Rus kanalında şok tartışma Türkiye'nin neresi bombalansın!
Abone olHabertürk gazetesi yazarı Murat Bardakçı, Tarihçi İlber Ortaylı ile birlikte izledikleri Rus televizyon kanalında anlatılanları bugünkü köşesine taşıdı.
Habertürk gazetesi yazarı Murat Bardakçı, Prof. Dr.
İlber Ortaylı ile Rus Planeta kanalında Türkiye konulu
programda konuşulanları bugünkü köşesine taşıdı.
"Rus TV'si yüzünden içine edilen bir gece" başlıklı yazısında Murat Bardakçı, televizyon programındaki konukların 'Türkiye'nin neresinin bombalanması gerektiğini' tartıştığını yazdı.
Yazısının detayında Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın öfkelendiği anları da yazan Bardakçı'nın yazısından detaylar şöyle:
"Bir arkadaşım geçen gece yemeğe gelmişti, sofradan kalkıp çaylarımızı yudumlamak için koltuklarımıza yerleştiğimizde birkaç dakikalığına olsun haberlere bakmak için televizyonu açtım ve istediğim kanalı ararken ekrana Ruslar'ın Planeta'sındaki kalabalık bir tartışma programı geldi...
Kanalı tam geçmek üzere idim ki, ekranda Tayyip Erdoğan ile
Vladimir Putin'in görüntüleri ve Suriye'den çatışma sahneleri
belirdi, etrafı Rusça haykırışlar kapladı. Adamlar belli ki bizden
bahsediyorlardı,meraklandım sesi daha da açtım ve arkadaşımdan
"Bunlar ne diyorlar, bir tercüme etsene" diye
ricada bulundum.
Misafirimin kim olduğunu söyleyeyim: Rusça'ya anadili Türkçe kadar hâkim olan Prof. İlber Ortaylı...
Konuşmaları dinledikçe İlber'in çehresi değişti, suratı asıldıkça asıldı, hiddetlendikçe hiddetlendi, sanki programa katılanlardan biri imişcesine ekranda haykıranlara karşı bu defa o avaz avaz bağırmaya başladı... İlber'i eşimle beraber güç belâ sakinleştirdik, "Yahu, bağırmayı bırak da ne dediklerini söyle" diye rica-minnet yalvardık.
HEDEFTE ANLAŞAMADILAR!
Neyse ki lütfetti ve tercüme etmeye başladı...
Herifler o anda meğerse Türkiye'nin neresinin bombalanması
gerektiğini tartışıyorlarmış! Programın katılımcılarından bir kısmı
Suriye sınırındaki birliklerimizin yokedilmesi gerektiğini
söylerlerken diğerleri "Olmaaaaz! Batı tarafını, sanayi
tesislerini kullanamayacakları hâle getirelim" diyorlarmış
ve çıkan kavganın sebebi Türkiye'nin hangi tarafının dümdüz
edilmesi gerektiği konusunda bir türlü anlaşamamaları imiş! Rus
roketlerinin hedefi konusunda fikir birliğine varamadılar ama
mutlaka bir bombardıman yapılması konusunda anlaştılar ve yaygara
kesildi.
Derken sıra Türkiye'nin ne kadar zalim, kan dökücü ve soykırımcı
olduğunun dillere dolanmasına geldi ve Sovyet Ermenileri ile yine
Sovyet Kürtleri'nin temsilcileri sırayla bize veryansız etmeye
başladılar! İlk sözü sürgündeki Kürdistan Parlamentosu'nun üyesi ve
Rusya'da bir bölgenin milletvekili olan Cemal
Şamoyan aldı. 1915 olaylarından girdi, PKK'dan çıktı,
Türkiye'nin Kürtler'e karşı neler neler yaptığını aklınca anlattı,
Kürtler ile Ermen iler'in en büyük dostunun Rusya olduğunu söyledi,
"Ruslar olmasa idi bu Türkler hepimizi keserlerdi"
gibisinden büyük sözler etti, dinleyicilerden bol bol alkış aldı.
Nihayet o da Türkiye'nin mutlaka bombalanması gerektiğini buyurdu
ve daha fazla alkışlandı.
Ekranda bu defa Kossigyan gibi bir ismi olan Sovyet Ermenisi vardı! Şamoyan'dan aşağı kalacak değil ya, o da bizim Ermeniler'e karşı asırlardır devam eden zulmümüzün geçmişini bol kan, gözyaşı ve bitmeyen nefret sosuna bulayarak dakikalarca diline doladı. Sonra yalvarırcasına Putin'e seslendi, "Birşeyler yap, bu Türkler sadece kendilerinden daha üstün olan kuvvetten anlarlar" dedi ve o da Rus uçağının düşürülmesi üzerine doğan krizin tek çözümünün Türkiye'ye Rus füzelerinin ateşlenmesi olduğunu söyledi...
TANSİYONLARI FIRLAYACAKTI Kİ...
Kossigyan'ın konuşması arka sıralarda oturan 1960 model elbiseler içerisindeki yaşlı-başlı Rus hatunları öyle bir etkiledi ki, sormayın! Alkışlamaktan kadıncağızların avuçları yoruldu; "Da, da, daaaa!", yani "Evet, evet, eveeeet" deyip kafalarını sallamaktan bir hâl oldular. Adam neyse ki edecek başka hakaret bulamayıp da sustu ve sallabaşlaşan hatunların tansiyonları daha fazla oynamadı.
Bu kadarla kaldığını zannetmeyin...
Ucuz Alman çikolataları ile kuruyemişlerinin faydalarını anlatan bir reklama girildi, sonra tekrar stüdyoya dönüldü ve sunucu "Şimdi, Türkiye konusunda çok önemli bir isimden programımız için aldığımız özel demeci yayınlıyoruz" diye müjde verdi!
Ekranda kimin arz-ı endâm ettiğini tahmin buyurun:
Cemil Bayık...
İlber tam o anda tercümeyi bıraktı ve ekrana doğru Rusça
birşeyler haykırmaya başladı! Ne dediğini tabii ki anlayamadım ama
yüzünün ifadesi ileel-kol hareketlerinden Rusçam olsa bile burada
yazamayacağım sözler sarfettiği belli idi ve bu defa onun
tansiyonunun çıkmasına mâni olmak için televizyonu kapatmaya mecbur
kaldım, çayını tazeledim, sonra da sakinleşmesi için çok sevdiği
Domenico Scarlatti'nin bir CD'sini çalmaya başladım! İşte, güzel
bir yemekten sonra tatlı bir sohbet ve bol dedikodu yapmayı
planladığımız ama Planeta kanalı sayesinde berbad olan o gecenin
hikâyesi...