PKKdan cennet vaadi
Abone olKaç asker şehit ettiğini bile hatırlamıyor. İşte bir itirafçının anlattıkları:
11 yıl boyunca bölücü örgüt PKK adına onlarca vatandaş, polis ve
askeri şehit eden ancak şimdi cezaevinden çıkıp ailesiyle birlikte
yeni bir hayata başlayan terörist S.T., Türk basınında ilk defa
Akşam'a tüyler ürperten açıklamalar yaptı.
İşte PKK adına dağa çıkıp, terör estiren S.T.’nin itirafları:
NASIL BAŞLADI
Örgütle 21 yaşında tanıştım. Askerden gelmiştim. Evlenmiş bir çocuk
sahibi olmuştum. Çok zengin bir aşiretin oğluydum. Suriye uyruklu
Mete kod adlı ve Kahraman kod adlı kişilerle tanıştım. Maddi manevi
görevimi yapmam gerektiğini söylediler. Kişiliğim konusunda çarpıcı
ve okşayıcı sözler ettiler. 1992 yılında tüm imkanlarımı örgütün
hizmetine soktum. Merkez komitede görev yapıyordum. Görevim
gençleri kırsala kazandırmak, kırsalda bulunan örgüt elemanlarının
lojistik ihtiyaçlarını karşılamak, şehirden kırsala adam aktarmak,
şehirde yapılması gerekenlere altyapı hazırlamaktı.
İKİNCİ İSİM OLDUM
Şehir komitesinde artık ikinci isim olmuştum. Görevlerime yenileri
eklendi. Bunlar, örgüte eleman ve para kazandırmak, jandarma ve
karakol krokilerinin plan ve projelerini bulmak, devlet adına
çalışan sivil isimleri belirlemekti. İstanbul’da Marmara bölge
sorumluluğu yapıyordum. Bin kişiden fazla kişiyi örgüte
kazandırdım. Doğu kökenli ve yoksul ailelerin çocuklarını hedef
seçiyorduk. Ailelere para ve altın veriyorduk. Bunun karşılığında
direnen çocukları alıp zorla dağa çıkarıyorduk. Özellikle âşık
olmuş ama kavuşamamış, ailesi tarafından ilgi görmemiş çocukları
tercih ediyorduk.
ARTİSTLİK VAADİ
Genç kızları ve erkekleri türkü söylemesi vaadiyle götürüyorduk.
Ünlü olacaklarına inanan gençlerdi. Kesinlikle tam bir cennet resmi
çiziyorduk. Artistlik vaat ediyorduk. Her ihtiyaçlarının görüldüğü
isteklerinin anında bulunduğu bir pembe tabloyu onlara
anlatıyorduk.
9 KİŞİ YANIMDA CAN VERDİ
1994 ağustosunda Kuzey Irak’ta ben ve 11 arkadaş Hakurki’de
çatışmaya girdik. 9 kişi yanımda can verdi. Bir kurşun karnımdan
yaralamıştı. İki arkadaş, 33 gün aç susuz bir derede yaşamaya
çalıştık. Sonra havaya ateş ederek bizi bulmalarını sağladık.
Abdullah Öcalan’ın talimatı üzerine beni ve diğer arkadaşı önderlik
sahasına yani Suriye Bekaa Vadisi’ne istediler. Biz oraya ‘akademi’
diyoruz. Ben gitmedim ama arkadaşım gitti.
EN BÜYÜK CEZA ÖLÜM
Gitmek isteyen ya da örgüte direnen olduğunda ‘uygulama’ denilen
mahkeme kurulurdu. En büyük ceza, kaçarken yakalananlara yönelik
olan “Bunu temizleyin” hükmüydü. Bir çukurda kafasına tek kurşun
sıkılarak infaz edilirdi. Kadınlar ise çoğunlukla kullanılırlardı.
Osman Öcalan hemen her gün başka bir kadını odasına isterdi.
ROJ TV BENİ HAİN İLAN ETTİ
1996-97 yıllarında kaçmayı kafaa koydum. İllegal yollardan yüklü
miktarda para vererek Türkiye’ye ulaştım. İlk gece benim gibi
doğulu olan birinin evinde misafir kaldım. Aile PKK sempatizanıydı.
O gece Roj TV’de benim ‘hain’ olduğum söylendi. Aileyle karşı
karşıya kaldım. Mavi Çarşı patlamasındaki zanlılardan Ferhat kod
adlı kişi, beni oradan alıp İç Anadolu’da bir kente bıraktı.
Sonunda ailemi buldum. Bir süre sonra tutuklandım. Pişmanlık
Yasası’ndan yararlandım. Polis, benim ve ailemin can güvenliğini
sağladı. Cezaevinde 1 yıl kaldım.
Çıkışta yine güvenlik güçleri bizi yalnız bırakmadı. Şimdi bir iş
sahibiyim ve huzurlu bir yaşantım var. Geriye dönüp baktığımda boşa
geçen yılları görüyorum. Bir de, büyük pişmanlığım yanında vicdan
azabımı.
TERÖRİSTİ ASLA KÜÇÜMSEMEYİN
Asker veya polis en büyük hatayı karşısındakini küçümseyerek
yapıyor. Teröristin en büyük silahı, kaybedecek hiçbir şeyinin
olmaması. Gözü kara ve ölüme hazır yetişirler. Karakol baskınları
için günler öncesinden hazırlık yaparız. Giriş çıkışları belirler,
pusu için en uygun anı kollarız. Bu da, gece saat 00.03-00.04
arasıdır. Çünkü asker yorgun düşmüştür. Bir de şu var: Asker
üniformalı ise çok kolay hedef olur. Üniforma onları ele verir.
SİYASETÇİ OLAMADAN ÖLEN ‘VEROS’
Sahalara indiğim bölgelerde yine örgüte eleman sağlamaya devam
ediyordum. Üniversite öğrencisi Veros isimli genç kızı örgüte âşık
ettim. En büyük ideali iyi bir siyasetçi olmaktı. Ancak ben onu
yolundan döndürmüştüm. Kuzey Irak Hakurki de Avdalkovi Dağı’nda
Kobra helikopterinden yapılan saldırı sonucu gözlerimin önünde
öldü. O gün benim için milat oldu, kesin olarak örgütten ayrılmaya
karar verdim.
İRAN SINIRI YOL GEÇEN HANI
Almanya ve Hollanda’dan eleman desteği alıyorduk. Yunanistan’da
kampımız vardı. Kaçış bölgemiz İran’dı. Bir gün operasyon sırasında
İran sınırı açıldı ve girdik. Türk birliklerine takip izni
verilmedi. 80’in üzerinde çatışmaya girdim. Kaç kişiyi şehit
ettiğimizi bilmeyiz. Bizden kaç kişi öldüğünü biliriz.
Işıl Öztürk/Akşam