Seçim sonucunu bilen tek firma açıkladı! Gül'ün oy oranı...
Abone olCumhurbaşkanlığı seçimlerinde anket yapan 12 şirketten en başarılı tahmini Andy-Ar şiketi yaptı. Andy-Ar, Erdoğan'ı yüzde 53, İhsanoğlu'nu 37,9, Demirtaş'ı yüzde 9,1 olarak açıklamıştı.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayların yarışı
kadar anket şirketleri arasında da bir yarış vardı. Seçim öncesi
süreçte her şirket yaptığı anketlerle seçimlerdeki sonuçlara en
yakın tahmini yapmaya çalıştı.
EN YAKIN SONUÇ
ANDY-AR
Seçim sonuçlarına en yakın tahmini Andy-ar yaptı... Ağustos 2014
Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları şöyle:
Anket firmalarının seçim öncesi açıkladığı
rakamlar ise şöyleydi:
Andy-Ar'ın sahibi Faruk Acar, seçim sonuçlarını İnternethaber'e
değerlendirdi. Diğer anket firmaları neden yanıldı, Başbakanlık
koltuğu için bir anket yaptılar mı? Seçimle ilgili ve AK Parti'nin
geleceği ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Faruk Acar, seçimden
önce yaptıkları ve AK Partili seçmene sordukları "Erdoğan'dan sonra
Başbakan kim olsun" sorusuna halkın % 76'sının Abdullah Gül
dediğini söyledi...
İşte o açıklamalar...
Seçimde en yakın tahmini siz yaptınız, tebrik
ederim....
"Aslında bu bizim için bir ilk değil. Bu seçimde bizi en özel kılan
şey, diğer firmaların tamamının seçim sonuçlarından çok uzak oran
vermesi ve bizim tek başına sonucu bilmiş olmamız. Biz bunu 2010
referandumunda da yaşamıştık, orada da herkes 51-52 demişti biz 57
demiştik.
Diğer anket firmaları nerede hata yaptı peki?
HER ŞEY SON 10 GÜNDE
ŞEKİLLENDİ
Bunun birkaç nedeni var. Aslında 30 Mart seçim sonuçları belli,
az çok siyasetle ilgilenen herkes bu sonuçlara bakarak bir fikir
yürütebilirdi. Biz seçim döneminde 3 farklı çalışma
gerçekleştirdik. Öncesinde Ekmeleddin İhsanoğlu'nun açıklanmasının
ardından yaptığımız çalışma bize CHP ve MHP tabanının Ekmeleddin
İhsanoğlu'ndan memnun olmadığını gösterdi. Bu memnuniyetsizliğin
araştırma sonuçlarına da yansıdığını, Ekmelddin İhsanoğlu'nun
yarışa yüzde 32'ler seviyesinde başladığını gördük. Ramazan ayı
boyunca da Erdoğan'ın karşısında bir tek Demirtaş varlık
gösterebildi, siyasi üslubuna cevaben Demirtaş'ın iyi kampanya
yönettiğini görmüş olduk. Bu arada ortak aday yine sessiz kaldı,
taban hala tanınmaz bir noktada algıladı.
Her şey son 10 gün içinde şekillendi. Yüzde 60'lar seviyesine çıkma ihtimali olan Erdoğan son 10 gün içerisinde Ekmeleddin İhsanoğlu için üslubunu biraz daha farklı noktaya çekti. İhsanoğlu bu üsluba karşı sessizliğini koruyarak takdir kazandı. Bu takdire karşın CHP-MHP ve diğer destek veren partiler İhsanoğlu'na eğilimde bulunmak için sandık başına gitmeyi tercih ettiler.
Süre biraz daha uzun olsaydı İhsanoğlu'nun oyu artabilir miydi?
Olabilirdi belki. Geçmiş bir seçim olması dolayısıyla bu çok net
bir şekilde söylemek doğru olmaz. İhsanoğlu son 10 gün kala
İstiklal marşı ile ilgili bir gaf yaptı ve Başbakan bunu bütün
miting meydanlarında AK Partili seçmene de İhsanoğlu'nu anlatarak
aynı zamanda bir tanıtım kampanyası da düzenlemiş oldu. Dolayısıyla
süreç uzasaydı ve süreç sıkıntısız bir dönem olarak geçebilseydi
sonuç ne olurdu bilmek güç. Belki seviye daha da düşebilirdi. Ama
seçimin sonucuna bakarsak, İhsanoğlu'nun partilerin tabanından tam
destek görmediğini söyleyebiliriz.
Nasıl değerlendirmek lazım çıkan sonucu, AK Parti oy
kaybetti deniyor, kim kaybetti?
Aslına bakarsanız yüzdelik oranlarla baktığımızda kazanan belli. Yüzde 50'nin yettiği bir seçimde yüzde 52'lk bir snuç alınmış ve kazanılmış. Bu, kutlamanın dışında bizim açımızdan yorum yapılacak bir konu bile değil aslında. Ama siyasetin şekillenmesi ve bundan sonraki sürecin nasıl işleyeceği konusunda bir tartışma gündemi oluştu.
Böyle bir sonucu biz zaten biliyorduk, "bizim sonuçlarımız sandıktan çıkarsa ne olur" üzerinden tartışma yaparken öncelikle "Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin koltuğu ile ilgili bir gündem oluşacaktır" beklentisi vardı. Çünkü bu sonuçlar bize şunu gösteriyor; 14 parti ortak aday göstermiş, yüzde 38'lik oy oranına bu 14 partiyi bölmek gerekiyor. CHP ve MHP kaybetmediğini söylüyor, peki kim kaybetti? Haydar Baş'ın BDP'si mi kaybetti? Diğer partiler mi kaybetti diyeceğiz? Bunu tartışmamız gerekirken bugün kazanan tarafın, yüzde 55'nin üzerinde beklediği ama yüzde 52 almasının nedenlerini konuşuyoruz.
9 seçimdir Erdoğan zaferini ilan etti. O halde sürekli kaybedenler kazanma pozisyonuna nasıl yerleşecekler, bu ancak AK Parti'nin bölünmesi ya da AK Parti'nin içindeki dengelerin değişmesiyle bu mümkün olabilir diye düşünerek bundan umut bekliyorlar.
Yüzde 52'lik sonuç Erdoğan'ın partiyi şekillendirebilmesi için yeterli bir sonuç değil. Oylarında bir eksiklikten bahsediliyor ama katılım oranına bakıldığında bunun gerçek olmadığı rakamsal boyutuyla görülüyor. Çünkü neredeyse tüm seçmenler aynı orantıda sandığa gittiler. Yani, sadece Erdoğan'ın seçmeni sandığa gitmedi değil, diğer partilerin seçmenleri de benzer oranlarda sandığa gitmedi. Eğer yüzde 90 katılım olsaydı 30 Mart'taki sonuçlarla karşı karşıya kalabilirdik.
Katılım düşük kaldığı için oranlar bu şekilde kaldı, AK Parti
seçmeni sandığa gitmedi diye yorum yapan araştırmacılara
katılmıyorum. Çünkü seçim öncesinde bu arkadaşlarımızın tamamı
katılımın düşmesi sadece AK Parti'ye yarayacak, yüzde 60'lara bile
dayanabilir diyorlardı.
Siz Başbakanlık için de anket yaptınız mı yakın zamanda,
nedir sonuçları?
AK PARTİ TABANI ABDULLAH GÜL
DİYOR
Yüzde 52 ile Abdullah Gül'ün şansı biraz artmış görünüyor. Bizim seçim öncesinde yaptığımız bir çalışmanın içeriğinde şöyle bir sorumuz vardı; "Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesi halinde partinin başına kim geçmeli?" Bu soruyu sadece oyunu cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'a verecek seçmene sorduk. Seçmenlerin
%76'sı Abdullah Gül
%7'si Bülent Arınç
%5-6 civarında Numan Kurtulmuş geliyordu.
Hemen ardından Binali Yıldırım ve ali Babacan'ın isimlerini söyleyen seçmenler oldu. Bugün ismi en çok öne çıkan Ahmet Davutoğlu'nun bu çalışmadaki oranı ise % 1'di.
Başbakan'ın koyduğu kurallara bakarsak Abdullah Gül o şartlara uymuyor ve eleniyor zaten. Nitekim dün de kurultay'ın 27 Ağustos'ta yapılmasına karar verilmesi, bize bu beklentinin karşılanmayacağını gösteriyor. Başbakan bu kararın bir ara dönem gibi algılanmasını da istemiyor. Çünkü bu rüzgarla, bu motivasyonla seçimi başarılı kılabilmek istiyor.
Bizim araştırmamızdaki isimlere bakıldığında 3 dönem kuralına takılmamış olan ve mevcutta milletvekili olan ve halk nezdinde karşılığı olabilecek tek bir isim var o da Ahmet Davutoğlu.
Bülent Arınç ismi tabanda bir beklenti oluşturabilir. Çünkü taban, AK Partiyi bu 3 ismin (Recep Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ve Bülent Arınç) kurduğunu ve başlangıç döneminden bugüne 3 kişi olarak yorumluyor. Erdoğan ve Gül cumhurbaşkanı oldular, Başbakanlık da yaptılar, Bülent Arınç sadece Meclis Başkanlığı ve Başbakan Yardımcılığı yaptı. Bu ara dönemin Bülent Arınç tarafından sürdürülebilir olması mümkün olabilir algısı vardı.
Eğer yüzde 55 ve üzerinde bir oy alınsaydı Başbakan partinin başına kimi koyacak sorusunun çok da önemi yoktu. Fakat yüzde 52 olunca durum biraz kritik noktada. Netice itibariyle AK Parti'nin elini kuvvetlendirebilmesi ve 2023 vizyonu oluşturabilmesi için etkin bir lidere ihtiyaç var. Böyle olunca akla gelen ilk isim Abdullah gül oluyor.