Prof. Achcar: Müslüman Kardeşler liderlik şansını kaybetti
Abone olMısır'da Müslüman Kardeşler hareketi üyesi Cumhurbaşkanı Mursi'nin halk isyanını takip eden ordu darbesiyle devrilmesini, SOAS öğretim üyelerinden Prof. Gilbert Achcar ile konuştuk. Achcar, gelişmelerin bölge üzerindeki etkilerini değerlendiriyor.
Mısır'daki Müslüman Kardeşler hareketinin kuruluşundan 83 yıl sonra geldiği iktidarda yaklaşık 1 yıl tutunabilmesi tarihsel bir olay olarak görülüyor.
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin ordu tarafından sonlanan kitlesel halk ayaklanması, Mısır ve bölgesel dengeler açısından olduğu kadar, İslamcı siyasi hareketlerin 'anası' olarak görülen Müslüman Kardeşler için de dönüm noktası olabiir.
Mısır'daki gelişmeleri, Londra'daki Doğubilimi ve Afrika
Araştırmaları Okulu SOAS öğretim üyelerinden Prof. Gilbert Achcar
ile kouştuk. Lübnan asıllı Achcar, uzun yıllar boyunca Beyrut,
Paris ve Berlin'de felsefeden ekonomi ve uluslararası ilişkilere
kadar çeşitli disiplinlerde çalışmış. Geçen yıl SOAS'taki açılış
konferansının başlığı ise şöyleydi: Kalkınma ve Devrim - Arap
Ayaklanmasının Kökleri.
Achcar'a göre, Müslüman Kardeşler'in icraatıyla halkın büyük bölümünü karşına almış olması, 1970'lerde başlayan yükselişinin sona ermeye başladığını gösteriyor. Türkiye-Mısır ilişkilerinde esaslı bir değişim öngörmeyen Archar'ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
- Mısır'ın devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin iktidarda olduğu bir yıl boyunca karşılaştığı en büyük zorluk neydi? Onun iktidarında neler yanlış gitti?
En büyük zorluk, benim görüşüme göre, bundan sonra Mısır'daki
herhangi yeni bir hükümetin de karşılaşacağı gibi, sosyal
meselelerdi. Ekonomik-sosyal durumdaki kötüleşme, 2011'deki
ayaklanmanın başlangıcından beri durmadı. O ayaklanma, uzun yıllar
boyunca derinleşen ekonomik krizin, özellikle gençlik içindeki
işsizliğin artmasının sonucuydu.
Bu sorunların hepsi artarken, Mursi hükümeti bu sorunlarla başa
çıkmakta tam anlamıyla başarısızdı. Çözüm bulmak şöyle dursun,
bunlarla yüzleşemedi bile. Hükümetin en büyük zorluğu ve
başarısızlığı buydu.
Diğer yandan tabi ki, siyasi tutum konusunda da büyük bir başarısızlık vardı. Uzlaşma sağlamakta berbat şekilde başarısız oldular. Çok kibirlice davranarak herkesi karşılarına aldılar. Bütün kurumlara sızıp hepsini kontrol altına almaya çalıştıkları izlenimi verdiler.
Oysa ki Mursi, ilk turda değil, ikinci turda seçilmişti. Onu ilk etapta tercih etmeyen seçmenlerin, ordunun desteklediği diğer aday Ahmet Şefik'e karşı oldukları için verdiği oylar sayesinde seçildi.
Bu iki alandaki başarısızlıklar, iktidarı kaybetmelerine sebep oldu.
- Fakat sadece 1 yıldır iktidardaydı. Belki de on yıllardır devam eden sorunlarla yüzleşmekte zorluklar yaşaması normal değil miydi?
Evet ama zaman alacak bir şeye başlayarak, halka bir şeyler yaptığınızı gösterebilirsiniz. Fakat onlar kimseyi sorunlarla gerçekten ilgilendiklerine ikna edemedi. Ekonomik-sosyal alanda Hüsnü Mübarek rejimi dönemindeki politikaları aynen sürdürdüler. Bu yüzden bu devasa hoşnutsuzluğu yarattılar. Halk, içinde oldukları ve gittikçe kötüleşen sosyal durumla ilgili olarak bu hükümetin ve Mursi'nin kaygı duyduğuna dair hiçbir işaret görmedi.
Öte yandan, söylediğim gibi, siyasi tutumları tam bir felaketti. Bu yüzden, geçen Kasım'dan bu yana özellikle, Mursi herkesi düşmanlaştırmayı başardı. Tüm yetkileri kendi üzerinde toplaması da bir darbe olarak algılandı.
- Selefi hareketin İslamcı iktidara karşı muhalefet içinde yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Selefiler, ilk aşamada, parlamento seçimlerinde Müslüman Kardeşler ile yakın çizgideydi. Daha sonra araları gittikçe açıldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Mursi'yi desteklemediler. Bugünlerdeki olaylarda ise orduyu desteklediler.
Burada, en büyük Selefi güç olan Nur Partisi'nden bahsediyorum. Suudi Krallığı tarafından destekleniyorlar. Suudiler, Mursi'nin devrilmesinden mutlu olduklarını gizlemediler. Çünkü Suudiler, Birinci Irak Savaşı'ndan, yani Kuveyt Savaşı'ndan bu yana Müslüman Kardeşler ile kötü ilişkilere sahip.
Ayrıca, Müslüman Kardeşler hareketini destekleyen Katar ile aralarında bir çeşit rekabet var. Suudiler, Müslüman Kardeşler karşısında bir alternatif olarak Selefi hareketi buldu. Bütün Arap dünyasında Selefi hareketleri desteklemeye başladılar.
Mısır-Türkiye karşılaştırması
- Mısır, Katar ve Türkiye bölgede 'Sünni ekseni' olarak görülüyor, özellikle Suriye konusunda. Mısır'daki son gelişmeler bu ilişkileri ve Türk hükümetinin pozisyonunu nasıl etkiler?
Yeni hükümet de Türkiye'ye Mursi hükümetinden daha az dostça yaklaşmayacaktır. Dış politikada Mursi ve Mübarek hükümetleri arasındaki devamlılık kesinlikle çok dikkat çekici. Mübarek'ten Mursi'ye geçilirken, devletin gerçek omurgası olan ordu yerinde kaldı. Ayrıca ordu, Mısır ekonomisinin neredeyse üçte birini kontrol ediyor; yani çok büyük bir güç. Bu bakımdan, pek bir değişim olmayacaktır.
Dün (Mursi'nin devrildiği 3 Temmuz günü) Türkiye'deki bazı askerlerin Mısır rüyası gördüklerinden eminim. Belki Türkiye'deki bazı askerler, Mısır ordusunun Mursi'yi bertaraf ettiği gibi AKP rejimin bertaraf etme hayalleri kuruyor olabilir. Ama tabi ki bu imkansız. Öncelikle, bugün Mısır'da ordunun ordusu ve etkisi, Türkiye'dekinden çok daha yüksek. Türkiye'de de çok merkeziydi askerin rolü ama son dönemde bu değişti.
AKP hükümeti, arka arkaya kazandıkları seçimlerde geniş bir destek sağlamayı başardı. Müslüman Kardeşler'de ise durum tam tersi. Oylarının artması bir yana, 2011 sonundaki parlamento seçimleri ile 2012 ortasındaki Cumhurbaşkanlığı arasında geçen kısa süre içinde oylarında büyük düşüş gördü. Büyük oy kaybettiler, popülariteleri düştü ve bu düşüş devasa gösterilere kadar devam etti.
Gezi Park eylemleriyle Mısır'daki gösteriler arasındaki fark burada. Elbette Türkiye'de de kitlesel hareketlenmeler oldu, ama bunlar Mısır'daki darbeyle ve uluslararası medya tarafından 'tarihteki en büyük halk hareketlenmesi' olarak tanımlanan kitlesellikle karşılaştırılamaz.
'AKP Mursi'nin hatalar yaptığını kabul edecektir'
- Türk hükümeti ve Başbakan , Muhammed Mursi'ye açık destek belirterek darbeye karşı duruyor. Müslüman Kardeşler ile yakın ilişkileri bulunuyor ayrıca...
Bu anlaşılabilir çünkü Mısır'daki durumla kendilerinin durumu arasında benzerlik kuruyorlar. Orduyla mücadeleye giriştiler; Türkiye'nin 'darbenin iyi olduğunu' söylemesini bekleyemezsiniz ki. Bence bu duruma uyum sağlayacaklardır. Katar bile Mısır halkının kararını ve yeni Cumhurbaşkanı'nı tanıdığını açıkladı. Bence bir noktada AKP de Mursi'nin büyük hatalar yaptığını, yeterince halk desteği sağlamayı başaramadığını kabul edecektir. Türkiye'nin yeni Mısır hükümetini boykot etmeye girişeceğini sanmıyorum.
- Müslüman Kardeşler dünyadaki tek İslamcı hareket değil ama en güçlülerinden biri. Müslüman Kardeşler ve Tunus'taki Nahda hareketi, Filistin'deki Hamas hareketi gibi uzantıları için yeni bir dönem mi başlıyor?
Evet, bu çok ağır bir darbedir. Bir bakıma, Mısır'daki Müslüman Kardeşler açık arayla, en büyük İslami fundamentalist örgüttür. İslami fundamentalist bir örgüt olarak, merkezinde şeriatın olduğu bir programa sahip. AKP ise İslamcı fundamentalist bir örgüt değil; İslamcı muhafazakâr bir parti ama fundamentalist değil. Müslüman Kardeşler, laikliğe karşı olan, laik devlete karşı olan, en sonunda şeriata dayalı bir devlet isteyen İslamcı fundamentalist akımın bir parçası.
Bu türden partilerin en büyüğü onlar ve şimdi yenildiler ve güvenilirliklerini kaybettiler. Bu hepsini etkileyecektir. Aslında Mursi'nin başına gelenlerden önce Tunus'ta Nahda hareketi de büyük destek kaybetti. Tunus'ta da benzer bir başarısızlık var. Gazze'deki Hamas'ın da çok sayıda kesimi karşısına aldığı söylenebilir.
Genel olarak Müslüman Kardeşler ailesi, güvenilirliğine esaslı
bir darbe yedi. Bana göre, zirve arkalarında kaldı. Artık eğrinin
alçalan kısmına geçtiler, kaybetmeye başladılar.
Aslında etkinlikleri ayaklanmadan önce düşmeye başlamıştı ama
ayaklanma başladığında (Ocak 2011) ellerine bir fırsat geçti; hamle
yapıp seçimleri kazanabilirlerdi çünkü muhalefette açık arayla en
güçlü onlardı. Buna rağmen, yıllar boyunca edinmiş oldukları bu
birikimi korumayı beceremediler ve onu çok çabuk kaybettiler.
Bence 1970'lerde ve 1980'lerde büyümelerini sağlayan yükselişe yol açan tarihsel döngü sona erdi. Şimdi uzun vadeli bir düşüş dönemine giriyorlar. Bu onların artık bir rol oynayamayacağı anlamına gelmiyor; hâlâ büyük bir güç oldukları ortada. Fakat düşüşe geçtiler, güvenilirliklerini yitirdiler, Arap dünyasının liderliğine geçme şansını kaybettiler.
'Pastadan pay' pazarlığı
- Mısır'daki Müslüman Kardeşler'in bundan sonra ne yapacağıyla ilgili bir tahmininiz var mı? Stratejileri nedir sizce?
Bu, orta sınıf bileşimi olan muhafazakâr bir parti. Liderliği içinde etkin olan çok sayıda işadamı var. İki numaralı yönetici olan ama esas lider olduğuna inanılan Hayrat Şatır da onlardan biri. Esas Cumhurbaşkanı adayı o olacaktı ama seçim kurulu tarafından veto edilince, son dakikada onun yerine Mursi geçti.
Böyle bir partinin orduyla silahlı bir çatışmaya girebileceğini düşünemiyorum. Bence yapmak istedikleri, tamamen dışlanmayacakları ve pastadan pay alabilecekleri bir anlaşma için pazarlık etmek. Bunun için Washington ve Katar'ın orduyla aralarında arabuluculuk yapmasına oynuyorlar.