Sanayici saatli bomba üzerinde!
Abone olİstanbul'daki sanayi kuruluşları olası bir depremde ortaya çıkacak hasara ilişkin öngörüleri korkutucu boyutlarda.
Başbakan Erdoğan'a kaygılarını ileten İSO için çıkarılan
haritaya göre en riskli bölge olan Topkapı-Beylikdüzü hattında
sadece oda üyesi 7.700 tesis bulunuyor. Sanayi tesisleri arasında
yer alan kimya sanayisi ise en riskli sektör olarak
görülüyor.
Türkiye'deki sanayi tesislerinin yaklaşık yüzde 40'ına ev sahipliği
yapan İstanbul'da şiddetli deprem halinde risk, sadece fabrikaların
yıkılıp yıkılmama ihtimalleri üzerine kurulu değil. Nitekim
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la kasım ayında Türkiye Ticaret ve
Sanayi Şûrası'nda İstanbul adına sunulan taleplerde olası bir
depremin gündüz gerçekleşmesi durumunda çoğunluğu faal halde
olacağından sanayi tesislerinin depreme karşı dayanıklı hale
getirilmesinin önemine dikkat çekilmişti. İstanbul'da sanayinin
depreme hazırlanmasında öncülüğü İstanbul Sanayi Odası (İSO)
yapıyor.
KAYIP 10 MİLYAR DOLAR
Habertürk'ün haberine göre, İSO üyesi 16 bin 481 işyerinin
İstanbul'daki dağılımına bakıldığında ise tehlike dikkat çekiyor.
17 Ağustos 1999 Depremi'nden bu yana hem kamu koordinasyonu
altındaki çalışmalara katılan hem de kendi çalışmalarını yürüten
İSO için 2008 yılında Boğaziçi Üniversitesi'nden Eser Durukal ve
Mustafa Erdik'in yaptığı çalışmada 7.5 büyüklüğünde bir depreme
göre İstanbul sanayisinin yaşayabileceği olası kayıplar ele alındı.
Deprem zararının dolaylı pazar, işgücü kaybı gibi dolaylı
maliyetleri bile bir kenara bırakıldığında sanayinin doğrudan 8-10
milyar dolarlık kayıp yaşayacağı öngörülüyor. 7.5'lik bir depremi
8-9 büyüklüğünde yaşayacak tesisler arasında sektörüne göre yüzde
20'ye varan kayıplar yaşanacak.
KRİTİK EŞİĞE DİKKAT
İSO Başkanı Küçük'e göre İstanbul Avrupa Yakası'nda sanayinin en
yoğun olarak yer aldığı yerler, Beylikdüzü ile Topkapı arasında
kalıyor. Depremde ise bu bölgelerde yoğun yer hareketi beklendiğini
söyleyen Küçük, Anadolu Yakası'nda ise Maltepe'den başlayarak
Dilovası'na kadar uzanan dilim içinde yer alan tesislerin hem
sektörel özellikleri hem de beklenen deprem yer hareketinin
seviyesi bakımından kritik eşikte bulunduğuna dikkat çekiyor. İSO
üyelerinin İstanbul içindeki dağılımı da Avrupa Yakası bakımından
depremde yaşanabilecek tehlikeli duruma işaret ediyor. Üye
tesislerin toplam yüzde 43.96'sına denk gelen 7 bin 700 tesis
Büyükçekmece, Küçükçekmece, Bağcılar, Güngören, Avcılar, Bakırköy,
Zeytinburnu, Esenler ve Bahçelievler'de yer alıyor.
KAFA KARIŞTIRICI
Kendi işyerinde ne gibi önlemler aldığını ve uzmanların birbiriyle
çelişen açıklamalarının sanayici üzerinde nasıl bir hava
yarattığını sorduğumuz Tanıl Küçük, başından geçenleri şöyle
anlattı:
"17 Ağustos Depremi'nden sonra üretim binamızda hiçbir
hasar olmamasına rağmen, takviyeye ihtiyacı var mı yok mu diye bir
kontrol çalışması yaptırdık. Kolon takviyesi önerildi. Fakat daha
sonra, böyle bir takviyenin aşırı yüklemeye sebep olacağı ifade
edildi. Aldığımız bu çelişkili tavsiyeler karşısında doğal olarak
kafamız karıştı. Şimdi, yeni yerimize taşındık, artık böyle bir
sorunumuz yok. Deprem sonrasında yaşanabilecek sıkıntılara karşı
tedbir almaya çalışıyoruz. Dolayısıyla, bina takviyesi ile ilgili
olarak, çelişkili, kafa karıştırıcı bir durumu bizzat
yaşadım."
RİSK BELİRLENMELİ
Olası depremin sanayi üzerinde yaratacığı etkileri ve hazırlıkları
sorduğumuz Küçük, "Depremin sanayi üzerine etkilerini
büyükler ve KOBİ'ler olarak en az iki farklı boyutta ele almak
gerekiyor. KOBİ'ler ya organize sanayi bölgelerinde yer alıyor ya
da kentsel doku içine yayılmış durumdalar" dedi. Yapılan
çalışmaların KOBİ'lerin yoğun olarak görüldüğü bölgelerin aynı
zamanda İstanbul'da bina ve nüfus yoğunluğunun en çok olduğu
bölgeler olduğunu gösterdiğini anlatan Küçük, "Bu da sanayi
tesislerinin kendi deprem risklerinin yanında, çevreleri için
yaratacakları risklerin de çok dikkatli şekilde ortaya konması
gereğini hatırlatıyor" diye konuştu. Gündüz veya gece
İstanbul'da bir deprem yaşanmasının tedirgin edici bir olasılık
olduğuna dikkat çeken Küçük, şunları söyledi:
"Üretim tesisleri gece de gündüz de faal olabilir. Normal
koşullarda fabrikalarda gündüzleri daha çok çalışan olacağı için,
can kaybı açısından daha çok risk söz konusu olabilir. Diğer
taraftan, tesisin faaliyet alanı risk açısından önemli bir etken.
Patlayıcı, yanıcı hammaddelerin söz konusu olduğu tesisler daha
özel önlemleri gerektiriyor."
KOBİLERİN DURUMU SIKINTILI
1999'dan bu yana geçen 11 yılda hiçbir şey yapılmadığını söylmenin
büyük haksızlık olacağını belirten Küçük, "Özellikle
okulların yenilenmesinde önemli mesafe kaydedildi. Ama hâlâ çok
eksiğimiz var. Konutların ve üretim tesislerinin yenilenmesi,
depreme hazır hale getirilmesi için kapsamlı programlara ihtiyaç
var" dedi. Sanayi tesislerinin mevzuata göre inşa edilmesi
halinde hasar göreceği ancak çökmeyeceğinin söylenebileceğini ifade
eden Küçük, "Bir sanayi tesisinde yer alan makine, ekipman
ve stokların düşme, devrilme, kayma ve çarpışmaya karşı, tehlikeli
maddelerin de sızma ve akmaya karşı güvenceye alınması gerekiyor.
Tesislerde deprem erken uyarı ve alarm sistemlerinin kurulması,
doğalgaz ve elektrik gibi kritik sistemlerin kontrol altına
alınması sağlanmalı" şeklinde konuştu. Tesislerin deprem
sonrası oluşabilecek yangın, patlama, su baskını ve benzeri
süreçlere de müdahale etmeyi planlaması gerektiğine işaret eden
Küçük, "İmkânları ve kaynakları daha fazla olan büyük
şirketlerin önlem aldıklarını söyleyebiliriz. Ancak KOBİ'lerimizin
bu konuda daha sıkıntılı olduklarını görüyoruz" dedi.
CİRO KAYBI BÜYÜK
* 7.5 büyüklüğünde bir depremde İstanbul'daki sanayi binalarında
toplam kaybın % 6-8 olması bekleniyor.
* Deprem şiddetini 9 olarak yaşayacak yerlerdeki tüm sanayi
sektörleri için üretim kaybının yıllık cironun % 5-10'u arasında
olacağı öngörülüyor.
* Ciro kaybı kimya sektörü için % 50, tekstil için % 30 ve otomotiv
için % 20'ye ulaşabilir.
* Deprem şiddetini 8 olarak yaşayacak yerlerdeki üretim durmasından
kaynaklanacak kayıp, tüm sektörler için % 2 ile 3 arasında
olabilir.
* İş gücü kaybı 250 bin-300 bin arasında gerçekleşebilir.
* Pazar, insan kaynağı, talep daralmaları haricinde doğrudan sanayi
kayıpları 8-10 milyar $'ı bulabilir. (2008)