Seçilirsem Bakanlar Kuruluna...
Abone olCumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda, Bakanlar Kurulu’na toplantısına katılabileceğini sö...
Cumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda, Bakanlar Kurulu’na toplantısına
katılabileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kanal 24’te,
gündeme ve Cumhurbaşkanı seçimlerine dair önemli açıklamalarda
bulundu.
“SİYASETTE, ÇIRAKLIĞI DA, KALFALIĞI DA USTALIĞI DA YAŞADIM”
Bugüne kadar halkın bizzat kendi iradesiyle seçilen
Cumhurbaşkanlarının ülkeyi yönetmediğini belirten Erdoğan, “Seçim
sistemlerindeki gelişmelere baktığınız zaman; bildiğiniz gibi ilçe
başkanlığı seçim adaylığından tutun, il belediye başkanlığı seçim
adaylığına, milletvekili seçim adaylığı ve en sonunda
;Cumhurbaşkanlığı seçim adaylığında bulunuyoruz… Siyasetin
içerisinde yaklaşık 40 yıllık bir geçmişim var. Siyasette,
çıraklığı da, kalfalığı da ustalığı da yaşadım. Siyaseti, bir insan
yönetme sanatı olarak ele aldığınız zaman; bu seçimin ne denli
önemli olduğu ortaya çıkıyor. Bugüne kadar, halkın bizzat kendi
iradesiyle seçtiği Cumhurbaşkanları ülkeyi yönetmedi. Geçmişte daha
çok ihtilaller sonrasında işbaşına getirilen Cumhurbaşkanları
vardı. Ama Allah rahmet eylesin, Turgut beyle bir süreç başladı;
onu da vekiller seçti. Daha sonra tabii Süleyman beyin seçimi var,
ondan sonra da Abdullah beyin seçimi var; Abdullah beyi de
engellemek için ellerinden geleni yaptılar. Karşımıza malum 367
garabeti çıkardılar. Fakat, millet adayına sahip çıktı. Şimdi iş
çok farklı… O seçimlerde yüzde 47 ile erken seçim yaparak tekrar
seçimi kazanmamız vardı. Ama arkasından da referanduma gittik.
Referandumda da yüzde 69 gibi yüksek bir oyla halkın
Cumhurbaşkanı’nı seçme kararını çıkardık. Burada bir taraftan
Cumhurbaşkanı’nı halk seçecek, parlamentosunu halk oluşturacak;
dolayısıyla halkın kendi seçtikleri halkı yönetecek. İlk defa
Cumhurbaşkanını halk seçeceği için, bu Pazar günü çok çok büyük bir
önem ifade ediyor” ifadelerini kullandı.
“CUMHURBAŞKANI OLARAK DA HALKIMIZLA MEYDANLARDA BİR ARAYA
GELEBİLİRİM”
Doğup büyüdüğü şehir olan İstanbul’a övgüler yağdıran Başbakan
Erdoğan, halkın alışveriş yaptığı mekanlarda düzenlenen
yürüyüşlerin, mitinglerin özgürlükle bağdaşmadığını kaydetti.
Erdoğan, şöyle konuştu:
“Doğup Büyüdüğüm şehir İstanbul… Sevgililer sevgilisinin övgüsüne
mazhar olmuş bir şehir İstanbul… İstanbul bir başka… Maalesef,
İstanbul’da yaşayanlar İstanbul’un hakkını tam veremediler.
İnsanların şehirler üzerinde hakkı olduğu gibi şehirlerin de
insanlar üzerinde bir hakkı vardır. İstanbul hakikaten, benim
sevgim, aşkım, her şeyim… Çünkü 4 buçuk sene İstanbul’da Büyükşehir
Belediye Başkanlığı yaptım. Belediye Başkanlığı yıllarımda da,
İstanbul’da ilçe belediye başkanı arkadaşlarımla beraber kimsenin
girmediği yerlere biz girdik. 1994’te İstanbul’u ciddi anlamda
değiştirmeye başladık. ‘İstanbul’da Avrupa ve Anadolu yakasında 2
tane meydan yapalım’ dedik. Ve ‘kim miting yapacaksa bu meydanlarda
yapsın’ dedik. Söyleyecek sözü olan gelsin oralarda söylesin. İlla,
‘Taksim de Taksim, İlla Kadıköy de Kadıköy, illa Tandoğan da
Tandoğan’ olmaz. Yani huzur içinde gel burada istediğini söyle.
Bundan kimse zarar görmesin. Valilik size nereyi tahsis ettiyse
orada yapın. Ama düşünün; halkın alışveriş yaptığı merkezlerde
yürüyüş yapıyorlar. Siz, özgürlüğü ‘her yeri istediğim gibi
kullanırım’ tanımıyla tanımlayamazsınız. Siz İstiklal Caddesi’nde
yürüyüş yaptığınız zaman, İstiklal Caddesi’nde alışveriş yapan
halka saygısızlık yapıyorsunuz. Oradaki esnafların cam, çerçeve her
şey indiriliyor, oradaki insanlar alışveriş yapamıyor… Bunlar,
özgürlük adına yapılamaz. Belediye başkanı arkadaşlarımızla da
görüştüm, inşallah bu meydanların daha küçükleri ilçelerin belli
yerlerine de yapılacak. Aynı şekilde, başta büyükşehirler olmak
üzere başka vilayetlerde de yapılacak. İstanbul’daki bu
mitingimizde, inşallah halk bize Cumhurbaşkanlığı görevini verirse;
Başbakan olarak halkımla bu son görüşmemiz oldu. Ama bu,
Cumhurbaşkanı olarak da halkımızla meydanlarda bir araya
gelmeyeceğim anlamına gelmiyor. Cumhurbaşkanı olarak da, yine
halkımızla meydanlarda bir araya gelinebilir.”
Başbakan Erdoğan, son mitinglere aile üyeleriyle birlikte
katılmasıyla ilgili sorulan bir soruya, “Bazen ben onları, bazen de
onlar beni motive ediyor. Onlar, bu havaları iyi teneffüs etsinler
ki; yarınları iyi görsünler. ‘Biz dedemle beraber, şu meydandaydık,
İstanbul halkıyla şöyle bütünleştik…’ Büyüdükleri zaman
anlatacakları hatıralar bunlar. Bu hatıraları bizim onların sermaye
hanesine yazdırmamız lazım” diye cevap verdi.
Cumhurbaşkanlığı’nın basit bir görev olmadığına dikkat çeken
Başbakan Erdoğan, “Anayasa 104’e göre Cumhurbaşkanı devletin
başıdır. Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil
eder. Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Arabı, Boşnağı, Romanı,
Arnavutu… Bu ülkede kim yaşıyorsa bunların tamamının birliğini
temsil eder. Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını da
gözetir. Öyle basit bir görev değil, orada yan gelip yat, böyle bir
şey olmaz” ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçimlerine katılacak olan
rakiplerini, “Meydanlara niye çıkılır, basın toplantıları niye
yapılır, televizyon programları niye yapılır? Diğer arkadaşların da
ne yapacaklarını söylemeleri lazım… ‘Ben gelirsem şunu şunu
yapacağım…’ demeleri lazım. Kalkıp da bir aday, ’ben yolla filan
uğraşmam, onu zaten hükümet yapıyor’ derse, bu şunu ortaya koyar;
demek ki siz hizmete talip değilsiniz, efendiliğe talipsiniz. Yani
ben çıkacağım oraya beyefendi, oradan talimatı vereceğim, hükümet
de çalışacak… Hükümet, yol kanalizasyon, su bu işleri yapacak, ben
de Çankaya’da oturacağım. Bu, değil. Yani Cumhurbaşkanı halkın
oylarıyla oraya geliyor. Dolayısıyla aynı zamanda devletin başı
olması hasebiyle Bakanlar Kurulu’na gerekli hallerde, istediği
zaman başkanlık yapabileceğine göre; bir defa orayla sürekli
kontakta olacaksın, sürekli irtibatta olacaksın, yatırımlar devam
ediyor mu, etmiyor mu, yeni neler yapılabilir… Şimdi ben sayın
Başbakan ile diyelim ki haftada bir normal rutin görüşmem olmasıyla
yetinmeyebilirim, belki daha farklı burada bir çalışma esası da
getirebiliriz. Ne yapıyoruz, ne diyoruz, neler yapacağız, şu ana
kadar biz 12 senede bir şeyler yaptık ama bunlar bizim için yeterli
değil. Bundan sonra neler yapacağız. Bunların da takipçisi olmaya
mecburuz” şeklinde eleştirdi.
“BAKANLAR KURULU TOPLANTILARINA KATILABİLİRİM”
Olağanüstü durumlar dışında Cumhurbaşkanı ile haftalık görüşme
gerçekleştirdiklerini belirten Başbakan, Cumhurbaşkanı seçilmesi
durumunda Bakanlar Kurulu toplantılarına da katılabileceğini
kaydetti. Devletin başı olan Cumhurbaşkanı’nın rahat bir görev
gerçekleştirmediğini belirten Erdoğan, “Bakanlar Kurulu’na katılmak
suretiyle o havayı daha farklı hale getirmek gibi bir durum
olabilir. Bu tabii kabine diyelim ki; haftada bir, 15 günde bir
toplanır da siz de ayda bir böyle bir toplantıya katılırsınız.
Şimdi Milli Güvenlik Kurulu ne oluyor; 2 ayda bir
Cumhurbaşkanımızın başkanlığında toplanıyor. Burada ülkenin
sorunlarını, meselelerini çok daha farklı bir şekilde görüşme
imkanımız oluyor. Cumhurbaşkanı, devletin başı o kadar rahat
olamaz. Zaten eğer o ülkenin sorunlarını kendinde hissedemiyorsa,
onu çözmenin heyecanın kendinde hissedemiyorsa, o zaman bu yapılan
seçimin bana göre hiçbir anlamı yok. Ben ona inandığım için bunları
anlatıyorum ve ’Şu ana kadar yaptıklarımız bizim referansımızdır’
diyorum, bundan sonraki süreçte inşallah Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanı olarak seçilmiş bir hükümetle el ele vereceğiz ve çok
daha farklı yatırımları 2023 hedefimizi, 53 hedefimizi, 71
hedefimizi inşallah altyapısını da bu şekilde hazırlayacağız” diye
konuştu.
“BİR SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNE GİTMEMİZDE FAYDA VAR”
Birçok ülkede, birbirinden farklı şekillerde ‘Başkanlık Sistemi’nin
uygulandığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, “Gelişmiş ülkelerin
genelinde başkanlık sisteminin olması anlamlıdır, yarı başkanlık
sisteminin olması anlamlıdır. Şimdi bizim artık burada bir sıçrama
yapmamız lazım, yani bir sistem değişikliğine gitmemizde fayda var.
Turgut Özal ve Süleyman Demirel de geçmişte bu konuyu dillendirdi.
Nedense biz dillendirince birileri rahatsız olmaya başladı. Ben
şimdi görüyorum ki; milletim başkanlık sistemini bu seçimle beraber
benimseyecek, konuşmaya başlayacak. Çünkü ’Ben Cumhurbaşkanı’nı
seçiyorum. Madem Cumhurbaşkanını seçiyorum, niye başkan seçmeyim’
diyecek. Ondan sonra başkanı seçecek. Yani bunu farklı yerlere
çekenlere de gereken cevabı verecek” diye konuştu.
“BU RANDEVU OLAYI HER ŞEYİ ALTÜST ETTİ”
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, yurtdışında oy kullanım
oranının düşük çıkmasının, seçmenlerden kaynaklanmadığını
belirterek, “Maalesef bu Yüksek Seçim Kurulu’ndan kaynaklanıyor.
Randevu diye bir olay çıkardılar, bu randevu olayı her şeyi altüst
etti. Vatandaş, randevu almak gibi işlerle uğraşır mı? Burada da
icabında 8 saat değil, 12 saat iki ekip, üç ekip orada çalışır.
İnsanlar uzak yerlerden geliyor. Gelir orada oyunu kullanır. Bu
onun için şu anda bambaşka bir hava, bambaşka bir heyecan, bir
aidiyet duygusu var. O mensubiyet duygusunun cevabını Yüksek Seçim
Kurulu’nun farklı vermesi lazımdı. Ama randevu olayı ortaya
çıkınca, vatandaş randevu alacak, bu randevuya göre oraya gelecek…
Bunlarla uğraşmaz. Bizim kolaylaştırıcı olmamız lazımdı. Çünkü
benim yaptığım Avrupa’daki kapalı salon toplantılarındaki heyecanı
ben görmenizi isterdim, böyle bir heyecan var ama şu anda
gördüğümüz o ki; yüzde 10’u bile belki zor aşacak” ifadelerini
kullandı.
Pazar günü yapılacak olan seçimlere yüksek oranda katılım
beklediğini belirten Erdoğan, yapılan anketlerde göre katılımın
yüzde 90’ın altında gözükmediğini vurguladı.
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun paralel yapının adayı olduğunu işaret eden
Erdoğan, “Bunu anlamamak için siyasetin içinde bulunmamak
gerekirdi. Biz yıllardır siyaset yapıyoruz ve bu işin nerede
tezgahlandığı ortada. Bunu biz söyledik; şimdi de ne kadar doğru
olduğu ortaya çıktı. Pensilvanya, şu anda bizim ulusal
güvenliğimizi tehdit eden bir unsurdur. Onun da buradaki hareket
noktasındaki mekanizmaları var. CHP ve MHP bunlardan bir tanesi…
Tabi bu monşer aday da onların bir tanesi oldu. E tabii bir de
Türkiye’de bunların medyası, malum medya onlarla beraber hareket
ediyorlar. Müşterek olarak bu çalışmayı sürdürürken, burada şunu da
çok açık net söylemem lazım; faiz lobisi de tabi yine aynı şekilde
bunların yanında yerini almış vaziyette” değerlendirmelerinde
bulundu.
“PENSİLVANYA’DAN CİDDİ BİR AÇIKLAMA DUYDUNUZ MU”
Cemaatin AK Parti dışında, bölgede hangi parti güçlüyse o partiyi
desteklediğini belirten Erdoğan, “Çok enteresandır, bize karşı
CHP’nin güçlü olduğu yerde CHP’yi, MHP’nin güçlü olduğu yerde
MHP’yi, BDP’nin güçlü olduğu yerde BDP’yi desteklediler. Bunlarda
böyle bir çizgi söz konusu değil. Yalpalıyorlar, her şey olabilir.
Fakat biz çizgimiz neyse bu çizgimizde sonuna kadar, hiçbir sapma
yapmadan yolumuza devam ettik. Burada tabi önemli olan bir şeyi
söylemem lazım; şimdi İsrail ortada, Pensilvanya o da ortada… Bakın
bu kadar insan orada şehit edildi; neredeyse bin 900’e yaklaştı
ölenlerin sayısı, yaralı sayısı 9 bine yaklaştı. Pensilvanya’dan
ciddi bir açıklama duydunuz mu? Onlara beddua eden, onları
lanetleyen bir şey duydunuz mu” eleştirilerinde bulundu.
“TUZLUKLAR, MUZLUKLAR ÇAĞLAYAN’A AKTI”
Paralel vesayetin sona ereceğini belirten Başbakan Erdoğan, “Şu
anda işte biliyorsunuz paralel emniyetteki yapı ortaya çıkmaya
başladı. Bunlar ortaya çıkınca şovmenler de ortaya çıkmaya başladı,
tuzluklar, muzluklar hepsi Çağlayan’a aktı. Şimdi burada sormak
lazım; bir defa oraya gelenler suç işledi. Öyle zannediyorum ki,
savcılar bunlarla ilgili de gerekli olan davayı açacaktır. Senin
milletvekili olman nezarethaneye girme hakkını sana vermez. Orada
gelip onlarla beraber şov yapma hakkını sana vermez. Orada sadece
nezarethanede olanlarla görüşme hakkı avukatlarındır. Senin öyle
bir hakkın yok, ama bunlar geldiler oralarda şovlar yaptılar.
Bunlar bunun bedelini ödemek durumundalar. Daha önce farklı farklı
ifadeler verirken, hatta bir tanesinde de ’Üstlerimiz bunu
biliyordu, başbakana da gerekli bilgiyi verdiler’ diye açıklaması
var. Ben de meydanlarda söyledim, ’kimse, açıkla bunu’ dedim.’ Eğer
zerre kadar sizde haysiyet varsa, namus varsa açıkla. Bana böyle
gelmiş bir bilgi yok. Bunlarda takiye var, yalan var, iftira var.
Dürüst ol, doğru ol, kimmiş o, bize bilgi veren kim? İşte bütün bu
adımlarla beraber inşallah burada o paralel vesayet süreci de sona
erecek ama işin daha henüz başında olduğumuzu da söylemem lazım.
Sağ olsun burada geçmişte olanlar ortadaydı şimdi de yargı gereğini
yapmaya başladı" diye konuştu.
“ORTADOĞU’YLA YAPTIĞIMIZ GÖRÜŞMELERİ DİNLİYORLAR”
Gezi olayları ile 17 ve 25 Aralık operasyonlarının darbe girişimi
olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, “Darbe girişimleri akamete
uğradı. Bunlar başarılı olabilseydi Pensilvanya’daki zat buraya
başka havayla gelecekti. Ama şimdi herhalde bu ertelendi. Şahsımla
ilgili kayıtlara giren şey ’dönemin başbakanı’. Belgelerin içinde
yakalandı, çıktı bunlar meydana... Daha ilerisini söylüyorum; benim
uluslararası yaptığım telefon görüşmelerini dinliyorlar.
Ortadoğu’yla yaptığımız görüşmeleri dinliyorlar. Bunların içinde
Mahmud Abbas’la yaptığımız görüşmeler var, Halid Meşal’le
yaptığımız görüşmeler var, birçoğuyla yaptığımız görüşmeler var…
Adamlar bunu dinliyor. Kim bilir bunları nereye servis etiler.
Dışişleri Bakanlığı’nda Ahmet Bey’in, Milli İstihbarat, Türk
Silahlı Kuvvetleri temsilcisi ve Dışişleri müsteşarının dörtlü
yaptıkları toplantıyı da aynı şekilde dinliyorlar. Bunların
şirazesi kaçmış” şeklinde konuştu.
“PARALEL YAPIYI, REFERANDUMDAN SONRA YAPILAN ATAMALARDA
HİSSETTİM”
Cumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, paralel
yapının devlet içinde bir yapılanma çabasında olduğunu ne zaman
fark ettikleri üzerine sorulan bir soruya, şöyle cevap verdi:
“Böyle bir yapılanmanın başladığını yüzde 58 oyla, referandumun
arkasından yapılan atamalarda maalesef hissettim. Atamalar
yapılırken orada, ’nereye gidiyoruz’ diye baktım. Maalesef bazı
bakanlıktaki arkadaşlarımızın gafleti bize böyle bir bedeli
maalesef ödetti. Bunlar çok farklı bir yaklaşım içindeler. Bunlarda
nankörlük var, ihanet var, ne ararsan var… Ve devleti çalıştırmamak
için ellerinden geleni yapıyorlar.”
Kendisinden sonra Başbakan olacak kişinin aynı zamanda parti
başkanı olması gerektiğine vurgu yapan Başbakan Erdoğan, “Bu,
karşılıklı bir güç devşirmesi olayıdır. Eğer genel başkan farklı,
başbakan farklı olursa burada bir zafiyet başlar ve bu fitneye de
çok açıktır. Fitne orada çok çabuk zemin bulur. Buradaki süre 45
gün içerisinde büyük kongreye gidilmesidir. Bu 2 hafta içinde de
olur, 3 hafta içinde de olur... Daha sonra normal kongreye gelince,
normal kongre 2015 seçiminin öncesinde de olabilir, sonrasında da
olabilir” ifadelerini kullandı.
“ZOR OLAN SEÇMEKTİR, SEÇİLMEK KOLAYDIR”
Seçilme yaşının 18’e indirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan,
“Seçme, seçilme yaşını 18’e indirdiğiniz zaman, parlamento 18
yaşındaki gençlerle mi dolacak? Belki 5 tane, 10 tane, 15 tane genç
olacak... Şu anda Almanya’da, Hollanda’da, Avusturya’da bu oluyor
da burada niye olmasın. Biz, gençlerimize değer verdiğimizi bununla
uygulamalı olarak ifade etmiş oluruz. Zor olan seçmektir, seçilmek
kolaydır. Bu ülkede öyle siyasetçiler geldi ki, ’4 yaşındaki eşeği
Taksim Meydanı’na koyarım, seçtiririm’ diyordu. Çünkü seçilmek
kolay, ama seçmek zor… Seçme hakkını veriyorsun 18’e, ama seçilme
hakkını vermiyorsun. Ama işte ’üniversiteyi bitirmiş olamaz’
deniyor, lise mezunundan olmaz mı? Bu da olur, bir taraftan
üniversitesine devam eder, bir taraftan gelir parlamentoda görev
yapar. Ama maalesef biz gencimize güvenmiyoruz. AK Parti olarak
biz, gençlerimize güveniyoruz. 25’i nasıl getirdiysek, ben
inanıyorum bundan sonra AK Parti inşallah seçme ve seçilme yaşını
18 olarak Meclis’ten geçirecektir” diye konuştu.
“İSRAİL, TERÖR ESTİRİYOR…”
Filistin ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Adayı
ve Başbakan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Filistin’in hali ortada... İsrail, bu Filistin’i niye acaba
bombaladı, niye acaba bunlara böyle saldırıyor? İsrail elindeki
sınırsız imkanlarla birlikte, elinde imkanı hemen hemen hiç yok
denecek kadar az olan Filistin’i, Gazze’yi vuruyor. Şu anda bin
500’ü aşkın insan öldü, bunların içinde çocuklar var, kadınlar var.
Yaralıya bakıyorsunuz, 9 bine yakın yaralı var.
Şuan İsrail kanalıyla, o taraftan, o kapılardan girme şartlarını
zorluyoruz. Kızılayımızla beraber gıda yardımlarımız gidiyor,
gitmeye de devam edecek, durana kadar gidecek. Orada yaptığımız
hastane bombalandı. Şifa Hastanesi’ni biz yaptık. Bizim bu şekilde
girişimlerimiz var fakat acımasızca İsrail adeta orada terör
estiriyor, bu bir vaka olarak ortada.”
“İSLAM DÜNYASI KARMA KARIŞIK BİR VAZİYETTE”
Başbakan Erdoğan; Suriye, Irak ve Mısır ile ilgili de şu
değerlendirmelerde bulundu:
“Irak’ta son zamanlarda sağlıklı gelişmeler yaşanmadı. En sağlıklı
yapı Kuzey Irak idaresindeki bölgede bulunuyor. Burada en azından
altyapı, üstyapı yatırımlarıyla kendine geliş oldu. Ama ne Bağdat
çevresinde ne güneyde şöyle bir kendine gelme, bir yatırım
istenilen seviyelerde değil. Bir de son dönemlerde IŞİD olayı
çıktı. IŞİD olayıyla orada yüzlerce, binlerce insan ölüyor ve işler
orada iyice karışmaya başladı.
İslam dünyası karma karışık bir vaziyette. Suriye’de 200 bini aşkın
insan ölmüş vaziyette. Türkiye’de şu anda 1 milyon 200 bin Suriyeli
sığınmacı durumda. Bunlardan 230 bine yakını çadır ve konteynır
kentlerde, diğerleri de değişik kentlerde bulunuyor. Türkiye’deki
Suriyeliler’in sorunlarına çözüm bulmaya çalışıyoruz. Gıda, ilaç ve
çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için bugüne kadar yaptığımız
yatırımlar 3,5 Milyar Dolar’a ulaştı.
Mısır’da bir darbe yönetimi var. ‘darbe yönetimi’ deyince rahatsız
oluyorlar ama darbe yönetimisin sen, sen demokratik yollarla
gelmedin. Oraya güdümlü sandık koymakla demokratik olunmuyor. Siz,
demokratik yoldan gelmiş Mursi’yi apoletlerinizle indirmiş
iktidarsınız, siz sözde iktidarsınız. Refah kapısını bile… Ben
geçenlerde söyledim de rahatsız olmuşlar. Dedim ki, ’Bir Müslüman,
bir Müslüman’a insani yardım noktasında bile yardım elini uzatmaz
mı?’ Bundan rahatsız olmuş, ’bizim içişlerimize niye karışıyor’
diyor. Ben senin içişlerine karışmıyorum, sen yönetiyorsun orayı;
biz yönetmiyoruz ama sadece bizim ciğerimiz yanıyor, sesleniyoruz,
’Bir Müslüman, bir Müslüman’a insani yardım noktasında elini
uzatmaz mı’ diyoruz. Ne zaman uzatacaksınız elinizi?”
Vatandaşlara, Pazar günü oy kullanmaları yönünde çağrı yapan
Başbakan Erdoğan, “Bu, çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağımız
en büyük miras olacak. ’Ben, halkın ilk defa seçtiği
Cumhurbaşkanı’nda oy kullandım.’ Bunu diyeceksin. Bu, çok büyük bir
onurdur. Onun için bütün vatandaşlarımı, özellikle pazar günü oy
kullanmaya davet ediyorum” dedi.
(İHA)