PVC erkek çocukları kadınlaştırıyor
Abone olPlastik malzemelerin içindeki bir madde hormonları bozma özelliğine sahip. Bu yüzden çocuklardan uzak tutmak gerek
BBC’nin internet sitesinde yer alan bir habere göre, ABD’li
araştırmacılar yaptıkları son çalışmada plastik kimyasallarının
küçük erkek çocuklarının beyin gelişimini etkileyerek, onları daha
kadınsı hale getirdiğini söylediler.
Cenin dönemlerinde yüksek dozda plastik kimyasallarına maruz kalan
erkeklerin , hemcinsleriyle çocukluk döneminde iletişim kurmada ve
birlikte oyun oynamada zorluk çektiklerini ve erkek çocuklara özgü
oyuncaklarla vakit geçirmek istemediklerini araştırmacılar
belirtti.
Rochester Üniversitesi’nden bilim adamları yaptıkları son
deneylerde, özellikle vinil kaplama ve plastik duş perdesi
gibi yapısında PVC bulunan materyalleri de bu kapsama
eklediler. Sonuçlar, Uluslarası Androloji (erkek üreme organlarıyla
ilgili hastalıkların tanısını ve tedavisini kodu alan bilim dalı)
Bülten’inde de yayınlandı.
Plastik ev eşyaları
Plastiğe esneklik sağlayan bir kimyasal olan “ftalat” (Phthalates),
hormonları bozma özelliğine sahip ve bu yüzden Avrupa Birliği
ülkelerinde bu madde oyuncak üretiminde yasaklansa da, çoğu ev
eşyası üretiminde kullanımı devam ediyor.
Aynı araştırmacılar, bu kimyasalın, erkeklik hormonu olan
testosteronu engelleyip, beynin gelişimini kesin olarak
etkilediğini belirtirken, aynı zamanda genital bozukluklar üzerinde
de etkisi olduğuna işaret ettiler. Araştırmacılar, toplamda 74
erkek ve 71 kız çocuğunu projeye dahil edip, hamilelik dönemlerinde
ve sonrasında 4-7 yaş arasındaki davranışlarını göz önünde
bulundurarak bu durumu tescillediler.
Çocuk oyunları
Sonuçlarda ‘ftalat’ kimyasalının özellikle iki türevinin (DEHP ve
DBP) çocukların oyun davranışlarını etkilediği kanıtlandı.
Cenin döneminde bu iki maddeye maruz kalan erkek çocukların, oyun
dönemlerinde ‘araba, silah, tren’ gibi oyuncaklarla
ilgilenmedikleri ve daha sert oyunlarda daha az yer aldıkları
gözlemlendi. Araştırma şefi Elizabeth Salter-Green, ‘ ftalat’ın ve
türevlerinin erkeklerin üreme sağlığını bozduğu kadar
davranışlarında da büyük değişikliklere yol açtığını söyledi ve
şöyle devam etti:
‘ Bu tür kimyasallar çocukların kendi kimliklerini bulamamasına
sebep oluyor. Her ne kadar araştırmalarda yer alan bireyler küçük
olsa da, çocukluk dönemlerinde bu tür davranışlar sergilenmesi
sonra ki yaşamlarında cinselliklerinin farklı şekilde gelişmesine
yol açacağı kolayca öngörülebilir bir durum.’
Tüm bunlara rağmen Avrupalı kimi araştırmacılar bu tür yargıların,
kesinlik kazanmış bilimsel çalışmalarla kanıtlanmadan öne
sürülmemesi gerektiğini belirtiyorlar.