Rauf Denktaş için ağır bir yazı
Abone olHerkes Rauf Denktaş'a övgüler yağdırırken, Radikal yazarı Oral Çalışlar cenaze gününde 'aykırı' bir yazı kaleme aldı.
Yazar Oral Çalışlar, Denktaş'ı 'demokrasi karşıtlarının
ikonu' olarak tarif etti. Herkes onun kahramanlıklarını anlatmakta
birbiriyle yarışırken yazar, madalyonun öteki yüzüne baktı,
söylenmeyeni dile getirdi.
Çalışlar, Denktaş'ı Özel Harp Dairesi'nin elemanı, 1960'lı yıllarda Kıbrıs'ta meydana gelen olayları provoke eden, muhalif seslerin öldürülmesine ön ayak olan bir isim olmakla suçladı.
FAZIL KÜÇÜK'Ü DEVRE DIŞI BIRAKIP DENKTAŞ'I GETİRDİLER
Türkiye'nin karanlık yapılanmasının merkez üssünün Kıbrıs olduğuna dikkati çeken Çalışlar, yazısında Denktaş'ın nasıl başa getirildiği hakkında çarpıcı iddialara yer verdi.
(...)Rauf Denktaş'ın nasıl yönetime getirildiğini Kıbrıs
konusunun askeri aktörlerinden Özel Harp Dairesi Başkanı emekli
orgeneral Kemal Yamak 'Gölgede Kalan İzler ve
Söyleşiler' adlı kitabında anlatır. Yamak, o dönemdeki
Kıbrıs Türk Cemaati Başkanı Fazıl Küçük'ün tehdit edilerek saf dışı
bırakılışmı ve yerine Denktaş'ın getirilişini şüpheye yer
bırakmayan bir netlik içinde ortaya koymuştur."
DERVİŞ EROĞLU'NA TEHDİT
Çalışlar, Denktaş'ın karşısına çıkmaya hazırlanan Derviş Eroğlu'nun başına gelenleri de hatırlatmadan edemiyor.
(...)KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, yıllar önce Cumhurbaşkanı
adayı olarak Denktaş'ın karşısına çıkmaya kalkıştığında başına
gelenleri hatırlıyor musunuz?
Çevresini (kendi itirafıyla) MİT ajanları sarmış, Ankara'ya
çağrılıp uyarılmış, adaylıktan vazgeçmesi sağlanmıştı."
EN UYGUN ELEMAN
Yazar Çalışlar, ağır ithamlarını kritik isimlerin anılarına ve Kıbrıslı akademisyenin kitabına dayandırıyor. 1960'lı yıllarda meyana gelen olaylarla ilgili anlatılanlar inanılır gibi değil. Yazara kulak veriyoruz.
(...)Özel Harp Dairesi kurucularından emekli albay İsmail Tansu,
anılarında, Kıbrıs'ta yürüttükleri özel harbi heyecanla anlatır.
Rauf Denktaş'ın Kıbrıs'ı bölme ve yarısını Türkiye'ye bağlama
yönündeki girişimler için en uygun eleman olduğunu belirtir.
Onu Ankara'da Özel Harp Dairesi karagâhında eğitirler. Bu eğitim
sırasında, silah talimi yaparken Denktaş'ın çekilmiş bir
fotoğrafını da İsmail Tansu 'Aslında Hiç Kimse
Uyumuyordu' başlıklı kitabının 104 sayfasında
yayımlamıştı.
DENKTAŞ'IN GAZETESİ SUİKAST ÖNCESİ HEDEF GÖSTERDİ
İDDİASI
Kıbrıslı akademisyen Tözer Karafistan'ın "Cumhuriyet" başlıklı
araştırma kitabında, Kıbrıslı bir muhalif gazetecinin ve Kıbrıslı
bir muhalif parti liderinin başına gelen korkunç olaylar
anlatılıyor: Cumhuriyet, 16 Ağustos 196023 Nisan 1962 tarihleri
arasında Kıbrıs'ta yayımlanan ve iki toplum arasında barışçı çözümü
savunan ve iki taraflı provokatörleri teşhir etmeye çalışan bir
gazetedir. O günlerde, camilerin bombalanması, muhaliflere yönelik
suikastler gibi (bugün Ergenekon davasındaki örneklerinde
gördüğümüz türden) provokasyonlar birer birer sahneye konulur. Önde
gelen barış yanlısı Türk siyasetçiler öldürülür.
Amaç ortak bir çözümü engellemek ve iki toplumu birbirine düşman
etmektir.
Cumhuriyet gazetesi, Kıbrıs Türk Halk Partisi bu gergin ortamın
arkasındaki tezgâha dikkat çeken yayınlar ve açıklamalar yaparlar.
Muhalif seslerin susturulmasına yönelik yayın yapan gazetelerden
birisi de Denktaş'ın Nacak gazetesidir. Bir gece yarısı Cumhuriyet
gazetesi sahibi avukat Ayhan Hikmet ve Kıbrıs Türk Halk Partisi
Gelen Sekreteri Ahmet Gürkan, eşlerinin yanı başında maskeli
kişiler tarafından öldürülürler.
KIBRIS'TAKİ FAİLİ MEÇHULLER
İki toplumun bir arada yaşamasını savunan etkili bir siyasi güç, bu
şekilde bertaraf edilmiştir.
Gazete ve parti kapanmış, birçok insan can korkusuyla Kıbrıs'tan
kaçmak zorunda kalmıştır. İkisi de avukat olan bu iki aydının
"Rum yanlısı" olduğu, Türkiye'de yayımlanan
gazetelerde dile getirilir.
Kıbrıs'taki faili meçhul cinayetler, 90'lara kadar hep sürdü...
Kıbrıs'ı bir "Özel Harp karargâhı" olarak
tanımlayabiliriz. Türkiye'nin dünyadan soyutlanmasında Kıbrıs'taki
çözümsüzlük önemli bir rol oynadı ve hâlâ da oynamaya devam ediyor.
Rauf Denktaş'ın, Kıbrıs'ı bu hale getiren süreçteki yerinin
seçkinliği, şüphe götürmeyecek şekilde açık.
Demokrasi kavramına alerji duyanların, Türkiye'yi içine kapanık ve
etkisiz bir ülkeye dönüştürmekten yana olanların, statükocuların,
Ergenekoncuların, AB karşıtlarının Denktaş'a olan sempati ve
ilgisini bugün daha iyi anlayabiliyorum. Gerisini anlamakta ise
zorluk çekiyorum."
Yazının tamamı için