Perihan Mağden endişeli
Abone olPerihan Mağden adliyedeki o dakikaları anlattı
'Mahkemeye şehit ailelerini getirmişler. Kerinçsiz grubu
yapıyor. Bana söylenen laflara bakın, "cariye", "PKK'lı", "eroin
tüccarı" falan. Evet, ışığa tutulmuş bir tavşan gibi kaldım'
DERYA SAZAK: Orhan Pamuk, Hrant Dink, Murat Belge hakkında
açılan davalardan sonra yazar Elif Şafak da son romanı "Baba ve
Piç"te romanı yüzünden soruşturmaya uğradı. Siz de "vicdani red"di
savunan yazılarınız üzerine mahkemeye çıktınız. "Düşünce suçu"na
dönüş bir yana, aşırı milliyetçi refleks ve linç kültürü adliyelere
taştı. Sizin duruşma da olaylı başladı. Onca reformdan sonra
demokratik iklimdeki bu soğumayı neye
bağlıyorsunuz?
PERİHAN MAĞDEN: Vicdani ret gibi toplumu
ilgilendiren bir konuda düşüncemi ifade ettiğim için Genelkurmay'ın
yapılan suç duyurusuyla hakkımda dava açıldı. Hukuksal açıdan
tuhaf; dilekçe Şişli savcılığına gidiyor, Şişli savcılığı
Sultanahmet'e yollarken TCK 301'e sokuyor. Sonra 318'den dava
açılıyor.
Vicdani reddi savunmak niye suç olsun? 1970'lerde BM'nin tanıdığı
çok temel bir insan hakkı olan, Avrupa Konseyi'nde 46 ülkenin
tanıdığı bir hakkı savunan yazı nasıl olur da "halkı askerlikten
soğutmaya" bağlanır, anlayabilmiş değilim.
Askere gitmeyi reddeden Mehmet Tarhan'ın davasında "vicdani red"din
savunulamayacağına hükmeden Askeri Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin
kararı var.
Türkiye ve Azerbaycan dışında 'vicdani ret' hakkını tanımayan ülke
yok.
Alacakaranlık kuşağı
Prof. İbrahim Kaboğlu, 13 yıl önce yazdığı "Özgürlükler Hukuku"
adlı kitabında vicdani redde yer veriyor. Kitap 2002'de yeniden
yayımlandı ve sorun yaratmadı. Sizinle ilgili davanın AB
kapısındaki 2006 Türkiye'sinde açılmış olması dikkat çekici...
Dava bana niye açılıyor 13 yıl sonra? Demek ki demokratik hak ve
özgürlükler açısından geriye gitmişiz. "Emir demiri keser" toplumu
oluyoruz, yeniden. Genelkurmay suç duyurusunda bulunacak da biz
dava mı açmayacağız havası var savcılarımızda.
Şemdinli olaylarını soruşturan Van Cumhuriyet Savcısı'nın başına
gelenlerden sonra...
Bence Şemdinli bir milattır. Ne zaman ki Şemdinli çok fena
ayaklarına dolandı birilerinin özgürlükler alanında 180 derecelik
dönüş başladı. Elif Şafak bir roman için 301'den yargılanacak.
Roman kahramanının sözleri suç sayılıyor!
Demek ki artık ne kurgu ne gerçek, ne özgürlük alanına giriyor ne
girmiyor, bunların tamamen göz ardı edildiği alacakaranlık
kuşağındayız. Yani girdik.
Pandora'nın kutusu
PKK'ya karşı savaşta 15 yılda 30 bin insanımızı kaybettik. Sizin
dava, barışçı çözümlerin tartışılmasını da başlatabilir.
Bu davayla Pandora'nın kutusu açılmış oldu. Şimdi 15 yıldır bir
savaş durdurulamıyorsa demek ki başka kapıların açılması gerekiyor.
Bunu ihsas eden bir yazıya tahammül yok. O zaman ne bu şiddet bu
celal, 15 yıldır bu savaşı durdurmaya dair hiçbir sorumluluk
duymuyor musun demezler mi adama?
Mahkemedeki olaylara dönersek... Vicdani ret yazılarınız, niye
PKK'ya tepkiyle ilişkilendiriliyor?
Mahkemeye şehit ailelerini getirmişler. Kerinçsiz grubu bunu
yapıyor. Bana söylenen laflara bakın, "cariye", "PKK'lı", "eroin
tüccarı" falan. Ne ilgisi var.
En vahim olanı Danıştay suikastı akabinde intihar girişiminde
bulunan emekli yüzbaşıyı evinde saklayan, onu hastaneye götüren
emekli bir subayın da "araştırmacı gazeteci" kimliğimle benim
davama gelmesi. Akşam televizyon haberlerinde gördüm, dehşete
düştüm. Şimdi bu tesadüf olamaz. Diyor ki "Ben terör uzmanıyım",
Ortadoğu üzerine yazıyorum. Ben bu davanın Filistin'le, terörle
ilgili olduğunu zannetmiyorum. Hiç komplo teorisyeni değilimdir
hayata öyle bakmam ama bu kişinin mahkemeye gelmesinden kuşkuya
düştüm.
Yeni hedefler mi gösteriyorlar?
Şimdi malum demokratlar diyeceğim insanlar var Orhan Pamuk, Murat
Belge, Hrant Dink, ben... Şimdi bunlardan birine menfur bir eylem
düzenlemeye muvaffak olsalar bu Türkiye'nin AB ile bütün
ilişkilerini hakikaten keser. İnsan canı benim için çok kutsal.
Türkiye bir kaos ortamına sürüklenerek, AB hedefinden koparılmak mı
isteniyor?
Geçmişe bakın, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Server Tanilli, Akın
Birdal bütün o aydınlara sırayla mutat olarak yapılan eylemler var.
Bu hiç aklıma gelmeyen bir şeydi. Mahkemedeki psikolojisini
görünce, polisimizin ve savcımızın adliye koridorlarında buna
verdiği teveccühü görünce artık böyle düşünüyorum.
Mahkemeyi basıyorlar
Sultanahmet adliyesinde bunu yaşadık. Savcılık ve polis ne yazık ki
bizim can güvenliğimize ve acil savunma hakkımıza karşı onların
gösterilerini tercih etti. Adliye koridorunda o kalabalık arasında
1.5-2 saat dışarıyla ilişkimiz kesikti. Bayrak salladıkları uzun
değnekler aslında sopa. Orada bıçaklanmam ya da kurşunlanmam son
derece kolaydı.
Militarist kimlik
Kendini savunacak insanlara korku salmak.
Evet, ışığa tutulmuş tavşan gibi kaldım. Hiç böyle bir şey
beklemiyordum. Niye "PKK cariyesi", "eroin kaçakçısı' oluyorum,
öyle bağırdılar. Bunların yazılarımı okuduklarını da sanmıyorum.
Vicdani ret nedir? Neye karşı çıkıyorum, bunları okumak ve anlamak
gibi dertleri yok. Dünyanın her yerinde "vicdani ret" var. Vicdani
retçi olmak o kadar kolay değil. Askerlerin hizmetine alınmadan
önce size teste tabi tutuyorlar.
'Askeri bando geçse gözlerim yaşarır'
Eleştirileriniz, "asker düşmanlığı değil..."
Hiçbir şekilde değil ve ben bütün Türklerin ben dahil, sorunumuz
aşırı militarizm. Biz askeriye tarafından kurulan bir devlet
olduğumuz için askeri bando önümüzden geçse benim şıp diye gözlerim
yaşarır. Hepimiz aşırı militaristiz, bunun bir ayarının yapılması
lazım. Buna bir alternatif sunulmasından bu kadar rencide olmasını
istemezdim ülkemin Genelkurmay'ının.
Soru: Bir yığın asker kaçağı da var ülkede.
300- 400 bin kişi... Bu gerçeği görmezlikten gelemeyiz. Bugüne
kadar kaç tane bedelli askerlik çıktı bunu yok sayamayız. Ben erkek
çocuk annelerinin gelip mahkemede beni desteklemelerini beklerdim.
Ben askerliği reddetmiyorum. Çatışma ortamına profesyoneller
yollanabilir. Vicdani retçiler geri hizmetinde çalıştırılabilir.
Yazımda böyle tercihler de sıralanıyor.
'Post mortem' darbe
AB'nin Ankara Temsilci Kreschmer'in son olarak sizin davanızı da
konu alan, ancak daha çok TCK 301'den açılan davalarla ilgili
eleştiri ve uyarıları oldu. Reform sürecinden geriye gidiş
gözleniyor.
Yeni TCK'yı ve şimdi Meclis'e getirilen Terörle Mücadele tasarısını
hazırlayan AKP Hükümeti. İktidar da sütten çıkmış ak kaşık değil.
Onlar da masum değil. Yeni TCK'da sözüm ona düşünceyi
özgürleştirecek düzenlemeler yapılıyor sonra "mayınlı maddeler"
koyarak, asıl niyetini gizliyor. 301 böyle. 288 de tamamen sansür
basında. 17. madde var. Şunu yapıyor: "İşime gelmeyen bir şey
yazdığın sürece seni mahkemelerde süründürürüm." Bunun için de
savcılara güveniyor. AB'nin şaşkınlığı da buna. Reformları iyi bir
şey zannederken, uygulamada savcılarımızı hesaba katmamıştık.
'Mezun olacakken başa dönüyoruz'
Van Cumhuriyet Savcısı siviller yerine askeri yetkilileri hedef
alınca meslekten çıkarıldı.
Eşit değiliz. Ben 288'den yargılanıyorum ayrıca Pınar Selek'le
ilgili yazım yüzünden. Bir hukuk sistemi düşünün ki bir dava 8 yıl
sürüyor. Peki 8 yıl boyunca bir gazeteci hiçbir şey yazmayacak mı
buna imkân ve ihtimal var mı? Kaldı ki, Pınar Selek beraat etti.
Benim davam yargıyı etkilemeye teşebbüsten devam ediyor. Teşebbüs,
çünkü yargıyı etkileyemeyeceğimi savcılar ve hakimler de biliyor.
Yargıyı etkileyecek bir kişi varsa o da Yaşar Büyükanıt. Şemdinli
davasını etkiledi mi? Etkiledi! Peki o niye yargılanmıyor?!
Şemdinli bir milattı. Ya sınavı geçecektik, hani Hinduizm'de vardır
ya, "Başaramazsan bu hayatı tekrar gelirsin." Demokrasi sınavından
geçemediğimiz gibi tekrar ilkokul bire dönüyoruz. Tam beşinci
sınıftan mezun olacakken...
'Engelleyemeyecekler'
Asker-sivil ilişkilerini AB sorunlu alanlardan biri sayıyor. Sizin
davanız da süreci olumsuz etkileyebilir.
AB'ye girmemizi istemeyen kemik bir grup var. Bunlar statükonun
önemli bir grubu. Kendi güçlerinde herhangi bir azalmayı içlerine
sindirecek sindirebilecek durumda değiller. AB'ye girmemiz bizim
tam demokratik bir hale gelmemiz demek. Avrupa Birliği'ne bizi
sokmamaya kararlı bu kliniğin kazanacağını düşünüyorum artık. Öyle
"post modern" falan değil, "post mortem", ölüm sonrası darbe
ortamına girmekte olduğumuzu düşünüyorum.
Bundan sonraki duruşma 27 Temmuz'da.
Gitmeyeceğim. Çünkü şov peşindeler. Bu davanın da mümkün olduğunca
uzatılacağı anlaşılıyor. Şu anda ben TC tarafından hapis tehdidiyle
yaşatılıyorum.
Söyleşi: Derya Sazak
Kaynak: