Seçimin asıl kaybedeni Fethullah Gülen
Abone olVatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını analiz etti.
İNTERNETHABER.COM
Cumhurbaşkanığı seçimleri, Recep Tayyip Erdoğan'ın zaferiyle
sonuçlandı. Peki, bu seçimin kaybedenleri kim? Başkanlık sistemine
geçilebilir mi? Çatı neden başarısız oldu?
Tüm bu soruların yanıtını Vatan gazetesi yazarı Ruşen
Çakır, "Neden böyle oldu? Bundan sonra ne olabilir? 7 hızlı not"
başlıklı yazısında yanıt aradı.
Ruşen Çakır'ın bugünkü yazısı şöyle:
FETHULLAH GÜLEN BARİZ
YENİLDİ
Erdoğan'ın zaferi:
Çatı partileri muhakkak bir dizi mazeret ve bahane bulacaklardır,
bunların haklılık payı taşıyan yönleri de olabilir ama bir yerden
sonra bunların hiçbirinin anlamı ve hükmü yok, sonuçta Recep Tayyip
Erdoğan net bir şekilde, ilk kez doğrudan halkoyuyla 12.
Cumhurbaşkanı seçildi. Bu onun tartışmasız zaferi, bütün
stratejilerini onu seçtirmeme üzerine inşa etmiş olanların, tabii
ki başta CHP ve MHP'nin, bu arada muhakkak Fethullah Gülen
cemaatinin bariz yenilgisidir.
DEMİRTAŞ SEÇİMİN
GALİBİ
Demirtaş'ın yükselişi:
CHP ve MHP kaybetti ama kampanyasını Erdoğan aleyhtarlığı değil de
"yeni yaşam çağrısı" üzerine kurmuş olan Selahattin Demirtaş
kesinlikle kaybetmedi, hatta Erdoğan ile kıyaslamak tabii ki mümkün
değil ama bu seçimin ikinci galibi olduğunu da söyleyebiliriz. Bu
durum Kürt siyasi hareketinin son dönemde yaşanan yükselişiyle
doğrudan örtüşüyor. Demirtaş'ın hem Kürt seçmenden daha fazla oy
aldığını, hem de CHP'den iyice hayal kırıklığı yaşayan kentli orta
sınıfların az da olsa bir bölümünü etkilemiş olduğunu
söyleyebiliriz. Bununla birlikte İç ve Doğu Anadolu, Karadeniz gibi
bölgelerde yüzde 2'ye bile ulaşamıyor olması gerçeğini de ihmal
etmemek gerekiyor. Sonuçta Demirtaş'ın yakaladığı dalgayla HDP
genel seçimlere kendi adıyla girebilir ve dün eşiğine geldiği yüzde
10 barajını pekala aşabilir. Bu da Türkiye için muhakkak çok
anlamlı ve hayırlı bir gelişme olur.
NE ZAMAN OYLAR BÖLÜNMESİN
DENSE...
Çatı adayı fikrinin yanlışlığı:
Çatı adayı fikrini, daha MHP lideri Bahçeli ilk telaffuz ettiğinde
eleştirmiştim. Bu öneriye yönelik sıraladığım 9 itirazdan ("Çatı
aday" önerisine 9 itiraz) sadece birini hatırlatmak yeterli
olabilir: Ne zaman “oylar bölünmesin” denildiyse oyların iyice
dağıldığını, dahası toparlanmanın esas olarak karşı tarafta
yaşandığını gördük. Çünkü daha baştan “aman oylar bölünmesin”
dediğinizde rakibinizin çok güçlü olduğunu, kendinizin de zayıf
olduğunu kabul etmiş oluyorsunuz. Seçmenin güçlü olana eğilimi
olduğunu düşündüğümüzde bu yüzden rakibiniz daha yolun başında
fazladan avantaj sahibi oluyor.
İHSANOĞLU EN İDEAL
ADAYDI
Çatı partilerinin motivasyon sorunu:
Fikir yanlış olmakla birlikte Ekmelettin İhsanoğlu bulunabilecek
belki de en ideal çatı adayıydı. Fakat kampanyanın belli bir
aşamasından itibaren çatı partilerinin enerjilerini daha çok kendi
seçmenlerini sandığa gitmeye ikna etmek için harcamaları "en ideal"
ismin bile yeterli motivasyonu sağlayamadığını gösterdi. Nitekim
katılma oranının son derece düşük olmasının başta CHP, ardından MHP
seçmenlerindeki ilgisizlik ve umutsuzluğa bağlayanlar çoğunlukta.
Bu bağlamda, CHP içindeki ulusalcı milletvekillerinin alternatif
bir isim çıkartmış olmaları halinde katılım oranının daha yüksek
olabileceği, bunun da Erdoğan'ın oy oranını düşürebileceği
iddialarını yabana atmamak gerekir.
HDP, ERDOĞAN'A DESTEK
VERİRSE...
Başkanlık sistemine doğru:
İlk turda seçilen Erdoğan'ın bundan sonra ülkeyi bir şekilde
başkanlık sistemine sokmak isteyeceği muhakkak ancak bu oy oranıyla
bunu gerçekleştirebileceği şüpheli. Fakat eğer muhalefet partileri
bu yenilgiden gereken dersleri çıkartmayıp aynı şekilde yollarına
devam ederlerse AKP, başında kim olursa olsun, Çankaya'daki
Erdoğan'ın yönlendirmesiyle 2015'te yeni bir seçim zaferine imza
atabilir ve HDP'den de destek alırsa anayasayı değiştirme imkanına
da kavuşabilir.
KÜRTLERİ YANINA, CEMAATİ KARŞISINA
ALDI
Çözüm sürecine tam gaz devam:
Erdoğan adaylığı açıklandığında yaptığı konuşmada Kürtleri yanına
Cemaat'i de karşısına almıştı. Bu çizgisini sürdüreceğini
düşünüyorum, çünkü Cemaat ile düşman ihtiyacını, çözüm süreciyle de
somut hedef ihtiyacını karşılıyor. Öte yandan PKK'nın Suriye'den
sonra Irak'ta da çok aktif rol oynamaya başladığı düşünüldüğünde
Erdoğan'ın Kürt sorununun çözümünü daha fazla erteleme lüksü yok,
kalmadı.
ERDOĞAN GÜL'Ü TERCİH ETMEK ZORUNDA
KALABİLİR
Gül'ün siyasi geleceği:
Birkaç gün içinde daha kapsamlı bir analiz yazmayı düşünüyorum
ancak yüzde 52 ile cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan'ın Abdullah Gül
gibi kafasındaki projeleri hayata geçirmesinde kendisine sorun
çıkartabilecek bir ismi AKP liderliği ve başbakanlık için
düşüneceğini sanmıyorum. Ancak iç politik kaygılardan ziyade,
bölgemizdeki altüst oluşların doğurduğu ve doğurabileceği riskler
nedeniyle Gül gibi güçlü bir ismi tercihe etmek zorunda
kalabilir.
RUŞEN ÇAKIR'IN YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN