Sakın AB'ye girmeyin yanarsınız!
Abone olBelçikalı taksici Brüksel'de aracına binen Sabah'ın tepe ismi Erdal Şafak'a, 'Sakın AB'ye girmeyin, yanarsınız!' diye seslendi
Avrupa Birliği ülkeleri krizle boğuşuyor. Halk
yönetimlere fena halde öfkeli. Yunanistan bitmiş vaziyette,
Portekiz sallanıyor, İtalya tarihte görülmemiş kemer sıkma
paketleri hazırlıyor.
Borç krizini aşmanın yolunu vatandaşın maaşını keserek çözme yoluna giden yönetimler sokaktaki insanı çileden çıkardı. İşte o ülkelerden birisi de Belçika.
Sabah Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, Belçikalı taksicinin isyanını dinledi. Kraliyet Sarayı yakınlarındaki otele gitmek üzere bir taksiye binen Şafak, bir dokundu bin ah işitti. Yazar anlatılanları köşesine taşıdı.
İŞİNDEN OLDU
53 yaşındaki taksicinin 70 yaşında gösterdiğini yazan Şafak,
adamın kriz öyküsünü anlattı:
(...)"Dünya çapında bir reklam ajansında grafiker olarak çalışıyordum. Kriz patlak verince şirket önce beni kapı önüne koydu. En kıdemli personel olmam nedeniyle. Çalıştırmaya devam ederse tazminatımın daha da büyük rakamlara ulaşacağını, bunun da şirkete mali külfet getireceğini söylediler..."
TORPİL ORADA DA VAR
Bir süre daha sustu. Soluklanarak devam etti: "AB Komisyonu o
sıkıntılı günlerimde sınavla grafiker alacağını ilan etti. 360 kişi
başvurduk. 8 kişi sınavı kazandı. Biri de bendim. Hatta ben birinci
olmuştum. Birkaç gün sonrasına randevu vererek 8'imizin de işe
alındığını bildirdiler. Belirtilen tarihte gittik. İlgili daire
başkanı ne dese beğenirsiniz; 'Kusura bakmayın, hiçbirinizi işe
almıyoruz...' Daha sonrası da var. Bizi işe almayı reddeden daire
başkanı bir hemşehrisine o işi verdi. Neredeyse 8'imize ödenecek
maaşın toplamına yakın bir ücretle... AB ve Komisyon işte böyle
çalışıyor. Dost-ahbap ilişkileriyle, torpil sistemiyle..."
Ve burada Fransızcasını bile yazamayacağım sunturlu bir küfür
salladı."
AB Komisyonu binasının önünde geçerken taksicinin sinirlerinin zıpladığını söyleyen Şafak, AB yönetiminin nasıl bir yanlış içinde olduğunu rakamlarla dinledi:
UTANMADAN GEÇİNEMİYORUZ DİYORLAR
(...)O sırada Charlemagne Bulvarı'na varmıştık. AB Komisyonu
binasının bulunduğu bölgeye. Taksici binayı gösterip sordu:
"Buradakilerin ne kadar para aldıklarını biliyor
musunuz?"
Az-çok biliyordum: "Herhalde Belçika'daki
ortalama gelirin üstünde olmalı."
Dişlerini sıktı; "Ne Belçika'sı, AB'deki ortalama ücretin üstünde.
Hem de ne üstünde" diye tısladı.
Rakamlarla örnekler sıraladı: "İşe yeni başlayan bir AB bürokratı
sosyal yardımlar ve diğer avantajlar hariç 3.500 avro alıyor. Brüt
diye belirtilmesine bakmayın; onların maaşlarının çok büyük bir
dilimi vergiden muaf. Daha sonra görevin önemine ve kıdeme bağlı
olarak bu maaş 18 bin avroya kadar çıkıyor. Buna business sınıfta
bedava uçak biletini, AB mutfağından çok cüzi bir fiyatla karnını
doyurmasını, kira yardımını ve sosyal hakları ekleyin..."
Yine dişlerini ve yumruklarını sıktı: "Bir de utanmadan
geçinemiyoruz diye zam istemiyorlar mı? Hem de 2012 için yüzde 10
zam!" Ve bir sunturlu küfür daha..."
SAKIN HAA GİRMEYİN
Çok sinirlenen taksicinin isyan sözlerine yer veren Şafak, Türkiye'den geliyorum dediğinde aldığı cevap çok manidardı. Yazar yazısını işte böyle tamamladı:
"Artık neredeyse bağıra bağıra konuşmaya başlamıştı:
"Krizin sorumlusu bu beyler ve onları o görevlere getiren
siyasiler ama bedelini biz halklar ödüyoruz. Gel de isyan
etme..."
30 Ocak'ta Belçika genelinde yapılan genel
greve katıldığını anlattı, "Biz emekçilerin ve emeklilerin
gücünü asıl bu ay görecekler; tüm Avrupa'da genel greve
gittiğimizde" diye ekledi.
Otele varmıştık. Aklına geldi; nereli olduğumu sordu. "Türkiye'den
geliyorum" dedim. "Sakın haaa" dedi, "Sakın AB'ye girmeyin,
yanarsınız!"
Ücretini ödedim. Gülerek kafa sallayıp taksiden
indim..."