24 Haziran seçimlerine bir aydan az bir zaman
kaldı. Haliyle seçime yönelik çalışmalarda hız kazandı. Her kesim
bu seçimden galip çıkmak için var gücüyle
çalışıyor.
Bazılarının gözünün seçimden başka bir şey görmediği atmosfere
kurban ettiğimiz bazı değerlerimiz de yok değil
maalesef!
Mesela Ramazan ve orucumuz. Sanırım bu
seçim atmosferinden en çok etkilenen 11 ayın sultanı olan
Ramazan oldu.
Manevi iklimin zirve yapması gereken,
şeytanların bağlandığı bir dönem olan ve aldığımız nefes ve
konuştuğumuz kelamın bile maneviyat odaklı olması
gereken bir zamanda maalesef seçim argümanlarıyla vakit
geçiriyoruz!
Aile efradımız ve çocuklarımız da bu seçim atmosferinden
etkilenenler arasında. İnşallah kendimizi seçim çalışmalarına çok
fazla kaptırıp da ailemizi ihmal etmiyoruzdur.
Özellikle seçim sırasında yapılacak olan Liselere Giriş
Sınavı ve seçimin hemen akabinde üniversite
sınavına girecek yavrularımızı ihmal etmiyoruzdur
seçim hay huyu arasında.
Maalesef seçime kurban verdiğimiz bir başka
değerimiz de kardeşlik duygularımız oldu.
Bunun müşahhas örneğini Cumhurbaşkanı Adayı
Muharrem İnce'nin konuşması esnasında kendisini
seven bir partilinin resim çektirmek isteği
üzerine sahneye çıkarak resim çektirmesiyle korumalarının yaka paça
sahneden atmasında ve iki gün önce bayrak asma
çalışması yapan bir siyasi parti üyelerine yapılan
saldırıda yaşadık.
Rakip partililer tarafından darp edilen insanlar ambülanslarla
hastaneye götürülmek zorunda kalındılar. Bir insanı hastanelik
edecek kadar gözü dönmüşlük, gönüldaşının yaka paça sahneden
atılması hiç de hayra alamet değil.
İnşallah önümüzdeki günlerde sinirlerimize hâkim oluruz da
böylesine çirkin olaylar yaşamayız.
Unutmayalım ki seçimler geçici aramızdaki
muhabbet sevgi ve kardeşlik kalıcı.
Geçici olana kalıcı olanı feda etmeyelim
lütfen.
Seçim atmosferinden nasibini alan bir başka alan da
eğitim ve öğretim. Son zamanlarda gerek yazılı
basında gerekse görsel basında eğitimle ilgili bir haber
hatırlıyor musunuz hiç.
Hatırlamıyorsunuz değil mi?
Çünkü o kadar çok ihmal ettik ki eğitimi. Sanki
memlekette eğitim yokmuş, okullar tatil edilmiş gibi değil
mi? Varsa yoksa seçim…
Ya kültür hayatımız?
Onun neredeyse hiç mi hiç esamesi okunmuyor.
İftar davetlerine bakıyorsunuz hepsi parti ve
siyaset odaklı.
Kültür dünyamızı bir araya getiren, sanatçıları
buluşturan iftar davetleri neredeyse hiç yok…
Dikkat çekmek istediğim bir başka nokta ise seçim
vaatlerinde bulunan siyasetçilerle ilgili.
Sağ olsun siyasetçilerimiz hep rakiplerinin
açıklarıyla ilgileniyorlar. Adeta birbirlerine
“kapak yapma” yarışı içine girmişler.
Aile, eğitim, kültür alanında neler yapacakları, hangi
projeleri olduğu ile ilgili tek bir kelime duyamıyoruz
maalesef siyasetçilerden. Hep bir hesaplaşma derdindeler.
Doğal olarak siyasetçilerin bu dili topluma da yansıyor.
Hep bir açık arama, laf sokma yarışındayız…
Normal zamanlarda yapmayacağımız hareketler, söylemeyeceğimiz
sözler sarf ediyoruz. Normal değiliz yani,
anormalleştik...
Ey seçim, her neredeysen bir an önce gel.
Gel ve git ki biz de normale dönebilelim. Kardeşliğimizi,
arkadaşlığımızı, ailemizi, çoluğumuzu çocuğumuzu etkilediğin
yeter gayri…
Senden yeterince bahsettik, yeterince gündemimizi meşgul
ettin.
Sen git ki biz yeniden normale dönebilelim…
SOSYAL MEDYA
TAKİP
twitter.com/msbeser
facebook.com/msbeser