Ruh sağlığını bozan ruh sağlığı hastaneleri!
Abone olRuh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi tarafından 3 yıl akıl hastaneleri izlenerek hazırlanan rapor korkutucu. Hastalar, saatlerce yatağa bağlanıyor, dövülüyor ve toplu halde çırılçıplak banyo yaptırılıyor.
Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi (RUSİHAK), 3 yıl boyunca
ruh ve sinir hastalıkları Hastanelerini izleyerek bir rapor
hazırladı. Eylül 2011-Mart 2014 arasında Türkiye’nin sağlık
Bakanlığı’na bağlı en büyük psikiyatri hastanelerinin bulunduğu ve
3 bin 631 hastanın kaldığı, İstanbul, Manisa, Elazığ, Adana, Samsun
ve Ankara’daki altı hastane izlenerek hazırlanan ‘Ruh sağlığı
alanında insan hakları 2013 Türkiye’ raporunun bulguları
ürkütücü.
HASTANEDE PSİKOLOG
YOK
Rapora göre ruh sağlığı açısından en önemli hastanelerde ciddi
doktor sıkıntısı yaşanıyor. İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir
Hastalıkları Hastanesi’nde (RSHH) bir doktora 7.1, Erenköy RSHH’de
16.6, Manisa RSHH’de 30.2, Adana RSHH’de 24.7, Elazığ RSHH’de 31,
Samsun RSHH’de ise 14.7 hasta düşüyor. Rapor psikolog sayısının da
yetersizliğini gösteriyor. Rapora göre Bakırköy RSHH’de görevli bir
psikologa 34, Manisa’da ise 49 hasta düşüyor. Daha da kötüsü
Erenköy RSHH’de görevli psikolog bile bulunmuyor.
SADECE İLACA DAYALI
TEDAVİ
Ziyaret edilen tüm hastanelerde tedavi gören bireylere yalnızca
ilaca dayalı tedavi uygulanıyor, Sabah altıda kaldırılıp bütün gün
kapalı ortamda, çoğu kez de koridorlarda hiçbir şey yapmadan, TV
izleyerek zaman geçirmek zorunda bırakılıyorlar. Hastanelerde
tedavi yöntemi olarak terapi ve rehabilitasyon ise neredeyse hiç
kullanılmıyor.
CİNSEL TACİZE KORUMA
ZAYIF
Hastanelerde cinsel taciz ve istismarla karşılaşılmamış. Ancak hiç
bir hastanede zayıf grupları (zihinsel engelliler) cinsel taciz ve
istismara karşı koruyucu, önceden planlanmış bir politikanın
bulunmadığı, bu konunun daha çok hemşirelerin bireysel
inisiyatifiyle çözülmeye çalışıldığı belirtiliyor.
ENSEST VAKALRI
BİLDİRİLMİYOR
RUSİHAK’ın izleme ekiplerinin hastane çalışanlarıyla yaptığı
görüşmelerde Bakırköy RSHH’deki bir hemşire yetiştirme yurtlarından
gelen çocuklarda taciz ve tecavüz mağduru sayısının yüksek olduğunu
anlatıyor: “Hastalar arasında sığınma evleri ve bakım kurumlarından
gelen bir kesim var ve onların yüzde 80’i taciz, tecavüz mağduru.
Ensest mağdurları da yoğun ancak adli vakaya dönüşmemesi için,
bildirim yükümlülüğünden dolayı dosyalarına kaydedilmiyor.”
2009 YILINDAN BERİ TECRİTTE OLAN HASTA
VAR
RUSİHAK gözlemcisinin aktardığı bir olay ise sinir bozucu:
“Bakırköy RSHH’de 33. adli serviste hücre tipi demir kapıları olan
iki adet gözlem odasında olduğu ve bu odaların her birinde birer
kişinin kaldığı görüldü. Psikososyal engelli bu kişilerin sürekli
tecritte tutulduğu bilgisi verildi. Tecritte tutulan iki hasta ile
görüşüldü. Biri 2009 yılından beri burada tutulduğunu belirtirken,
diğeri iki yıldır tecritte tutulduğunu söyledi ve hemşireler de
kendisini doğruladı. Günde yarım saat güvenlik eşliğinde odadan
dışarı çıkardıklarını belirttiler. Nedeni sorulduğunda, bir
hastanın iki yıl önce gözüne zarar verdiği bu nedenle iki yıldır
tecritte tutulduğu belirtildi.” Ayrıca uluslararası hukukta
yasaklanmış olmasına rağmen çocuk hastalar da uzun sürelerle tecrit
ediliyor, yatağa bağlanıyor ve hareketsiz tutuluyor.
Adana RSHH’deki bir hasta banyoda çırılçıplak soyulup bekletildiklerini ve aynı havluyu 20 kişinin kullandığını söylüyor. Manisa’da ise toplu banyo yapıldığı, hastaların bitlendiği rapordaki bilgiler arasında.
KORİDOR KOĞUŞLAR KAPISIZ
TUVALETLER
Raporda; odaların, banyoların ve yatakların yetersiz ve hijyenik
olmadığı bazı hastanelerde yersizlik yüzünden hastaların
koridorlara serilen yataklarda yattığı, kapısı olmayan tuvaletler
kullandığı belirtiliyor.
KÜFLÜ ODALAR
Adli servislerdeki hastaların koşulları ise daha kötü. Samsun ve
İstanbul’daki hastanelerde hastalar, 24 saat ışık yanan, rutubetli,
duvarları küflenmiş odalarda kalıyor.
ONBAŞILAR HASTALARI
DÖVÜYOR
Rapora göre tedavi sürecindeki hastalar, sağlık memurları ve
hemşireler tarafından kötü muamele görüyor, hastabakıcılar ve
temizlik görevlileri tarafından dövülüyor. Raporda hastanelerde
görüşülen psikiyatri hastalarının hizmetli personele “onbaşı”
olarak hitap ettiği belirtiliyor. Böyle hitap etmenin bile hizmet
alanla hizmet veren arasındaki ilişkinin hiyerarşik ve baskıcı
niteliğini yansıttığı ifade ediliyor. Görüşülen hastaların çoğu
kendilerine ‘onbaşılar’ tarafından şiddet uygulandığını
aktarıyor.
YATAĞA
BAĞLANIYORLAR
Rapora göre hastalar en ufak bir sorun çıkarıldığında ya da
görevlilere karşı çıktığında yatağa bağlanılıyor. Neredeyse bütün
hastanelerde istemsiz yatan hastaların çoğunluğunun yaklaşık bir
gün tuvalete bile götürülmeden yatağa bağlanarak
cezalandırıldıkları dikkat çekiyor. Oysa Dünya Sağlık Örgütü
hastaların en fazla 2-3’er saat ve 24 saat aralıklarla yatağa
bağlanabileceğine dikkat çekiyor. Adana RSHH’de ise hastalar özel
güvenlikçi gözetiminde elleri kelepçelenerek tecrit odasına
götürülüyor.
ÇALIŞMA, BAKANLIKLARIN İZNİYLE YAPILDI
SANKİ CEZALANDIRMA
MERKEZİ
RUSİHAK bu projeyle ilgili ilk raporu 2008’te yayınlamıştı. Raporun
hazırlandığı çalışma Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı’nın resmi izniyle yapıldı. Hastanelerdeki tüm
izlemeler ve ziyaretler yine bakanlığın oluruyla hayata geçirildi.
Projenin koordinatörü Nalan Erkem, çalışmalarla ilgili şu bilgileri
verdi: “İzleme yaptığımız her ilde yerel gruplarda kurduk. İzleme
yapacağımız illerde STK’lar ve izleme yapacağımız hastanelerin
yönetimleriyle toplantılar yaptık. Yerel 5 kişilik izleme
ekiplerinde gidilen hastanede kendi ya da yakını kalmış bir
vatandaş, STK görevlisi, sosyal çalışmacı, hukukçu ve psikolog
bulunuyordu. Bunun dışında bizim 10 kişilik hukukçu, psikolog,
insan hakları savunucusu ve fotoğrafları çeken belgesel ekibimiz
vardı.”
DÜNYADA EKİP ANLAYIŞI
VAR
“Hastanelerde psikolog bulunmaması normal değil. Sadece ilaca
dayalı tedavi anlayışı hakim olduğundan psikolog olmayabiliyor.
Dünyada tedaviler psikolog, sosyal çalışmacı, psikiyatri hemşiresi,
hastanın ailesi ve hastanın içinde olduğu bir ekip tarafından
planlanıyor. Bizde ise tedaviye sadece bir doktor karar veriyor.
Hastanelerde cinsel taciz vakasıyla karşılaşmadık. Ancak cinsel
taciz vakasıyla gelen kişilere yeterli yardım yapılmıyor.”
DOKTORLAR DİKKAT
ETMELİ
“Dayağın bu kadar çok olduğunu bilmiyorduk. Hastalarla teke tek
yaptığımız görüşmelerde ortaya çıktı. Bu şiddetten hemşireler ne
kadar sorumlu, doktorlar biliyor mu muhtemelen bilmiyor. Ama
bilmeleri gerekir. Hizmetlilerin şiddet eğilimi tüm dünyada bir
sorun. Dayağı daha çok en alt kademe olan ve hastalarla doğrudan
ilişkisi olan hizmetliler uyguluyor. Doktorlar, kendi
servislerindeki hizmetlileri daha dikkatli izlesinler. Bu
hastaneler bir tedavi merkezi, cezalandırma merkezi değil.