Salih Memecan dinci mi? ÖZEL

Abone ol

Vitrindeki isimler nedeniyle yandaş medya derneği olarak anılan derneğin kurucusu ve başkanı Salih Memecan'dan çarpıcı açıklamalar...


Zeynep KURTBAY/ İNTERNETHABER

Salih Memecan 21 yıldır Sabah Gazetesi’nde çiziyor. Patronlar geldi geçti; çok yönetici değişti. Ama o hep orada; aynı yerde... Bir çizer olarak yer değiştirmeyi sevmezken; şimdilerde bir medya derneğinin kurucusu ve başkanı olarak gündemde. Vitrindeki isimler nedeniyle ‘’yandaş medya derneği’’ olarak anılan derneğin başkanı. Memecan yandaşlık eleştirilerine cevap verdi; ‘’Ben başkanlarıyım; dindar değilim’’ dedi. Hala solcu karikatürler çizdiğini söyledi.

Başbakan’ın medyaya malum çıkışlarına gelince ilginç bir söz etti; ‘’Başbakan medyaya bağırıp çağırabilir’’ dedi; devamını da getirdi...  Peki dernek kurma fikrini Başbakan'la paylaştı mı? Cumhurbaşkanı'nın görüşünü aldı mı? Doğan grubundan gelseler yanıtı ne olacak? Fatih Altaylı'ya davet yapacak mı? İşte Memecan'ın yanıtları...


Durup dururken nasıl ortaya çıktı medya derneği kurma fikri?

Belli ki ihtiyaç varmış. 1-2 yıldır üzerinde düşünüyorduk. 1-2 aydır da bir araya gelip toplanıyorduk.

Fikir babası Salih Memecan mı demeliyiz?

Öyle dersek haksızlık olur başka arkadaşlara. Medyada bir sıkıntı olduğunu; mesleğin tartışılması gereken bir konu olduğunu değişik kesimlerden arkadaşlar hissetmiş. Ve bu arkadaşlar bir araya gelerek bu derneği kurduk. Benim girişimlerim ayrıydı; onlar da girişimlerde bulunmuşlar. Sonra bir araya geldik. Herkese de ulaşamadık. Biz başlayalım; sonra devam ederiz dedik. Amacımız medyadaki kaliteyi artırmak. Medyadaki değişimin farkına varmak; meslektaşlarımızı bilinçlendirmek.

Kekeme ve çekingendim; karikatür benim için dışavurum ifadesiydi

Karadenizli bir ailede doğup büyümüş Salih Memecan… Babası İş Bankası’nda müdürmüş.  ODTÜ Mimarlık; sonrasında Fullbright bursuyla ABD’de doktora… Çizmek mi? ‘’Kendimi bildim bileli hayatımda olan bir şeydi benim için’’ diyor. Nasıl yani; hani 3 yaşında piyano çalmak gibi mi? ‘’Bütün çocuklar çizerdir aslında; karikatüristtir. Benim bu işe sahip çıkmamın nedeni kekeme ve çekingen olmamdı. Dışavurum ifadesi olarak elimde kozdu; onu kullandım’’ diyor. Peki ya kimleri model aldı kendine? Kimseyi almamış; öyle diyor: ‘’Oğuz Aral döneminde yurt dışındaydım; kimseden etkilenmedim.’’  Peki kimleri başarılı buluyor? Yok; yine isim vermiyor.

Yakalamışken; konumuz da medya derneğiyken bizim için bir karikatürle anlatmasını istiyorum medya derneğini… ‘’ O ayrı bir mesai;  şimdi onun için düşüneceğim, stres yapacağım…’’ diyor, gülüyor. Merak ediyorum; acaba bir karikatürü ne kadar zamanda çiziyor diye… İşte yanıtı: ‘’Ayıp olur söylesem. Şu anda 3 karikatür beni bekliyor. Bir de medya derneği çizersem 4 olacak. Akşam Aktüel 5 olacak. 15 dakika varsa 15 dakika. 3 saat varsa 3 saatte bitiyor.’’

En keyifli çalıştığı medya patronunu sorunca bakın ne diyor? ‘’Allahı var hepsiyle kolay çalıştım. Yaptığım işin doğası gereği herkes yazı yazabiliyor da herkes çizemediği için benim çok farklı bir iş yaptığımı sanıyorlar. İyi davranıyorlar bana.’’

Medyadaki değişimden sözünü ettiğiniz çürüme falan mı?

Hayır değil. Çürümeden bahsetmiyorum. Teknolojinin getirdiği değişim. Kafamızı kaldırıp buna bakmamız lazım. Çünkü eski iş planları geçersiz oldu. İnsan kalitesini artırmak amaç. Değişimi fark eden; ona göre tavır alan insanlar olmak gerek… Medya en kıymetli zamanını yaşıyor. Bilgi çağında yaşıyoruz. Haberleri yorumları bilmen lazım. Medyaya insanlar en çok şu anda ihtiyaç duyuyor.

Günümüzde insanlar kendi medyasını yaratıyor artık.

Evet … Peki gazeteci ile gazeteci olmayanın faaliyetini nasıl ayıracaksın? Öyleyse bizim ilkelerimizin değerlerimizin olması lazım. Okuyucu da bunu bilip bize daha çok güvenmeli. Bizim ayrıcalığımız olmalı.

Peki diğer oluşumlar bunu yapamıyor mu? Gazeteciler Cemiyeti; Basın Konseyi vs. ilke koyamıyor mu da siz koyacaksınız?

Onlar var; faaliyetler yaptılar. Çok da faydalı oldular. Bu onlara bir alternatif dernek değil. Bir yandan da Türkiye demokratikleşiyor. Farklılıklarımızı kabul ediyoruz artık. Kürtler var Ermeniler de varmış Allah Allah…  Bunlar medyaya yansıyor artık. Eskisi gibi tek tip bir topluma hitap eden medya yok.

Siz çizgileriyle yaşayan bir insansınız; bu kadar yazı adamı dururken bir çizgi adamının bu işe atılması garip değil mi?

Garip aslında. En eskileri benim; en yaşlıları da tabii. Mesleğe en önce başlayan benim. Herhalde ben ona yoruyorum. Ben 40 yıldır basının içindeyim bir de. İnsan ister istemez kendine dert ediyor.

40 yıl oldu mu gerçekten?

Üniversite birinci sınıftaydım. Ankara’da Barış gazetesinde çizmeye başladım.  Ulus gazetesi isim değiştirmişti; Barış olmuştu.

SOLCU KARİKATÜRLER ÇİZİYORDUM

Siyasi karikatürler miydi?

Evet siyasi. Solcu karikatürler çiziyordum. Hatta 69’da da Başkent Gazetesi vardı. Oraya da bant çiziyordum; Bızdık… O yüzden işte bana ‘abi’ diyorlar;  biraz moral bozuyor tabii.  Adam papağan alacak ‘bu kaça’ demiş ‘100 lira’ demiş satıcı, ‘3 kelime konuşuyor’. ‘Peki bu kaça’ demiş; ‘200 lira, beş kelime konuşuyor’ demiş. ‘Bu kaça’ demiş; ‘10 bin lira’ demiş… ‘Aaa bu kaç kelime konuşuyor ki’ demiş adam; ‘Valla kaç kelime bilmiyorum ama öbürleri buna hocam diyorlar’ demiş satıcı. Beni başkan seçmeleri de o hesap işte.

Kurulum aşamasında bizzat siz de söylemiştiniz; ‘’Doğan medyasına alternatif bir dernek’’ gibi çıktınız ortaya.

İşte o yanlış bir şey. Doğan grubu bir işveren. Orada çeşitli gazeteciler çalışıyor o gazeteciler sonra başka yerde çalışıyor. Medya grupları parti değil ki.

Dışarıda kaldılar gibi görünüyor; bu yüzden ‘yandaş medya derneği’ diyenler var.

Kalmadılar ki. Biz onlarla da görüştük.

Doğan grubunun tepkisi nasıl oldu peki?

Doğan grubunda birikimlerinizden faydalanmak isteyeceğimiz çok insan var orada. Görüştüğümüz arkadaşlar oldu orada da.

Mesela isim verebilir misiniz?

Enis Berberoğlu’nu biliyorum; Ekrem Dumanlı’nın söz ettiğini biliyorum kendisine.

Nasıl olmuş peki tepkisi Berberoğlu’nun?

Söylemeyeyim ama olumsuz değildir herhalde; ‘bakarız’ demiştir. Doğan grubunda çalışan insanlardan da mailler geliyor. Bizim siyasi konudaki tavrımız bir tek demokrasi. Bunun için de doğru düzgün medya olması lazım. Uluslar arası evrensel standartları var bunun.  Hangi siyasi görüşte yayın yaparsan yap ama yeter ki ilkelerine bağlı kal. Bizim derneğimiz o seslerden bir kısmını kapsamıyor.  Herkese açık. Biz mesela azınlıkla ilgili haberlere nasıl yaklaşmalıyız; felaket haberleri nasıl verilmeli, özel hayatlarla ilgili haberlerde ne hassasiyet gösterilmeli; özel hayat ve basın özgürlüğü arasındaki çizgi nerede olmalı? Bunları konuşacağız; tartışacağız. Biz çalışma grupları kuruyoruz. Amacımız bir de ilkeler kitabı yapmak. Mesela kadına bakış; ‘yürek hoplattı’ gibi haberler… Mesela azınlıklarla ilgili; dindar kesimle ilgili haberler nasıl verilmeli? Bunlar tartışılacak.

BAŞBAKANIN MEDYAYI HEDEF ALAN ÇIKIŞLARI İÇİN NE DEDİ?

[PAGE]

Peki azınlıklarla ilgili; dindarlıkla ilgili haberlerde ortak doğruyu ararken mesela Başbakan'ın medyayı hedef alan çıkışları için nasıl bir tutum sergileyeceksiniz dernek olarak?

Tabii ki basının dışarıdan yönlendirilmek istenmesi desteklenecek bir durum değil. Basın ve basın mensupları eleştirilerinde özgür olmalıdırlar. Ama siyasiler de aynı şekilde beğenmediği köşe yazarını eleştirebilmeli. Bütün bunların açıktan kamu önünde yapılması bence olabilir. Herkes kimin ne olduğunu görüp fikrini oluşturabilir. Ona göre gazetesini, ona göre partisini seçer. Burada kabul edilemeyecek durum işin siyasi veya fikir tartışma boyutundan çıkıp el altından patronlar üstünde baskı kurup istenmeyen yazarların işten attırılması. Biz bu durumları çok yaşadık. Gerek siyasilerin gerekse askerlerin baskısıyla bir çok arkadaşlarım işlerini kaybetti. Hatta başka yerlerde iş bulmaları da önlendi. Bakınız Dinç Bilgin ve Ergun Babahan'ın 28 şubat anıları. O günlerde muhalif yazar barındırmak pek mümkün olmuyordu. Maalesef zamanın basın kuruluşları da tepki vermekte yetersiz kaldılar.

BAŞBAKAN BİR MEDYAYAYA BAĞIRIP ÇAĞIRABİLİR YETER Kİ…

Özgür, demokratik ve çoksesli bir medya için kolları sıvadığınızı söylüyorsunuz. Sizce Başbakan'ın köşe yazarlarını susturmaya yönelik telkinleri; tahammülsüz çıkışları böyle bir medya için engel mi değil mi?

Belirttiğim gibi Başbakan veya herhangi bir siyasi medyaya bağırıp çağırabilir, yeter ki biz de ona karşı yazıp çizebilelim, eleştirebilelim. Sorun eğer birincisi olup da ikincisi olamıyorsa ortaya çıkar. Gördüğüm kadarıyla her iki taraf da bu konuda özgürlüklerini kullanmada bir sıkıntı yaşamıyor. Ne siyasilerin bizi susturmaya hakkı olabilir, ne de bizim onları.

Tıpkı azınlıklar ya da dindarlarla ilgili haberlere gösterdiğiniz hassasiyet gibi; o parti ya da bu parti siyasi taraf haberleri için de dikkat edilmesi gereken ilkeleri yayınlayacak mısınız? Siyasi haberlerde ne gibi incelikler arayacaksınız?

Siyasi haberleri verirken de gazeteciliğin evrensel ilkeleri neyse ki bunları tartışacağız onlara uymak lazım. Ama başta da dediğim gibi okuyucudan veya izleyiciden haber saklamak artık zor. Sizden almazsa haberi başka yerden alıyor.

DİNDARLARLA İLGİLİ HABERLER NASIL VERİLMELİ?

Dindar insanlar hakkında verilen haberlerde nasıl bir rahatsızlık olduğunu düşünüyorsunuz? Bu konuda geliştirilen öneriler neler?

Dindar insanlar veya din haberciliği de üzerinde çalışılması gereken konulardan tabii ki. Danimarkalılar çalışmamış mesela. Bazı hassasiyetleri bilip ona göre yaklaşmalı. Aynı şekilde bazı konuların da dini hassasiyetler dolaysıyla gündeme getirilememesi sorgulanmalı. Din konusunda uzman gazeteciler bu konuda çözüm olabilir. Tabii eğer sorun sırf bilgisizlikse. Biliyoruz ki bu tür haberler bazen manipülasyon amaçlı ve bir plan çerçevesinde de yapılabiliyor. Eğer dindar insanlar hakkında verilen haberler konusundaki rahatsızlıklara örnek aranıyorsa  bu konudaki en büyük kaynak 28 şubatlı günlerdeki basındır.

FATİH ALTAYLI'YA ÖZEL BİR DAVET YAPACAK MI?

[PAGE]

Fatih Altaylı da tavır koydu; medya derneğine üye olmayacağını açıkladı. Ne diyeceksiniz?

Biz bağımsızız deyince ortak bir olay olmuyor ki. Bütün medya şirketleri zaten tek başına. Şu doğrultuda yayın yap yapma diyemeyiz ki. Sorun ortak payda gazetecilik olunca tabii beraber çalışacağız. Habertürk’ün yönetimi öyle düşünebilir. Ama eminim ki oradaki arkadaşlar farklı düşünecektir. Onlar da gazeteci; yarın başka yerde çalışabilirler.

Fatih Altaylı’ya özel bir davet yapacak mısınız?

Yok yapmam. Önemli değil.

Nursuna Hanım’ın Sanem Altan’la röportajında söylediği bir söz vardı; ‘’Fatih Altaylı kendisini Salih’in attırdığını sanıyor’’ demişti. Gerçekten öyle mi?

Nursuna onu esasında off the record söylemiş; özel konuşmada denmiş. Öyle mi zannediyor bilmiyorum.

Peki Habertürk’e gidilmedi mi hiç?

Gidildi; Kenan Bey’e (Tekdağ) anlatıldı.

Şahıslar derneğe üye olabilecek mi; yoksa yalnızca kurumlar mı?

Şahıslar üye olabilecek.  Kurumlar destek olmak için üye oldular. Destek oldular ki biz faaliyetlerimizi yürütebilelim. ‘’Sen üye olmuyorsun bu programa katılamazsın’’ demeyi düşünmüyoruz.

Peki gelelim burs konusuna… Sözünü ettiğiniz bu eğitimler kimlere verilecek? Kaynak nereden sağlanacak?

Uluslarası eğitim programları var. Mesela ICFJ. Onlarla ortak projelerimiz var. Bağımsız bir STK bu; çeşitli toplumlardan destek alıyor. Amacı uluslar arası medya kalitesini artırmak. Onların da kaynakları var. Bizim de kaynaklarımız var. Eğitim verecek insanlar bulacağız. Staj koordinasyonu yapacağız. Şimdi mesela ben görüyorum genç çocuklar gelir; kimse de ilgilenmez gider. Faydayı maksimuma çıkartmaya çalışacağız. Abi sistemi uygulayacağız. Stajyer yayın yönetmeniyle bile yüzyüze gelecek. Kurumlar da hazır yetişmiş elemanı buradan alabilecek. Bu işler için gönüllüler çalışacak. Medya 21 diye bir gazetecilik organizasyonu var mesela; çağrı yaptılar. Biz de buna aracılık ettik.

BEN BAŞKANLARIYIM VE DİNCİ DEĞİLİM

Kim gitti mesela bu programa?

Kanal 24’ten bir arkadaş gitti. Medya 21 bizden bir arkadaşa iletmiş; dernek aracılığıyla yapalım dedik.

Peki nasıl oldu; piyango Kanal 24’teki o arkadaşa mı vurdu? Milliyet’ten ya da Vatan’dan biri gelse o da bu programdan yararlandırılacak mıydı?

Biz sadece duyurusunu yaptık, seçmedik. Gelen 3-4 maili biz Medya 21’e gönderdik. İlginç tabii herkes şüpheyle bakıyor. Dinciler mi diye; ben başkanlarıyım ve ben dinci değilim.

BEN HALA SOLCU KARİKATÜRLER ÇİZİYORUM

Ama siz zaten uzunca bir süredir bu eleştirilerin odağındasınız. Son 7 yılda çizgilerinizin değiştiği yönünde eleştiriliyorsunuz.

Karım AKP’li olabilir ama ben muhafazakarlaşmıyorum. Ben neysem oyum. Ben demokratım; Amerika’da yetişmiş; meslek hayatıma Barış gazetesinde başlamış biriyim. Ben hala solcu karikatürler çiziyorum. Demokrasiyi; sivil anayasayı savunmak solculuk değil mi? Türkiye şimdi solcu sağcı tartışmasını aştı; halk iradesi mi bürokratik rejim mi bu tartışılıyor. Yok efendim dindar oluyorsunuz… İnsanın aklına ‘bari namaz kılayım da ayıp olmasın’ geliyor valla…

Bizim bilmediğimiz kimler var peki arkada dernek için çalışan?

Barış Soydan var; eğitim programlarını yapan. Barış muhafazakar adam değildir. Emre Aköz var,  destek oluyor yazıları yazmaya; Ergun Babahan var. Bunlar dışlayıcı adamlar değil. Onların siyasi görüşleri öyle olabilir ama konu meslek olunca onların ne düşündüğü önemli değil; önemli olan ortak payda.

Başka isimler yok mu üye olan; olmayı düşünen?

Pek çok isim var ama şimdi açıklamayalım.

Doğan grubundan gelseler üye olmak için ne diyeceksiniz?

Bizim herkese kapımız açık.

Peki derneğin yaptırımları olacak mı?

Kimseye oradan değil ortadan git diyemezsin ki. Biz kendi basın ilkelerimizi kitapçık halinde duyururuz. Konularımızı tartışacağız. Mesele kitapçıksa format var o değil; mesele tartışmak.

[PAGE]

BAŞBAKANA BEN AKTARMADIM AKTARMIŞLAR

Sizin ailece Başbakan’la yakın ilişkileriniz de biliniyor. Bu fikrin gelişmesi sürecinde kendisine hiç söz ettiniz mi?

Ben bahsetmedim. O arada kendisini görmedim. Cumhurbaşkanını da görmedim. Gazeteci arkadaşlar bahsetmiş.

Nasıl yaklaşmış peki?

Herhalde iyi olur diye yaklaşmıştır.

Zaman zaman fikir danıştığınız olur mu kendilerine?

Abdullah Bey’le ailece yakınlığımız var evet ama siyaset konuşmuyoruz.

CUMHURBAŞKANI İLE SİYASET KONUŞMAYIZ

Ne konuşuyorsunuz peki?

Mehmet’in okulunu konuşuyoruz. Siyaseti zaten çok konuşuyorlar; bir de bizimle konuşacak halleri yok.

Sık sık bir araya geliyor musunuz Cumhurbaşkanı veya Başbakan ve aileleriyle? O yemekler devam ediyor mu?

Evet bir yemek yaptı Nursuna ama bir daha olmadı. Nur tabii Başbakanı görüyordur.

HAYATIMIN HİÇBİR DÖNEMİNDE BU KADAR BEKAR DEĞİLDİM

Peki nasıl bir tempo sizin evlilik yaşantınız? Hangi ara görüşüyorsunuz?

Ben hayatımın hiçbir döneminde bu kadar bekar değildim. Arada bir çekme bavuluyla eve gelip giden bir kadın var. Arada bir Strasbourg’a gidiyor; arada bir Hakkari’ye arada bir Amerika’ya gidiyor. Çocuklar da arada bir çekme bavullarıyla eve gidip geliyor. New York’ta da bir ev var. Oraya da gidip geliyoruz.

Aile en çok nerede toplanıyor?

Yılda birkaç kere bir araya geliyoruz; İstanbul’da daha çok.

Siyasetçi eşi olmak nasıl?

Eskiden eşlerin birbirlerinin işleri hakkında fikir söyleme hakları oluyordu. Nur sen şunu şöyle şöyle yap demenin çok ağır bedeli oluyor mesela. Siyasete girme kararı onun kendi kararıdır.  Destek oldum; girme falan demedim asla.

Medya derneği kurma fikrini onunla paylaştınız mı?

Hayır o da benim kararım. Benim mesleğime faydam olsa ne ala derdiydi bu. Modern zamanlar böyle oluyor demek ki… Hayat böyle devam ediyor.

BE İNSAFSIZ BE VİCDANSIZ HALA NURSUNA’YI MI REFERANS GÖSTERİYORSUN?

Peki Nursuna Hanım’dan dolayı AK Parti’ye yandaşlık yaptığınız yönündeki eleştirilere ne diyorsunuz?

Eşim yeni AK Partili oldu. Benim siyasi tarafımın Nur’a referans olarak verilmesi bana haksızlık. Benim ne düşündüğümün bilinmemesi olacak gibi değil; gizlediğim bir şey değil ki. Yıllardır her gün Sabah’ta karikatürüm çıkıyor; atv’de her akşam siyasi görüşümü ortaya koyuyorum. Be insafsız sen bilmiyor musun ben AK Parti yokken de öyle düşünüyorum. Mesele AK Parti meselesi değil; mesele AB’ye destek veriyor musun; 301’in kalkmasına destek veriyor musun veriyorum; anayasanın değişmesine taraf mısın? Bunlara AK Parti destek verirse AK Parti; CHP verirse CHP… Ben o doğrultuda karikatür yapıyorum. Buna uygun siyaset yapanları da destekliyorum.  Eskiden öyleydi; solcu karikatüristler solcu karikatürler çizerdi; solcular da onları beğenirdi. Be vicdansız 40 yıldır karikatürlerimi her gün çiziyorum; hala Nursuna’yı mı referans gösteriyorsun? O bir siyasetçi; bir disiplin içinde olmak zorunda. Ben öyle değilim ki yıllardır çiziyorum.

Günün Önemli Haberleri