Reina’daki o ABD’liye CIA ajanı sorusu
Abone olREİNA saldırısından sonra ABD’ye dönüşte Atatürk Havalimanı’nda kameralar önünde konuşurken tavırları komplo teorilerine yol açan Jake Raak’in geçen hafta İstanbul’a gelerek Silivri’deki duruşmaya katıldığı ortaya çıktı.
ABD’ye dönüşünde Hürriyet’e konuşan Raak, duruşmada ‘CIA için mi
çalışıyorsun’ diye sorulduğunu kendisinin de saldırganın yüzüne
‘Sen silahsız bir hiçsin’ diye bağırdığını söyledi.
İstanbul’daki Reina kulübünde düzenlenen 39 kişinin öldüğü terör
saldırısında yaralanan ve ‘ikinci tetikçi’, ‘CIA Ajanı’ denilen
Amerikalı Jake Raak (36) geçen hafta İstanbul’a döndü, taksiyle
Silivri’deki duruşmaya gitti. Philadelphia’da Hürriyet’e konuşan
Raak, özetle şunları anlattı:
MEDYADAN ÖĞRENDİM
“Duruşmanın yapılacağını medyadan öğrenince İstanbul’a tek başıma
gittim. Aynı otele yerleştim. İlk gün Reina’ya gidip kapısına bir
demet çiçek bıraktım. Duruşma günü Silivri’deki mahkemeye Uber
çağırıp tek başıma gittim. Şoföre zar zor olsa da kim olduğumu
internetteki fotoğraf ve videoları göstererek anlattım. O da
kapıdaki askerlere durumumu anlatıp mahkeme salonuna girmemi
sağladı.
Arkadaşlarım İstanbul’a gitmemi istemiyorlardı, özellikle basındaki komplo teorilerinden de endişeleniyor, İstanbul’da başıma kötü bir şeyin geleceğinden korkuyorlardı. Ben o haberleri hiç ciddiye almamıştım.
Duruşma salonu çok büyüktü. İçeride güvenlik görevlisinden çok, tutuklu DEAŞ üyesi vardı. Saldırıyı gerçekleştiren Abdulkadir Masharipov da salondaydı. Yanımda oturan diğer kişinin Reina’nın sahibi olduğunu öğrendim. Ne konuşuluyor hiç anlamıyordum. Salon çok büyüktü, konuşanları ekranlardan izleyebiliyordum.
Önümüzde mikrofonlar vardı. Bana sadece sanıkların avukatları
sorular sordu. Bana ‘CIA için mi çalışıyorsun’, ‘ABD hükümetinin
elemanı mısın’ gibi inandırıcılığımı bozacak sorular yönelttiler.
Reina’da o gece neler gördüğümü anlattırdılar. Daha sonra;
‘Saldırganı görsen tanır mısın’, ‘Ekranda gördüğün kişi o geceki
saldırgan mıydı’ diye sordular. Ben İstanbul’a saldırganın yüzüne
iki laf etmek için gelmiştim. Yüzüne bakarak bunu söylemek
istediğim için mahkemeden izin isteyerek saldırganın karşısına
geçtim. Ona “O silah olmadan sen bir hiçsin” dedim. Avukatları, “O
gece kulüp karanlıktı, onu nasıl tanıdın? Alkollü değil miydin”
diye sorular yönelttiler.
DÖNMEK KOLAY DEĞİLDİ
İstanbul’da dört gün
kaldım. 27 Mart’taki duruşmaya katıldım. İstanbul’u gezdim.
İstanbul’da bu defa omuzlarımdan büyük bir yük kalktı. Artık hayata
karşı daha pozitifim. O saldırıdan sonra İstanbul’a dönmek kolay
değildi. Benden başka dönen de olduğunu duymadım. Alacağım tazminat
ve dava bile yok. Bir hukuk firması tazminat davası açmak üzere
benden 4.500 dolar istedi. Ancak daha sonra davanın açılamayacağını
söylediler. Param da yandı.”
‘FBI KARŞILADI, SONRA İLGİLENMEDİ’
“Benim için “CIA ajanı”, “Amerikalı asker”, “ayrılırken Hitler
selamı verdi” ve “ikinci saldırgan oydu” diye yazdılar. Bu tip
yorumları yapanlar ABD’deki benzeri saldırılar sonrasında da ortaya
çıkıyorlar. Askeri okul mezunu olduğumu, sosyal medya hesaplarımdan
herkes biliyor. Ancak ben hiç askerlik yapmadım. Ailemin klima
bacaları üreten fabrikasını devraldım. Saldırıdan sonra işlerim
önceki yıla göre yüzde 75 düştü. Sadece üç çalışanım kaldı.
ABD’deki fizik tedavim için çok büyük paralar ödedim.
Ülkeme döndüğümde FBI beni havalimanında karşıladı. Bana yaşadıklarımı anlattırıp sorular yönelttikten sonra, onlara İstanbul’daki duruşmalara katılıp saldırgana bir çift söz etmek istediğimi söyledim. Yardım sözü verdiler. Ancak bir daha ne aradılar ne de telefonlarıma çıktılar. İstedikleri bilgileri aldıktan sonra beni terk ettiler.”
‘ÖLENLERDEN BİRİ BİZİM ŞOFÖRÜMÜZDÜ’
“Dokuz arkadaş yılbaşını geçirmek üzere İstanbul’a gitmiştik.
Reina’yı bize otel önermişti. Otelden özel şoför istedik. Kapıda
ölenlerden birisi bizim şoförümüzdü. Reina’ya gece 23.30’da vardık.
Masamız kulübün tam ortasında VIP bölümündeydi. Bir saat geçmemişti
ki panik oldu. Silah sesleri duydum ama anlam veremedim. Sonra
saldırganı 10 metre önümüzde ateş ederken gördüm. Bazılarının
vurularak düştüğünü gördüm, yere kapandık. Mermi sesleri çok
kuvvetliydi, o sırada iki yerimde acı hissettim. Vurulduğumu
anladım. Böyle bir şey yaşamamıştım.
Boynumda asılı olan yılbaşı süsü ile bacağımı bağladım. Ameliyat eden doktor Hilmi Karadeniz, merminin kemerimi delip kalçamdan vücuduma girerek dizime kadar gittiği ve orada kaldığını söyledi. Çok başarılı bir ameliyatla çıkardılar. İstanbul’dan ayrılırken gazetecilere yaptığım açıklamalardaki vücut dilim hakkında Türk basınında çıkan haberlere üzüldüm, şaşırmadım. O anda yüzümdeki bir anlık gülümseme, bu saldırıdan ben ve arkadaşlarımın kurtulmuş olması ve evime dönüyor olmamdan kaynaklanıyordu.”