RTÜK yeniden düzenleniyor

Abone ol

Radyo Televizyon Üst Kurulu yeniden düzenlemeye tabi tutuluyor. Artık RTÜK daha etkin olacak

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Radyo Televizyon Üst Kurulunun(RTÜK) yeniden düzenlediğini belirterek, "Sektörün sorunlarına çözümler içeren, düzenleme konusundaki yetki karmaşasını ortadan kaldıran, yayın denetimi konusunda RTÜK’ü daha etkin kılan, yayıncılık sektöründe rekabeti arttıran bir içeriğe sahiptir. Dünya ile paralel şekilde sayısal yayıncılığa geçişin hukuksal alt yapısının oluşturulmasının da amaçlandığı kanun tasarısı, yıllardır gerçekleştirilemeyen karasal frekansların tahsisi konusuna da çözüm getirmektedir" dedi.

Arınç, RTÜK Yasa Tasarısı’nın görüşmelerine katılmak üzere geldiği TBMM Anayasa Komisyonu’nda, tasarı ile ilgili bilgi verdi.

Türkiye’de özel radyo ve televizyonların, herhangi bir yasal düzenleme ve izin olmaksızın 1990 yılından itibaren yayıncılığa başladığını hatırlatan Arınç, 1993 yılında Anayasa değişikliği yapılarak radyo ve televizyon yayınları üzerindeki kamu tekelinin kaldırıldığını ifade etti. Özel radyo ve televizyon yayınlarının yasal hale getirildiğini, 1994 yılında yürürlüğe giren 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu kurulduğunu ifade eden Arınç, ilk özel radyo ve televizyon yayıncılığı mevzuatının da oluştuğunu söyledi. Arınç şöyle devam etti:

"2002 yılında yürürlüğe giren 4756 Sayılı Yasa ile yayın durdurma cezası kaldırılarak, programa ceza ve para cezası gibi yeni yaptırımlar getirilmiştir. Ayrıca 2003, 2005 ve 2008 yıllarında da çeşitli hükümlerde değişikliğe gidilmiştir. Söz konusu kanun AB Müktesebatına uyum, yayın teknolojisindeki hızlı değişim, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gibi nedenlerle son on dört yılda yaklaşık yirmi değişiklikle günün şartlarına uyarlanmak istenmiştir. Ancak giderek yasanın bütünselliği bozulmuş, iptal edilen maddeler konusunda ciddi boşluklar doğmuştur.

Mevcut kanunun, yeni teknolojilerin yayıncılık sektöründe hayata geçirilmesine imkân vermediği, karasal yayınların lisanslandırılması konusunda çözümsüz kaldığı, müeyyide sisteminin büyük ölçüde aksadığı tespit edilmiştir. Ayrıca yeni yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Kanunu gibi, Üst Kurula atıf yapılan mevzuat hükümlerinin, kuruluş yasasına dercedilmesi gereği ve Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu iptal kararları gibi temel nedenlerle yasal çerçevenin tamamen yeniden düzenlenmesi zorunlu hale gelmiş ve bu kanun tasarısı hazırlanmıştır."

-4 YILDA ORTAYA ÇIKTI-

Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının hazırlık aşamasının 4 yıl gibi bir sürede ortaya çıktığını dile getiren Bülent Arınç, "Mevcut kanun, öncelikle AB müktesebatına uyum kapsamında gözden geçirilmiş, 2007 yılının Aralık ayında yürürlüğe giren ve AB Sınırötesi Televizyon Direktifini değiştiren AB Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi hükümleri esas alınarak yeniden düzenlenmiştir. Sektörle ilgili düzenlemeler yapılırken, radyo ve televizyon kuruluşları ve ilgili kamu kurumlarıyla çok sayıda ortak toplantı yapılmıştır" diye konuştu.

Arınç, tasarının taslak halinin hazırlanmasından sonraki aşamasını da şöyle anlattı:

"İlgili kamu kurumlarının, radyo ve televizyon kuruluşlarının, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının görüşüne sunulmuştur. Gelen görüşler çerçevesinde son kez gözden geçirilen taslak, daha sonra RTÜK’ün web sitesine yerleştirilerek kamuoyu ile paylaşılmış, bir ay süreyle gelen tüm görüşlerin değerlendirilmesi sonucunda taslağa son şekli verilmiştir. Geçici olanlar hariç elli bir maddeden oluşan kanun tasarısı; sektörün sorunlarına çözümler içeren, düzenleme konusundaki yetki karmaşasını ortadan kaldıran, yayın denetimi konusunda RTÜK’ü daha etkin kılan, yayıncılık sektöründe rekabeti arttıran bir içeriğe sahiptir. Dünya ile paralel şekilde sayısal yayıncılığa geçişin hukuksal alt yapısının oluşturulmasının da amaçlandığı kanun tasarısı, yıllardır gerçekleştirilemeyen karasal frekansların tahsisi konusuna da çözüm getirmektedir."

-RTÜK’E YENİ GİREN DÜZENLEMELER-

Arınç, RTÜK Yasası’na giren yenilikler hakkında da komisyona şu bilgileri verdi:

"Yeni düzenlemeyle, Avrupa eserleri, bağımsız yapımcı, editoryal sorumluluk, gizli ticari iletişim, medya hizmet sağlayıcı, isteğe bağlı yayın hizmeti, koruyucu sembol, sayısal yayın, ürün yerleştirme, verici tesis ve işletim şirketi ve multipleks kapasitesi gibi yeni tanımlar mevzuata girmektedir.

Tasarı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun görevlerini yeniden düzenlemektedir. Bu görevlerden bazıları şöyle sıralanmaktadır:

Yayın hizmetleri alanında ifade ve haber alma özgürlüğünün, düşünce çeşitliliğinin, rekabet ortamının ve çoğulculuğun güvence altına alınması için gerekli tedbirleri almak,

Televizyon kanal ve radyo frekans planlamalarını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak;

Medya hizmet sağlayıcıların sunduğu yayın hizmetlerinde ve platform, multipleks, altyapı işletmecileri ile verici tesis ve işletim şirketinin sunduğu hizmetlerde müeyyideleri uygulamak,

Yayın hizmetlerine ilişkin kamuoyu araştırmaları yapmak veya yaptırmak ve bu araştırmaların sonuçlarını taraflarla paylaşmak,

Yayın hizmetlerinin izlenme ve dinlenme oranı ölçümlerinin yapılmasına ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar ile bu usul ve esaslara uymayan şirket ve kuruluşlara uygulanacak müeyyideleri belirlemek,

Yayın hizmetleri ile ilgili gelişmeleri takip etmek, sektör ile ilgili genel stratejileri belirlemek, yayın hizmetlerinin ülkemizde gelişmesini sağlayacak çalışmalarda bulunmak, medya hizmet sağlayıcıların çalışanlarına yönelik eğitim ve sertifika programları düzenlemek ve sertifika vermek,

Medya okuryazarlığının toplumun tüm kesimlerini içerecek şekilde yaygınlaştırılması amacıyla, başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere diğer kamu kurumları ile işbirliği yapmak."

-MEDYA HİZMETLERİ ÇAĞDAŞ NORMLARA DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR-

AB Görsel- İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi esas alınarak hazırlanan tasarının, yeniden düzenlendiğini ve çağdaş normlara dönüştürüldüğünü vurgulayan Arınç, "Çağdaş normlara dönüştürülmektedir. Burada belirtilmesi gereken en önemli husus, radyo ve televizyon yayınları ile isteğe bağlı hizmetlere uygulanacak yayın ilkelerinin ayrı olarak düzenlenmiş olmasıdır" dedi. Arınç, yeni düzenlemeyle getirilen yayın ilkelerini de şöyle sıraladı:

"Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz.

Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.

Hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz.

İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez. Yayınlarda, gizli kamera, gizli mikrofon ve benzeri teknik araçlarla hukuka aykırı olarak elde edilen görüntü ve kayıtlar kullanılamaz.

Terörizmi ve terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz. Irk, dil, din, cinsiyet, özürlülük, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez. Toplumun millî manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz.

Suç işlemeyi, suçluyu ve suç örgütlerini övücü, suç tekniklerini öğretici nitelikte olamaz.

Çocuklara karşı istismar ve şiddeti özendiremez. Güçsüzlere ve özürlülere karşı ayırımcılık, istismar ve şiddeti teşvik edemez."

-MEDYA SAHİBİ OLMAYA SINIRLAMALAR GETİRİLİYOR-

Tasarıyla, medya sahipliği konusunun yeniden ele alındığını belirten Arınç, şu bilgileri verdi:

"Bu konuda radyo ve televizyon sahibi olmayla ilgili sınırlamalar daraltılarak netleştirilmiş, tekelleşmeyi engellemek üzere tahsis edilecek frekans kapasitesi ve elde edilen sektörel gelir bazlı bir düzenleme getirilmiştir. Yayın kuruluşlarında yabancı sermaye oranı yüzde 25’ten yüzde 50’ye yükseltilmiştir. Ayrıca, bir yabancı gerçek veya tüzel kişi iki yayın kuruluşuna doğrudan ortak olabilecektir. Dolaylı ortaklıkta ise oransal sınır konmamaktadır. Medya sahipliğiyle ilgili düzenlemeler kapsamında, üretim, yatırım, ihracat, ithalat, pazarlama ve finans kurum ve kuruluşlarının yayıncı şirketlere ortak olabilmelerine imkan sağlanmaktadır. Ortaklıkta sektörel gelir ve frekans tahsisi yönünden sınır getirilmektedir.(En fazla dört kanal ve sektörel gelirin yüzde yirmi beşi geçilemiyor) Şirketlerin halka açılması kolaylaştırılmaktadır."


Günün Önemli Haberleri