Sabah ve Hürriyet kavgalı oldu
Abone olHıncal Uluç'unHürriyet Gazetesi hakkında yazdığı yazı, Sabah ve Hürriyet'in arasında gerginliğe neden oldu. Esat Yılmaer, Uluç'u ve Sabah'ı iyice haşladı.
Esat YILMAER, "Sabah’ın ayıbı" başlıklı
yazısında Hürriyet Gazetesi'ni suçlayan Hıncal Uluç'a ve Sabah
Gazetesi'ne cevap verdi.
Sabah’ın ayıbı
Basketbol Federasyonu seçiminde yürütülen kirli ve çirkin
kampanyaya Hıncal Uluç da katılarak işi Hürriyet'e saldırmaya kadar
götürdü. Mert olun. Artık şahsi meseleniz haline getirdiğiniz seçim
kampanyasını Hürriyet üzerinden yapmayın. Biz bu seçimlerde sadece
basketbolun tarafındayız.
BASKETBOL Federasyonu seçiminde yürütülen kirli kampanya ve bir
adayı desteklemekten çok bugünkü federasyon başkanını devirmek için
yola çıkan koro, işi gerçekten çok çirkin boyutlara getirdi. Bu
amacı belli kampanya sonunda iş bugüne dek tarafsızlığını ve
ilkelerini her zaman korumuş olan Hürriyet'e saldırmaya kadar
gitti. Kendi gazetesinde bile yazdırılmayan Ünal Özüak'ın
sözcülüğüne soyunan Hıncal Uluç da bu kampanyaya katılarak
Hürriyet'in Malezya'daki 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası oylaması
sırasında bir gazeticilik ayıbı işlediğini ileri sürdü.
Üstelik daha da ileri gidip benim, Doğan Hakyemez ile birlikte
Turgay Demirel'in muhaliflerini hırpalamak adına asparagas haber
düzenleyerek tetikçilik yaptığımızı ve dolayısıyla bir tezgah
kurduğumuzu iddia etti.
Tanjeviç tanıktır
El insaf... Sizin benimle birlikte tezgah kurduğunu iddia ettiğiniz
Doğan Hakyemez Malezya'da bile değildi. Orada olmayan bir kişiyle
bu tezgahı kurmam ne kadar mümkün bilemiyorum. Bugüne dek yaptığım
ve doğruluğundan emin olduğum bir haberi savunmaya hiç gerek
duymadım. Bugün de haberimin doğruluğunu savunmayacağım.
Kaldı ki, Kanadalı delege Leslie Del Cin ile yaptığımız görüşmeyi
yalanlayan aynı haberde, delegenin Malezya'da böyle bir şeyin
konuşulduğunu da söylemesini gözlerinden kaçırıyorlar herhalde.
Yöneticilerin önce söylediklerini sonra söylemediklerini iddia
etmeleri, ilk defa başımıza gelen bir olay değil.
Bu görüşmenin yapıldığı sırada aynı masada Hürriyet Spor
Servisi'nden Celal Demirbilek ile Milli Takımımız'ın teknik
sorumlusu Bogdan Tanjevic de vardı. Tanjevic bu konuda her türlü
sorunuzu yanıtlayabilecektir.
Basketbolun tarafındayız
Kaldı ki, ben yazımda herhangi bir ismi bildiğimi söylemedim ve
isim vermedim. Bunu da CNN Türk'te başka bir konuda katıldığım
programda, yöneltilen bir soruya karşı açıkladım. Eğer bu ismi
alabilseydim, onu da yazardım.
Niye 15 gün beklediler?
Benim asıl üzüldüğüm nokta, tezgah kurarak Hürriyet'i bu seçim
çekişmesine alet ettiğim iddialarıdır. Peki, kendileri bu haberi
yalanmak için niye 15 gün beklemişlerdir. Haberin yayınlandığı gün
Kanadalı delegeyi bulup aynı soruyu sorabilirlerdi. Bu da seçim
için kimin ne yaptığının en açık göstergesi.
Mert olun. Artık şahsi meseleniz haline getirdiğiniz Basketbol
Federasyonu seçim kampanyasını Hürriyet üzerinden yapmayın.
Hürriyet'in sizin gibi, şahsi meselelerini ve keyfi
tarafkirliklerini gazetecilik diye sunma gibi bir anlayışı ve
sizden etik dersi almaya ihtiyacı hiç yoktur. Biz bu seçimlerde
sadece basketbolun tarafındayız.
Unutmayın ki, Hürriyet Türkiye'de basketbolu ana sayfalarına, hatta
birinci sayfalarına taşıyan ilk gazetedir. Hürriyet'te Yalçın
Granit gibi dünya çapında bir yazar, sizin çok eleştirdiğiniz Doğan
Hakyemez gibi bir basketbol gönüllüsü ve uzmanı yazı yazmaktadır.
Ben de Türkiye'de basketboldan spor müdürlüğüne gelen ilk
kişiyim.
Asla taraf değiliz
Sizin bu konudaki görüşleriniz, bizim için seçim kampanyası yürüten
tarafların birinin propagandası ne kadar geçerliyse, o kadar
geçerlidir. Çünkü siz basketbol federasyonu seçiminde tarafsınız.
İnsanları sindirerek, desteklediğiniz adayın seçilmesi için her
şeyi yapıyorsunuz. Biz ise asla taraf değiliz.
Benim Turgay Demirel'e yakın olduğumu iddia edenler, diğer aday
Lutfi Arıboğan'a da ne kadar yakın olduğumu, kendisine sorsunlar.
Bugüne kadar yaptığımız yayınlarda Demirel'e ne kadar yer
verdiysek, Arıboğan'a da o kadar yer verdik. Bu Hürriyet'in ne
kadar ilkeli olduğunun en açık göstergesidir.
Gazetecilikte bizlere ve başkalarına karşı takındığınız tavır
giderek fikri bir terör haline geliyor. Bu terör korumasız
sanatçıları, yalnız siyasetçileri korkutabilir. Ama bu metodla
bizleri yıldıramazsınız.
Siz beni Genel Yayın Yönetmenim Ertuğrul Özkök'e gammazlayarak,
basın içinde pek de doğru olmayan bir yöntem seçmişsiniz. Ama bu
yaptığınızın sayın Ertuğrul Özkök için geçerli yöntem olmadığını da
söyleyeyim.
25 yılı aşan gazetecilik yaşamımda ne mesleğimi ne de gazetemi
böyle bir olaya alet ettiğimi kimse görmemiştir. Demirel'i devirmek
için yola çıkan koro, belli ki kendi yöntemlerini başkalarının da
kullandığı paranoyasına kapılmış.
Bizi etkileyemezsiniz
Herşeyi herkesten çok bildiğini sanarak Hürriyet'i karalamaya
kalkmak ve gazetecilik ayıbı işlediğini söylemek, açıkça bizi kendi
kavgalarının içine çekmenin bir çabasıdır. Ben yazdığım o yazının
ve sorduklarımın sonuna kadar arkasındayım. Acaba kendi
istediklerinin olması için çeşitli karalama kampanyaları
yürütenler, seçim sonrasında da bu yaptıklarının arkasında
durabilecekler mi?
Hürriyet'e saldırmak ve Hürriyet'in tezgah kurduğunu ileri sürmek,
sanırım "etik" sözcüğünü dillerinden düşürmeyenler için pek de etik
olmayan bir yöntem. Hürriyet'in ağırlığı gerçekten çok fazladır.
Biz bu ağırlığın bilincinde gazetecilik yaparken, kendilerinin
düştüğü yanılgıları görmeyip Hürriyet'e saldıranlara da en iyi
yanıtı okurlar verecektir.
Sabah Spor Servisi'ndeki sevgili arkadaşlarım yazının başlığından
hiç alınmasınlar. Hıncal Uluç bizim yaptığımız haberi "Hürriyet'in
ayıbı" diye nitelediği için kendisine aynı şekilde yanıt vermeyi
uygun gördük.
YAZI:Esat YILMAER