Türkiye son dönemde en çok Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın üzerine kurulduğu Atatürk Orman Çiftliği sınırları içindeki arsayı konuştu. Zeynep GÜRCANLI – Aysel ALP A.O.Ç'nin Atatürk'ün vasiyeti aleyhine, Saray inşaatına açılması tartışmalarının yapıldığı dönemde, Çankaya Köşkü ve İnönü ailesine ait Pembe Köşk'ün durumu da çok konuşuldu. İnönü Vakfı da, bu tartışmalar üzerine, bu yıl Pembe Köşk'te açılan sergiye, İnönü ailesinin, Pembe Köşk'ün tapusu dahil, daha önce hiç açıklanmamış belgelerini koymaya karar verdi. Hem Pembe Köşk'ün arsasının, hem de Köşk binasının tapusu, Türkçe çevirileriyle birlikte yarın açılacak sergide meraklıların bilgisine sunuluyor. HEM ARSANIN, HEM DE KÖŞK'ÜN TAPUSU SERGİLENİYOR Türkiye'nin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün Ankara’da 48 yılını geçirdiği, ailesiyle oturduğu Pembe Köşk 10 Eylül 1923'te satın alınmış. İnönü, Pembe Köşk'ü Uzunoğlu Ali Ağa ailesine mensup Mehmet Bey'den satın almış. 210 BİN KURUŞ KÖŞK, 90 BİN KURUŞ ARSA İnönü, Pembe Köşk'ü, o dönemde kullanılan ölçü birimi olan "arşun-i atik" üzerinden hesaplanan bedelini ödeyerek satın almış. Köşk'ün asıl kıymeti o dönemde 104 bin kuruş imiş. Ancak İnönü 210 bin kuruş ödeyerek Köşk'ü satın almış. Köşk'ün üzerine kurulduğu arazi için ise İnönü, 90 bin kuruş ödemiş. İsmet İnönü, tapuyu teslim aldıktan sonra ise, arkasına kendi el yazısı ile, "mukabil olunmuştur" yazıp imzalamış. EŞİNE MEKTUPLA BİLDİRMİŞ... İsmet İnönü, Pembe Köşk'ü satın aldığında, eşi Mevhibe Hanım İzmir'deymiş. İnönü de, Köşk'ü satın aldığını hem annesine, hem de eşine yazdığı mektuplarla bildirmiş. Mevhibe Hanım ise Köşk'e, alındığından ancak aylar sonra gelebilmiş. Bunun en büyük nedeni ise, Köşk'te yapılan tadilat. AH YAPI YAPTIRMAK NE ZOR İŞMİŞ..... İnönü, tadilatın ancak 2 ay kadar süreceğini hesaplamış. Nitekim, 10 Eylül'de evi aldıktan bir ay sonra annesine yazdığı, 10 Ekim 1923 tarihli mektupta, şöyle diyor; "Burada size bir ev hazırlıyorum. Tamiri, tadili bir ay sürecek. İki ay kadar. Sonra kış. Kendi ferah tut anneciğim, inşallah evimizi tanzim edelim, ayrılık hitam bulacak". Ancak tadilat konusunda İsmet İnönü'nün hesapları tutmamış. Tadilat o kadar uzamış ki, İsmet İnönü İzmir'deki eşine yazdığı mektuplarda, zaman zaman ustalardan şikayet bile etmiş. Sevgili Mevhibeciğim" diye başlayan 3 Nisan 1924 tarihli mektubunda İnönü, tadilatın bir türlü bitmemesinden şu cümlelerle yakınmış; "Ah yapı yaptırmak ne güç şeymiş. Çoğu gitti, azı kaldı derken, yine bir aylık işi var diyorlar. İnönü mektubunda 5 Nisan 1924 tarihli, yine eşi Mevhibe Hanım'a yazdığı mektupta, tadilatın ustaların kendisine söylediği bu bir ay içinde de bitmeyebileceğini şu sözlerle anlatıyor; "Ev için gece gündüz çalışıyoruz. Yapı yaptırmak ne kadar güç imiş. Bir iki haftaya kadar sıvadan başka işler kamilen bitecek. Sıvası ile beraber, bayrama bitireceğiz ümidindeyim. Ne mutlu. Neyse çoğu bitti azı kaldı. Biraz daha sabredelim iki gözüm... HAZİRAN; TADİLAT HALA DEVAM; KİRAYA ÇIKALIM... Ancak İnönü'nün Nisan mektubundaki hesapları da tutmamış olacak ki, bu kez 12 Haziran 1924'te Mevhibe Hanım'a yazdığı mektupta, hala evin inşaatından bahsediyor. İnönü mektubunda, "evin inşaatı çok ilerledi. Ama yine geldiğim zaman, doğru oraya gidemeyeceğiz. Evvelen bir kira yerine gireceğiz. Onu da beğeneceksin zannederim..." İnönü 14 Haziran 1924 tarihli mektubunda da, yine tadilattan bahsediyor; "Biz burada evimizi yaptırmak için, gece gündüz uğraşıyoruz. Ama siz gelinceye kadar bitiremeyeceğiz. Sizin için ayrı bir ev, ama güzel bir hazırladım. Korkarım ki, geleceğiniz evi beğenirsiniz, kendi evimiz gözlerinizden düşer. Erken aldık geç oldu diye üzülme. Nasıl olursa olsun, canın sağolsun iki gözüm. Buraya gelince ne kadar memnun olacaksın." MEVHİBE HANIM'DAN YANIT "RUHUM, PAŞACIĞIM..." Mevhibe Hanım da, eşi İsmet İnönü'nün yazdığı mektuplardan, tadilat konusunda yaşadığı sıkıntıyı anlamış olmalı ki, onu teskin eder bir üslup kullanmış. Mevhibe Hanım, 10 Şubat 1924 tarihli "Ruhum sevgili Paşacığım" ve 9 Mart 1924 tarihli "çok sevgili Paşacığım" hitabıyla yazdığı mektuplarda, İsmet İnönü'ye üzülmemisini telkin ediyor. Mevhibe Hanım mektubunda, "kiralık evi tutmadan vazgeçme. Yeni evimiz çabuk bitmeyecek. Bir ay diyorlar. O bitince tekrar bir ay derler, burada oturmaya..." SADECE TAPULAR DEĞİL, BİR ASIRLIK FATURALAR DA SERGİLENİYOR Pembe Köşk'te açılan sergide, sadece tapular değil, yaklaşık bir asırdan eski fatura ve irsaliye makbuzları bile sergileniyor. İnönü'nün kızı Özden Toker, bir oturma grubunun faturasının tarihinin "1916" olduğunu vurgulayarak, bu faturayı Pembe Köşk'te bulduklarını anlattı. Özden Toker'in anlattıkları şu açıdan da ilginç; o koltuklar Mevhibe Hanım'a dedesi tarafından, İstanbul'daki ilk evlerine, evlilik hediyesi olarak alınmış. Ancak, savaş koşulları nedeniyle, İnönü ailesi o evde çok fazla oturamamış. Toker o dönemi şöyle anlatıyor; O dönemde İstanbul işgal altında. Atatürk, benim babam, tüm silah arkadaşları hakkında idam fermanı çıkarılmış. Onlar Anadolu'da. Ancak aileleri de rahat bırakılmıyor. İstanbul'da evler basılıyor, aileler gözaltına alınıyor. Bu nedenle, dedem tüm aileyi toplayarak, İstanbul'dan ayrılmış. Samsun üzerinden, önce Malatya'ya, ardından Konya'ya göçmüş aile. İzmir'in kurtarılmasıyla birlikte de İzmir'e yerleşilmiş. Bu arada babam İsmet İnönü sürekli cephede. Ailesini çok az görebiliyor. Ve bu 1916 tarihli fatura da, o dönemde alınmış yemek odası ve yatak odası takımlarına ilişkin irsaliye makbuzları da, aileyle birlikte, İstanbul'dan Samsun'a, Malatya'ya, Konya'ya, İzmir'e gidiyor. Son olarak da, Ankara'da satın alınan ve yerleşilen bu eve, Pembe Köşk'e geliyor ARKEOLOJİK ARAŞTIRMA YAPIYOR GİBİYİZ... Mevhibe Hanım da, İsmet İnönü de hemen her belgeyi saklamışlar. Özden Toker bu alışkanlığı, "birbirlerine yazdıkları mektuplarının müsvetelerini bile saklamışlar" diye anlatıyor; "O dönemde mektubun ulaşıp ulaşamayacağı, ne zaman gideceği belli değil. O nedenle babam tüm mektuplarını numaralamış." Özden Toker, her yıl iki kez açılan sergiler için adeta "arkeolojik araştırma" yaptıklarını, yeni objeler, belgeler, mektuplar bulduklarını anlatıyor. MÜZE HALİNE GETİRMEK İSTİYORUZ Pembe Köşk, yılda iki kez, iki ayrı temalı sergiyle ziyarete açılıyor. Bu yıl kapılarını yarın (18 Nisan) açacak olan sergide, sadece evraklar değil, Mevhibe ve İsmet İnönü'nün kıyafetleri, kullandıkları eşyalar, fotoğraflar, hatta İnönü ailesinin çocuklarının bebekleri bile yer alıyor. 30 Mayıs'a kadar açık olan sergi, tatil günleri dahil, haftanın her günü saat 10.00 ile 17.00 arasında, ücretsiz olarak gezilebilecek. ÖZDEN HANIM BİZZAT REHBERLİK EDİYOR Sergiye gelen öğrenci gruplarına bizzat evin sahibi, İsmet İnönü’nün kızı Özden Toker rehberlik yapıyor. Kendisi de halen evin üst katında oturmaya devam eden Özden Toker, gelen konuklara da bizzat annesinin tarifiyle hazırlanmış kurabiyeleri ikram ediyor. İnönü ailesi, İsmet İnönü'nün vefatından sonra Pembe Köşk’te yaşamaya devam etmiş. 1987’den beri de iki katlı evin giriş katını ‘müze ev’ olarak ziyarete açılmaya başlanmış. 1920'lerdeki eşyaların ve dekorasyonun aynen korunduğu evin üst katında ise İsmet İnönü'nün yaklaşık 8 bin 500 adet kitabının bulunduğu kütüphane ile İsmet ve Mevhibe İnönü'nün yatak odaları bulunuyor. Özden Toker, bu bölümü de ziyarete açmak istediğini, tüm evi "Müze haline getirmeyi amaçladığını" da vurguluyor. Evin alt kattaki yemek salonu ise, Atatürk döneminde tefriş edildiği haliyle korunuyor. Bazı akşamlar, İnönü’ye telefon edip bazen 10-20 kişiyle Pembe Köşk’e gelmek istediği söyleyen Atatürk, sofrayı, aynen bugün korunmuş olan haliyle buluyordu. Özden Toker, açılınca 30 kişinin oturabildiği o masada, Atatürk başkanlığında Türkiye Cumhuriyeti'nin pek çok sorununun ele alındığını anlatıyor. Pembe Köşk’ü 30 Mayıs’a kadar saat 10.00-17.00 arasında ziyaret edebilirsiniz. Giriş ücretsiz. Adres: Şehit Ersan Cad. No:14 Çankaya, Ankara.