PKKnın tasviyesi oylanacak!
Abone olBatı Avrupa Birliği'nin PKK raporu bugün oylanıyor. Raporda DTP provoke eden isteklerde bulunuyor denirken, AB göreve davet ediliyor!
Paris'te toplanacak Avrupa Güvenlik ve Savunma Meclisi
bugün Türkiye'nin de üye olduğu Batı Avrupa Birliği'nin Kürt
raporunu oylayacak. Raporda AB ve BAB üyesi ülkelerin,
topraklarında, bu terör örgütünün kara para, uyuşturucu, patlayıcı
madde, silah kaçakçılığı ve insan ticaretiyle bağlantılı
faaliyetleri ve televizyon yayınıyla terör propagandasına karşı
gerekli hassasiyeti göstermeleri talep ediliyor.
Bugün oylanacak raporda AB, Ortak Savunma ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi ve Batı Avrupa Birliği'nin Genel Sekreteri Javier Solana'ya PKK'nın tasfiye edilmesinin araştırılması yönünde misyon verilmesi isteniyor.
İKİ SENARYO VAR |
Rapor Türkiye hakkında iki senaryo çiziyor |
DTP PROVOKE EDEN İSTEKLERDE BULUNUYOR
DTP'nin, bölge meclisleri ve bölge hükümetleri aracılığıyla
istediği "demokratik özerklik" ve PKK üyeleri için istediği af
üzerine kurulu iletişim stratejisi ve PKK üyeleri için af istemesi
Türkleri son derece provoke ediyor. Bu tür uzun vadeli
vizyonlar milyonlarca Kürt'ün günlük hayatında hiçbir işine
yaramıyor. İmkansız istenerek, mümkün olacak olan imkansız
kılınıyor. Türkiye gibi üniter ülkelerde, bölgesel
özerklik denemeleri için fazla yer bulunmuyor.
ADI KONULMAMIŞ BİR İÇ SAVAŞ VAR
Ankara, Diyarbakır ve İstanbul'daki görüşmelerden sonra elde
edilen kanı; Türkiye zor bir döneme doğru gidiyor. Halk, gittikçe
bölünüyor. Durum, PKK'nın terör ve propaganda eylemlerinin
yükselmesiyle daha da kötüleşiyor. PKK'nın, eylemlerde
öldürülen üyelerinin Kürt köylerindeki genç kadın ve erkeklerden
oluştuğu göz önünde bulundurulduğunda, burada gördüğümüz
olay, adı konulmamış bir iç savaş. Fakat bunu böyle
görmüyor. Türkiye'ye göre, saldırıları düzenleyenler
uluslararası toplum tarafından terörist grubu olarak görülen bir
örgütün üyeleri ve bu terör örgütüne karşı savaşanlar da Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin üyeleri.
AB ÜLKELERİ PKK'YA KARŞI MÜCADELE ETMELİ
BAB ve Avrupa Güvenlik ve Savunma Meclisi, Türkiye'nin PKK terörizmine karşı mücadelesinde destek verecek ve meşru güvenlik çıkarlarını ciddiye almaya devam edecek. Bundan dolayıdır ki, AB üyesi ülkeler, PKK ile ilgili yasadışı faaliyetlerle mücadele etmek için önlemler almalı ve Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi'ne PKK'nın bölgedeki hareket özgürlüğünü kısıtlaması çağrısında bulunmalılar. Fakat, Kürtlerin daha fazla kültürel ve kimliklerinin tanınması taleplerine başarılı bir cevap verebilmek için başka önlemler de alınabilir. Terörizm ve Kürt kültürel kimliği aynı şey değil, ama bir madalyonun iki yüzü olabilirler. Son askerî operasyonların, bölgeye yönelik ekonomik ve sosyal önlemlerle birlikte gitmesi, Türk hükümetinin bunu anladığını gösteriyor. Terör eylemleri, tamamen canice fakat bu, terörün aynı zamanda hissedilen bir adaletsizliğin sonucu olduğunu yok saymaz.
AB ÜLKELERİ PKK'YA KARŞI ÖNLEM ALMALI
Raporda AB üyeleri şöyle uyarıldı:
BAB ve Avrupa Güvenlik ve Savunma Meclisi, Türkiye'nin PKK terörizmine karşı mücadelesinde destek verecek ve meşru güvenlik çıkarlarını ciddiye almaya devam edecek. Bundan dolayıdır ki, AB üyesi ülkeler, PKK ile ilgili yasadışı faaliyetlerle mücadele etmek için önlemler almalı ve Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi'ne PKK'nın bölgedeki hareket özgürlüğünü kısıtlaması çağrısında bulunmalılar.
TÜRKİYE'YE DESTEK GEREK
PKK, bazı AB ülkelerindeki; zorla para toplama, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı gibi kanun dışı faaliyetlerden gelen mali kaynaklardan yararlanıyor. Avrupa'da PKK'ya karşı mücadele edilmediği yönündeki algı, Türklerin AB'ye güvenmemesine ve şüpheyle bakmasına neden oluyor. Türklerin çoğu, başka yerlerdeki terörle mücadelede diğer ülkelerle birlikte çalışan Türkiye'nin müttefikleri tarafından PKK ile mücadelede yalnız bırakıldığını düşünüyor. Türkiye'nin PKK terörü ile mücadelesinde her türlü desteğe ihtiyacı var.
AB ÜLKELERİ PKK İLE AKTİF MÜCADELEDE BULUNMALI
AB ülkeleri, kendi topraklarında PKK ile mücadelede daha
aktif ve daha gayretli olmalı. Özellikle, PKK'ya insani ve
mali destek kazandırmak amacıyla yürütülen kanun dışı faaliyetler
ve PKK propagandası yapan yayınlar dikkatle takip edilmeli.
Kuzey Irak'ta Bölgesel Kürt Yönetimi, PKK terörüne karşı
mücadelesinde desteklenmeli. Türkiye, PKK terörü ile
mücadele ederken orantısız güç kullanmamaya çağrılmalı.
Kürtler, daha fazla kültürel hak talep ederken Türk halkına
gizli bir ajandaları olmadığını göstermeye davet edilmeli.
AB, Ortak Savunma ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi ve Batı Avrupa
Birliği'nin Genel Sekreteri Javier Solana'ya PKK'nın
tasfiye edilmesinin araştırılması yönünde misyon
verilmeli.
TÜRKİYE TARİHİ KAVŞAKTA
Hükümet, Kürtler ve teröristler arasında bir çizgi çekmekte
kararlı. AK Parti'nin Güneydoğu bölgesinde desteğini artırmasının
nedeni bu. Fakat PKK, hükümetin sosyal ve ekonomik gelişim
politikalarına, Kürtler arasındaki desteğini düşüreceği endişesiyle
karşı çıkıyor. Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde
hükümet, Kürtleri PKK'dan uzaklaştıracak çalışmalar yapıyor.
PKK'nın içerisinde, bu reformların başarısını çıkarlarına aykırı
gören güçler var. Türkiye, tarihî bir kavşakta.
Bir yandan Türklerin çoğu, merkezi hükümetin ülkenin sosyal
gerçeklerine uygun bir şekilde cevap verememesinden dolayı mutsuz.
Siyasetçilerin çoğu ve askerî ve güvenlik uzmanları, terörizm
sorununun sadece askerî araçlarla çözülemeyeceğini kabul
ediyor.
DTP PKK'NIN ETKİSİNDE
Kürtlerin siyasetteki temsili sınırlı. 550 milletvekilinden
20'si DTP'ye bağlı ve Kürt yanlısı olarak düşünülüyor. Fakat, AKP
başta olmak üzere başka partilerde de Kürt asıllı vekiller var. DTP
üyeleri, son terör saldırılarını kınamaları yönünde baskı altına
girdi, fakat kınamadılar. DTP'lilerin, siyasi desteklerini
kaybedecekleri endişesiyle bunu yapamayacakları söyleniyor. DTP'li
vekillerin çoğunun PKK ile bağının olduğu varsayılıyor. Fakat,
uzmanlara göre DTP'nin PKK'nın lider kadrosuna ulaşmak için bir
kanal olması zor. Çünkü etki varsa bile DTP, PKK'yı değil, PKK
DTP'yi etkiliyor. Raportörün Ankara'da buluştuğu DTP'li
parlamenterler, PKK'nın, 1980 askerî darbesine tepki olarak doğan
"29. Kürt isyanı" olduğunu iddia ediyorlar. DTP'nin bu zayıflığı,
Türkiye'nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilişkilerini
güçlendirme ihtiyacı hissetmesinin diğer bir nedeni.