Pekinel kardeşlerin Orff ve MEB Aşkı!...

Eğitim kurumlarının saygınlığına gölge düşürülmemeli...

Göktan AY goktanay57@gmail.com

GÜNCEL/Y.DOÇ.LİK: YÖK Başkanı Prof.Dr.M.Y.Saraç, ‘Doç.likle ilgili çalışmaların tamamlandığını ve ilerleyen günlerde açıklayacağını’ söyledi.(12.10.2017) Yabancı Dil mağduru binlerce Y.Doç. tasarıyı bekliyor. İnşallah tasarıda, Konservatuarlarda Kadro karşılığı sözleşmeli (TİP sözleşmesi) çalışan  Sanatçı Öğretim Üyeleri (Y.Doç.ler) ayrı tutulmaz. Çünkü, bu arkadaşlar  2014’te çıkan akademik zamdan/teşviktende yararlanamadı. Sebebi, Başbakanlıkça çıkarılan yönetmelikte; “Konservatuarlarda çalışan Sanatçı Öğretim Üyeleri’de aynı haklardan yararlanır”  maddesi olmadığı için!…Bu nedenle,Y.Doç.ler arasında ayrım yapılmaması, ‘Üniversitelerde kadrolu görev yapan bütün Y.Doç.lerin tasarı/kapsam  içine alınmasını’ hatırlatmak istedik. Bizler çözümden ve akademik barıştan  yanayız…YÖK Başkanlığı’nın dikkatine sunmak istedik…

Hürriyet Gazetesi köşe yazarı A. Arman köşesinde yazmış;

“Kültür ve Turizm Bakanlığı, “Sanat hayattır” anlayışıyla antik kentlerde konserler düzenliyor. Önce Efes Antik Kenti’nde yapıldı, şimdi de sırada Torbalı’daki Metropolis Antik Kenti var. Bu fikre şapka çıkıyorum! Emeği geçen herkesi de tebrik ediyorum. Anadolu’nun eşsiz ezgilerini, İzmir Devlet Opera ve Balesi solistlerinden soprano Filiz Güneş, tenor Oğuz Çimen ve bas Tevfik Rodos seslendirecek. İzmir Opera Orkestrası’nın da çalacağı konserde, orkestranın şefi Tulio Gagliardo, piyanoda ise Tuğçe Özaytekin olacak.  Bu akşam saat 19.30’da gerçekleşecek olan “Metropolis  Toprağımızdan Sesler Konseri” Torbalı Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğiyle gerçekleştiriliyor. Herkese açık ve ücretsiz. Uzun İnce Bir Yoldayım, Aman Avcı, Mazi Kalbimde Yaradır, Fikrimin İnce Gülü, Çökertme, İzmir’in Kavakları�gibi hepimizin bildiği, sevdiği eserleri antik bir kentte dinlemek şahane olsa gerek...”

Demek ki (MEB) Bakanlık, 94 yıldır yapıl(maya çalışılan)an/uygulan(maya çalışılan)an projeyi devam ettirmeye karar vermiş… Amaç;  “çağdaş/batı  müzikle insanları buluşturmak”mış... A.Arman’da yeni bir şey gibi şapka çıkarmış!, yerinden hoplamış!...

Muhafazakar bir iktidar bile, yanlış işler yapabiliyor demek ki!...Bunun sebebi, ‘sanattan ne anlamak gerektiği, gençlere ne anlatılmak istendiği’ olsa gerek. Yıllarca; Devlet Opera ve Balesi,Senfoni Orkestrası köylere gitti, halka indi!, okullarda konserler verdi, ama bu alanda başarı sağlanamadı.

 2010’da, Güher ve Süher Pekinel kardeşler, -sanki eğitim kurumları yokmuş gibi- üstün yetenekli gençleri keşfedip tüm olanakları kullanarak eğitmek için harekete geçti. Piyano virtüozu kardeşler bu amaçla, ‘Türkiye'nin Dünya Çapındaki Yeni Virtüözleri’ -virtüöz olarak yanlış yazılmış-  adlı bir proje başlattı. Proje, yetenekli konservatuvar öğrencilerinin, daha nitelikli eğitimden geçirilerek dünyaca ünlü birer virtüoz olmalarını sağlamayı amaçlıyordu.Ortaya  yetenekli gençler çıkmadı!… 

2010’da, MEB, “Anadolu Müzik Eğitimi İyileştirme Projesi” adı altında Carl Orff yöntemiyle müzik eğitiminin yeni bir yaklaşımla verilmesini öngören bir protokol için Devlet Sanatçıları Güher-Süher Pekinel kardeşlerle yine anlaşma imzaladı. Hem ana sınıflarındaki hem de 1-5 sınıflardaki müzik eğitiminde Carl Orff sistemi konusunda pilot bölge seçilen 9 ildeki müzik öğretmenleri eğitimden geçirilecekti. Yürümedi, sonuç alınamadı…Alınamazdı da!..

2013’te Turkish Brass Ensemble, İzmir'in Menderes ilçesine bağlı 18 köyün sakinine traktör römorklarından oluşturulan sahnede konser verdi. Konser, üç köy kadınının şefliğindeki orkestra tarafından çalınan Mozart'ın Türk Marşı eseriyle açıldı. Köylüler, ‘Azıcık bakıyoruz, üşüyünceye kadar duruyoruz, sonra geliyoruz evimize, güzel bir eğlenceydi’ derken,  sanatçılar; ‘Amacımız köyün bir kültür köyü olması. Beyinlere ekeceğimiz kültürün filizlenmesi, daha iyi nesiller daha duyarlı insanlar yetiştirmek’ dediler. Ama, istenen kültür köyleri olmadı!...

Cumhurbaşkanı;  “sanat ve kültürde istediğimiz yere gelemedik”  dedi. “Müfredatta  Türk müziğine ve çalgılarına gereken yeri verin” dedi. Bir çok akademisyen, MEB tarafından  görevlendirildi,aylarca   çalıştılar, MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından  kurulan komisyonla son şekilleri verildi, TTK Başkanlığı onayladı ve açıklandı. Artık; gitar gibi kanun’da, flüt gibi bağlama’ da v.b. müfredata girdi.

Aaaaaaaa………..Oda ne!....

Yine, vazgeçilmez kardeşler! ortaya çıktı ve yine aynı proje geri geldi.  “Millî Eğitim Bakanlığı ile devlet sanatçıları ikiz kardeş piyanist Güher ve Süher Pekinel arasında 6 ilde 180 öğretmene, Orff tekniği ile müzik eğitimine ilişkin hizmet içi eğitim verilmesi konusunda protokol imzalandı.13.09.2017”

MEB Müsteşarı Y. Tekin, törende;"Çocukların bu tür yeteneklerini geliştirecek etkinliklere katılmalarını, akademik başarıları için veri haline dönüştüreceğiz. Eğer  çocuklarımız, ilkokula, ortaokula başladığı andan itibaren yeteneğine göre herhangi bir müzik kursuna, sanat etkinliğine ya da spor etkinliğine katıldığını belgelemesi durumunda bu, liseye yerleşmesinde veri olarak kullanılacak. Uzun ve orta vadede üniversiteler için de benzeri bir adımı, YÖK ile istişare halinde yürütüyoruz. Bu bizim için çok önemli." demiş. Bu açıklamada, projenin güzel ve yararlı olacağına dair tek cümle yok, aksine diğer  çalışmalardan bahsediyor…

“Sanatçı Süher Pekinel ise konuşmasına, projelerinin hayata geçirilmesinde katkı veren Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, eski bakan Nabi Avcı, YÖK Başkanı Yekta Saraç, MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alparslan Durmuş, Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Semih Aktekin´e teşekkür ederek başladı.” (Basından)

S.Pekinel iyi çalışmış; başarısız olmuş eski  çalışmayı, yeni diye kabul ettirmiş…Tabi, bakanlıklarda ve üst kuruluşlarda, bu kadar  çok kişi değişirse olacağı bu!.. Görülüyor ki; üst makamların sanki birbirinden, çalışmalarından haberi yok!..Projeler, birbiri ile örtüşmüyor, ya da yeni müfredat/çalışmalar kadük kalıyor…Son yıllarda kurumlarda; devamlılık sağlanamıyor, geçmişten haber/bilgi güncele aktarılamıyor…

S.Pekinel; “Türkiye´de müzik eğitimini ileriye götürecek projeler geliştirmek için çalışmalara başladıklarını,öğrencilerin hakkı olan müzik derslerine her çocuğun ulaşmasını istediklerini, Anadolu´dan gelen üstün yetenekli öğrencilere tam burs veren bir okulda çalışmalar yürüttüklerini, İlk 5 yılda gördüklerinin kendilerini  şaşkınlığa yönelttiğini, beklentilerimizin çok üstünde verimlilik sağlandığını, son 5 yılda 3 öğrencimizin, hem okul birincisi hem de müzik bölümü birincisi olduğunu” söylemiş.

Başarısızlığın başarısı, 5 yılda 3 öğrenci, hemde; “beklentilerin çok üstünde verimlilik sağlanmasına” rağmen!...

Komik değil mi?,

Müzik Öğretmenliği Bölümleri’nde ne yapılıyor ki?

Yetişen müzik öğretmenleri atandıkları yerde ne öğretiyor ki?

Yetenekli öğrencileri bulmak onların işi değil mi?

Bu proje, rol çalmak değil mi?

Orff çalgıları lisansta öğretilmiyor mu? (Bildiğim kadarıyla Orff çalgıları dersi, Müzik Eğitimi A.B.D.  lisans  birinci sınıfta okutuluyor)

Bu nasıl iştir?

Bu şekilde müzik öğretmenleri aşağılanmıyor mu?

Yetersiz sayılmıyor mu?

Bölüm akademisyenlerinin yapamadığı! işi, 6 ilde 180 öğretmene eğitim vererek Pekinel kardeşler mi yapacak?

Yapmayın arkadaşlar; ünvanlı, anlı-şanlı hocalarımıza yazık!..

Kurumlar kolay kurulmuyor ve gelişmiyor…

Kurumları değersizleştirmeyin…

Lütfen!..

SELDA BAĞCAN’IN OLMAYAN KONSER ÜCRETİ!…

Gelmiş geçmiş en iyi seslerden biri olan Selda Bağcan ile ilgili , konser ücreti ile ilgili bir söylenti çıkmış. O da yazılı açıklama yapmış: 

"Son günlerde basında hakkımda yer alan haberlerle ilgili, beni aynı anda hem üzen hem de sevindiren olayla bağlantılı söyleyeceklerim var. 27 Eylül 2017 tarihinde Zorlu PSM’de gerçekleşen, bütün dünyaya TV yayınıyla aktarılan Red Bull Canlı Sahne Özel Konseri için aldığım ücretin 300.000.-TL (üçyüzbintürklirası) olduğuna dair basında asılsız haberler çıkmıştır. Üzüldüm, çünkü sanat hayatım boyunca 300.000.-TL’yi bir arada görmedim. Sevindim, çünkü halkımın beni görmek istediği yerdeydim. (Sosyal medyada bu asılsız haber sonrası yer alan yorumlardan anlaşılacağı üzere). İşte durum bu. Keşke yazılanlar doğru olsaydı." Ses rengi ve güzel okuyuşu ile 68 yaşında olmasına rağmen, halka yeri doldurulamayan sanatçı dostum, inandığı projelerden hiç ücret almazdı. 25.yıla giren İstanbul Türk Müziği Günleri’ne de destek vermiş ve CRR’de tıklım tıklım salona, enfes bir konser vermişti. Keşke, söylenilen ücretleri S. Bağcan gibi; değerli, iz bırakmış, unutulmayan gerçek sanatçılar alsa. Oysa, yeni yetme –bir şarkı ile meşhur olan-  popüler kişiler, kısa bir süre sonra unutulmalarına rağmen; paraya para demiyorlar, Belediyeler sayesinde festivallerde geziyorlar, mallarına mal katıyorlar. S.Bağcan ve onun gibi sanatçılar için böyle bir söylenti çıkarmak bile ayıp…

Bakın, TV programlarında ve  O Ses Türkiye yarışmasında jüri üyeleri (haftalık 70-000 bin TL) ne kadar yüksek ücret alıyorlar, hemde  oturdukları yerde!..Reklam  verenler sağolsun!...

Gerçek sanatçıları üzmeyelim… 

ÜNLÜ TÜRKÜCÜ NASIL OLUNUR?!...

Haber: “Ünlü türkücü Gökhan Doğanay, D-100 Karayolu'nda aracında silahlı saldırıya uğradı.” (Geçmiş olsun) Vay arkadaş, bu kişi  bütün sitelerde haber olmuş. Oysa değerli sanatçı büyüğümüz, THM’nin yeri doldurulamaz ismi Arif Sağ hocamız, kötü bir hastalıkla uğraşıyor, tek bir haber yok…Neyse ki, İ.Kalın Bey uğradı da birkaç haber oldu!... 43 yıldır filen işin içindeyim, THM’de böyle bir ismi duymadım!...Google girdim, zaten THM değil, damardan parçalar okuyormuş, öyle yazıyor… Sn.Site Yöneticileri, bir anda popüler olabilirsiniz ama, ünlü olmak o kadar kolay değil, herkesin önüne “ünlü, sanatçı” yapıştırmayalım…Gerçek  ünlülere/sanatçılara ayıp oluyor..Lütfen,  biraz dikkat!...