PKK'yı, Hakan Şükür bölmüş!
Abone olÖcalan, örgütün bölünme sürecinin, Türk Milli Takımı’nın Dünya Kupası maçları sırasında başladığını söyledi.
ABD ile anlaşarak 70 kadar yandaşıyla birlikte Kandil Dağı’nı
terk edip Beyrut’a sığınan Osman Öcalan, örgütün bölünme sürecini,
Türk Milli Takımı’nın Dünya Kupası maçlarının başlattığını dile
getirdi. PKK/KADEK terör örgütünün önemli ismi Osman Öcalan, ABD
ile anlaşarak 70 kadar yandaşıyla birlikte Kandil Dağı’nı terk edip
Beyrut’a sığındı. Örgütün bölünme sürecini, Türk Milli Takımı’nın
Dünya Kupası maçlarının başlattığı ortaya çıktı. Gündemden
düştükten sonra ismini Kongra—Gel olarak değiştirip
siyasallaşacağını açıklayan terör örgütü PKK/KADEK şimdi de iç
çatışmalarıyla tartışılıyor. Osman Öcalan’ın başını çektiği 100
kadar militanın Kuzey Irak’taki Amerikan askerlerine teslim olduğu
haberi, “PKK bitti mi?” sorusunu da tartışmaya açtı. Bu bilgiyi ne
Türk ne de ABD’li yetkililer teyit etti. 15 Kasım 2003’te Kuzey
Irak’ın Kandil Dağı’nda toplanan üst düzey komutanların
siyasallaşma kararı alması KADEK’te aykırı seslerin çıkmasına,
hattâ örgüt içi çatışmalara neden oldu. Bu süreçte bir kısım
militanını Tunceli ve Bingöl kırsalında konuşlandıran örgüt, Kuzey
Irak’ta da yaklaşık beş bin kişiyle tetikte bekledi. Irak’ın
kuzeyinde “özerk” bir Kürt devleti kurulmasına destek çıkmak için
bin beş yüz mensubunu Kerkük’e gönderen örgüt, Türkiye’deki eli
silahlı militanlarının neredeyse tamamına siyasal platformda
mücadele etmeleri emrini verdi. Yıllardır elinden silahı düşürmeyen
örgüt, siyasallaşma konusundaki bocalamalar nedeniyle bunalıma
girdi. Silahlı mücadeleyi benimseyenler ile silahsız mücadeleden
yana olanlar ortak bir zeminde anlaşamadı. Abdullah Öcalan’ın
kardeşi Osman Öcalan’ın Amerikalı askerlere teslim olduğu haberi
işte böylesine bunalımlı bir dönemde ortaya atıldı. Öcalan örgütün
500 milyarını aldı Osman Öcalan teslim oldu mu? Bu konuda çelişkili
görüşler var. Fakat Öcalan’ın şu anda Kuzey Irak’ta olmadığı örgüt
içi kaynaklar tarafından doğrulanıyor. Kongra—Gel internet sitesi
Öcalan’ın Kuzey Irak’ta olduğunu fakat Amerikan askerlerine teslim
olmadığını savunurken, silahlı mücadeleyi destekleyen PKK—Devrimci
Çizgi grubu ise Öcalan’ın bir korkak gibi Beyrut’a kaçtığını
aktarıyor. Devrimci Çizgi grubunun aktardığı bilgiler, örgütün
yayınladığı imzasız bir bildiride daha da netleşiyor. Bildiride,
Lübnan’a bir grubun gittiği ve bunların cezasının infaz edilmesi
gerektiği belirtiliyor. PKK’nın Avrupa eski sorumlusu Kani
Yılmaz’ı, Botan kod adlı Nizamettin Taş’ı, Siyan Deniz ve Hıdır
Yalçın gibi üst düzey yöneticileri ve hafif silahlarla donatılmış
70 militanını yanına alan Kongra—Gel Başkan Yardımcısı Ferhat kod
adlı Osman Öcalan, Peşmergelere sığındı. Burada Amerikalı
yetkililerle görüşen militanlar, “Gerekirse teslim oluruz” sözünü
vererek Suriye üzerinden Beyrut’a geçti. Örgüt içi muhalefet,
Öcalan ve beraberindekilerin örgüte ait 500 milyar lirayı aldığını
da iddia ediyor. Muhaliflerin başı Cemil Bayık ve Murat Karayılan,
yayınladıkları ortak bildiride dağdaki tüm yetkilerin kendilerinde
olduğunu belirterek su açıklamayı yaptılar: “Aramızda davaya ihanet
edenler oldu. Siyasallaşalım diyorlardı, hani nerede? Silahlar
bırakılmayacak, her zaman hazır olunacak. Bu arkadaşlar şimdi
Beyrut’ta size ait olan paralarla Amerika’dan imdat istiyorlar.”
Cemil Bayık, aynı açıklamayı Medya TV’de de yaparak grubunun
hakimiyetini resmen ilan etti. Öcalan niye kaçtı? Öcalan ve
beraberindekilerin bir süreliğine Beyrut’a geçmesi, PKK’nın ciddi
bir çöküntü yaşadığının delili. Örgütün dağdaki her şeyi olan Osman
Öcalan’ın KADEK’i bırakması, örgütün başarısız kaldığı gerçeğini
ortaya koyuyor. Peki ne oldu da terör örgütü bu hale geldi? Osman
Öcalan’ın Kandil Dağı’nda İran vatandaşı bir Kürtle, Nizamettin
Taş’ın da Dilan kod adlı bir militanla evlenmesi kopuşta etkili
oldu. Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkan adaylığı için DEHAP’tan
ayrılan ve bağımsız aday olan Feridun Çelik’i Öcalan grubunun
desteklemesi Cemil Bayık ve Murat Karayılan’ı kızdırdı. Bayık ve
Karayılan’a göre Diyarbakır’da tek bir aday vardı, o da Osman
Baydemir’di. Ve istedikleri oldu. Osman Baydemir 28 Mart
seçimlerinde boy gösterecek. Evlilik ve başkan adaylığı ile patlak
veren kopuşun bugünkü aşamaya gelmesi, geçmişte yaşanan ciddi
olaylardan kaynaklanıyor. Siyasallaşma süreci iki grubu karşı
karşıya getirdi. Zaten Kuzey Irak’ta farklı mezralarda konuşlanan
Bayık ve Öcalan kuvvetleri mümkün oldukça bir araya gelmiyordu.
Osman Öcalan’ın katı kurallardan vazgeçip kadın—erkek ilişkisini
serbest bırakması bugünkü hizbi ortaya çıkardı. Bayık grubunun
hazırladığı cezalandırılacaklar listesinin 20 gün önce deşifre
edilmesi, Osman Öcalan ve ekibinin canlarını kurtarmak için
kaçmalarına neden oldu. Kongra—Gel yöneticisi Zübeyir Aydar’ın,
örgütsel bir kopuşun olmadığını, sadece bir disiplin prosedürünün
yürütüldüğünü söylemesi, örgütte işlerin sarpa sardığının delili.
Cezalandırılacakların başında Osman Öcalan ve Nizamettin Taş
geliyor. İnfaz edilecekler sadece dağdaki militanlar değil. Listede
Mehmet Uzun, Yaşar Kaya, Sari Sadun, Serhat Ararat, Kemal Burkay,
Zeynel Abidin, Mehmet Kara gibi Kürt asıllı aydınların isimleri de
var. Örgüt içinde bulunmuş Serhat Ararat’ın ortaya attığı bu iddia,
çıkar çatışmasının eli silahlı militanları çileden çıkardığını
gösteriyor. Milli maç krizi Cemil Bayık ve Osman Öcalan güçleri
arasındaki ayrılığın 2002 Haziranında yaşandığı belirtiliyor. Bu
tarihte oynanan Dünya Kupası maçları krizi başlatan sebep oldu.
İddiaya göre Öcalan ve yandaşları Kandil Dağı’nda Türk Milli
Takımı’nın kupa maçlarını izleyip gollerde sevinç çığlıkları attı.
Bu duruma sinirlenen Cemil Bayık, ‘Türk takımını nasıl tutarsınız!’
diye çıkışıp ciddi bir tartışmayı başlattı. Avukat Mehmet Sakar, 12
Ocak 2004 tarihli Yeniden Özgür Gündem Gazetesi’ne yaptığı
açıklamada maç konusuna şöyle değiniyor: “Kuzey Irak’ta bulunan PKK
mensupları, maçı büyük bir ilgiyle izliyordu. Neredeyse örgüt
mensuplarının tamamı Türk Milli Futbol Takımı’nı tutuyordu.
Türkiye’deki TV muhabirleri dağa davet edilmiş olsaydı, Türkiye’nin
attığı her gol sonrasında ‘gool’ diye ayağa fırlayan örgüt
mensuplarının görüntüleri Türk kamuoyuna yansırdı.” Terör örgütü,
iç bunalımlarının ardından yavaş yavaş bir dağılma sürecine girdi.
Madalyonun öteki tarafı da PKK için iyiye işaret değildi.
Suriye’nin örgüt militanlarını sınır dışı etmesi ve bunlara karşı
amansız bir mücadele başlatması örgütü çökerten önemli darbe oldu.
Suriye Devlet Başkanı Beşir Esad’ın Türkiye ziyaretinde PKK
konusunda yöneticilerimize teminat vermesi ise örgütün Türkiye`ye
yönelik bütün planlarının sonunu getirdi. Rahat olduğu diğer bir
ülke olan Almanya’da da kendine yönelik operasyonların
hızlandırılması deyim yerindeyse KADEK’in belini kırdı. Kongra—Gel
tarafından organize edilen eylem ve faaliyetleri takip eden Alman
polisi suç üstü yakaladığı militanları ya sınır dışı etti ya da
yasal işleme tâbi tuttu. Bavyera İçişleri Bakanı Gunther Beckstein,
KADEK’in isim değişikliğinden sonra Kongra—Gel ile ilgili
düşüncelerini açıklarken kesin ifadeler kullanmıştı: “Kürtler
problemlerini şiddetle çözmeye kalkarlarsa karşılarında Alman
güvenlik güçlerini bulurlar. Almanya’da Öcalan’ın fotoğraflarının
taşınması ve lehine sloganların atılması yasak. Bu karar yüksek
mahkemenindir.” Beckstein’in açıklamasından sonra Almanya, KADEK’e
karşı sert yüzünü göstermeye başladı. Heilbornn kentinde yaşayan
Emin Çatıkkaş ve ağabeyi Basri Çatıkkaş örgüt üyesi oldukları
gerekçesiyle Şubat 2004’te tutuklandılar. Özgür Politika Gazetesi,
26 Şubat 2004 tarihli sayısında, Mannheim kentinde yakalanan Deniz
Dirik’in, örgütün eylemlerine katıldığı gerekçesiyle tutuklanarak
Frankfurt Sınırdışı Cezaevi’ne konulduğunu yazdı. Alman Polisinin,
son bir ayda toplam 25 örgüt üyesine yasal işlem uyguladığı
belirtildi. Kaynak:Haber7