Şeytan’la başlayıp ilk insan Âdem’le devam eden, insanoğlunun
aldanış öyküsü, zamana nispet eder bir dirençle günümüze kadar
geldi.
Gündelik hayatın akışında birçok kez aldanan insan;
bazen bu aldanışın farkındalığı altında ezilirken, bazen kayıtsız
bir gafletle aldanışı “başarının mutlak yolu” olarak görme
zafiyetine kapıldı.
Ancak asıl aldanma bunlar değildi.
Aldanmanın en büyüğü, Yaratıcısına ve onun ilahi düzenine karşı
yapılandı…
Kimi zaman düzeni kuranlar kimi zaman da düzene uyanlar
oldu aldananlar.
Ve kimler yoktu bunlar arasında...
İBB’nin düzenlemiş olduğu Yenikapı’daki Gençlik Fuarı’na iştirak
ettim hafta sonu.
Önceleri çokça fazla umudumu kaybetmiş olduğum gençliğimizi
gördüm bu güzel organizasyonda.
Uzun uzun gezip iletişime geçip muhabbet ettiğim gençler
oldu.
Liselisinden Üniversitelisine kadar.
Muhatap olduğum bu gençler ve her bir dernekteki görevli gençler
hem umudumu ziyadesiyle yükseltti hem de bana eyvah dedirtti!
Eyvah dedirtti çünkü umudumu kaybetmiş olarak addettiğim
gençliğin aslında kendi gençliğimin boş geçmesinden ötürü olduğunu
tespit ettim.
Evet, benim gençliğim heba oldu bunu itiraf ediyorum lakin geçte
olsa sancılı yaşamayı öğrenen ve gayret eden birisiyim.
Sürekli gençlik için Said Nursi’nin : “Eyvah aldandık!.. Şu
hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün
zâyi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat bir uykudur, bir rüya gibi
geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar, gider...”
sözünü söyler dururdum.
Oysa bu sözün benim gençliğim için söylenmesi gereken bir söz
olduğunu keşfettim.
Çok şükür elhamdülillah bu gençlik beni ziyadesiyle memnun ve
umutlu etti.
Toplumun ayakta kalmasında en önemli amiller; dini,
milli ve siyasi hassasiyetlerdir.
Bu fuar bana bu hassasiyetin tam yerinde olduğunu gösterdi.
Bir gençlik hem dini, hem milli hem de siyasi hassasiyet
perspektifinde hayatını ikame edip idame ettirmeye çalışıyorsa bu
güçlü bir geleceğin işaretidir biiznillah.
Bu gençliğin, arkasından gidip davasını dava bildiği lider Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Kendisinin aldandığını
ya da aldattığını söyleyenler bu fuara giderek hassasiyet sahibi
gençlerin heyecanını gördükten sonra bu ülkenin umutları olduğuna
şahit olabilirler.
Aldanmanın mümkün olamayışına bir delil şudur ki:
“Aldanmanın varlığı, sonradan anlaşılmasına bağlıdır.”
Kişinin yanıldığını, bir hileyle karşı karşıya olduğunu, bir
tuzağa düşürüldüğünü anlamadığı takdirde, aldandığını anlaması da
mümkün değildir.
Bu takdirde kişi o yalanla yaşar ve gerçeği öğrenene dek
aldandığını bilmez.
Anlamak fiili ise, ancak ve ancak akıl ile mümkün
olacaktır.
Gençlik Fuarını gezip hem görevli gençlerimizle hem de katılımcı
gençlerimiz ile muhabbet ortamı kurabilenler göreceklerdir ki; 2013
yılından beri çekilen sıkıntılar boşa değildir.
2013 yılı öncesinde dini ve manevi hassasiyetler kullanılarak
hem maddi hem de manevi olarak gençliğimiz ve insanımız
kullanıldı.
Bu gözlerdeki boyayı fark edip silmeye gayret eden bir liderin
çabası sonucudur şu an gençliğin kendisine bir davayı hedef
koyması.
Genç STK’larımızdaki bu dava hassasiyeti inşallah bütün
siyasi partilerin teşkilatlarına da yansır.
Zira söz konusu vatan olunca “davam var” diyenler bütün
menfaatlerini kenara atıp sadece vatanın menfaati için
çalışacaklardır.
Sıkıntı çekilmeden ferah günlerin gelmeyeceğini
bilenlerdir dava bildiklerine sarılanlar.
Bu gençliğin bir davası var artık. Çok şükür.
Önüne koyduğu hedef ile savrulmaktan kendini muhafaza edeceğini
de kavramış durumdadır vesselam…