Rosert Fisk'den Erdoğan için çok ağır sözler
Abone olTürkiye devletinin, Suriye'de geçen yaz sivillere karşı kimyasal silah kullanmasıyla bağlantılı olduğu iddiasını Independent yazarı Robert Fisk de kaleme aldı.
Orta Doğu muhabiri Fisk, ABD'li gazeteci Seymour
Hersh'in aktardığı tıklayın iddialara göndermede bulunduğu
makalesinde, Şam yakınlarında kullanılan kimyasal malzemenin Suriye
rejminin cephaneliğinde bulunmadığı iddiasını
tekrarlıyor.
Fisk'in tartışalacak Independent gazetesindeki yazısını BBC
Türkçe Servisi derledi. Fisk'in Erdoğan için kullandığı
'tin-pot' ifadesinin Türkçe karşılığı ise,
"değersiz", "beş para etmez", "aşağılık" anlamına
geliyor.
Fisk ayrıca, Türkiye'nin Suriye'deki savaşa karışmayı sürdüreceğini
vurgulayarak, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Milli İstihbarat
Teşiklatı Müsteşarı Hakan Fidan'ın aralarında olduğu yetkililerin
Suriye hakkındaki görüşmelerini içerdiği belirtilen ses kaydına
atıf yapıyor.
İngiliz gazetecinin makalesi, "Erdoğan: Model güçlü adamdan
adi diktatöre" başlığını taşıyor.
TÜRKİYE VE SARİN İDDİASI
Fisk, "Öyleyse başka bir Orta Doğulu 'güçlü adam' adi (ve
tehlikeli) bir diktatöre mi dönüştü? Veya muhafazakâr, aklı başında
bir demokrat birden gerçek rengini mi gösterdi?" sorusunu sorduktan
sonra, Erdoğan'ın "Arap uyanışı" sırasında devrimcileri
desteklediğini hatırlatarak şöyle diyor: "Kim eski Osmanlı
bayrağının -veya şimdiki Türk versiyonunun- bir ked daha Gazze ve
Mısır'daki Arap evlerinin üzerinde gururla dalgalanacağına
inanırdı?"
Yazar sözü, Osmanlı Ermenileri'nin yaşadığı Suriye kasabası
tıklayın Keseb'de geçen hafta halkın yerinden edilmesine getirerek,
kasabanın Suriye rejimine karşı muhaliflerin silahlandığı Türkiye
sınırının hemen yakınında olduğuna dikkat çekiyor.
Suriye rejiminin, geçen Ağustos ayında Şam'ın Guta semtinde onlarca
sivilin ölümüne yol açan kimyasal silahın Türkiye üzerinden
getirildiği ve saldırının amacının Batının stratejik silahlarını
Suriye hükümetine çevirmesi olduğu iddiasını hatırlatan Fisk şu
ifadeleri kullanıyor:
NUSRA SUÇLAMASI
"Independent Suriye'deki saldırıları soruşturduğunda Rus kaynaklar,
kimyasalların Esad'a satılmadığını belirtti. Bunlar Moskova
tarafından Libya'daki eski Kaddafi rejimine satılan stoklardan
geliyordu."
"Suriye ordusu subayları ve Esad'a yakın bir isim de, ABD ve
müttefikleri gaz saldırısı nedeniyle rejimi suçlamakta ısrar edince
bana, sarin gazının Türkiye'nin bir bölümünden Suriye'nin
kuzeyindeki isyancılara taşındığına ilişkin resmi kanıta kulak
asılmamasından şikayet ediyordu. Sürekli olarak, Türkiye'nin
güneyinden, yerel polis tarafından sarin olarak tanımlanan kimyasal
madde taşımakla suçlanan 10 El Nusra adamı hakkındaki 130 sayfalık
Türk iddianamesine atıf yapıyorlardı. Doğru söylüyorlardı. Grubun
elebaşı Haytam Kassab, Türk savcısının 25 yıl hapis cezası istediği
mahkemeye çıkarıldı ve daha sonra 'yargılanmak üzere' serbest
bırakıldı. Hepsi ortadan kaybolurken, Türkiye'nin Moskova
büyükelçisi tutuklamaları gözardı ederek -neredeyse Saddamvari bir
kanaatle- 'sarin'in 'antifriz' olduğunu iddia edecekti."
KİMYASALLARIN SURİYE ORDUSUNUN CEPHANELİĞİNDEN ÇIKMADIĞINA İNANIYOR
Robert Fisk, aynı yöndeki iddiaları makalesinde dile getiren ve eski arkadaşı olan Seymour Hersh'in adı belirsiz "yetkilileri" ve "uzmanları" kaynak olarak belirtmesine serzenişte bulunuyor.
Buna karşın, Hersh'in dile getirdiği, Guta'da kullanılan materyallerin bir İngiliz laboratuvarında incelenmesinin ardından ABD ve İngiltere yönetimlerinin, kimyasal malzemenin Suriye ordusunun cephaneliğinden çıkmadığına inandığı iddiasına atıf yapıyor Fisk.
"Hersh'e göre Erdoğan, Amerikalıların Libya'dan Türkiye üzerinden Suriyeli isyancılara silah nakli için 'gizli hat' kurmasına izin vermişti - Sovyetler Birliği'nden Libya'ya sarin nakledilmesi gibi. Hersh, Guta saldırısının meydana gelmesinden sonraki aylar boyunca bu 'gizli hattın' devam ettiğini söylüyor. Aynı zamanda, Türklerin İran ile altın ticareti yapmasına verilen iznin; milyarlarca dolarlık rüşvet parasını, aynı zamanda Erdoğan etrafındaki üst düzey isimlerin eline geçtiği ortaya çıkan yolsuzluk parasını yaratan kârlı girişim."
"Bir Türk gazeteci geçen hafta İstanbul'da bana, Erdoğan'ın -zaten bilinen- çılgınlığının, Şam'daki Guta sarin saldırısının Obama'yı Esad rejimine saldırmaya sevk etmesi beklenirken sonunda öyle olmaması üzerine, gaddarlık düzeyine çıktığını ısrarla anlattı. Eğer Amerikan bombardımanı gerçekleşseydi Türkiye yeni Suriye'de mevki sahibi olacak, bu kadim ülke farz edilen, geniş, Osmanlı tarzı imparatorluğun parçası haline gelebilecekti. Bu işleri çok ileriye götürmek olur."
OBAMA-FİDAN DİYALOĞU
Erdoğan'da "siyasi megalomani izleri" olduğunu söyleyen Fisk, yine Hersh'e atıfla, ABD Başkanı Barack Obama'nın Beyaz Saray'daki yemekte MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a "Suriye'deki radikallerle ne yaptığını biliyoruz" dediği iddiasını aktararak makalesini şöyle noktalıyor:
"Türkiye'nin Suriye savaşına karışması, Amerikalılar ne yaparsa yapsın sürecek. Obama isyancıların hem güvenilmez, hem tehlikeli, hem de mağlup durumda olduğuna inanıyor. Fakat YouTube'da yer alınca -ki yasaklandı- Erdoğan'ı çok öfkelendiren bantlardan biri, Türk yetkililerin Suriye'ye kendi saldırılarına bahane ararkenki konuşmalarını aktarıyordu. 'Üzerinde oynanmış' diye haykırdı Türk hükümeti. Hiç kuşkusuz."