olarak toplanmadan, var olan kuşkular
giderilmeden, olayın derinliğine vakıf olunmadan, genel ve soyut
açıklamalarla yetinilerek ve varsayımlardan hareketle ve dayanağı
olmayan ve dosyadaki delillerin ötesinde yüzeysel bir takım
düşünce, önyargı ve kabullerle, yetersiz keşif ve çelişkili
anlatımlara dayanarak sübutun kabulü ile sanıkların eksik
soruşturm1ayla mahkumiyetlerine karar verilmesi...''
-ÖRGÜT ÜYELİĞİ-
Tebliğnamede, örgüt üyeliği kavramı da irdelendi. Örgüt üyeliği
için öncelikle bir örgütün varlığının mevcut olmasının gerekmesine,
örgütün varlığının kabulü için ise, örgütün kurucusu veya
kurucuları, lideri ve yöneticilerinin olması, hiyerarşik bir
yapılanma içinde bulunmasının zorunlu ve asgari koşul olduğu
belirtilen tebliğnamede, öncelikle bu yasal koşulların belge, bilgi
ve delilleri ile ortaya konulması, açıkçası üye olunulduğu kabul
edilen suç örgütünün var1ığının araştırılıp, kesin delillerinin
dava dosyasına getirilmesi gerektiğine işaret edildi. Tebliğnamede,
''Bu suç ile suç arkadaşlığı, yani suça iştirak ilişkisindeki yasal
unsur farkının gözetilmesi gerekirken, suç örgütünün varlığı
konusunda hiçbir araştırma yapılmadan, amacı ve sürekliliği ortaya
koyan faaliyetler belirlenmeden, sadece işlendiği kabul edilen bir
eylemden hareketle afaki bazı düşücelerle bir suç örgütünün varlığı
kabul edilip, sanıkların bu örgütün mensubu oldukları ve bu örgüt
adına eylem yaptıklarından bahisle suç örgütüne üye olmaktan da
mahkumiyetlerine karar verilmesi'' bozma gerekçeleri arasında
sayıldı.
-''SUÇ VASFI DEĞİŞMİŞ, EK SAVUNMA HAKKI VERİLMELİ''-
Başsavcılığın tebliğnamesinde, diğer bozma gerekçeleri şöyle
sıralandı: ''Şemdinli Cumhuriyet Savcısı tarafından 9 Kasım 2005
tarihinde, sanıklar tarafından kullanılan araçta bulunan eşyaların
tespiti amacıyla yapılan keşfe ait tutanağın 1. sayfasında
bulunmayan zabıt katibi Hamdi Paksoy'un imzası tamamlatılmamak
suretiyle CMK'nın 169/2. maddesine muhalefet edilmesi, İddianamede,
sanıkların 'suç için anlaşma' başlıklı TCK. nın 316/1. maddeleri
uyarınca cezalandırılmaları da istenmiş, ancak yapılan yargılama
sonunda eylem TCK'nın 220. maddesinin 2 ve 3. fıkraları kapsamında
değerlendirilmiş olmasına göre, CMK'nın 226. maddesi hükmü uyarınca
değişen suç vasfı nedeniyle sanıklara ek savunma hakkı tanınması
gerektiğinin düşünülmemesi, İstinabe yoluyla Şemdinli Asliye Ceza
Mahkemesi tarafından yapılan ve patlama olayı sonrasındaki
gelişmelerin tanık beyanlarıyla tespit edildiği keşif ile keşifte
hazır bulunamayan tanıkların dinlendiği istinabe duruşmasından
sanık müdafileri haberdar edilmeden yokluklannda keşif yapılması ve
tanık dinlenmesi suretiyle CMK'nın 181. maddesine muhalefet
edilmesi, yasaya aykırı ve temyiz itirazları bu itibarla yerinde
görüldüğünden, kasten öldürmek ve öldürmeye teşebbüs suçlarından
duruşma da yapılarak hükmün açıklanan nedenlerden dolayı
bozulması...''