Sedat Ergin sorumluluğu üstlendi
Abone olMilliyet gazetesi, Akşam gazetesi yazarı Güler Kömürcü'nün mafya babası Sedat Peker'le telefon görüşmesini yayınlamakla hata yaptığını kabul etti.
Milliyet gazetesinde 5 Haziran Pazar günkü, 'Reis'in Hayranları'
manşeti, telefon dinleme yoluyla ihlal edilen 'özel hayatın
gizliliği' ilkesinin tartışılmasına yol açtı. Bugün gazete
Omdudsmanı Derya Sazak, gelen eleştirileri değerlendirdiği
yazısında Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, şöyle diyor:
"Buradaki ölçütlerden biri dinlemenin yasal olup olmadığıdır. Bu
olayda, yasa dışı değil, mahkeme izniyle yapılmış bir dinleme söz
konusudur. Bir gazetecinin bir organize suç örgütü lideri ile
ahbaplık etmesi kuşkusuz haber konusudur. Bu noktaya kadar tereddüt
olmaması gerekir. Ancak dinleme kayıtlarını haberleştirirken
dikkatli bir ayıklama yapıp, doğrudan özel hayata giren bölümleri
vermeyebilirdik. Sorumluluk bana aittir." DERYA SAZAK'IN YAZISI
Milliyet'in 5 Haziran Pazar günkü, 'Reis'in Hayranları' manşeti,
telefon dinleme yoluyla ihlal edilen 'özel hayatın gizliliği'
ilkesinin tartışılmasına yol açtı. Sedat Peker'le ilgili haberde
adı geçenlerden birisinin Akşam gazetesi yazarı Güler Kömürcü
olması, okurlarımızın yanı sıra farklı kurumlarda çalışan
meslektaşlarımızın da lehte-aleyhte tepkilerine yol açtı. Organize
suç örgütü lideri Sedat Peker'in mahkeme kararıyla dinlenen
konuşmaları, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan
davanın hazırlık aşamasında da medyaya yansımıştı. Milliyet
muhabiri Lube Ayar bu kez İstanbul Organize Suçlar Şube
Müdürlüğü'nün 'Kelebek Operasyonu' fezlekesinde Sedat Peker'le
konuşurken 'dinlemeye düşen' Güler Kömürcü, Stelyo Pipis, Oktay
Kaynarca ve Onur Sarıkaya diyaloglarını haber yapmış. Bant
deşifreleri, dava dosyasında yer alıyor. Sedat Peker, 'çıkar amaçlı
suç örgütü oluşturarak' çek-senet takibinden tehdide, ruhsatsız
silahtan adam öldürmeye azmettirmeye uzanan 'mafya' eylemlerinden
yargılanıyor. Fezlekede "Peker'in tüm deliller aleyhinde olsa bile,
ceza almasına sebep olacak veya kamuoyunda işadamı çizgisinde
tutmaya çalıştığı imajını zedeleyecek olayları örtbas etmek için
medyadaki ilişkilerini kullanarak ve adli makamlarla sıradışı
ilişkiler kurarak soruşturmaları kendi lehine çevirdiği" öne
sürülüyor. Dokunulmazlık alanı Gazete dava dosyasındaki 'telefon
kayıtlarını' haber yaparken Akşam gazetesi yazarı Güler Kömürcü ile
Sedat Peker arasındaki konuşmalara da yer vermiş. Belli ki, arada
gazeteciliği aşan bir dostluk ilişkisi var. Bu dostluğun 'duygusal'
yönünü, taraflar arasındaki 'gönül bağı'nı sergileyen sonuçlar
çıkarmak mümkün. Emniyet bunları 'ayıklama' gereği duymamış. Savcı
da dava dosyasına koymuş. Oysa Yargıtay'ın 'Neşter 2 Operasyonu'
sırasında verdiği bir karar var: "Özel hayat çiğnenerek, iletişimin
gizliliği ihlal edilerek elde edilen bilgilerin kanıt
sayılamayacağı ve mahkemelerde delil olarak kullanılamayacağı'
öngörülmüştü. Gazetecinin 'haber yapmaktaki güçlüğü' de burada
başlıyor. Aleniyet kazanmış bir davada, polisin yapmadığı
'ayıklamayı', mahkemeden önce yapmak gazetecinin görevi midir?
Benzer olaylarda, siyasetçiyi, sanatçıyı yazan medya, gazetecileri
'dokunulmazlık' kapsamına da mı alacak? Monica skandalında, ABD
Başkanı Bill Clinton'un telefon konuşmalarının gazete ve
televizyonlarda yayımlandığını unutmayalım. Milliyet, daha önce de
Çakıcı-Yargıtay-MİT haberinde, telefonları dinlenen eski Yargıtay
Başkanı Eraslan Özkaya ile bant kayıtlarını haber yaparken,
hukukçularla görüşerek uyacağı ölçütleri Okur Temsilcisi köşesinde
açıklamıştı: 1) Gerçeklik, 2) Kamu yararı, 3) Güncellik. ÖZEL HAYAT
SINIRLARI Özel hayatın sınırları bu ilkeler çerçevesinde nasıl
çizilmeli? Bir gazeteci ile mafya lideri arasındaki görüşmeleri
yayımlamak, 'özel hayat'a girer mi? Milliyet, dava açıldıktan aylar
sonra bu haberi niye yapmak gereği duydu. Telefon konuşmalarında
suçlanan kişilerle ilgili duruşmalar beklenemez miydi? Bu soruları
Milliyet Haber Araştırma Müdürü Tunca Bengin'e ilettik. Yanıtı
şöyle: "Bir gazeteci ile çete reisi iddiasıyla yargılanan bir kişi
arasındaki ilişki kesinlikle haberdir. Meslek etiği gereği bir
gazetecinin böyle bir ilişkiye girmeye kesinlikle hakkı yoktur. Bu
gerçekler görmezden gelinerek maalesef konu 'özel hayat' denilerek
başka yöne çekilmek istenmektedir. Gazetecinin görevi, kamu adına
doğruları bulmak, çıkarmak, haksızlığın, yolsuzluğun üzerine
gitmektir. Böyle bir ilişki içerisine giren bir gazetecinin
objektif olması beklenebilir mi? Kaldı ki, Sayın Kömürcü,
kayıtlardaki bir başka konuşmasında, Peker'in çok sinirli olduğunu
hissettiğini vurgulayarak, 'Her şey yolunda mı? Benim yapmamı
istediğin bir şey var mı?' diye sormaktadır. Bunlar 'dedikodu'
değil somut belgelerdir." PEKER'İN AÇIKLAMASI Milliyet'e avukatı
Muhittin Beyaz aracılığıyla gönderdiği açıklamada Sedat Peker şöyle
demektedir: "Konuşmalarda bahsi geçen hanımefendi, insan olarak
saygı duyduğum bir kişidir. Haksızlığa uğradığım birçok konuda
'şiddete başvurmayı düşündüğümde telefon konuşmalarıyla bana engel
olmaya' gayret göstermiştir. Normal bir hayat yaşayıp normal bir
toplumun parçası olabilmem adına şahsımı cesaretlendirici
konuşmalar yapmıştır. Sizlerin de takdir edeceği gibi, yaşadığımız
çağda bu tip insanların bulunması pek mümkün değildir. Şu an olduğu
gibi, yaşadığım sürece de kendisine minnet duygularım devam
edecektir. İyilik yapmak adına bana söylediği şeyleri dinleyerek
normal hayatın parçası olmak gayretinde oldum. Ama kendisi dostluk
adına şahsı için yaptığım uyarıları dinlememiş, dünyayı yöneten
küçük azınlıkların tabi faaliyetlerine devamlı çomak sokarak yel
değirmenlerine savaş açmıştır. Bana zarar vermek için kendisi
kullanılmıştır. Ya da kendisine zarar vermek için ben mi
kullanıldım? Ya da her ikimize birden mi zarar verilmek istendi?
Bunun takdirini sizlere bırakıyorum." HABERCİLİK-ÖZEL HAYAT
ARASINDAKİ ÇİZGİ Ombudsman'ın görüşü: Güler Kömürcü haberinde 'özel
hayat' eşiği aşılmıştır. Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat
Ergin, bu konuda şöyle diyor: "Buradaki ölçütlerden biri dinlemenin
yasal olup olmadığıdır. Bu olayda, yasa dışı değil, mahkeme izniyle
yapılmış bir dinleme söz konusudur. Bir gazetecinin bir organize
suç örgütü lideri ile ahbaplık etmesi kuşkusuz haber konusudur. Bu
noktaya kadar tereddüt olmaması gerekir. Ancak dinleme kayıtlarını
haberleştirirken dikkatli bir ayıklama yapıp, doğrudan özel hayata
giren bölümleri vermeyebilirdik. Sorumluluk bana aittir." Sedat
Ergin, 'telefon dinleme' yoluyla elde edilen bilgiler haber
yapılırken, suçlanan kişilerin 'mafya bağlantısı' karartılmadan,
soruşturmayla doğrudan bağlantısı olmayan, 'özel hayat'a giren
konuşmalarının verilmesine gerek olmadığını kabul ediyor.
Çakıcı-Özkaya konuşmalarında, Sedat Peker'den farklı olarak, üst
düzey bir yargıcın 'mafya lideriyle ilgili dava dosyasını takibi'
tespit edilmiş ve Milliyet muhabirleri tutanakları elde ettiğinde
henüz dava açılmamıştı. Davanın seyri, haberin 'beliriş biçimine
uygun' gelişmişti. Adı geçenlerin 'kamusal' konumları da,
gazetecinin görev alanına doğrudan girmekteydi. Milliyet, Emniyet
ve MİT kaynaklı telefon dinlemelerinde 'habercilikle-özel hayat'
arasında kesin bir çizgi çekmeli ve bir hak ihlali olan bu tür
konuşmaları 'polis deşifresi' şeklinde yayımlamaktan kaçınmalıdır.
Dosyanın içeriğini haber yapmanın tek yöntemi 'bant kayıtları'nı
ele geçirmek olmamalı. Karar, Genel Yayın Yönetmeni'nin. Sedat
Ergin, 'Reisin hayranları' haberinde özeleştiriye açık duruyor.
Polis-adliye haberlerinde yeni yaklaşıma gereksinim var. Kaynak:
www.netgazete.com