Rusya krizi aşılmaya çalışıyor
Abone olDevlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Rusya'nın yaş meyve sebze ithalatını durdurması sorununu bütün diplomatik kanalları kullanarak çözmeye çalıştıklarını söyledi.
Moldova'nın başkenti Kişinev'de bulunan Tüzmen, gazetecilerin,
sırasıyla Rusya'nın yaş sebze ve meyve ithalatını durdurması,
Fransa ve Hollanda'daki referandumlar, Irak'a yapılan ihracat,
Türkiye'nin komşu ülkelere ihracatı ve sözde Ermeni soykırımıyla
ilgili sorularını yanıtladı. Tüzmen, Rusya'nın yaş meyve sebze
ithalatını durdurmasının yeni bir durum olmadığını, yaklaşık 5
senedir her yıl Rusya'nın Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na gıda
karantina belgelerinin ve bitki sağlık sertifikalarının tanzimiyle
ilgili olarak yazı yazdığını söyledi. Konuyla ilgili daha önceki
durumları şahsi ilişkilerle ve tanıdıkları grupları devreye sokarak
hallettiklerini ifade eden Tüzmen, ''Hep bu şekilde yumurta kapıya
geldikten sonra hareket etmiştik. Rusya 7 ay önce gönderdiği yazıya
halen cevap alamadığı için durdurmuş. Bütün diplomatik kanalları,
kendi kişisel arkadaşlarımızı da kullanarak çözmeye çalışıyoruz''
dedi. Rusya ile yaklaşık 220 milyon dolarlık bir ihracat olduğuna
dikkati çeken Tüzmen, bu durumun Finike'den Hatay'a kadar olan
bölgede yaş meyve sebze ihracatçılarının büyük sıkıntılarla
karşılaşmasını neden olduğunu söyledi. Bu sorunun acil çözümü
elbirliğiyle çalışıldığını, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın
harekete geçtiğini kaydeden Tüzmen, ancak Akdeniz sineği olarak
adlandırılan zararlı nedeniyle bütün yaş meyve sebze ihracatının
durdurulmasının bir haksızlık olduğunu kaydetti. Tüzmen, ancak
bunun nedeninin sadece Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın yazısının
gecikmesinden kaynaklandığını söylemenin yanlış olabileceğini
vurgulayarak, yazının sadece önemli bir koz olduğunu kaydetti.
-FRANSA'DAKİ REFERANDUM- ''AB'nin katı yapısının biraz daha
sulanması Türkiye'nin girişini biraz daha da kolaylaştıracaktır''
şeklinde görüşler bulunduğunu belirten Tüzmen, bunun zaman içinde
görüleceğini kaydetti. AB'nin genişleme sürecindeki 15'lerden
sonraki ikinci 25'te kalite ve kantite çarpışmasının yine kendisini
göstereceğini ifade eden Tüzmen, çünkü bazı ülkelerin apar topar
gerekli standartları tam sağlayamamalarına rağmen bu işin içine
çekildiklerini söyledi. Tüzmen, ileride AET'nin tekrar ana
hatlarıyla ağırlık kazanmaya başlayacağını ileri sürdü. Burada oyun
sonucunu çok ciddi bir biçimde Fransız çiftçilerinin belirlediğini
belirten Tüzmen, ''Neden? Senelerce tarıma dayalı bir ekonomi vardı
ve bu sanayileşmenin baskısını yemişti. Ancak daha sonra prim
verildi, sübvanse edildi. Ama tarım kesimi bu işe karşı oldu'' diye
konuştu. Bunun da tarım kesiminde ulus devlet kavramının daha
yaygın olduğunu gösterdiğini ifade eden Tüzmen, ancak bunun
Hollanda'daki oylamaya menfi etkileyerek, tetikleyebileceğini
kaydetti. AT'nin burada AET'ye doğru tekrar bir viraj almak zorunda
kalabileceğini iddia eden Tüzmen, bunun da hem Avrupa'nın hem de
Türkiye'nin olayı daha farklı bir gözlükle değerlendirmesini
sağlayacağını bildirdi. Tüzmen, ''Çünkü yavaş yavaş herkes şunun
farkına varmaya başladı. Brüksel'de bir bürokrasi imparatorluğu
kurulmaya başladı. Buradan herkesin artık şikayeti var. Karar verme
mekanizmaları son derece yavaş işliyor. Karar verildiği zaman o
ülkenin bütün hakları, özellikleri, bütün kesimleri, sektörleri çok
iyi bir şekilde masaya yatırıldığı konusunda bazı tereddütler var''
diye konuştu. ''Böylesine bir bürokrasi imparatorluğuna acaba bütün
Avrupa teslim edilebilecek mi?'' diye soran Tüzmen, karar verme
sürecindeki uzamanın ülkelerin şikayetlerini artırmaya başladığını
söyledi. AT'nin bunu aşmak zorunda olduğunu ifade eden Tüzmen,
böylesine bir genişlemeden sonra tekrar siyasi çemberin
daraltılması, ekonomik çemberin artırılmasının söz konusu
olabileceğini kaydetti. -TÜRKİYE'NİN ÜYELİĞİ- Fransa ve Hollanda'da
yapılan referandumların 2 ülkenin kendi iç işi olduğuna dikkati
çeken Tüzmen, burada Türkiye'nin AB'ye girmesinin değil, AB
Anayasası'nın oylandığını hatırlattı. Tüzmen, ''Türkiye için
müzakere tarihi olarak belirlenen 3 Ekim'de taksimetre çalışmaya
başlıyor'' dedi. Buna göre çalışmaları hızlandıracaklarını,
başmüzakerecinin de belli olduğunu kaydeden Tüzmen, ''Türkiye'nin
rotası belli. Bunu en iyi şekilde izlemeye devam edeceğiz'' diye
konuştu. AB'nin bu referandumun sonuçlarını mutlaka tekrar gözden
geçirmek zorunda kalacağını ifade eden Tüzmen, Avrupa'da siyasi
topluluktan tekrar ekonomik topluluğa doğru bir yönelme olacağını
düşündüğünü söyledi. -TÜRKİYE'NİN KOMŞULARIYLA TİCARET HACMİ-
Göreve geldiklerinde Türkiye'nin komşu ülkelere toplam ticaret
hacminin yüzde 3-4'ler seviyesinde olduğuna dikkati çeken Tüzmen
hükümet olduktan sonra ise bu rakamın yüzde 11-12'lerden yüzde
28'lere çıkardıklarını kaydetti. Tüzmen, rakamsal bazda ise bu
oranın 18.5 milyar dolar olduğuna söyledi. Tüzmen, bu sene 180
milyar dolar ticaret hacminin 90 milyar dolarının AB ile
yapılacağını belirtti. -IRAK- Irak'a ihracatla ilgili olarak ise
''Burası elimizden geleni yapmamız gereken bir yer'' diyen Tüzmen,
Irak'taki kaos ortamının kısa vadede çözüleceğini düşünmediğini
kaydetti. Tüzmen, ''Yanı başımızda bir Lübnan yaratılmaya
çalışılıyor. Buna rağmen Irak'a 1.8 milyar dolar seviyesinde olan
ihracatımızın bu sene 2.5 milyar dolar olacağını tahmin ediyorum''
dedi. Tüzmen, 2003-2004'te Irak'a 4-5 milyar dolar ihracat
yapabilecek altyapıyı hazırladıklarını bildiren Tüzmen, ''Irak
konusunda hedeflediğimiz noktalara ulaşamadık. Toplam ithalatı
içinde 13. sıradan 3. sıraya gelmeyi başardığımız Irak, bu kaos
ortamından bize ancak bu kadar imkan sağlıyor'' diye konuştu.
Kürşad Tüzmen, Asya'daki çalışmaların gelecek dönemde ticaret
hacminde yüzde 40-50 oranında bir artışı sağlayacağını da kaydetti.
Van Gölü çevresinde 200 milyon dolara mal olacak bir tren yolu
yapılacağını, bunun turizm açısından da önemli olduğunu ifade eden
Tüzmen, ''Belki önümüzdeki günlerde sadece 50 milyar doları
turizmden İstanbul kazanacak ve ona yakın bir rakamı da Güneydoğu
ve Doğu Anadolu'dan kazanırız diye düşünüyoruz'' dedi. -SÖZDE
ERMENİ SOYKIRIMI- Tüzmen, öncelikle Ermenistan Anayasası'nda yer
alan ve Türkiye'nin öz değerlerini rahatsız eden durumların
değiştirilmesi, Karabağ'daki işgalin ortadan kaldırılması
gerektiğini söyledi. ''Ermenistan'ın bir mermer bloğa defalarca
aynı noktaya damla damla su akar gibi yaptığı ve seneler itibariyle
başarılı olduğunu söyleyebileceğim dezenformasyon kampanyası
durdurulmalıdır. Doğru bilginin artık dünya kamuoyuna diaspora
tarafından verilmesi lazımdır'' diyen Tüzmen, Türkiye'nin tarihte
başını öne eğecek hiçbir soykırım hadisesi olmadığını kaydetti.
Tüzmen, tehcirin olduğu dönemde kabinede 2 tane Ermeni bakan
bulunduğunu ve bunların tehcirin ardından görevlerine devam
ettiklerini vurgulayarak, tarihin iyi irdelenmesi gerektiğini
söyledi. Bunun çocuklara objektif bir şekilde öğretilmesi
gerektiğini belirten Tüzmen, ''Doğrusunu öğretmemiz lazım. Bu
dezenformasyon 40 kere söylenen bir yalanın gerçek anlaşılması gibi
bütün dünya kamuoyunda bizi soru işaretli bir noktaya taşımıştır''
dedi. Tüzmen, bu belirtilen unsurlarda gelişme sağlanması halinde
Türkiye'nin kendi mallarını direkt olarak Ermenistan'a
satabileceğini söyledi.